Ticaret savaşları Türkiye'yi nasıl etkiler?

Çin ve ABD arasında süregiden ticaret savaşları tüm dünyada ekonomik dengeleri yeniden şekillendiriyor.

29.05.2020 14:06:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ticaret savaşları Türkiye'yi nasıl etkiler?

2013 yılında tarihi İpek Yolu’nu canlandırma amacıyla Yol ve Kuşak projesini başlatan Çin Halk Cumhuriyeti, 2015 yılında da Made in China 2025 stratejisiyle sektörel kalkınma hamlesini başlattı. Bu iki proje ekseninde Çin Devrimi’nin 100’üncü yılı olan 2049 yılına kadar dünyada ekonomik liderliği ele geçirmeyi hedefleyen Çin, bu hedefini gerçekleştirecek mi? Amerika ve Çin arasındaki ticaret savaşları pandemi ile birlikte yeni boyut kazanacak mı, tüm bu gelişmelerden Türkiye ekonomisi nasıl etkilenecek?

Tüm bu soruları DEİK Asya Pasifik Koordinatör Başkanı ve Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı ile konuştuk. Konuşmanın en çarpıcı bölümlerini de sizler için derledik:

"İLİŞKİLER GELİŞECEK"

“Çin ve Amerika ekonomik anlamda birinci ve ikinciliği kendi aralarında götürmek konusunda çekişme yaşıyorlar. Çin 2013’te tarihi İpek Yolu’nu revize ederek Kuşak ve Yol projesi olarak revize etti. 70 kadar ülke bu plan içinde. 2025’e kadar 10 sektörde lider yapmak istiyor. 2049’da devrimin 100’üncü yılında kendini üst lige almak istiyor. Ayrıca bütün hammaddelere alternatif hammadde arayışı var. 2049’da dünya ekonomisinde de lider olmak istiyor.

Kuşak ve Yol projesiyle Çin’in son dönemde Türkiye’ye artan bir ilgisi var.  Türkiye’de şu an 75 bin yabancı sermayeli şirket var ve 1.200 tanesi Çinli. Bu şirketler de ağırlıklı son 5 yıl içinde Türkiye’ye geldi. Çin’in yedi farklı şehrinden İstanbul’a doğrudan uçuş var. Bu ilişkilerimizin daha da gelişeceğini düşünüyorum.  

OLUŞACAK FIRSATLAR

Asya Pasifik diye DEİK’te tanımladığımız, 17 ülkeyi kapsayan bölgede 35 milyar dolar açık verdik. Ondan önce de 40 milyar dolar açık vermiştik. İş insanları olarak Asya’ya gidiyoruz ancak orada tek yönlü çalışıyor, ağırlıklı ürün alıyoruz. Ekonomi doğudan yükselirken ithalatın yanına ihracatı da koymalıyız. Son dönemde süt ürünlerinde, yaş meyvede bölgede anlaşmalar yaptık, gıda şirketlerinin orayı hedeflemesi, bizim o bölgeye açılmamız gerekiyor. Singapur, Malezya ve Güney Kore ile aramızda serbest ticaret anlaşması var. Orta ve büyük ölçekli işletmelerimizin tamamı buraya odaklanabilir, bir fırsat yaratabilir. Dünyaya 170 milyon turist gönderen Çin’le turistik olarak ilişkilerimizi geliştirebiliriz.

"ÜRETİM DEĞERE ODAKLANMALI"

Türkiye’nin Avrupa pazarındaki en önemli avantajlarından bir tanesi biz çok hızlı teslimat yapabiliyoruz. Bu bizim için önemli bir lojistik avantajı. Çin’in üretimini Türkiye’ye çekip beraber iş birlikleri yapıp, buradan ihracat yapabiliriz. Bir üretim üssü olarak Türkiye’nin tüm dünyaya üretim yapabilme fırsatı var.

Öte yandan Türkiye’nin sadece salt üretimle ve ürettiğini de minimum maliyetle satması bize yeterince katma değeri getirmiyor. Üretimin değere doğru odaklanmasını şiddetle tavsiye ediyorum. Satılık marka mı var dünyada, satın alın. Fabrika alın, Türkiye’ye taşıyın.

ÇİN’DE NASIL BAŞARILI OLUNUR?

Türkiye’den giden bir markanın Çin’de nasıl başarılı olacağına gelince... Çin çok büyük bir ülke. 34 şehir ve eyaleti ayrı ayrı değerlendirip bölgesel odaklanmayı tavsiye ediyorum. Yerel bir şirketle iş birliği yapmalarını tavsiye ediyorum. Gıda sektöründeyse şirket, gıdanın hikayesiyle birlikte orada tanıtımını yaparak o algıyı yukarı çekilebilir. Pazarlama hikayeyle yapılmalı. Çin’de yabancı markalara da ilgi yüksek. Orada marka alın diye tavsiye etmem.

"DAHA AZ HIRPALANDIK"

Salgın sürecinde biz sektör olarak daha az hırpalandık. Şirket olarak tüketicilerimizi yakından takip ettik, e -ticaret siteleriyle Anadolu’da yaygın olan tek mağazalı şubelerle, iskontolu marketlerle tüketiciye uzanmaya, ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Bu dönemde pahalı ürünler değil basit bir şekilde işi yapan ürünlerde artış daha fazla oldu. Sadece bizde değil dünyada da böyle oldu. Ama diğer kanalların satışa açık olmamasından dolayı bir kaybımız da var. Yüzde 25’lik bir satış kaybı s��z konusu. Sektör markalara göre değişmekle birlikte yüzde 60-70 arasında cirolarını yapabildi.

DEĞİŞEN ALIŞKANLIKLAR

Dijital platformu 1 birim insan kullanırken bu 3 birim oldu. 1’den 3’e çıkan dijital platformda dolaşın tüketicinin tekrar geri çekileceğini düşünmüyorum. Dijital üzerinde hareket eden markaların önemi artacak, dijitalin stratejisi farklı olduğu için de kendimize bir yol bulmaya çalışacağız. Dijitali herkes konuşuyor ama bunu içselleştiren, mağazalardaki alışkanlığı e -ticarete taşıyan ön plana çıkacak.

"MARKA SATIN ALMAK GÜNDEMİMDE"

Uzun zamandır bir marka satın almak gündemimde. Şu anda Arzum olarak 42 ülkedeyiz. Arzum Okka Türk kahve makinesi konseptimize uygun markalarla iş birliği yapabiliriz.

Baktığımız bölgelere gelince… Avrupa olur, Asya olur…  Bütün dünyaya yayılma stratejimize uygun bir marka almak istiyorum.”



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz