Türk şirketleri de Nike ve Apple gibi dünya devlerinin öncülüğünü
yaptığı küresel trendi takip ediyor. Aralarında fabrikalarını kapatıp bu
üretim modeline geçenler de var, kurulduğu ilk günden beri bu modeli
benimseyen de... Koton, Arzum, Kiğılı, Emsan, Blue House, Homend, Twigy
gibi pek çok Türk markası üretiminin tamamını Türkiye ve yurtdışındaki
fason üreticilere yaptırıyor. Capital, fabrikasızlığın dünyada geldiği
boyutla fabrikasız şirket olmanın avantaj ve dezavantajlarını araştırdı.
Kuzey Amerika'daki stratejik planımız, müşterilerin günlük giyim
isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılamak için marka yönetimi, pazarlama
ve ürün tasarımına yoğunlaşmaktır. Üretimimizin önemli bir bölümünü
Amerika ve Kanada pazarlarından tüm dünyadaki yüklenicilere kaydırmamız,
şirketin kaynak ve sermayesinin markalarına tahsis edilmesi konusunda
büyük bir esneklik sağlayacaktır." Naomi Klein'ın "No Logo" adlı
kitabının "Terk edilen fabrika" bölümü bu sözlerle başlıyor. Konuşmacı
iseLevi Strauss'un 1997 ve 1999 yılları arasında 22 fabrikasını kapatma
ve Kuzey Amerikalı 13 bin kişiyi işten çıkarma kararını açıklayan, o
dönemin Levi Strauss Amerika Ülkeleri Bölümü Başkanı John Ermatinger.
Sadece Levi Strauss değil, Nike'dan Apple'a, Barbie'ye kadar pek çok
dünya şirketi fabrikalarını tek tek kapatıp dünyanın dört bir yanından
çoğunlukla da Uzakdoğu'dan üreticilerle üretim sözleşmeleri yaptılar.
Amaç, ana işleri olarak gördükleri tasarım, satış, ürün geliştirme,
marka ve pazar-lanmaya odaklanmak hem de işletme maliyetlerinden
kurtularak kârlılığı yükseltmekti. Bugün dünyanın dört bir yanında, ünlü
Japon guru Kenichi Ohmae'nin deyimiyle, yüzlerce "fabrikasız şirket"
(fabless company) faaliyet gösteriyor. Türk şirketleri de bu küresel
trendi takip ediyor. Aralarında fabrikalarını kapatıp bu üretim modeline
geçenler de var, kurulduğu ilk günden beri bu modeli benimseyenler
de... Koton, Kiğılı, Arzum, Twigy gibi pek çok Türk markası üretiminin
tamamını Türkiye ve yurtdışındaki fason üreticilere yaptırıyor. Capital
fabrikasızlığın dünyada geldiği boyutla fabrikasız şirket olmanın
avantajlarını ve dezavantajlarını araştırdı.
Hangi şirketlerin fabrikası yok görmek için görsele tıklayın
FASONCUDAN YENİ DEVLER YARATILDI
Global ekonomi, fabrikasız şirketlerin varlığından pek çok açıdan
pozitif etkilendi. Ana şirketler ürünün tasarımı, üretimi ve sunumu
aşamasında kaliteyi yakalamak için özellikle Uzakdoğulu üreticilere
büyük oranda bilgi ve yetenek transferi gerçekleştirdi. Sonuçta LG gibi
üreticiler, General Electrics gibi şirketler için üretim yaparken,
onlardan çok fazla şey öğrendi. HTC, Motorola ve diğer şirketler için
tasarlayıp ürettiği akıllı telefon işinden inanılmaz kazandı. Tüm bu
şirketler şimdi esas marka sahiplerini pazarda zorlayan, güçlü rakipler
haline geldi. Insead İş Okulu'ndan Prof. Dr. Amitava Chatto-padhyay, "Bu
yüzden GE beyaz eşya işini satmaya çalışıyor. HTC ise bugün dünyadaki
en büyük 3'üncü akıllı telefon üreticisi ve hemen Apple ile Samsung'un
arkasından geliyor" diyor. Emory Üniversitesi'nden Dr. Jagdish Sheth ise
fabrikasız şirketlerin global ekonomiye kazandırdıkları hakkında
şunları söylüyor: "Esneklik ve hız fabrikasız şirkete sahip olmanın en
önemli avantajları. Bu sayede doğal afet ya da insan eliyle yaratılan
savaş, terörizm ve politik belirsizlik gibi konuların riskini minimuma
indirmek de daha kolay. Ayrıca, sözleşmeli şirketler içsel tedarik
zincirinden daha uyumlu." Sheth, fason üreticilerin işlerini yaptığı
markaların ve fabrikasız şirketlerin karşısına rakip olarak çıkmasını
ise tehdit olarak görüyor ve devam ediyor: "Fabrikasız şirket
fasoncusuyla kendi know-how'ını paylaşmak zorunda kalıyor. Fasoncu
ileride ana şirketin rakibi haline gelebiliyor. Çin'e üretimin,
Hindistan'a ise servislerin outsource edilmesi sonucunda şu anda dünyada
ortaya çıkan durum da tam olarak bu..."~
NEDEN ÜRETİMİ BIRAKTILAR?
Türkiye'de son yıllarda özellikle hazır giyim, küçük ev aletleri,
elektronik sektörlerinden şirketlerin fabrikalarını terk edip üretimi
outsource ettiklerini görüyoruz. Her birinin fabrikasız şirket oluş
hikayesi farklı. Örneğin Koton, bu modelin en önemli temsilcilerinden
biri. Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, "Gelişen perakende
operasyonlarımızı, kendi üretim kapasitemizin karşılamadığı anda
fabrikasız üretim yönetimine geçtik" diyor. Adil Işık Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı ve Tasarım Direktörü Zehra Işık ise kuruluşlarından
beri bu modeli benimsediklerini belirtiyor ve şöyle devam ediyor: "Biz
kurulurken Türk hazır giyim şirketlerinin hepsi üretimlerini kendi
fabrikalarında gerçekleştiriyordu. Uluslararası markaların organizasyon
yapılarını inceledik. Odak noktalarının marka yönetimi, tasarım,
pazarlama ve satış ana süreçleri olduğunu gördük. Hedefimiz kısa sürede
uluslararası arenada en tanınan Türk hızlı moda markası olmak ve global
markalarla rekabet etmekti. Bu yüzden fabrikasız üretim modelini tercih
ettik." Blue House markasıyla küçük ev aletlerinin önemli oyuncularından
biri olan Tarman Group da fabrikasız. Blue House Genel Müdür Yardımcısı
Mete M. Gedikoğlu, bu üretim modeline 2006'da geçtiklerini söylüyor ve
ekliyor: "Fabrikalarımız yurtdışındaydı. Gerek tedarik süreleri gerek
döviz riskleri vardı. Hem tedarik süremizi azaltmak hem kasamızda
bulunan atıl müşteri çeklerinin değerlendirilmesi amacıyla bu yola
yöneldik."
MALİYETLER DÜŞTÜ, KÂR YÜKSELDİ
Şirketlerin fabrikalarını kapatıp üretimi başkalarına devretmesinin en
önemli nedenlerinden biri yüksek maliyetlerden kurtulma arayışı. Sabancı
Üniversitesi'nden Dr. Cüneyt Evirgen de en önemli nedenin maliyet
avantajı olduğunu söylüyor. Evirgen, şöyle devam ediyor: "Şirketler
böylece sabit yatırım maliyetlerinden, amortisman, genel giderler ve
insan kaynağı maliyetinden kurtuluyor. Üretim firelerinin maliyeti
olmuyor. Üretim yapılan ülkeye göre de farklı vergi avantajı elde
ediyorlar." Kiğılı CEO'su Hilal Suerdem ise fabrikasız olmanın
avantajlarını şöyle ifade ediyor: "Personel gideri ve bazı genel gider
kalemleri tamamen kalkıyor. Kârlılığı belirlemek daha kolay oluyor. Bu
da takribi yüzde 30 avantaj sağlıyor." Twigy markasının sahibi Terteks
Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel, "Fiyat avantajı sağlayan Çin'de bile
aynı ürünü iki farklı şehirde yüzde 30-40'lara varan fiyat farklarıyla
ürettirebiliyorsunuz" derken, inanılmaz düzeydeki fiyat avantajına vurgu
yapıyor. Öncel, şöyle devam ediyor: "Manevra alanınız hep çok geniş. Bu
model, modası hızla değişen ürünler sattığımız için dünyada ilgili
ürünü en uygun şartlarda üreten şirketlere çabuk ulaşmamızı sağlıyor."
Kozmetik, temizlik ürünleri ve küçük ev aletleri ürünlerini doğrudan
satış yöntemiyle satan Petra da fabrikasız şirketlerden. Petra Genel
Müdür Yardımcısı Hakan Yedier, üretim faaliyetlerinden sıyrılmanın en
büyük avantajının tüm enerjilerini ana faaliyet konularına ayırıp bu
konuda uzmanlaşmak ve rekabet avantajı sağlamak olduğunu söylüyor.
Yedier, "Ortalama yüzde 10 ila yüzde 15 arasında maliyet avantajımız
oluyor. Haliyle bu da direkt kârlılığı pozitif etkiliyor" diyor.~
HIZLI, ESNEK VE ODAKLI
Şirketlerin üretimden çıkmalarının önemli bir diğer nedenini ise bu
yolla daha hızlı ve daha esnek hareket edebilmeleri oluşturuyor. Bu
şirketlerin pazarlamaya, tasarıma ve perakendeye daha fazla odaklanmak
istemeleri de bir başka neden olarak öne çıkıyor. Küçük ev aletlerinin
önemli markalarından Arzum'un üretim yaptırdığı Türkiye'de 12,
yurtdışında ise 58 fabrika var. Arzum Genel Müdürü Murat Kolbaşı, farklı
fabrikalar ile çalışarak pazara daha hızlı ürün çıkarabildiklerini
söylüyor ve ekliyor: "Farklı teknolojiler görüp kullanma şansımız
olabiliyor. Pazarda talep görmeyen bir üründen çıkma fikrini daha hızlı
verebiliyoruz. Bu çalışma şekli sayesinde AR-GE yatırımlarımızı artırdık
ve tasarım ürünler geliştirmeye başladık." 38 yıllık züccaciye markası
Emsan son 3 yıldır Karaca Group bünyesinde faaliyet gösteriyor. Markanın
ürünleri 2000 yılından bu yana Türkiye, İtalya, Portekiz ve Uzakdoğu
ülkelerindeki sözleşmeli üreticiler tarafından üretiliyor. Emsan Genel
Müdürü Uğur Kaymak, bu yöntemin en önemli avantajının, üretim sürecinde
çok daha hızlı davranabilmeleri olduğunu söylüyor. Çok kısa sürede çok
farklı ve yeni model piyasaya sürebildiklerine dikkat çekiyor. Kaymak,
ayrıca "Uzman üreticilerle çalışarak daha kaliteli ürünleri yüzde 25
daha kârlı üretiyoruz. Müşteri taleplerine daha hızlı dönüyoruz.
Pazarlama odaklı olmamız da satışa dönüşü hızlandırıyor" diye devam
ediyor. Konyalı Saat de kendi markası Nacar için üretimi farklı
ülkelerdeki üreticilere yaptırıyor. Konyalı Saat CEO'su İrfan Nalçacı bu
yolla daha fazla modele erişebilme olanağına sahip olduklarını
belirtiyor. Ayrıca "Bu sayede rekabetçi alım yapabiliyoruz. Ürünleri çok
hızlı bir şekilde temin edebiliyoruz. Fabrika ve üretim maliyetlerinden
de kurtulduk" diyor.
Ten Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Deha Orhan ise bu sayede hızla
mağazalaşmaya başladıklarını belirtiyor ve devam ediyor: "Mağazalaşma ve
beraberinde satışları artırmaya yönelik aktivitelere daha fazla zaman
ayırabiliyoruz. Şu an 20 olan Ten mağazalarının sayısının gelecek yılın
sonunda 36'ya ulaşmasını hedefliyoruz."
FABRİKA İÇİN DÜNYA TURU
Fabrikasız şirketlerin patronları ve yöneticileri artık bu model
sayesinde ellerinde çantaları dünyayı dolaşıyor. Yılın yarısını
seyahatte geçiren bile var. Amaçları üretici bulmak, sektörlerindeki
trendleri tüm dünyadaki fuarlarda izlemek. Indeks Group'un küçük ev
aletleri markası Homend'in genel müdürü Hakan Koçer, sürekli seyahat
ettiklerini bu yüzden bütün sistemlerini mobil internet iletişimiyle
bilgi akışı üzerine kurduklarını söylüyor. Koçer, "Zamanımın 4'te
1'inden fazlasını seyahatlerde geçiriyorum. Çin'de gerçekleştirilen
herhangi bir fuarda standı olan üreticilerle çalışmak yerine; Türkiye
ile çok fazla ticareti olmayan, ağırlıklı olarak Amerikan veya Japon
şirketleri ile çalışan ve SA8000 ve IS014001 sertifikalarına sahip olan
fabrikalarla iş yapmayı tercih ediyoruz" diyor. Üretim için en cazip
ülkenin Çin olduğu konusunda çok seyahat eden iş adamları hemfikir.
Kiğılı CEO'su Hilal Suerdem, ayrıca Türkiye, İtalya, Vietnam ve
Bangladeş'i de cazip ülkeler arasında sayıyor.
Terteks Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Öncel, üreticilerle genellikle
fuarlarda tanıştıklarını söylüyor ve üretim için hala en cazip ülkenin
Çin olduğunu belirtiyor. Silk&Cashmere Genel Müdürü Ayşen Zamanpur
da her konuda en uzman fabrikayı bulduklarını söylüyor ve "20 yıldır
Çin'deyiz, sürekli seyahat eden değişik ekiplerimiz var. Hangi
üreticinin kalite-fiyat-sevkiyat-iletişim karesi daha doğruysa onlarla
çalışıyoruz. Çin'i ve Moğolistan'ı avucumuzun içi gibi biliyoruz" diyor.
Markaları için Çin ve Hong Kong'da üretim yaptıran Dost Saat'ten
Abdullah Turgut ise "Üç ayda bir tasarım ve kalite ile ilgili Çin'e ve
Hong Kong'a gidiyoruz. Üreticiyi fuarlarda buluyoruz. Üretim için en
cazip ülkeler Çin ve Hong Kong" diye konuşuyor. ~
RİSKSİZ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR"
YILMAZ YILMAZ / KOTON YÖNETİM KURULU BAŞKANI
AĞIRLIK TÜRKİYE'DE
Bugün her 5 Koton ürününden 4'ü Türkiye'de üretiliyor. Yıllık üretimimiz
2011 yılında yaklaşık olarak tüm ürün gruplarında 22 milyon adet
olacak. Bunun dışında yüzde 20 oranında Çin'den ve yüzde 3 oranında ise
Hindistan'dan, Türkiye'de üretimi artık yapılmayan ürünleri alıyoruz. AVANTAJI ÇOK
Fabrikasız şirket olmanın değil de dünyanın her yerindeki üretim
üslerini kullanabilmenin inkar edilemeyecek kadar çok avantajı var.
Sunduğumuz çeşidi artırdığı gibi üretim kabiliyetimizin esnekleşmesine
de katkı sağlıyor. Tüm bunların kârlılığa etkisi de bir hayli fazla. 60 GÜN SEYAHATTEYİZ
Koton Yönetim Kurulu Eş Başkanı Gülden Yılmaz ve ben Elite Plus kart
sahibiyiz ve kullanamadığımız millerle ne yapacağımızı bilemez haldeyiz.
Şaka bir yana çoğunlukla seyahatte oluyoruz. Yılda herhalde 60 günümüz
seyahat etmekle geçiyor. Tamamen marka, ürün ve perakende yönetimine
odaklıyız. HERKESLE TEMAS
Bu stratejinin birçok faydası var: Her an işin içindeyiz ve işin
içindeki herkesle temas halindeyiz. Hiçbir riski yok. Kesinlikle uzun
yıllar boyunca benimsenebilecek ve sürdürülebilirliği yüksek bir model.
Başarımıza katkısından emin olmasak, alternatif modelleri
değerlendirebilirdik ama bu şekilde ilerlemekten memnunuz.
PROF. DR. BARIŞ TAN / KOÇ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DEKANI FABRİKASIZLIK TRENDİ SÜRECEK Mİ?
EĞİLİM DEĞİŞİYOR
Üretimin dışarıda özellikle Çin gibi ucuz üretim maliyetlerinin olduğu
yerlerde yaptırılması konusundaki eğilim son yıllarda değişiyor. Bunu
tetikleyen farklı etkenler var. Birincisi toplam tedarik maliyeti içinde
üretim maliyetlerinin yanında, nakliye, gümrük, vergi, stok taşıma
maliyetleri gibi farklı kalemler yer alıyor. HIZLI TEPKİ STRATEJİSİ
Şirketler son dönemde uzakta ve üretim maliyeti düşük tedarikçilerle
birlikte pazara yakın ama üretim maliyeti daha yüksek tedarikçilerin
birlikte kullanılması gerektiğini görüyor. Hızlı tepki adı verilen bu
stratejiyi kullanan üreticilerin ve perakendecilerin sayısı artıyor.
Böylece üretimin pazara yakın yerlerde daha çok yapılması şeklinde bir
geriye dönüşü görüyoruz. ÜRETİM PAZARA YAKLAŞACAK
İkincisi sürdürülebilirlik konusuna önem veren şirketlerin üretim
kararlarında daha düşük toplam karbon ayak iziyle üretim yapan
üreticileri daha çok kullanmaya başlaması. Üretim teknolojilerindeki
gelişmelerle birlikte üretimin pazarlara daha yakın yerlere kayacağını
söyleyebiliriz. Fakat bahsettiğim gibi en iyi tedarik zinciri stratejisi
bu iki tip tedarikçinin birlikte kullanılması olacak.~
PROF. DR. AMITAVA CHATTOPADHYAY
INSEAD İS OKULU PAZARLAMA, İNOVASYON VE YARATICILIK PROFESÖRÜ
'DEZAVANTAJINI UNUTMAMALI" İSSİZLİK Fabrikasız şirketlerin var olduğu ülkelerin ülke
ekonomileri açısından ortada doğal bir problem var. Çünkü üretim
kapasiteleri başka ülkelere naklediliyor. Bu durumda bir işsizlik sorunu
ortaya çıkıyor. Üretimin yer değiştirmesiyle geride kalan bu
potansiyelin tamamını, fabrikasız şirketlerin ağırlık verdikleri tasarım
veya marka yönetimi gibi departmanlarda istihdam etmek tabii ki çok
zor. RAKİP YARATIYORLAR
Ayrıca fasoncu şirketler tasarım ve üretim konusunda uzmanlaşınca,
geriye dönüp üretimlerini yapmak üzere anlaştıkları ana şirketten pay
çalabilir. LG ve HTC bu şirketlere en iyi örnekler.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?