Türkiye ekonomisinin parasal sıkılaştırma eşliğinde büyümede yavaşlama dönemine girmesiyle birçok sektörde iç talep azaldı, büyüme ve kârlılıklar düşüşe geçti...
Nilüfer Gözütok Ünal
Daralan, istihdam kaybına uğrayan, ihracat pazarlarında rekabet gücü zayıflayan sektörler, şimdi bu süreçten çıkış için gün sayıyor. Ancak bunun için öncelikle faizlerin ve enflasyonun düşmesinin şart olduğunu, Avrupa pazarlarının da tam olarak toparlanması gerektiğini biliyorlar. Bu nedenle beyaz eşya ve otomotiv gibi ekonominin lokomotif sektörleri 2025 yılında sorunlarından kurtulacaklarını umarken inşaat, mobilya ve plastik 2026, tekstil ve hazır giyim ise 2027’den önce normalleşmenin olmayacağına inanıyor.
Enflasyonu düşürme politikasıyla ekonomide soğuma devam ederken her sektör farklı zorluklarla karşı karşıya. 2023 başından itibaren hızla düşen satın alma gücü, yüksek faiz ortamında tüketime ciddi bir set çekmeye başladı. Enflasyon, artan maliyetler ve baskılanan kur nedeniyle rekabette geriye gitmemek için büyümeden ve kârdan fedakarlık eden sektörler, hem iç pazarda hem ihracatta daralmayla mücadele ediyor. Örneğin otomotiv sektöründe mevduat faizlerindeki yükseklik, tüketicilerin araç almak yerine ellerindeki birikimlerini cazip yatırım araçlarında değerlendirmesine yol açıyor. Avrupa ekonomilerinin hala tam toparlanmamış olması da ihracatı zorlamaya devam ediyor. Otomotiv sektörü bu yılın ilk 8 ayında üretimde yüzde 7, ihracatta yüzde 3 daraldı. Hazır giyim ve tekstil de ekonomik dalgalanmalar ve jeopolitik risklerin gölgesinde rekabet gücünü korumaya çalışıyor. Yeşim Grup CEO’su Şenol Şankaya, küresel talepteki belirsizliklerin sektörün ihracat performansını olumsuz etkilediğini dile getiriyor. “Kârlılık seviyeleri, artan maliyetler ve düşük fiyat marjları nedeniyle baskı altında” diyor. Mobilyada düşen satın alma gücüyle birlikte azalan talep şirketleri zorluyor. Artık iç piyasada mobilyaya lüks tüketim gözüyle bakıldığı için evlilik nedeniyle yapılan mobilya alışverişleri dışında, mobilyasını değiştirmek isteyenlerin bu dönem beklemeyi tercih ettiğini ifade eden MODOKO Başkanı Koray Çalışkan, “Evlenecekler, maliyetleri alt alta koyduklarında 600-700 bin TL gibi rakamlar çıkıyor, onlar da bu dönemi öteliyor” diye konuşuyor.
KONSOLİDASYON VE KÜÇÜLME
Baktığımızda bugün neredeyse tüm sektörler üretimi, tüketimi, ihracatı etkileyen sorunlar yaşıyor. Kiminde daralma kiminde büyümede yavaşlama dikkat çekiyor. Bazı sektörlerde de dengeler öylesine yıkıcı bir şekilde değişmiş durumda ki istihdam kayıpları ve iflaslar konuşuluyor. Araç kiralama sektörü de bu durumda. Europcar&Goldcar Türkiye CEO’su Fırat Fidan, yıl sonunda sektördeki toplam araç parkının daralacağını, en iyi ihtimalle büyüklerin alımından kaynaklı olarak aynı seviyede kalacağını tahmin ediyor. Ancak orta ölçekli ve lokal markaların küçüleceğine de kesin gözüyle bakan Fidan, “Bununla birlikte son 12 aylık dönemde Türkiye’de her şeyin fiyatı yüzde 60-100 arasında artarken günlük kiralama sektöründe bu artışın yüzde 30’lar ve altında kaldığını görüyoruz. Bunun bir sonucu olarak tüm sektör, planlanan gelirlere ulaşamazken maliyetlerinin arttığı bir durumla karşılaşmış olacak. Hem finansman hem sermaye maliyetlerinin yüksek olduğu bir dönemde bu dilemma maalesef birçok küçülme, konsolidasyon ve iflas kararıyla sonuçlanacak” diyor. Metal, alüminyum, makine ve takım tezgahları gibi pek çok sektörde de durum farklı değil. Kutes Metal İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, artan maliyetlerin ödemeler dengesini zorladığını, finansman maliyetlerinin kârlılığı düşürdüğünü, bu durumun da sektör şirketlerini zora soktuğunu söylüyor. “2024 yılında sektörde bir önceki yıla göre yüzde 10-20 arasında bir daralma var” diye paylaşıyor. Alcas Kurucu Ortağı Mehmet Yılmaz, alüminyum sektöründe üretim kapasitelerinde geçen yıla göre yüzde 10-20 arasında bir üretim ve satış düşüşü olduğunu ifade ediyor. “Sektörümüz genel olarak büyüme değil mevcudu koruma gayreti içinde. İhracatta yeni müşterilere ulaşmaktan çok mevcut müşterilerini elinde tutma çabasında. Kârlılıkta düşüş sürüyor. Bu döneme yatırımda yakalanan özsermayesi düşük, borçluluk oranı yüksek şirketler için yaşanan süreç oldukça zor” diyor.
ÜRETİM DURMA NOKTASINDA
İnşaat sektöründe tüketicinin krediye ulaşamaması ve maliyet artışları üretimi durma noktasına getirdi. İstanbul İnşaatçılar Derneği Başkanı Engin Keçeli, kendilerini bu noktaya taşıyan birinci nedenin mevduat faizleri olduğunu belirtiyor. İnşaat maliyetlerinin döviz bazında yüzde 65-70 oranında artmasıyla üretimin durduğunu dile getiriyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, kendi sektörlerini en çok etkileyenin global ekonomik durgunluk olduğunu açıklıyor. Bunun yarattığı negatif etkiyle üretim ve rekabet güçlerinin azaldığını, büyüme performanslarının sıfıra yaklaştığını anlatan Çaycı, “İhracat düştü, kapasite kullanımı yüzde 60 seviyelerine geriledi. Kârlılık ve istihdam yaratma gücü azaldı. Finansal sorunlar arttı” diyor. Endüstriyel mutfak sektöründe de rekabet gücü, en büyük hasar gören alan. Sektörün hammaddesi paslanmaz çeliğe yılın başında getirilen yüksek gümrük vergisi, bu hasarda ana etken olarak öne çıkıyor. Dünya pazarlarında rekabet ettikleri birçok ülkede bu oranın yüzde 0 ile 4 arasındayken Türkiye’de yüzde 8’den yüzde 12’ye çıkarıldığını paylaşan Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Topuz, “Bu, sektörümüzün rekabet gücünü düşürüyor” diye konuşuyor. Turizm sektöründe de sorun küresel rekabet gücü, nitelikli istihdam ve yatırım dengesi ekseninde yaşanıyor. Özellikle Kızıldeniz’de yükselen rekabetin turizmin istihdamını da bu bölgeye çektiğini belirten Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oya Narin, sektörün istihdam açığı bulunduğunu anlatıyor. Türkiye’deki 2 milyonluk yatak kapasitesinin yaklaşık yarısının en az 30 yıllık olduğuna dikkat çeken Narin, “Rekabetçiliğimizi korumamız ve yeni destinasyonlar oluşturabilmemiz için hem mevcut yatak kapasitemizi dönüştürmemiz hem toplam yatak kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Sektörün arzu edilen yatırımları yapabilmesi için konvansiyonel krediye erişiminin yanı sıra alternatif finansman kaynaklarından da yararlanabilmesi önemli” diyor.
SORUN NE KADAR SÜRER?
Peki bu sorunlar daha ne kadar sürer? Neredeyse tüm sektörler faiz düşüşü gerçekleşmeden iç talebin canlanmasını beklemiyor. Finansman maliyetlerinin ucuzlaması, satın alma gücünde iyileşme gerçekleşmesi ve ihracat pazarlarının hareketlenmesi toparlanma için ana unsurlar olarak öne çıkıyor. Bazı sektörlerde de regülasyonlarda yapılacak düzenlemeler sektörlerin rekabet gücü kaynaklı sorunlarının giderilmesinde önemli bir rol oynayacak gibi görünüyor. Beyaz eşya sektöründe 2024’ün ilk altı ayında toplam satışlar bir önceki yıla göre yatay seyrederken yurt içi satışlar yüzde 11 arttı ve ihracat yüzde 4 azaldı. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Gökhan Sığın, ihracattaki düşüşe karşılık sektörü ayakta tutanın iç pazar hareketliliği olduğunu söylüyor. Şu an sektör ihracatının zorlanmaması için maliyet baskısı oluşturacak uygulamaların gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Sığın, “Sıcak haddelenmiş yassı çelik ürünlerine yönelik damping soruşturması neticesinde karşılaşılabilecek vergi yükü de sektörümüz için risk teşkil edecektir. Bu konuda ülkemiz için fayda sağlayacak bir sonuca ulaşılmasını umuyoruz” diyor. Mobilya sektöründe mobilya satışında kredi kartına taksit imkanlarının artırılması bekleniyor. Sektörde tam bir iyileşmenin ekonomi genelindeki toparlanmayla birlikte olabileceğini ve bunun da zamana yayılarak gerçekleşebileceğini dile getiren Doğanlar Mobilya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Doğan, “Bu süreçte; enflasyon-faiz oranları, döviz kurları, devlet teşviklerinde pozitif göstergeler itici güç olacak. Sektörümüz, makroekonomik göstergelerdeki iyileşmeyle doğrudan paralel bir trend seyri gösterecek” diye konuşuyor.
İYİLEŞME TAKVİMİ
İyileşmenin tam olarak sağlanacağı yıla dair beklenti ise her sektörde farklı. Ancak sektörler ağırlıklı olarak 2025 sonu ve 2026 başında normalleşmenin başlayacağını düşünüyor. TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, OECD tahminlerine göre iyileşmenin 2025 yılında beklendiğini söylüyor. Türkiye’nin ana ihracat pazarı Avrupa için de 2025 yılının toparlanmaya işaret ettiğini dile getiren Sığın, “Bu çerçevede öngörülen iyileşmenin ihracat boyutuyla sektörümüze de olumlu yansımasını bekliyoruz” diyor. Ege Yapı GYO Genel Müdürü Didem Güneş, faiz indirimiyle birlikte toparlanmanın yavaştan başlayacağını dile getiriyor. 2025 ikinci yarıdan itibaren sektörde işlerin hızlanmasını bekliyor. Hafele Türkiye ve Bölgesi İcra Kurulu Başkanı Hilmi Uytun da sektöre yönelik benzer görüşte. 2025 Nisan’dan itibaren iç piyasada gelişim sinyallerinin görülmeye başlanacağını tahmin ediyor. “Özellikle iç piyasaya satış yapan ev mobilyaları, konut satış artışına doğrudan bağımlı olduğu için Eylül 2025’ten itibaren önemli gelişmeler görecek. Faizlerin düşmesi sonrası ertelenmiş taleple beraber sektör güzel günlerine geri dönmeye başlayacak” diyor. Konfor Grup İcra Kurulu Üyesi Akın Can, mobilyada özellikle 2025’in ikinci yarısından itibaren iç pazarda yaz sezonuyla talebin canlanacağını düşünüyor. “2025, sektörümüz açısından 2024’ün üzerine koyacağı bir yıl olarak öne çıkacak. 2026 ve 2027 yılları, özellikle üç yıllık planda, sürekli yukarı yönlü ivme göreceğimiz dönemler olacak” diye konuşuyor. MODOKO Başkanı Koray Çalışkan ise 2025 Ağustos’tan sonra dipten yukarı doğru bir ivmelenme görüleceğini, 2027 yılında da düzlüğe çıkılacağını tahmin ediyor. Takım tezgahları sektöründe beklenti 2025’in ikinci yarısından sonra sektörde iyileşmenin başlayacağı yönünde. TİAD Başkanı Murat Akyüz, doğru teşviklerle imalatçı kuruluşların desteklenmesi ve maliyetlerin düşmesiyle sektörde olumlu bir havanın yaratılabileceğini söylüyor. Sanayinin sürdürülebilirliği için nitelikli çalışan sorunu çözümünün şart olduğunu da sözlerine ekliyor.
KADEMELİ TOPARLANMA
Kimya sektöründe toparlanmanın beklendiği yıl 2026. İKMİB Başkanı Adil Pelister, toparlanma için girdi maliyetlerinin kurla dengelenmesi gerektiğini ifade ediyor. İyileşmenin hızlanması için önümüzdeki dönemde şirketlerin talepteki trendleri takip ederek koşulların iyileşmeye başladığı pazarlara hızla giriş yapmaları gerektiğini belirtiyor. Metal sektörünün 2026 yılında yeniden pozitif bir trende girebileceğini dile getiren Ali Esat Kutmangil, “Faiz ve enflasyon oranlarının düşmesiyle birlikte finansmana erişimin kolaylaşması ve ARAŞTIRMA maliyetlerin azalması sektördeki şirketlerin yeniden yatırım yapmasını sağlayacak. Bundan sonraki sektör yatırımları, kapasite artışının ötesine geçerek yeşil dönüşümü ve dijitalleşmeyi destekleyen yatırımlar olmalı” diyor. Tezmaksan Finans, Risk ve İş Destek Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Savun, makine sektöründe 2026’nın ilk 6 ayından sonra yavaş bir hareketlenme olacağını tahmin ediyor. Faizlerin düşmesiyle birlikte sektörün bir miktar toparlanacağını ve sonbahar döneminde daha iyi bir noktaya geleceğini ifade eden Savun, “Ancak burada asıl önemli olan, ekonomi politikalarının hem Merkez Bankası hem maliye tarafında doğru yönetilmesi ve istikrarın korunması. Aksi takdirde her şeyin sil baştan başladığı ve bugün ödediğimiz bedellerden çok daha büyük bedeller ödeyeceğimiz bir dönemle karşılaşabiliriz” diye konuşuyor. Hazır giyim ve tekstil sektörü normale dönmek için 2027’yi bekliyor. Ancak bu toparlanmanın sektörde yapılacak yapısal reformlar ve destekleyici ekonomik politikaların devreye sokulmasıyla hızlanabileceğinin altını çizen Yeşim Grubu CEO’su Şenol Şankaya, “Sektörün normale dönüşü, öncelikle enerji maliyetlerinin kontrol altına alınması, yenilikçi üretim tekniklerinin benimsenmesi ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımların artırılmasıyla sağlanabilir. Bununla birlikte ihracat pazarlarındaki talep artışı ve iç pazarda tüketici güveninin yeniden kazanılması, sektörün sağlıklı bir büyüme ivmesi yakalamasına yardımcı olacaktır. Özellikle döviz kurlarındaki istikrar ve global ekonomik toparlanma, sektörün uzun vadede güçlü bir performans sergilemesi için kritik öneme sahip. Sektörün 2026 yılına kadar kademeli olarak toparlanması ve 2027 itibarıyla tamamen düzlüğe çıkması öngörülüyor” diyor.
“2025 ZOR GEÇER” YAVUZ EROĞLU / PAGEV BAŞKANI “BÜYÜME HIZI DÜŞTÜ” Plastik, hemen hemen tüm sektörlerde kullanılıyor. 2000–2023 arasında yılda ortalama yüzde 7 büyüme gösteren plastik mamul üretiminin son 5 yılda büyüme hızı ortalama yüzde 2’ye düştü. Plastiğin yoğun kullanıldığı birçok sektördeki gerilemeye paralel olarak plastik mamul üretimi, 2024 yılının ilk yarısında 2023 yılının eş dönemine kıyasla miktar bazında yüzde 5,3, değer bazında da yüzde 7,1 geriledi. “REKABET ZORLAŞIYOR” 2024 yılı sonunda üretimin miktar bazında yüzde 3,2 gerilemesini, iç pazar tüketiminin yüzde 3,8 azalmasını bekliyoruz. Türkiye ekonomisindeki zorluklar, plastik sektöründe yerinde sayan hatta gerileyen satış fiyatlarıyla rekabeti zorlaştırıyor ve şirketlerin kâr marjlarını daraltıyor. Hem küresel ve yerel talepteki daralma hem piyasadaki likidite azlığı sebebiyle şirketlerimiz ödeme güçlüğü yaşıyor. İHRACATTA ÇIKIŞ YOLU Halihazırda finansmana erişimdeki zorluklar ortadayken yatırımlarda hızlı düşüş dikkat çekiyor. Ekonomi üzerindeki küresel basınç nedeniyle ihracatımızda da sancılı bir süreçten geçiyoruz. Tüm bu veriler üzerinden bakıldığında 2025’in zorlu geçeceğini, ancak 2026’da toparlanmanın olabileceğini öngörüyoruz. Şirketler, söz konusu sancılı konjonktürü en az hasarla atlatabilmek için tasarruf tedbirlerini artırmak, kaynaklarını daha verimli ve etkin şekilde kullanmak zorunda. Var olan pazarların korunması ve güçlendirilmesinin yanında yeni pazarlar keşfederek zora giren ihracatı artırma hedefiyle hareket edilmeli. |
“SEKTÖR BÜYÜK BİR SINAV VERİYOR” RAMAZAN KAYA / TGSD BAŞKANI “İSTİHDAM 1 MİLYONUN ALTINA İNDİ” Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden olan hazır giyim, küresel ekonomik dalgalanmalar, rekabet ettiğimiz ülkelere nazaran son derece yüksek olan enerji ve işçilik maliyetleri, savaşlar, jeopolitik gerilimler ve değişen tüketici alışkanlıkları karşısında büyük bir sınav veriyor. Ağustos verilerine göre geçen yılın aynı dönemine oranla ciroda yüzde 11, adette yüzde 13, birim fiyatında ise yüzde 3 civarında bir düşüş yaşandı. Bu yılın ikinci çeyrek istihdam verileri, hazır giyimle tekstil sektöründeki toplam istihdamın 1 milyonun altına düştüğünü gösteriyor. “İHRACAT MÜŞTERİSİ KAYBEDİLDİ” Özellikle 2023 itibarıyla başlayan gerileme dönemiyle birlikte yıllardır elde tutulan önemli sayıda ihracat müşterisi kaybedildi, pazarlarda küçülme yaşandı. Bu koşullar altında şu an sektörde bir kârlılıktan bahsetmek mümkün değil. Özel sektör, bu zorlu süreci başarıyla atlatabilmek ve son dönemde azalan rekabetçiliğini yeniden artırmak için kamunun desteğine ihtiyaç duyuyor. “ÖNCELİKLİ TALEPLERİMİZ” TGSD olarak kamudan öncelikli taleplerimiz şöyle: Bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesi, asgari ücret desteği verilmesi, sektörün 4-5 yıllık dönüşüm sürecini finanse edebilmesi için uygun koşullarda orta vadeli krediler sağlanması, ihracatta özel kur uygulamasına geçilmesi, sektörümüzü etkileyen ithalatta yüksek korunma önlemlerinin kademeli olarak azaltılması ve kaldırılmasıyla iş gücü maliyetleri üzerindeki SGK yüklerinin azaltılması. Bunların hayata geçirilmesi durumunda 2025 itibarıyla toparlanma başlayacaktır. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?