ŞARAP Mevcut durum TURİZM, SEKTÖRÜ CANLANDIRMAYA YETMEDİ Şarap sektörü, turizmde yaşanan canlılığa rağmen 2000 yılını kötü geçirdi. 1999 yılında yaşanan kötü turizm sezonunun aksine 2000 yılında...
ŞARAP
Mevcut durum
TURİZM, SEKTÖRÜ CANLANDIRMAYA YETMEDİ
Şarap sektörü, turizmde yaşanan canlılığa rağmen 2000 yılını kötü geçirdi. 1999 yılında yaşanan kötü turizm sezonunun aksine 2000 yılında görülen hareketlilik şarap tüketimini artırmaya yetmedi. Şarap üretiminde de düşüş yaşandı. 1999’un ilk on ayında 9 milyon 738 bin litre şarap üretildi. 2000 yılının aynı döneminde ise; 5 milyon 653 bin litre şarap üretildi. Sektörde şarap üretiminde, 2000 yılında bir önceki yıla göre yüzde 42 oranında düşüş yaşandı.
Türkiye’de şarap tüketiminin yüzde 60-70’inin turizm sektörü tarafından yapıldığını belirten Türkiye Şarapçılar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yasin Tokat’ın sektörle ilgili yorumları şöyle: “2000 yılında sektörde yapılan yoğun promosyonlar, işletmelere sağlanan iskontolara, vadelere rağmen yaşanan haksız rekabet ve alınan büyük vergiler sektöre zarar vermiştir. Bu da tüketimi etkilemiştir. Avrupa ülkelerinde yıllık kişi başına şarap tüketimi 30-110 litre arasında değişirken, Türkiye’de 1 litre bile olmamıştır”
Beklentiler
HEDEFLER UZUN VADEDE TUTACAK
Türkiye’de şarap üretiminin ve tüketiminin artmasının bağcılığın ve şarapçılığın gelişmesine bağlı olduğunu belirten Türkiye Şarapçılar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yasin Tokat, Anadolu’nun bağcılık ve şarapçılık açısından çok müsait olduğunu söyledi. Yasin Tokat, şarap sektöründe istenilen noktaya gelinebilmesi için tüketicinin bilinçlenmesi gerektiğinin altını çizdi ve sektörle ilgili beklentilerini şöyle sıraladı:
“Şarabın Türk sofrasında hak ettiği yere gelmesi; tüketicinin bilinçlenmesi, yüksek orandaki vergilerin düşürülmesi ve iki büyük şarap firmasının tekelinden kurtulması ile gerçekleşecektir. Avrupa’da birçok irili ufaklı işletmeler çok kaliteli ürünler üretmektedirler. Bunun Türkiye’de de olması, şarabın Anadolu’ya yayılması ve medyanın aracılığıyla artan ilginin devam etmesinin, Türk şarapçılığına önümüzdeki dönemde büyük ivme kazandıracağını tahmin ediyorum. Ancak istenilen noktaya gelmek uzun zaman alacaktır.”
BAKIR
Mevcut durum
BAKIR REZERVLERİ DEĞERLENDİRİLMEDİ
Bakır sektörü 2000 yılında talebin yüksek olduğu bir seyir izledi. 1999 ocak-ekim döneminde 48 bin 802 ton bakır tel üretimi gerçekleşti. 2000 yılının aynı dönemindeki bakır üretimi ise; yüzde 38.7’lik bir artışla 67 bin 695 ton oldu. Ancak, ilk ürünlerde mevcut maden ve izabe tesislerinin yetersizliği nedeniyle, ülke tüketiminin yüzde 60’ı ithalatla karşılandı.
Nihai ürünlerde ise, tesislerin çoğu atıl kapasite nedeniyle çalışmadı. Sarkuysan Genel Müdürü Hayrettin Çaycı’nın sektörün mevcut durumu ile ilgili görüşleri şöyle: “Ülkemizde kişi başına bakır tüketimi 2.6 kg civarında olup, 2000 yılında 165 bin ton civarında bakır, elektrolitik bakır mamülleri ve bakır alaşımları olarak tüketilmiştir. Ülkemizde madenden bakır istihsali yetersiz olduğundan, ülke gereksinimi ithal maddenin elektrolitik bakır tesislerinde işlenmesiyle giderebilmiştir. Netice olarak, 2000 yılında bakır sektörü dünyada çok tatminkar bir seyir izlerken Türkiye’de tatminkar bir seyir izlemiştir.”
Beklentiler
BAKIR TÜKETİMİNDE ARTIŞ BEKLENMİYOR
Bakır sektöründe, önümüzdeki vadede geçen yıllara göre önemli bir büyüme beklenmiyor. Sarkuysan Genel Müdürü Hayrettin Çaycı’ya göre, özellikle ekonomiye katkısı olmayan ve ihracatı çok zor olan elektrolitik bakırın ülke gereksiniminden fazla üretilmemesi ve önümüzdeki dönemde mutlak surette ilk hammadde olan blitser bakır üretimine hız verilmesi gerektiğini vurguluyor. Hayrettin Çaycı’nın sektörün uzun vadede beklentileri şu yönde:
“Ülkemizdeki elektrolitik bakır sektörünün ayakta durabilmesi için ihracat yapılması şarttır.
Sektörün 2000 yılı 160 milyon dolar olan ihracatının daha da artacağını ümit etmekteyiz.
Dünya bakır tüketimi yaklaşık 14 milyon ton civarındadır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına tüketim ise 10 kg’ın üstündedir. 2001 yılında dünyada 2000 yılına göre yüzde 7’lik bir artış öngörülürken, Türkiye’de, son on yılda kişi başına bakır tüketimi hemen hemen hiç değişmediğinden dünya konjoktürüne paralel bir gelişme olmayacağını tahmin ediyoruz.”
ÇORAP
Mevcut durum
EKONOMİK KRİZ SEKTÖRÜ OLUMSUZ EKTİLEDİ
İstanbul Çorap Sanayi Genel Müdür Yardımcısı Niso Doenyas’a çorap sektörü 2000 yılında ekonomideki genel durgunluk ve gerileme nedeniyle olumsuz etkilendi. 1999 yılında kişi başına çorap tüketimi 3.7-3.8 adet iken, geçtiğimiz sene Türkiye’de çorap tüketimi kişi başına 4’ün altındaydı ve bu oran tüm yıl değişiklik göstermedi. Niso Doenyas’ın sektörün mevcut durumu ile ilgili yorumları şöyle: “Avrupa ülkelerinde, yaşanan gerilemeye rağmen kişi başı tüketim 10-18 arasında değişirken, Türkiye’de tüketim 3.8 ya da 3.9 adet oldu. 1999 ile kıyasladığımızdaysa, çok iyi bir sene olmadığı için çorap sektörü, yerinde saydı diyebiliriz.
Gerileme olmasa da büyümeden söz edemeyiz. Ekonomik şartlardan dolayı maliyetler dolar ya da mark bazında artınca birçok firma üretimini yavaşlattı. Bunun neticesinde de gerek iç piyasada gerekse ihracatta büyük artışlar yaşanmadı. Genel olarak sektörde ciddi bir büyüme olmadı, pasta büyümedi hemen hemen aynı kaldı.”
Beklentiler
2001 KÖTÜ BİR YIL OLACAK
2001 yılında uzmanlar, aynı karamsar havanın devam edeceğini tahmin ediyorlar. İstanbul Çorap Genel Müdür Yardımcısı Niso Doenyas’a göre 2001 yılında alım gücü daha da azalacak. Bu nedenle ucuz çoraplara olan talebinin artacağını düşünen Niso Doenyas’ın sektörle ilgili diğer tahminleri şöyle: “Çorap sektörü 2000’e göre 2001 yılında gerileme yaşayacak. 1999-2000 karşılaştırıldığında genel olarak aynı seyreden çorap sektörü 2001 yılında yüzde 5-10 arasında bir kayba uğrayacaktır.
Çünkü, ekonomik şartların kısa vadede düzelebileceğini düşünmüyorum ve satın alma güc��nün daha da düşeceğine inanıyorum. İthal hammaddenin sektörde önemli bir payı bulunuyor, dolayısıyla döviz kurlarının enflasyonun üstünde kalması bizim maliyetlerimizi artıracaktır. Bunun yarattığı olumsuz durumun önümüzdeki dönemde de sürecektir. 2000 yılı 1999’a göre iyi bir yıl oldu, dolayısıyla önemli gelişmeler yaşanmadı. Ancak 2001’in daha kötü olacağını öngörüyorum”
OTOBÜS
Mevcut durum
SON ON YILIN EN YÜKSEK RAKAMI YAKALANDI
2000 yılı ocak kasım döneminde üretiminde3 bin 907 adet otobüs üretildi. 2000 yılının ilk 11 aylık döneminde yakalanan bu rakam ile otobüs üretiminde son on yılın en yüksek düzeyine ulaşıldı. 2000 yılı ocak-kasım dönemi otobüs üretimi 1999 yılının aynı dönemine göre yüzde 97 oranında arttı. Otobüs ihracatı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 arttı. 1999 yılı ocak-kasım döneminde 189 milyon dolarlık ihracat yapılırken, 2000’in aynı döneminde 199 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Temsa Pazarlama ve Planlama Şefi Doğan Yüncüoğlu’nun sektör ile ilgili değerlendirmeleri şöyle: “2000 yılı otobüs sektörü açısından iyi bir seneydi. Özellikle iç piyasada satışlar tavana vurdu. Yılın son döneminde artan faizler bir durgunluk yaratsa da genel olarak 1999’a göre iyi bir yıldı. 1999’da yaşanan Rusya krizi, yüksek kredi faizleri nedeniyle düşen araç alımları bu yıl arttı. Şehirlerarası taşımacılıkta kullanılan otobüs segmenti için 2000 yılı hareketli bir yıldı.”
Beklentiler
BÜYÜME HIZ KESECEK
Sektör yetkilileri, 2000 yılında yakalanan yaklaşık yüzde 100’lük büyümenin 2001 yılında aynı trendde devam etmeyeceğini düşünüyor. Yılın ilk çeyreğinde ciddi sayılmayacak gelişmelerin yaşanacağını, geçtiğimiz yıl gecikmiş taleplerin karşılandığını, bu nedenle satışlarda patlama yaşandığını belirten Temsa Pazarlama ve Planlama Şefi Doğan Yüncüoğlu, önümüzdeki döneme dair tahminlerini şöyle devam ediyor:
“2001 yılın ilk üç ayının otobüs sektörü için olumsuz geçeceğine inanıyorum. Kredi faizlerinin birden yükselişe geçmesi piyasalarda şok etkisi yarattı. Sonuçta otobüs, kolay peşin alınabilecek bir ürün değil. Kişi ya da kurumlar otobüs alımı için kredi bulmak zorundalar. Ancak şirketler, piyasanın mevcut durumu yüzünden fon bulmaya yanaşmıyor. Ancak yine de yılın önemli sezonlarından biri olan şubat döneminde hareketliliğin başlayacağını, şubata kadar ciddi bir gelişmenin yaşanmayacağını tahmin ediyorum.”
FRANCHİSE
Mevcut durum
ÜMİTLER “SUYA DÜŞTÜ”
Franchise sektörü, finans sektöründe 1999 yılında başlayan ve geçtiğimiz yıl da devam eden kriz nedeniyle yara aldı. 1999’daki deprem krizinin ardından 2000 yılında ekonomik kriz, sektörde önemli ölçüde hissedildi. Zaten piyasalarda yaşanan dalgalanmalar nedeniyle tedirgin olan yatırımcılar aralıktaki kriz nedeniyle girişimlerde bulunmadı.
Franchise & More Proje Koordinatörü Osman F. Bilge, kötü geçen 1999 yılından sonra siyasi istikrar ve uygulanan ekonomik politikaların 2000 yılı için sektörde umut yarattığını ancak bu yaşanılan gelişmelerin bu umutları boşa çıkardığını belirtiyor. Osman F. Bilge’nin sektörün 2000 yılı değerlendirmesi şöyle: “Eylül ortasında gerçekleşen Franchise Fuarı’nda birçok firma franchise vermek için adeta birbiriyle yarıştı ancak 2000’in ilk dokuz ayına baktığımızda bu görüşmelerin çok azının olumlu sonuçlandığı görülüyor. 1999 yılında franchise veren firma sayılarına baktığımızda hemen hemen her sektörde büyük bir durgunluk yaşandığı görülüyor.”
Beklentiler
FRANCHISE TÜRK GİRİŞİMCİLERİ CEZBEDECEK
Franchise & More Proje Koordinatörü Osman F. Bilge’ye göre franchise sektörünün gelişmesi girişimciliğin desteklenmesine bağlı. Franchise sektörünün markalı, kaliteli ve standartları olan bir girişim olduğunu söyleyen Osman F. Bilge, sektörün önümüzdeki dönemde beklediklere noktaya gelebilmesi için devletin girişimciliği desteklemesi, finans sektöründe yaşanan dalgalanmaların ve haksız rekabetin sona ermesi gerektiğini vurguluyor. Böyle bir ekonomik istikrarsızlık ortamında hala yatırım yapan kişilerin olmasının sektörün geleceği açısından olumlu olacağını düşünen Osman F. Bilge, yerli franchise zincirlerin her geçen gün arttığını, dışardan gelenlerden çok özellikle Anadolu’dan çıkan işleri sektörü geliştireceğini sözlerine ekliyor. Osman F. Bilge’ye göre, ülkedeki tüm zorluklara rağmen, girişimcilik için franchise yönteminin Türk girişimcisine uygun bir model olmaya ve gelecek yıllarda gelişmesini sürdürmeye devam edecek.
MARGARİN
Mevcut durum
1999 RAKAMLARI BİLE YAKALANAMADI
Sektörde, 2000’in ilk on aylık döneminde olumlu gelişmeler yaşanmadı. Yılın ilk on ayında 299 bin 725 ton margarin üretildi. 1999 aynı döneminde ise, 325 bin 470 ton margarin üretilmişti. Böylelikle, geçtiğimiz sene bir önceki yıla sektör yüzde 7.9 oranında küçülmüş oldu.
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Taşkın Tuğlular’a göre margarin sektöründe yaşanan daralmanın nedenlerinden biri Türkiye’deki gıda tüketimi anlayışının değişmesi. Bir diğer neden ise; margarin fiyatlarının diğer yağlara göre yüksek kalması ve bunun satışları düşürmesi. 2000 yılında kayıt dışı ekonominin sektörü ciddi şekilde etkilediğini söyleyen Taşkın Tuğlular; margarin sektörü değerlendirmesine şöyle devam ediyor: “2000 yılında, Türk Cumhuriyetleri, Rusya ve Irak gibi pazarlarda yaşanan kriz margarin ihracatını olumsuz etkiledi. Irak pazarını kaybettik diyebiliriz. Diğer yağ çeşitlerine olan ilgi, faturasız satışlar 2000 yılında hem üretimi hem de ihracatı olumsuz etkiledi.”
Beklentiler
2001’DE DÜŞÜŞ DURACAK
Sektör yetkilileri, margarin sektöründe yaşanan ciddi sıkıntıların uzun vadede biteceğini düşünüyorlar. Özellikle ihracatta kaybedilen pazarların geri kazanılması, yeni pazarlara hakim olunması bekleniyor. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Taşkın Tuğlular, 1999’dan bile kötü geçen 2000 yılının baz alınmaması gerektiğini ve yaşanan bu düşüşün önüne geçebilmenin mümkün olduğunu belirtti. Taşkın Tuğlular, sektörün uzun vadede nasıl şekilleneceğini şöyle açıkladı: “Sekiz, dokuz ay gibi bir sürede margarin sektöründeki duraklamanın yavaşlayacağını tahmin ediyoruz. 2001’deki uygulanacak istikrarlı ekonomik uygulamalar, destekleme primi gibi etmenler piyasaya olumlu şekilde yansıyacaktır. Ancak kaçak gıda girişi ve kayıt dışı organizasyonların engellenmesi şarttır. Enflasyonla mücadele ve istikrar programı uygulanmaya devam ettiği takdirde 2001 yılının, margarin sektörü için iyi bir yıl olacağını tahmin ediyoruz.”
FINDIK
Mevcut durum
İHRACATTA DÜŞÜŞ YAŞANDI
Fındık sektörü, 2000 yılında olumlu ve olumsuz gelişmeleri bir arada yaşadı. Üretim cephesindeki artışlara rağmen, ihracat pazarlarında kayıplar dikkati çekti. Karadeniz İhracatçılar Birliği Başkanı Ahmet Başkan’a göre, Kasım sonu itibariyle Türkiye’nin fındık ihracatı yaklaşık 17-19 bin ton oldu. Bu, 2000 yılının ilk 11 ayında 1998’den bile daha az ihracat yapıldığı anlamına geliyor.
Ahmet Başkan’ın sektörle ilgili değerlendirmesi şöyle: “2000 yılı üreticiler için şanslı bir yıldı. Ancak, genel olarak fiyatlar, devletin belirlediği fiyatların üstünde seyretti. Mevsim sonu dediğimiz yılın son çeyreğinde fiyatların düşmesi, Avrupalı sanayici birliklerinin stok yapmış olduğunu gösterdi. Son 5 senedir fiyatlar ilaç politikası yüzünden bir yüksek, bir düşük tutuluyordu. 2000 yılında da, farklı fiyat politikaları uygulanınca Avrupa ülkeleri bu istikrarsız politika karşısında kendi planlamalarını yaptı. Bu yüzden ihracatta düşüş yaşandı.”
Beklentiler
GÖZLER DESTEKLEME POLİTİKASINDA
2001 yılında, 2000 yılının mahsülleri alınacağından, fındık sektörü için sezon henüz kapanmadı. Bu nedenle sektör yetkilileri, 2001 yılı için sağlıklı bir değerlendirme yapamıyorlar. Ancak, havanın durumumun, beklenenden de iyi geçmesi, olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Karadeniz İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Başkan, 2001 yılında ağaçların ve çiçeklerin durumumun daha da iyi olacağını söyledi. Ancak, Ahmet Başkan, yine de sıcak giden havaların yerini, bir müddet kar yağışına bırakması gerektiğini ifade ediyor. Başkan, ekili fındıklar yeterli derecede soğuk gördüğü takdirde, 2001 yılı rekoltesinin, 2000’den daha iyi olacağını belirtiyor ve tahminlerini şöyle sürdürüyor: “2001 yılında devlet tarafından üreticiler için destekleme çalışmalarının olup olmayacağını bilemiyoruz. Ancak, destekleme kaldırıldığı vakit, fiyatlarda istikrarsızlık devam edecektir. Bu da, özellikle ihracata olumsuz şekilde yansıyacaktır.”
DONDURULMUŞ GIDA
Mevcut durum
İÇ TALEP CANLANIYOR
Dondurulmuş gıda, 2000 yılında hızlı büyüyen sektörlerden biriydi. İç talep artıkça, pazara yeni firmalar dahil oldu. 1999 yılında perakende satışlar 8 bin 500 ton oldu. 2000 yılında ise 12 bin ton perakende satış gerçekleşti. Böylece sektör, yaklaşık yüzde 40 büyüme kaydetti. Sektör yetkililerinin mevcut durumla ilgili değerlendirmeleri ise şöyle:
“2000 yılında dondurulmuş gıdanın dört ana segmentinden sebze meyve, 1999’a göre yüzde 4 büyüdü. Bu segmentte en çok patatesin öne çıktığını görüyoruz. Unlu mamüllerde ise 1999’a göre yüzde 40’lık bir büyüme söz konusu. Bu segmentin büyümesinin en önemli nedeni firmaların bu alana yönelmesiydi. Su ürünlerinde ciddi bir hareketlilikten söz edilemez. Çünkü, Türkiye’de, taze su ürünlerini kolaylıkla bulabilmek mümkün. Et ürünlerinde ise, 1999 yılında yaşanan hareketlilik, geçen sene artarak devam etti. Dondurulmuş et ürünleri geçen yıl, bir önceki yıla oranla 30 büyüdü.”
Beklentiler
TÜM SEGMENTLER BÜYÜYECEK
Sektör yetkilileri, dondurulmuş gıdada 2000 yılında yaşanan artış trendinin devam edeceğini tahmin ediyorlar. Pazara girecek yeni markalar ve ürünlerle, sektörün, gıda ürünleri pazarındaki payının artması bekleniyor. Dardanel yetkililerine göre, değişen tüketim anlayışları 2001 yılında dondurulmuş gıdanın önünü daha da açacak. Ürün tüketimi ve sektörel satışlar artacak.
Uzmanlar, dondurulmuş gıdanın tüm segmentlerinde büyüme beklediklerini söylüyorlar. Sektörün 2000 yılında gerçekleştirdiği yüzde 40’lık büyümenin aşılacağını belirten yetkililerin tahminleri şöyle:
“Dondurulmuş sebze ve meyve ürünlerinde önümüzdeki yıl yüzde 8’lik bir büyüme bekliyoruz. Unlu mamüllerde ise geçen yıla göre yüzde 40 büyüme olması bekleniyor. Su ürünlerinde ise ciddi bir artış kaydedilmeyecek. 2000 yılına göre 20-30 tonluk bir artış olabilir. Dondurulmuş et ürünlerinin de, geçen yıla oranla yaklaşık yüzde 16 artış olacağını tahmin ediyoruz”
TEKSTİL
Mevcut durum
TEKSTİL İÇİN KÖTÜ BİR YILDI
Tekstil sektörü, ekonomik ve siyasal belirsizlikler nedeniyle 2000 yılını kötü performansla kapattı. 1999 yılında yaşanan ekonomik kriz en çok tekstil sektörünü etkilemişti. Bir önceki yıl, kayıplar oldu. Ancak, istikrarlı bir gidişat vardı. 2000 yılında ise piyasalar neredeyse her ay yeniden şekillendi.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Güngör Keşci, 2000 yılında tekstil sektörünün durumunu şöyle değerlendirdi: “Yılın ilk aylarında pamuk fiyatlarının ve SSK primlerinin artırılması, hedeflenen yüzde 20-25’lik enflasyon oranının, yüzde 50’ye çıkmasına neden oldu. Yılın ortalarına doğru ise, yaşanan enerji krizi bizim de maliyetlerimizi artırdı.
En son yaşadığımız finansal kriz ile sektör önemli yara aldı. Dolayısıyla 2000 yılında da, istihdam, imalat ve ihracat açısından istediğimiz noktaya gelemedik. Çünkü, yaşanan politik belirsizlikler, mevcut durumu ve yatırımları etkiledi. Dünyanın en önemli tedarikçi ülkelerinden biri olsak da, 2000 yılı kötü geçti. Her ay bir iniş bir çıkış yaşadık.”
Beklentiler
BELİRSİZ BİR YIL OLACAK
Sektör yetkilileri, yılın son çeyreğine kadar suların durulacağını düşünüyorlardı. Ancak, eylül, ekim aylarında enflasyonun tavana vurması, aralık ayında yaşanan finansal kriz yetkililerin büyüme hedeflerini olumsuz etkiledi. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Güngör Keşci, 3 ay öncesine kadar 2001 yılı için yüzde 3-4’lük büyüme öngörürken, şimdi bu rakam için de umutsuz konuşuyor. Güngör Keşci’nin 2001 yılı tekstil sektörü ile ilgili yorumları şöyle:
“Şu anda yaşanan politik belirsizlik devam ettiği takdirde sektörde daralma yaşanacağını öngörüyoruz. Çünkü, politikacıların ne yapacağı belli değil. Faizler yükselir, devletin borçlanma ihtiyacı artarsa programda aksamalar yaşanabilir. Bu nedenle 2001 yılı için kesin tahminlerde bulunmak mümkün değil. Bu krizler aşılmadığı takdirde, sanayi üretim kapasiteleri düşeceğinden talep daralması yaşanabilir. Bu talep daralması da maliyetlerin artmasına neden olacaktır. Sonuç olarak belirsiz bir yıl bizi bekliyor”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?