Enflasyon, artan maliyetler ve baskılanan kur nedeniyle rekabette geriye giden, büyümeden ve kârdan fedakarlık eden sektörler, içine düştükleri daralmadan çıkış noktası arıyor.
Nilüfer Gözütok Ünal / Capital Ekim 2024 sayısından
Türkiye ekonomisinin parasal sıkılaştırma eşliğinde büyümede yavaşlama dönemine girmesiyle birçok sektörde iç talep azaldı, büyüme ve kârlılıklar düşüşe geçti.
Daralan, istihdam kaybına uğrayan, ihracat pazarlarında rekabet gücü zayıflayan sektörler, şimdi bu süreçten çıkış için gün sayıyor. Ancak bunun için öncelikle faizlerin ve enflasyonun düşmesinin şart olduğunu, Avrupa pazarlarının da tam olarak toparlanması gerektiğini biliyorlar. Bu nedenle beyaz eşya ve otomotiv gibi ekonominin lokomotif sektörleri 2025 yılında sorunlarından kurtulacaklarını umarken inşaat, mobilya ve plastik 2026, tekstil ve hazır giyim ise 2027’den önce normalleşmenin olmayacağına inanıyor.
Enflasyonu düşürme politikasıyla ekonomide soğuma devam ederken her sektör farklı zorluklarla karşı karşıya. 2023 başından itibaren hızla düşen satın alma gücü, yüksek faiz ortamında tüketime ciddi bir set çekmeye başladı. Örneğin otomotiv sektöründe mevduat faizlerindeki yükseklik, tüketicilerin araç almak yerine ellerindeki birikimlerini cazip yatırım araçlarında değerlendirmesine yol açıyor. Otomotiv sektörü bu yılın ilk 8 ayında üretimde yüzde 7, ihracatta yüzde 3 daraldı. Hazır giyim ve tekstil de ekonomik dalgalanmalar ve jeopolitik risklerin gölgesinde rekabet gücünü korumaya çalışıyor. Sektörler ve normalleşme beklentilerini incelediğimiz araştırmayı BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?