Kimse beklemiyordu ama oldu... Kısa sürede 7.2 milyar dolar yurt dışına çıktı, faizler yüzde 2000 gibi oranlara ulaştı. En büyük ve ilk darbeyi ise bankacılık sektörü yedi. Yüzde 32-35 aralığından ...
Kimse beklemiyordu ama oldu... Kısa sürede 7.2 milyar dolar yurt dışına çıktı, faizler yüzde 2000 gibi oranlara ulaştı. En büyük ve ilk darbeyi ise bankacılık sektörü yedi. Yüzde 32-35 aralığından bono alan sektör, bir anda müthiş zararla yüz yüze kaldı. Şimdi ise bu zararın faturasının çıkarılması için çalışılıyor. Bedelin bir bölümünü bankalar ödeyecek. Ancak, faturanın kesileceği taraflar arasında Hazine, şirketler, banka patronları ve bireyler de bulunuyor.
Aslında kimse ne bu kadar yakın zamanda ne de bu boyutta olacağını tahmin edemiyordu. Likidite sıkışıklığı beklense de, kimsenin aklına 7.2 milyar dolarlık döviz çıkışına neden olacak bir kriz gelmiyordu. Ancak, hem döviz çıkışı yaşandı hem de gecelik faizlerde yüzde 2000 rakamına bile ulaşıldı. Yaşananlardan ilk darbeyi ise bankacılık sektörü yedi, çok büyük zarara uğradı. Ortaya çıkan dev zarara dayanamayan Demirbank, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilen 11’inci banka oldu.
Hazine’nin ihraç ettiği bonoları ortalama yüzde 32-35 aralığında oranlarla alan bankacılık kesimi, bono portföyü ve repodaki zararın yanı sıra, likit kalamadığı için alternatif getiriden de oldu. Böylece, bankacılık, sistem içinde en yüklü zararı yazan kesim oldu.
Bankaların ilk önlemi
Ancak, bankacılar, oluşan zararın tamamını üstlenmek niyetinde değil. Bazı bankacılar, “Ben aracıyım, bu zararı, faturayı ödetirim” düşüncesini dile getirmeye başladı. Şu ana kadar zararın tam bilançosu çıkarılmış değil. Buna rağmen bazı bankalar oluşan zararı adım adım müşterilerine yansıtma eğilimine girdi. Stratejinin ilk adımı ise tüketici ve ticari kredilerinin dondurulması oldu. Ardından da, faiz oranlarının piyasa koşullarına göre revize edilmesi geldi. Tüketici Yasası izin vermediğinden tüketici kredileri için geriye doğru faiz artırımı işletilmedi. Ama yeni kredilerin oranı da müşterilerin kullanamayacağı şekilde artırıldı.
Bir diğer gelişme, ticari krediler tarafında yaşandı. Bankalar, “rotatif” (vadesi ve faiz oranı gecelik olarak belirleniyor) ve vadesi dolan spot kredilerin faizlerini yeniden düzenledi. Tabii yüksek oranları gören sanayi ve ticaret kesimi bankacıları da, bankaları “insafsızlıkla” suçladı.
Bankacılar ise suçlamalara benzer bir sertlikle yanıt vermemeyi tercih etti. Ancak, işadamlarına yönelik ince eleştiriler yapılıyor. Bir bankacı, “Kredi faizleri yükseldi diye feryat ediyorlar. Ama bizlerle repolarını bağlarken nasıl pazarlık yaptıklarını unutuyorlar:
Kazanırken iyi, ama ödemeye gelince herkes bizi suçluyor” diyerek iş adamlarını çifte standartçılıkla suçluyor. Sonuçta bankacılar “Ortada bir fatura var. Biz aracıyız ve faturayı herkes bir şekilde ödeyecek” diyor.
Şimdi “rotatif” zamanı
İktisat Bankası Genel Müdürü Tanju Oğuz, faturanın kime yansıtılacağına ilişkin sorumuza şu yanıtı veriyor: “Sistem faturayı bir şekilde reel sektöre yansıtacak. Bundan herkes payını alacak.” Sadece Oğuz değil, bütün bankacılar benzer değerlendirmeler yapıyor.
Krizin yarattığı faturanın ilk taksitleri ödemeye başladı bile. Örneğin, kredi arzı tamamen durma noktasına gelirken, kullandırılan kredilerin faizi de piyasa koşulları doğrultusunda belirleniyor. Bankalar, vadesi ve faiz oranı bir gecelik olan “rotatif” kredileri tercih ediyor. Bu kredilerin faizi de günün koşullarına göre değişiyor. Bankalar, bu şekilde maliyetlerini anında yansıtabiliyor.
Kısa süreli olarak kullandırılan (çoğunlukla bir hafta –15 gün arasında) spot krediler için de, şirket yöneticilerine, “Yeni faiz oranı bu. Ya bu oranı kabul edersiniz, veya kredinizi kapatırsınız” mesajını veriliyor.
Kriz öncesine kadar toplam krediler içerisindeki payı artan “Açık krediler”in faizleri artırılmadı ama vadesi dolan krediler yenilenmiyor. Bankacılar, müşterisine açık kredi yerine, rotatif veya spot kredi kullandırmayı tercih ediyor.
Bireyler de payını alacak
Bireysel krediler tarafında ise hiçbir banka “Kredileri durdurdum” açıklamasını yapmadı. Ancak, faizlerin düzeyi, bireysel müşteri için, “Benden kredi kullanma” mesajını veriyordu. İş Bankası’nın bireysel bankacılıktan sorumlu genel müdür yardımcısı Aykut Demiray’a göre, faiz oranları bir süre sonra normal düzeyine gelecek. Ancak Demiray, “Kriz öncesi düzeyi beklememek gerekiyor. Ama yeni yılda yeni maliyetlere göre pozisyon alınacak” diyor.
Kriz öncesinde oluşturulan hedeflerin yeniden gözden geçirildiğini söyleyen Demiray, “Hedeflerimizi revize ettik. Örneğin, 2001’de konut kredilerine biraz daha fazla ağırlık veririz diye hedefliyorduk. Ama yeni ortamda kısa süreli otomobil kredilerinde ağırlıklı olacağımızı düşünüyorum” diyor. Bankacılar, uzun vadeli kredi döneminin şimdilik geride kaldığı görüşünde.
Hazine’ye özel “ekstre”!
Bankacıların fatura keseceği kurumlardan biri de Hazine olacak... İhraç edilen tahvil ve bonolardan yüklü miktarda zarar yazan bankaların, yeni borçlanma ihalelerinde yüksek faiz isteyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bir kere, 2000 yılındaki ihalelerde enflasyonun altında oranlarla sonuçlanan ihale devrinin kapandığı görüşü var. Bankacılar, enflasyondaki düşüşün devam edecek olmasına rağmen, borçlanma faizlerinin yüksek seyredeceğini söylüyorlar. Tanju Oğuz, “Daha fazla risk alarak bono taşınacak. Ama bu bonolar da yüzde 35 faizle alınmayacak, tabii ki çok daha yüksek faiz talep edilecek” diyor.
Ayrıca, bankaların ek gelir sağlamak için Merkez Bankası’nın kapısını daha sık aralıklarla aşındırmaya başlayacağı bir konu da munzam karşılıklar için faiz işletilmesi... Toplanan mevduatlar için 6 Ocak’tan itibaren yüzde 6’dan yüzde 4’e çekilen munzam karşılıklar, sıfır faizle Merkez Bankası’nda tutuluyor. Bankacılar, munzam karşılıklar için faiz işletilmesini isteyecek. Bu yönde girişimler başlatıldı ve önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacak.
Sıkı diyet yolda mı?
Bankalar da ödenecek fatura konusunda kendilerini soyutlamıyorlar ve yeni dönemin dar elbisesini bedenlerine uydurmak için sıkı bir rejime girmiş durumdalar. Geçtiğimiz yıl başından itibaren uygulanmaya konan tasarruf tedbirleri, şimdi daha da sıkılaştırılacak. MNG Bank’ın genel müdürü Saim Sanlı, “Bankalar her türlü tasarruf önlemlerini alacak. Herkes bir şekilde fatura ödeyecek” diyor.
Alınan önlemlerin başında eleman tasarruf geliyor. Bankacılık sektöründe örgütlü Banksen’in rakamlarına göre, geçtiğimiz yıl sektörde 10 bin bankacı işsiz kaldı. Bu sayısının daha da artacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Ayrıca, bankaların yeni şube açılışlarında daha muhafazakar davranmaları bekleniyor. Bir başka tasarruf da şubelerin kira kontratlarında oluşacak. Bankacılar, yüksek kiralar için, mülk sahipleriyle yeniden pazarlığa oturmayı planlıyorlar. Bunun yanı sıra, telefon ve ulaştırma harcamalarında da yeni tasarruf önlemleri devreye girecek.
Son fatura patronlara
EGS Bank’ın fon yönetiminden sorumlu genel müdür yardımcısı Türkay Oktay, “Herkes çıktıktan sonra bütün birimi dolaşıyor ve açık kalan bilgisayarları, elektrikleri kapatıyorum. Her şeyde tasarruf yapacağız. Başka çaremiz yok” diyor.
Faturaya ortak olacaklar olanlardan bir kesim de banka patronları... Bugüne kadar bankaları için yüksek fiyatlar çeken banka patronları, son krizde ortaya çıkan zarardan ötürü, bankalarını daha düşük fiyata yabancılara satmak zorunda kalacak. Yabancı bankalarla pazarlık yapan patronların, pazarlık gücü azalırken, yabancıların arttı.
Ayrıca, bugüne kadar ortaklık konusunu tartışmaya bile açmayan banka patronları, “birleşme, ortaklık kurma, ortak iş yapma” kavramlarını daha sık bir şekilde gündemlerine almak zorunda kalacak.
ŞİRKETLERİN FATURASI AĞIR
KREDİ ARZI DARALIYOR: Ortaya çıkan yüklü zararı yansıtılacağı ilk kesim, sanayi ve ticaret olacak... İlk etki, kredi arzındaki daralmada yaşanacak. Bankacılar, belirli bir süre kredilerin açılmamasını beklememek gerektiğini söylüyor.
YÜKSEK FAİZE DEVAM: Faizler yüksek seviyesini korunacak. Kaynak maliyetlerinde düşüş olsa bile, kredi faizlerinde benzer düzeyde düşüş olmayacak.
KREDİYE LİKİT TEMİNAT DÖNEMİ: Şirketler, kullandıkları kısa vadeli krediler için hem yüksek faiz ödeyecek hem de daha fazla likit teminat vermek zorunda kalacak.
KISA VADE GELİYOR: Şirketlere yönelik kredilerde bir süredir kredi vadeleri daha uzun vadeye yayılmıştı. Ancak son kriz, vadeleri yeniden kısaya dönüştürüyor...
KOMİSYONLARA ZAM: Kriz öncesinde binde bir gibi son derece cüzi oranlara düşen teminat mektupları komisyonları, artık yüzde 1-2 aralığına yükselecek. Şirketler, çek-senet tahsilatı için ödedikleri komisyonlar, yeni dönemde zamlanacak. Alınan parasız hizmetler için para ödenmeye başlanacak.
BANKALARDA TASARRUF ÖNLEMLERİ
DAHA ÖZ PERSONEL: 2000 yılı başından itibaren devreye sokulan tasarruf önlemleri, daha da sıkılaştırılacak. İlk etapta, personel azaltılacak. Daha az personelle daha çok iş yapılmaya çalışılacak.
DÜŞÜK ZAM YOLDA: Yeni yıl zamları, yüzde 0 ile 10 arasında değişecek. Verilen prim ve “jestiyon” primlerinde kısıtlamaya gidilecek.
DAHA AZ ŞUBE: Yeni şube açılışları ertelenecek, şubelerin kiraları, mülk sahipleriyle oturularak yeniden gözden geçirilip, düşürülecek.
GİDERE ÖZEL TAKİP: Giderler arasında önemli yer tutan, telefon, ulaşım, temsil giderleri önemli bir şekilde kısılacak.
YÖNETİCİNİN ARABASI: Müdürlere verilen otomobillerin yarattığı masraflar kısılacak, otomobiller müdürlere satılacak, benzin, tamir ve diğer giderler kontrol altına alınacak.
YATIRIMA ARA: Altyapı yatırımları belirli bir süre ertelenecek.
“FATURA HERKESE YANSITILACAK”
Hüsnü Akhan/Körfezbank Genel Müdürü
Körfezbank Genel Müdürü Hüsnü Akhan, kriz sonrasında ortaya çıkan faturanın paylaşımı konusundaki görüşlerini şöyle anlatıyor:
“Bu faturayı herkes ödeyecek. İlk etapta bankalar ödedi; gecelik yüzde 1000-1.500’le para toplayan banka, ertesi gün bu maliyeti gider olarak bilançosuna yazdı. Kullandırılan krediler, düşük faizle alınan bonolar, bilanço üzerinde bir yük olarak kalmaya devam edecek. Bu yüzden faizlerin belirli bir süre maliyetlerin bir hayli üzerinde dengede oturmasını beklemek gerekiyor.
Ortaya çıkan fatura, herkese bir şekilde yansıtılacak. Ticari kesim olsun, bireysel müşteriler olsun, kriz öncesi seviyelere kısa bir süre zarfında dönülmeyeceğini bilmeli. 2 ay önce yüzde 2.5’larla verilen kredilerin, kriz sonrasında maliyetler aşağı düşse bile, yüzde 5-5.5’tan aşağı düşmesini beklememeli gerekiyor. Zaten 2000 yılına zor koşullarda girmiştik, 2001 yılı daha zor olacak ve yeni dönemde bankaların konsolidasyon süreci hızlanacak.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?