Son yıllarda Ömer Sabancı, Turgay Ciner, İmam Altınbaş gibi pek çok
patron bu alana yatırım yaptı. Bu ilgiyi memnuniyetle karşılayan
Denizcilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı PEKİN BARAN, "Sabancı, Karamehmet
gibi büyük güce sahip isimlerin sektöre girmesi çok iyi oldu" diyor.
Güçlenen Çin'in deniz taşımacılığında ciddi bir kompozisyon değişikliği
yarattığını söyleyen Baran, deniz taşımacılığının Uzakdoğu ve Çin'e
doğru kaydığına dikkat çekiyor. "Asya ülkelerinin büyük süratle kalkınma
sürecine girmesi, denizcilik için büyük avantaj. Büyük bir talep
patlaması yaşanacak. Ben arz talep dengesizliğinin 2 yıl sonra
toparlanma sürecine gireceğini düşünüyorum" diye konuşuyor. son 10 yılın
en çok yatırım çeken alanlarından biri de denizcilik. Mubariz
Mansinov'dan Ömer Sabancı'ya, İmam Altınbaş'tan Turgay Ciner'e ve Yalçın
Sabancı'ya kadar ünlü patronların hemen hepsi yurtdışında büyük gemi
yaptırıp bu sektöre girdi. 2002-2008 arası en parlak dönemini yaşayan
sektörde, Mehmet Emin Karamehmet filosunu büyüterek Türkiye'nin en büyük
armatörü olmayı başardı. Tabii bu yatırımlar, eskiden beri sermaye
yoğun olarak bilinen bu sektöre merakı tetikledi. 1970'lerden beri
denizcilik sektörünün içindeki olan Denizcilik A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Pekin Baran, bu ilgiyi "çok sıhhatli" bir gelişme olarak
görüyor. Baran, "1970lerde ben bu işe başladığımda yeni grupların
elindeki sermaye birikimi ve güç eskiden sektördeki mevcut şirketlerde
yoktu. Sabancı, Karamehmet gibi büyük güce sahip isimlerin sektöre
girmesi çok iyi oldu" diyor. Pekin Baran sektörün geleceği için
umutlu... 2010 yılında özellikle Çin'in etkisiyle biraz kıpırdanmaya
başlayan sektörün, 2 yıl sonra asıl toparlanma sürecine gireceğini
düşünüyor. Baran'ın deyişiyle, "Dünya ticaretindeki Çin ve Uzakdoğu'ya
kayış, denizciliği diğer sektörlere göre daha az etkileyecek.
Denizciliğin bir gerçeği, hangi ülke kalkınırsa kalkınsın sonunda deniz
taşımacılığına ihtiyacı oluyor. Asya ülkelerinin büyük süratle kalkınma
sürecine girmesi denizcilik için büyük avantaj. Büyük bir talep
patlaması yaşanacak." Denizciliğin öne çıkan isimlerinden Pekin Baran
ile yeni yatırımları, bugünkü dinamikleri ve geleceği konuştuk. Uzun
yıllardır TÜSİAD'ın yönetiminde de olduğu için seçim sonrası gündemi,
derneğe yapılan eleştirileri de sorduk. Baran'ın yanıtları şöyle:
Capital: Son dönemde Türkiye'de pek çok büyük grubun denizcilik
alanına girdiğini görüyoruz. Denizcilik sektörünün bu artan cazibesi
nereden geliyor?
- Aslında cazibesi vardı demek lazım. Deniz taşımacılığı, dünya
tarihindeki ilk küresel ekonomik faaliyet. Deniz taşımacılığını, yalnız
yerel sınırlar içinde düşünmek ve anlamak mümkün değil. Bugün artan
teknoloji ve uluslararası ilişkilerle giderek daha global bir iş dalı
haline geliyor. Sektöre tamamen makroekonomik koşulları gözeterek bakmak
gerekiyor. Daha somut bir örnek vereyim: Denizcilik A.Ş. olarak bizim 4
gemimiz var. Bu gemilerden sadece biri yılda belki bir defa Boğaz'dan
transit geçiş yapar. Diğerleri Türkiye'ye bile uğramaz. O yüzden aslında
sanal olarak yürütülen bir iş. Zaten bugün sektörün esas hacmi, Türkiye
ya da Akdeniz sularında bile değil, Amerika Kıtası ile Uzakdoğu
arasında gerçekleşiyor. Durum böyle olunca, fevkalade büyük ve hızlı
dönemselliği olan bu sektörde navlunlar çıkıp iniyor. Navlun fiyatlarını
da tamamen küresel ekonomik olaylar etkiliyor. Tabii, burada kürenin en
büyük ekonomik gücü ABD'nin politikaları direkt etkili oluyor. Son 10
yılda denizcilik sektörünü ilgilendiren tüm önemli olaylar, ABD'nin mali
politikalarının ürünü oldu. 2002 ila 2008 yılları arası navlun
fiyatları ve gemi siparişleri dünya deniz taşımacılığı tarihinde
görülmemiş ölçüde yukarı çıktı. İnanılmaz kârlar elde edildi. Arz-talep
dengesinin giderek tırmandığı bu dönemde sektör fevkalade büyüdü. Ancak
ABD'nin faizleri düşürmesiyle 2008'de balon patladı. Tüm navlun ve gemi
fiyatları altüst oldu. 2007'de 57 milyon dolara sipariş ettiğiniz bir
gemi, bugün 38 milyon dolar. 2008'in mayıs ayında birdenbire patlayan
finansal krizinden sonra 2008'in sonunda navlun endeksi yüzde 94 düştü.
Ben 1970'den beri denizcilik mesleğindeyim, böyle bir düşüş görmedim.
2007'de en üst noktasına çıkan navlun fiyat grafiği, 25 yıllık ortalama
navlun rayicinin altına indi. Bugün fiyatlarda biraz toparlanma var,
ancak hala 25 yıl ortalaması yakalanamadı.~
Capital: Yaşanan bu düşüşten sonra sektörü nasıl bir gelecek bekliyor? Büyüme ne zaman ve nereden gelecek sizce?
- Yaşadığımız süreçle giderek güçlenen bir Çin faktörü oluştu. Bu, deniz
taşımacılığı sektöründe ciddi bir kompozisyon değişikliği yarattı.
2010'da navlun fiyatları biraz kıpırdandı. Bunun en önemli nedenlerinden
biri Çin. Dünyada deniz taşımacılığı Uzakdoğu ve Çin'e doğru kayıyor.
Bizim sektörde en hacimli taşımalar, kömür ve maden cevheridir. 2002'de
Çin'in bu iki kalemde ithalatı, tüm dünya ithalatının yüzde 11'iydi.
2010'da ise Çin'in aldığı pay yüzde 38'e kadar çıktı. Bu 3 kattan fazla
artış, önemli bir makroekonomik ve jeopolitik değişimi tetikliyor. Ben
sektörün yükselişiyle ilgili çok iyimser değilim. Aslında dünya
ticaretindeki Çin ve genelde Uzakdoğu'ya doğru olan bu kayma,
denizciliği diğer sektörlere göre daha az etkileyecek. Çünkü
denizciliğin problemi, tamamen arz-talep dengesinin bozulmuş olması. Bu
ilk defa yaşanmıyor ve denizciliğin bir gerçeği, hangi ülke kalkınırsa
kalkınsın sonunda deniz taşımacılığına ihtiyacı olacaktır. Bu yüzden
Asya ülkelerinin büyük süratle kalkınma sürecine girmesi, denizcilik
için büyük avantaj. Büyük bir talep patlaması yaşanacak. Ben arz-talep
dengesizliğinin 2 yıl sonra toparlanma sürecine gireceğini düşünüyorum.
Capital: Ancak Türkiye dahil dünyada denizcilik sektöründe yatırım kararı almak için ABD politikalarının izlenmesi gerekiyor, değil mi?
- Evet, aynen öyle... Lloyd's'un bir konferansında yaptığım bir konuşma
için Amerikan kaynaklarından finansal politikalarına dair tüm bilgileri
alarak faiz, bütçe ve cari açık göstergelerini, devlet tahvillerini
kimlerin aldığına kadar tüm bilgileri tespit ettim. Bu bilgiler,
denizcilik sektörünün inişleri ve çıkışları ile birebir ilişkiliydi. Ama
burada denizcilik içinde bir alt sektörü bir nebze ayrı tutabiliriz.
Konteyner taşımacılığı yapan şirketlerin Türkiye'ye bağımlılığı daha
fazladır. Türkiye ekonomisinin son yıllarda yakaladığı müthiş gelişme,
ithalat ve ihracatı çok artırdı. Tabii ithalat ve ihracatın büyük bölümü
konteyner gemileriyle taşınıyor. Bu nedenle konteyner taşımacılığı,
Türkiye'nin büyüme hızından yararlanabildi. Bu alanda yatırım yapanlar
için koşullar daha farklı oldu. Ancak Türk deniz ticaret filosunun büyük
çoğunluğunu dökme yük gemileri oluşturur. O yüzden sektör de dünyaya,
yani ABD politikalarına göre şekilleniyor.
Capital: Türkiye'de son 10 yılda bu alanda büyük yatırımlar yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Son 10 yıllık süreçte Türkiye'de birçok yatırım oldu. Denizcilik yeni
grupların ilgisini çekti. 1970'lerde ben bu işe başladığımda Türk
ticaret filosu 1,5 milyon dwt'du. Şu an 17 milyon dwt'e kadar çıktı.
Baktığınızda paralel sektör olan gemi inşaat sektöründe de ciddi bir
hızlanma var. Pek çok şirket kendi tersanesini de kuruyor. Bence bunlar,
çok sıhhatli gelişmeler... Deniz taşımacılığında yeni grupların
elindeki sermaye birikimi ve güç eskiden sektördeki mevcut şirketlerde
yoktu. Sabancı, Karamehmet gibi büyük güce sahip isimlerin sektöre
girmesi ve güçlü yatırımlara başlaması çok iyi oldu. Aslında Karamehmet,
70'li yıllardan beri sektörde vardı, ancak navlun fiyatlarının
yükseldiği dönemde çok iyi yatırım yaptı. O dönemi çok iyi yönetti.
Capital: Bu sektöre bu derece talep olmasının nedenleri olmalı. Kârlılığı yüksek bir sektör mü? Ne düzeyde kâr oranlarıyla çalışılıyor?
- Neden yatırım yapılıyor sorusunun yanıtı, bugün için kârlılık değil.
Kâr ya yarın olacak ya dageçmişte oldu. 2007 yılında 120-150 bin dwt'luk
bir dökme yük gemisinin günlük kirası, 120 bin dolara çıkmıştı. Bizim
gemilerimiz nispeten daha ufak, biz de 50 bin dolara para demiyorduk.
Derken 2008 Eylül ayında 120-150 bin dwt'luk aynı gemi gündelik bin
dolara bağlanır oldu. Yani bir yılda kirası, 120 binden bin dolara indi.
Bizim gemilerimiz de 2008 yılı başında kısa bir mesafe için 8 bin
dolara kiraya verilir olmuştu. Bu rakamlar, deniz taşımacılığının çok
iyi bir özeti... Bu iş, müthiş dönemsel. Navlun fiyatlarının çıkışında
müthiş mutlu oluyorsunuz, çok kâr yazıyorsunuz. Ama düşüşü de aynı
nispette acı olabiliyor. Bu oyunu kim nasıl oynuyor ona bakmak lazım.
Kimi çok temkinli oynuyor büyük pazarlardan yüksek rakamlar kazanamıyor
ama düştüğünde de aynı standartta devam edebiliyor.~
Capital: Denizcilik sektörüne girmek için asgari ne kadarlık bir yatırım gerekiyor? Bir gemi satın almak giriş için yeterli oluyor mu?
- Bu rakam, satın almak istediğiniz gemilerin büyüklüğüne bağlı. Bugün
120-150 bin dwt'luk bir gemi 38 milyon dolar. Eskiden bir gemiyle bu
işlere girilirdi ama artık bu pek mümkün olmuyor. Daha büyük ölçekli
sermayeyle girmek lazım. En az 2 gemi ile başlamak gerekiyor. Eskiden
beri meslekler sıralamasında armatörlük, sermaye yoğun bir iş olduğu
için girişi zor olarak görülürdü, hala da aynı. Sonuçta yüzer bir
fabrika satın alıyorsunuz.
Capital: Yapılan bu yatırımın geri dönüşü ne kadar zamanda olabiliyor?
- İki yıl önce bir gemi satın almış olsaydınız, 6-7 yılda yatırımınızı
geri almış olurdunuz. Ancak şimdi 2008 krizi nedeniyle yatırımın geri
dönüşü en az 10 yıl alır. Bu nedenle bizim mesleğin birinci kaidesi
zamanlamadır. Gemi alımını ne zaman yapacağın çok önem kazanır. Çok
istikrarsız bir seyir izleyebildiği için dikkat etmek gerekiyor.
Capital: Son yatırımlarla dünya denizciliğinde Türk amatörlerine yönelik algı değişti mi?
- Bu yatırımlar, Türk denizciliğinin dünyada algılanması açısından çok
iyi oldu. Sektörün hacmi ne kadar büyürse mesleğin ağırlığı da
uluslararası sahada o nispette artıyor. Türkiye ve Türk şirketleri bu
konuda daha fazla dikkat çekmeye başladı. Ancak tabii bu değişiklik,
Türk ticaret filosunun büyümesi, yeni oyuncuların eklenmesi, Türk
denizciliğinin artık uluslararası düzeyde takip edilir olması sektörün
profesyonel elemana olan ihtiyacını artırdı. Denizcilik, yüzde 80
oranında yurtdışı kurumlarla yapılıyor. Limanlara giriş mevzuatları
giderek artıyor. Sürekli değişen uluslararası kurallar, artan bürokrasi
bu alanda deneyimli ve iyi eğitimli kişileri gerektiriyor
Capital: Dünyadaki ağırlığımızın artması için neler yapılması gerekiyor?
- Sektörde artık güçlü bir altyapı oluştu. Türk Deniz Vakfı (TÜDEV)
okulu, iki yıl önce üniversiteye dönüştü. İyi bir eğitimle iyi insan
kaynağı yaratılıyor. Gemi alımı için gereken mevzuat da uygun hale
geldi, sektör daha liberal bir yapıya kavuştu. Ayrıca yaşadığımız kötü
tecrübeler çok faydalı oldu. Bu derece dönemsellik gösteren bir
sektörde, kötünün acısını çekmeyen sektörü kavrayamazdı. 2008 krizini
yaşamayanların bu mesleği tam anlaması mümkün değil. Şahsen Türk
denizciliğinin büyük aşama geçirmiş olduğunu düşünüyorum. Mesela
Türkiye'de bu alanda büyük iflaslar olmadı. Eskiden beri denizci bilinen
Yunanistan'da ya da önemli güçlerden Almanya'da kan gövdeyi götürdü.
Türkiye'de de aynı trend takip edilmesine rağmen büyük felaketler
olmadı. Bu da büyük bir başarı. Bana göre bugün profesyonel iş gücünde
eksiğimiz var. Deniz hukuku, finans konularında iyi yetişmiş, iyi
eğitimli kişilerin denizciliğe de daha olumlu bakmaları gerekiyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?