28 Kasım'da düzenlenecek olan Sustainabilty Talks İstanbul etkinliği, tekstil değer zincirinin tüm aşamalarını ilgilendiren uluslararası düzenlemeler ve yenilikçi çözümleri gündeme taşıyacak.
Türkiye’nin döngüsel ekonomide stratejik bir rol model olarak öne çıkmakta olduğunu söyleyen döngüsellik uzmanı Nicolas Prophte tekstil sektörünün küresel moda endüstrisinde sürdürülebilirliğin öncüsü haline gelmesinin mümkün olduğunu ifade ediyor.
Tuba İlze / [email protected]
Global pazar büyüklüğü yaklaşık 1,5 trilyon dolar olan tekstil sektörü dünya ekonomisinde kritik bir role sahip. Yılda ürettiği 92 milyon ton civarındaki tekstil atığıyla da aynı zamanda ciddi çevresel zorluklarla karşı karşıya: Gana sahilini ve Şili çölünü kirleten giysi yığınları görüntüler üretilen atık tekstil miktarının kamuoyu tarafından da görünür hale gelmesini sağladığı. STK’ların öncülük ettiği birçok rapor doğrusal sistemin sınırlamalarını, tekstil endüstrisinin söz konusu sistemi besleyen yaklaşımlarını rakamlarla ortaya koydu.
28 Kasım'da düzenlenecek olan Sustainabilty Talks İstanbul etkinliği, tekstil değer zincirinin tüm aşamalarını ilgilendiren uluslararası düzenlemeler ve yenilikçi çözümleri gündeme taşıyacak. Konferansta yeni nesil elyaflar, yapay zekayla sürdürülebilirlik, tekstilde döngüsellik ve rejeneratif uygulamalar gibi başlıklar ele alınacak. Orbit Consulting Yönetim Kurulu Üyesi Bikem Kanık, "SustainTech İstanbul” adı altında bir yan oturumun da düzenleneceğini belirterek, “Moda ve tekstile dokunan alanlarda inovatif ve dönüştürücü sürdürülebilirlik çözümleri sunan yeni girişim ve şirketleri tekstil sektörüyle buluşturmayı hedefliyoruz” diyor. Sustainabilty Talks İstanbul’da deneyimlerini ve vizyonunu paylaşacak olan PVH Avrupa'nın eski başkan yardımcısı ve sorumlu kaynak kullanımı, marka inovasyonu ve döngüsellik uzmanı Nicolas Prophte sorularımızı yanıtladı:
Türkiye’nin tekstil sektörünü ve döngüsellik projelerine katılımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye birçok nedenden dolayı yeni döngüsel iş modelinde kilit bir stratejik role sahip. Coğrafi olarak 448 milyon tüketicinin büyük miktarda tekstil atığı ürettiği Asya ile Avrupa arasında stratejik bir konumda bulunuyor. Ayrıca elyaf, iplik, kumaş ve birçok hazır giyim kategorisindeki yüksek teknolojisi ve uzmanlığıyla onlarca yıldır tekstil sektörünün önde gelen üretici ülkelerinden biri oldu. Türkiye’yi dünyaya yönelik döngüsel bir merkez için bir rol model olarak görüyorum. AB ile Türkiye arasında net bir atık tekstil çerçevesi etrafında yapılacak iş birliği, Türk tekstil sektörünün geleceği açısından hayati önem taşıyacak. Elbette Türk yetkililerle tekstil endüstrisi federasyonu arasındaki ortaklık modelin tam potansiyelini ortaya çıkarmak için çok önemli olacak ve uzun vadede ekonomik sürdürülebilirlik kavramının kanıtı olarak hizmet edecek.
Tekstil endüstrisinde döngüsellik projelerini ve sürdürülebilirliği daha da geliştirmek için hangi stratejiler ve iş birlikleri gerekli?
Doğrusal işimizi yürütme şeklimizi tamamen yeniden değiştirmemiz ve "tersine tedarik zincirimizde" yeni paydaşlarla etkileşim kurmamız gerekiyor. En iyi strateji aynı hedefe ve vizyona yönelik bir amaç duygusu ve iş birliğine dayalı bir platform oluşturmaktır. Açık iletişim aynı zamanda değer zincirindeki her bir katılımcının yüksek düzeyde katılımını ve beklenen katkılarının netliğini korumak için de gereklidir. Politika yapıcılar, ayıklama makinelerinin, elyaf açıcıların, iplik üreticilerinin, fabrikaların, markaların plana göre çalıştığından emin olmak için küresel bir bakış açısıyla teşvik edici ve denetleyici bir role sahip olmalı. Tüketiciler de geri dönüştürülmüş ürün satın alma yönünde hayata geçirecekleri akıllı seçimleriyle kilit bir role sahip olacaklar. Ancak bu tercihleri yapabilmeleri için de iyi bilgilendirilmeleri gerekiyor. Markaların açık ve şeffaf açıklama yapma zorunluluğu olacak.
Siz özellikle denim sektöründe önemli bir tecrübeye sahipsiniz. Bu alanda kayda değer bir etkiye sahip olan döngüsel ekonomi girişimleri veya yenilikçi projelerden bahsedebilir misiniz? Bu başarılardan neler öğrenebilir?
Ekim 2020 ile Aralık 2023 arasında toplam 50 taraf, Hollanda C-233 Döngüsel Denim Yeşil Anlaşması'nı, kısaca Denim Anlaşması'nı imzaladı. Bu anlaşma, katılımcı şirketlerin belirli bir süre zarfında kendi denim koleksiyonlarında belirli bir yüzdede (minimum yüzde 5) tüketici sonrası geri dönüştürülmüş pamuk kullanımını taahhüt etmelerini içeriyor. Böylece sürdürülebilir kaynak kullanımının teşvik edilmesi ve atık miktarının azaltılması amaçlanıyor. Denim Anlaşması'ndan öğrenilen en önemli derslerden biri, POCR-pamuk ile yeni denim giysiler üretmenin ve bunu ölçeklendirmenin mümkün olduğu.
Sektörde döngüsel ekonomi uygulamalarının önündeki en büyük engeller neler ve bu engeller nasıl aşılabilir?
Moda endüstrisinde büyük ölçüde karşılaşılan yeşil aklama uygulamaları ve sürdürülebilir kurumsal taahhütler konusunda son derece dikkatli olmamız gerekiyor; AB'deki politika yapıcılar bu tür uygulamaları düzenlemek ve aynı zamanda tüketicilerin çıkarlarını korumak için yasal çerçeveler şekillendiriyor. AB'deki tekstil atığı toplama sistemi yeterince verimli değil. Kamu ve özel sektörün toplama oranını artırmak için daha iyi altyapı ve süreçler üzerinde çalışması ve bir yandan da tüketiciyi kendi vatandaşlık sorumluluğunu üstlenmesi konusunda eğitmesi gerekiyor. Tekstil otomatik ayıklama teknolojisi henüz AB'de uygulanmıyor ancak birçok Ar-Ge konsorsiyumu bunun üzerinde çalışıyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?