Ekonomistler, 2023’te dünya ekonomisinde resesyon sınırı olarak görülen yüzde 2,5-3 büyüme hızının altına doğru bir yavaşlama bekliyor; dolayısıyla küresel resesyon güçlü bir olasılık haline geliyor.
Özlem Aydın Ayvacı / oaydı[email protected]
IMF, OECD, Avrupa Merkez Bankası ekonomistleri, 2023’te dünya ekonomisinde resesyon sınırı olarak görülen yüzde 2,5-3 büyüme hızının altına doğru bir yavaşlama bekliyor; dolayısıyla küresel resesyon güçlü bir olasılık haline geliyor.
Finans ve yönetim danışmanı Çiğdem Güven, “2023’te yaşanacak resesyonun etkilerini orta ölçekli ve başarılı bir KOBİ ekosistemi yaratarak aşacağız“ diyor.
IMF’nin yayınladığı rapora göre 2023 yılında dünyada GSYH 103.496 milyar dolardan 108.5 milyar dolara yükselirken, enflasyon yıllık bazda yüzde 9.1’den yüzde 5.1’e, büyüme ise yüzde 2.9’dan yüzde 2.1’e gerileyecek. Finans ve yönetim danışmanı Çiğdem Güven, 2023’ün şirketler açısından çok zor bir yıl olacağını belirterek, cirolarda gerileme yaşanabileceğine dikkat çekti. Güven, görülmesi beklenen resesyonun finans sektörünü de yakından ilgilendirdiğini söyledi. ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Çin gibi 3 büyük ekonomide yavaşlamaların söz konusu olduğunu hatırlatan Güven, ekonomilerin canlanması için gerekenleri şöyle sıraladı:
“Yerli üretici desteklenmeli”
“Dünyada üretime yönelik kullanılmayan kısımlar ekonomiye katkı sağlaması için dönüştürülmeli. Tasarruf açığı ve cari açık konusunda ülke ekonomileri sağlam adımlar atmalı. Yüksek enflasyondan dolayı sürekli iflas eden şirket sayısı artıyor. Bu durumun önüne geçmek ve onları ekonomiye geri kazandırmak için devlet destekli finansal danışmanlık merkezleri kurulmalı. Dijital dönüşüme yapılan yatırımlar artırılmalı. Ar-ge, inovasyon, teknoparklar gibi alanlara verilen önem artmalı. Ülkelerde yerli üretici desteklenmeli ve cesaretlendirilmeli. Tüm sektörlere iç ve dış piyasalarda eşit rekabet için destek paketleri oluşturulmalı. İhracat bilmeyen küçük imalatçılar e-ihracat ve ihracat konularında desteklenmeli ve eğitilmeli. Tasarrufa dayalı büyüme politikaları uygulanmalı.”
“Türkiye’de yüksek enflasyon yerini resesyona bırakabilir”
Türkiye’de enflasyon oranının yüzde 64 olmakla birlikte 2023 yılında baz etkisiyle de birlikte, yüzde 24,9 seviyesine düşmesinin beklendiğini ifade eden Güven, COVID-19 döneminden bu yana tüm dünya merkez bankalarının sıkı para politikaları uyguladıklarını hatırlattı. Aynı şekilde ülkemizde de ekonomideki tüm değişkenlerin yakından takip edildiğini söyleyen Güven, bankacılık tarafında regülasyonlarla çeşitli önlemlerin alındığını vurguladı.
2022 yılında enflasyonun yüksekliğinin bir sonucu olarak işletmelerin sermaye ihtiyaçlarının arttığına işaret eden Güven, “Turizme ilişkin olarak alınmış önlemler, yapılan çalışmalar oldukça önemli. Fiyat artışlarıyla ilgili denetimlerin sıkı kontrol altında olması bu dönemde son derece kritik. 2023 yılında, ekonomik olarak baktığımızda Türkiye’de yüksek enflasyon yerini resesyona bırakabilir. Resesyonun bir sonucu olarak vergi yükü artabilir, şirketler için ciro büyüklüğü azalabilir ve hane halkı açısından gelirlerde azalmalar meydana gelebilir. Ancak yabancı yatırımcılarla meydana gelebilecek iş birlikleriyle sabit sermaye yatırımları desteklenebilir. Fiyat istikrarını desteklemek amacıyla yatırım-istihdam-üretim-ihracat konuları doğrultusunda finansman maliyetleriyle sağlanan krediler artırılabilir. Yeni dönemde mali politikalar arasında dijital Türk Lirasına önem verimesi de kritik olabilir“ değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye 2023’te yüzde 5 büyür“
2023 yılında Türkiye‘nin; stagflasyon, jeopolitik konum, iklim değişikliği, gıda krizi ve enerji krizinden etkilenmeye devam edeceğine değinen Güven, 2023 yılında Türkiye’de enflasyon oranının yüzde 25-30 seviyesinde; büyüme oranınınsa yüzde 5 olmasını öngördüklerini vurguladı. 2023 yılında tüm dünyada yaşanan enerji kriziyle birlikte iklim krizi ve yenilenebilir enerji kapsamında yapılan teknolojik yatırımların artacağına dikkat eçeken Güven, “Bu teknolojik yatırımların sonucu olarak Türkiye’de fosil yakıta olan bağlılık azalacak ve elektrikli araçlara olan ilgi artacaktır. Gıda ve perakendecilik sektörlerindeki fiyat artışları 2023 yılında da devam edecek. Ancak bu durum tüketicinin kısa vadede çok alışveriş yapmasına, tüketicide maliyet bilinci oluşmasına ve tüketicinin ihtiyacı kadar kullanma alışkanlığı edinmesine neden olabilir. Türkiye’de iş dünyasında bilinçlenme, globalleşme artacak. Bunun sonucu olarak esneklik, kârlıklık, risk yönetimi daha da güçlenecek. Başarılı lokomotif şirketlerin sayısını artırmak mümkün. Orta ölçekli ve başarılı bir KOBİ ekosistemi yaratmak zorundayız“ diye konuştu.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?