“Esas Korkumuz Büyük Şirketler”

Erhan Dumanlı / Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürü Yapı Kredi Sigorta’nın genel müdürü Erhan Dumanlı, ekonomide yaşanan krizin, sigortacılığı da derinden etkilediğini söylüyor. Likit olmaları nedeni...

1.05.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Erhan Dumanlı / Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürü

Yapı Kredi Sigorta’nın genel müdürü Erhan Dumanlı, ekonomide yaşanan krizin, sigortacılığı da derinden etkilediğini söylüyor. Likit olmaları nedeniyle yüksek faizden gelir sağlansa da, prim üretimindeki artışın ciddi şekilde azaldığına dikkat çekiyor. Deprem sigortalarının yükseldiğini, kasko ve sağlıkta kırmızı alarm verildiğini belirtiyor. Ona göre en önemli sorun ise büyük şirketlerle yaşanacak. Çünkü, reel sektördeki sorunlar nedeniyle, iptaller ve ödeme zorluğu ortaya çıkabilir.

Ekonomide yaşanan sıkıntıları hissetmeyen, olumsuz etkilenmeyen sektör yok gibi. Sigortacılık da bu sektörlerin arasında yer alıyor. Geçtiğimiz yıl, özellikle otomobil satışlarında yaşanan patlama, en çok sigortacıları sevindirmişti. Çünkü, satılan her otomobil, yeni bir trafik ve kasko poliçesi anlamına geliyordu. Ama artık, bu yapı kalmadı ve şirketler geçtiğimiz yıl verdikleri poliçelerden doğacak hasarları karşılamak için hesap kitap yapıyor.

Sigorta sektöründe yapılan hesaplar, sadece kasko poliçeleri ve olası hasar risklerin büyüklüğü için yapılmıyor. Çünkü, neredeyse bütün branşlar için ciddi bir prim üretim ve tahsilat sıkıntısı yaşanıyor.

Yapı Kredi Sigorta’nın genel müdürü Erhan Dumanlı’ya göre, en önemli risk, büyük sanayi ve ticari kuruluşların yaptırdıkları poliçelerde. Çünkü, bu kuruluşlar sigorta primlerini ödemiyor veya ödeyemiyor ve poliçeler iptal edilme riskiyle karşı karşıya…

Yapı Kredi Sigorta’nın genel müdürü Erhan Dumanlı, sektörde yaşananları ve son tabloyu Capital’e ana hatlarıyla anlattı:

İLK ETKİ REEL DÜŞÜŞ

Kasım ayındaki ilk yoklama, hem sigortacıları hem de piyasayı rahatsız etti. Otomotiv sektöründeki ilk talep düşüşü, aralık ayında yaşandı. Biz aralık ayında prim üretim artışındaki yavaşlamayı gördük ve biraz tedirgin olduk.

Bizim 3 şirketimizin (Yapı Kredi Sigorta, Yapı Kredi Yaşam Sigorta ve Yapı Kredi Pazarlama) yöneticileri kendi aramızda toplandık ve dedik ki, “Bu yoklama, ardından kestiremediğimiz bir gün, büyük bir darbeye dönüşebilir. Ardından da, dövizde aşağı yukarı yüzde 20-25 oranında bir devalüasyona neden olabilir.” Bu nedenle ocak ayından itibaren bir miktar likit duruma geçtik, bir miktar da döviz aldık. Döviz alırken de, “2001 yılında yurt dışına transfer edeceğimiz rakamın karşılığını tutmuş olalım, hiç olmazsa kur farkından içeri girmeyelim” düşüncesinden hareket ettik.

Tabii şubat ayındaki krizin gelme zamanı için “haziran” ayını kestiriyorduk. Piyasa öyle kestiriyordu, biz de öyle düşünüyorduk. Zaten otomobil üretimi düşmüştü. Ama şubat ayındaki ikinci darbeden sonra yaşanan kesin talep düşmesini hemen gördük. Otomobil satışları bıçak gibi kesildi. Bizim şubat ayındaki prim üretim artış hızımız düştü, yıllık düzeyde yüzde 40’lar civarında artış yaşadık. Mart ayındaki prim artış oranımız, geçtiğimiz yıla göre yüzde 5 düzeyinde oldu. Ki, bunda kaskonun çok büyük etkisi var.

En çok kasko sigortalarında görülüyor. Çünkü, yazılan primlerin yüzde 55-60’ı otomobillerden geliyor. Bu yüzden etkilenme kaçınılmaz.

SATIŞ KANALINDAN GELEN MESAJ

Bir kere direkt satış ekiplerinden ve acentelerden edindiğimiz mesaj şu: Zorunlu deprem sigortası mecbur olduğu için yaptırılıyor ama onun dışında eviyle ilgili başka bir sigorta yaptırmıyor. Yani, evin hırsızlık, yangın sigortalarını ikinci plana attı. Birden fazla otomobili olan, en çok kullandığı, en çok sevdiği otomobile sigorta poliçesi alıyor.

Sağlık sigortası sahipleri, daha önce hem yatarak hem de ayakta tedaviyi alırken, şimdi sadece yatarak tedaviye dönüştürüyor... Önemli sağlık problemi olursa karşılansın ama günlük problemleri için önemsiz diye ayakta tedavi kapsamını iptal ettiriyor.

Bunları bir araya getirdiğiniz zaman, üretim açısından büyük bir talep düşüşü görünüyor. Bir de daha önce yapılmış olan poliçelerin yenilemelerinde, taksitlerin ödenmesindeki etkiyi, daha çok aracılardan görüyoruz.

ACENTE PARAYI TUTMAK PEŞİNDE

Daha çok vade uzatmalar, 15-20 günlük ek tolerans istemelere şahit oluyoruz… Poliçe sahipleri, bu konuda acentelere baskı yapıyorlar. Ama sorun sadece sigorta sahibinden kaynaklanmıyor. Yüksek faiz nedeniyle, acente de topladığı primi, bize devretmeden, biraz kullanmak, gelir elde etmek istiyor. Bu nedenle ödemelerde 15-20 günlük uzatmalar olmaya başladı. Biz de bu kriz döneminde çok fazla üzerlerine gitmek istemediğimizden bir miktar tolerans tanıyoruz.

BÜYÜK ŞİRKETLERDEN ALARM

Bence esas sorunumuz, büyük kurumların, fabrikaların, işyerlerinin sigortaları… Birkaç tanesini son 10 günde yaşadık. Orada daha büyük bir kriz var gibi...  Sanıyorum, çoğu sigorta primlerini ödeyemeyecek ve bizler poliçeleri iptal etmek durumunda kalacağız.

Bu tip kuruluşlarda primleri öderken aksamalar olacak ve taksitleri ödeyemeyecekler. Bunu uzatacaklar. Belirli toleransları tabii ki tanıyacağız ama biraz daha öteye gittiği zaman, parayı almadan poliçenin vadesini uzattığınız an, bu kez hasarı durduramıyorsunuz. Mecburen, iptal edilmeler olacak. Burada büyük kuruluşlar için böyle bir risk de var.

SAĞLIK SİGORTASINDAKİ RİSK

Bizi kara kara düşündüren başka bir şey var. O da şu: Biz geçen yıl ocak ve şubat aylarında yoğun sağlık sigortası sattık. Bunların çoğunu da dolar karşılığı TL diye satıldı. Yani, primini ocak ayında, doların 690 TL olduğu zaman aldık ve sabitledik. Oradaki teminatlar da diyelim ki, 2 bin 500 dolar. Onu 690 bin TL’den üzerinden hesapladık. Bugünkü kurdan çevirdiğimizde insanların limitleri, bugünkü kur üzerinden yükseldi.

Biz 690 bin TL’den tahsil ettiğimiz primlere karşılık, 1 milyon 300 bin liralık dolar üzerinden hasar ödemesi yapacağız. Gidip vatandaşa “Bize farkını ver” desek de kimse vermez veya iptal eder. Bu yüzden bizi, önümüzdeki birkaç aylık dönem içerisinde bekleyen bir hasar yükseklik dönemi var. Bence esas riskimiz o.

DİĞER BRANŞLARDA DURUM

İthalat azaldı mı, nakliyat sigortalarında otomatik olarak azalma oluyor. Ama ihracat arttığı için onu biraz dengeleyebilir. Nakliyat sigortalarındaki düşüş, bir miktar iç sevkıyatın azlığından kaynaklanıyor. Şu anda muazzam bir düşüş var. Ama bu kısa sürede tekrar düzelebilir.

Bence esas önemli olan otomobil sigortaları. Geçen yıl tüketici kredileriyle satılan otomobil sayısı çok yüksek. Herkes, yoğun sigortaları var ve hasarları bu yıl gelecek. Oysa, prim üretimi minimumda. Yani, 10 liralık primin yazacaksınız, geçen yılın 100 liralık primin hasarlarını ödeyeceksiniz. Buradan sigorta şirketlerine çok büyük külfet gelecek.

POLİÇE SAYISI HIZLI DÜŞÜYOR

Mart ayında kaskoda poliçe sayımız, bir önceki aya göre bin 800 düzeyinde düştü. Eğer her ay bin 800-2 bin poliçe iptal edilirse, yıl sonuna kadar 18 bin poliçe kaybetmiş olacağız. Öyle bir krizde 100 bin poliçeden 18 binini kaybetmek riski beni endişe ettirmiyor. Önemli olan, bunun çok uzun ve süreçli olmaması.

Şu anda tek olumlu gelişme, zorunlu deprem sigortalarında yaşanıyor. Orada yoğun bir talep geliyor ve günde 500 poliçelik talep var. Biz şirket olarak Kasım ayından bu yana 150 bin poliçe kesmişiz. Bunun pek bir kazancı yok ama bir hareketlilik, canlılık getiriyor.

LİKİT SİGORTA ŞİRKETLERİ KRİZDEN KAZANÇLI ÇIKTI MI?

“Kısa vadeli olarak bakarsak likit olmaları nedeniyle sigorta şirketleri bu kriz döneminde karlı çıktı denebilir. Biz ocak ayında biraz döviz almıştık. Elimizdeki tahvillerin bir kısmını çıkmış ve nakit duruma dönmüştük.

Bizim de o 2-3 binlik faizlerden yararlandığımız doğru. Ama öbür taraftan bizim elimizde dünya kadar devlet tahvili, Hazine bonosu vardı; hepsinin değeri düştü. Likit olmamız nedeniyle “kazandık” derken, kağıt üzerinde “kaybettik.” Bu işten anormal zarar etmiyoruz. Ama bizim zararımız nisan-mayıs aylarında olacak. Çünkü, ithal girdilerdeki yükseklik, hasar maliyetlerinde kesinlikle görülecek.”

“TAHSİLATTAKİ AKSAMA, ÖDEMELERE YANSIYABİLİR”

Hasar ödemeleri, poliçe sahiplerinin en büyük sıkıntısı. Tahsilattaki gecikme, hasar ödemelerine nasıl yansıyacak?

Maalesef yansıyabilir. Şu anda kesin bir şey söyleyemiyorum ama kısa süreçli bir olaydı, buna hemen reaksiyon göstermek doğru değil. Ama eğer önümüzdeki dönemler içerisinde prim tahsilatında bir sıkıntı yaşarsak, bunun karşılığı otomatik olarak hasar ödemelerine yansıyacaktır. Bu kaçınılmaz. Bizim birçok yerde direkt olarak deneme şansımız yok, acaba poliçe sahibi ödedi, aracı geciktiriyor veya, gerçekten poliçe sahibi ödemelerini aksatıyor mu; bunu ortaya çıkarmak çok yorucu ve uzun bir işlem. Ama şu andaki ilk etkiler, özellikle ticari alandaki sigortalılar, yavaş yavaş ödemelerini geciktirmeye başladı. Bunların arasında büyükler de var, esnaflar da var.

Çok enteresan bir durum var; bazıları, “Bu tip durumlarda hiçbir zaman sigortalarımızı eksik tutmayız” diyor. Bu kişileri ben kutluyorum. Çünkü, kritik dönemlerde önemli bir faktördür sigortayı eksik yapmamak. Esas, birçok şeyini kaybetmiş olan bir insan, mal varlığını da kaybederse geriye bir şeyi kalmaz. Onun için ne yapıp edip, sigortalarını tam tutmalarında fayda var. Benim önerim bu.


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz