Mezunlarımızın iş potansiyeli yüksek

Bengi Ertuna’yla Türkiye’deki sürdürülebilir turizm yaklaşımının gelişimini, Boğaziçi Üniversitesi bünyesindeki sürdürülebilir turizm çalışmalarını konuştuk.

1.09.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mezunlarımızın iş potansiyeli yüksek
Sürdürülebilir turizm yaklaşımı, akademik çalışmalara da yansımış durumda. Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde Sürdürülebilir Turizm Yönetimi yüksek lisans programının başlatılması da bunun bir göstergesi. Programı hayata geçiren isimlerden Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bengi Ertuna, Türkiye’deki turizm faaliyetlerinin sürdürülebilirlik yaklaşımıyla ele alınması gerektiğini söylüyor. Bu konuda önümüzdeki dönemde bir insan gücü ihtiyacı olacağını öngörüyor ve “Bu önemli ihtiyaca cevap vermek amacıyla bu programı açtık” diye konuşuyor. Boğaziçi Üniversitesi Turizm işletmeciliği Bölümü Türkiye’de ilk kez sürdürülebilir turizm konusunda bir çalışma başlattı. Üniversite bünyesinde Sürdürülebilir Turizm Yönetimi yüksek lisans programı açıldı. Boğaziçi Üniversitesi Turizm işletmeciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bengi Ertuna, amaçlarının ilerde bu alanda ortaya çıkacak insan gücü ihtiyacını karşılamak olduğunu söylüyor. Günümüzde şirketlerin sürdürülebilir turizm yaklaşımıyla hareket etmelerinin önemine değiniyor ve “Yine de bu konuda yapılan çalışmalar sınırlı” diye konuşuyor. Bengi Ertuna’yla Türkiye’deki sürdürülebilir turizm yaklaşımının gelişimini, bu konuda gelecekte neler yapılacağını ve Boğaziçi Üniversitesi bünyesindeki sürdürülebilir turizm çalışmalarını konuştuk:

Kısaca kendinizden ve görevinizden bahseder misiniz?
Boğaziçi Üniversitesi Turizm işletmeciliği Bölümü’nde öğretim üyesiyim ve bölüm başkanı olarak görev yapmaktayım.

Türkiye’nin turizm potansiyelini değerlendirir misiniz?
Turizm, Türkiye’nin diğer ülkelere göre doğal üstünlüklerinin olduğu sektörlerinden biri. Türkiye, doğal kaynakları, tarihi ve kültürel mirası, coğrafi konumu gibi turizmde rekabet gücünü artırabilecek unsurlara sahip. Turizmin ekonomi içindeki payı da giderek artıyor.~
Buna rağmen Türkiye, turizmdeki potansiyelini tam olarak değerlendiremiyor. Dünya Turizm Örgütü’nün 2012 yılı sonuçlarına ilişkin raporunda, en çok ziyaretçi gelen ülkeler arasında altıncı sırada olan Türkiye, turizmden elde edilen gelirler açısından 13’üncü sırada yer alıyor.

Sürdürülebilir turizm ve ekoturizm kavramları nasıl ortaya çıktı?
Sürdürülebilirlik, ekonomik kalkınma sürecinde dünyanın karşılaştığı zor ve sistemden kaynaklanan problemlerin çözümü için önerilen ve büyük oranda kabul gören yeni bir yaklaşım. Bu yaklaşımın temel hedefi, üretim ve tüketim süreçlerinin şekillendirilmesinde kullanma ve koruma dengesinin gözetilmesi olarak özetlenebilir. Turizm, teknoloji ve iletişim alanındaki gelişmeler paralelinde, son 60 yıl içinde dünyada büyük ve hızla büyüyen sektörlerden biri haline geldi. istihdam ve iş yaratma potansiyeli, ekonomik büyümeye ve diğer sektörlere katkısı, altyapının iyileşmesine etkisi nedenleriyle hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkeler, turizm sektörünü ve yatırımlarını destekledi. Ancak turizmin olumlu etkilerinin yanı sıra doğal çevre, sosyal doku, kültürel varlıklar gibi kaynaklar üzerindeki olumsuz etkileri sürdürülebilir turizm yaklaşımını gerekli kılmış durumda. Turizmin, ancak sürdürülebilirlik yaklaşımıyla planlandığı ve yönetildiği durumda uzun dönemde varlığını sürdürebileceği görüşü ağırlık kazanmaya başladı. Bu doğrultuda, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü 2005 yılında yayınladığı bir bildirgede bu görüşü destekledi ve sürdürülebilir turizm prensiplerinin ve uygulamalarının ulusal kalkınma planlarında benimsenmesini ve turizmin planlama ve yönetiminde tüm paydaşların eşit ve adil bir şekilde katılımını teşvik etmeye başladı. Ayrıca Avrupa Birliği politika ve desteklerinde de sürdürülebilirlik yaklaşımı ortaya çıktı. Bu çerçevede hem kamu sektörü hem özel sektör açısından sürdürülebilir turizm yaklaşımı gündeme gelmiş oldu. Uluslararası kuruluşlarla birlikte özellikle çevre konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarının ve bu yönde oluşan kamuoyunun da sürdürülebilir turizm kavramının yerleşmesine etkisi oldu.

Sürdürülebilir turizm anlayışına hizmet eden turizm türlerinden bahseder misiniz?
Her turizm türünün sürdürülebilirlik prensipleri doğrultusunda yapılandırılması mümkün. Ancak, sürdürülebilir turizm anlayışı günlük kullanımda alternatif turizm, ekoturizm, kırsal turizm gibi türlerle birlikte daha çok anılıyor. Bunun yanında, bu turizm türlerinin de sürdürülebilirlik niteliği kendi özlerinden kaynaklanmıyor, yani sürdürülebilir olmaları ancak sürdürülebilirlik anlayışıyla planlanmalarına ve yürütülmelerine bağlı.~
Sürdürülebilir turizme Türkiye’de neden gerek görüldü?
Türkiye’de turizmin planlı bir şekilde gelişimi ve önemli bir sektör haline gelmesi 1980’li yılların başına denk geliyor. Bu yıllarda turizm bir kalkınma aracı olarak benimsendi. Uygulanan politikalar sonucu kitle turizmine dayalı bir turizm sektörü oluştu. Kitle turizminde doğal kaynaklara dayanan standart güneş-deniz-kum paketi satıldı. Dolayısıyla ürün farklılaştırılamadı ve yoğun fiyat rekabeti yaşandı. Devlet teşvikleriyle çevrenin önemli ölçüde zarar görmesi pahasına yaratılan kapasite çok düşük fiyatla satıldı. Sonuçta bu durum, ülkenin turizmdeki potansiyelinin ortaya çıkarılmasını, dünya turizminden daha büyük bir pay almasını engelledi. Bunun yanı sıra kendine yeten şekilde tasarlanan tatil köylerinde kalan turistlerin yerel ekonomiye katkısı ve yerel halkla etkileşimi de sınırlı kaldı. Kitle turizmi nedeniyle yaşanan olumsuzluklarla birlikte uluslararası kuruluşların teşviki, turizm gelişimine yön veren temel plan ve politikalarda sürdürülebilir turizm yaklaşımın benimsenmesini gerekli kıldı.

İlk sürdürülebilirlik çalışmalarıyla Türkiye ne zaman tanıştı?
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hazırladığı Türkiye Turizm Stratejisi (2023) ve Türkiye Turizm Stratejisi Eylem Planı (2007-2013) gibi ülkemizdeki turizm gelişime yön veren temel planlar vasıtasıyla sürdürülebilirlik yaklaşımıyla tanışıldı diyebiliriz. Ayrıca uluslararası piyasalarda bilinçli turizm hareketinin yaygınlaşması ve yabancı, çok uluslu turizm şirketlerinin taleplerinin oluşumunda bu hareketin etkili olmaya başlaması da Türkiye’de sürdürülebilir turizmin gelişmeye başlamasında etkili oldu. Sürdürülebilir turizm yaklaşımı toptan bir zihniyet değişimi içerdiğinden, kitle turizmin yerini alması zaman içinde gerçekleşebilir. Bu değişimin gerçekleşmesiyle turizmden elde edilen gelirlerin çeşitlenmesi ve artması; yaratılan gelirlerin yerel ekonomiye daha çok katkı sağlaması, ilgili paydaşlar arasında daha adil bir biçimde paylaşılması; yaratılan iş olanaklarının yerel halk için daha fazla istihdam sağlaması; turistler ile yerel halk arasındaki etkileşimin artması; yerel kültür, sosyal dokuyla birlikte çevrenin ve biyolojik çeşitliliğinin daha iyi korunması gibi ekonomik ve çevresel avantajların oluşması mümkün.

Türkiye’de sürdürülebilir turizm uygulamaları yerel halkın sosyo-ekonomik gelişimine etki ediyor mu?
Sürdürülebilir turizm uygulamaları yerel halkla mesleki eğitim, iş imkanları ve istihdam konusunda katkıda bulunuyor. Kadın emeğinin değerlendirilmesi, kadın girişimciliğinin desteklenmesi gibi amaçlarla yürütülen projeler, istihdamda fırsat eşitliğinin sağlanmasına destek veriyor.~
Ayrıca, sürdürülebilir turizm konusunda farkındalık yaratmaya yönelik eğitimlerle halkın kültürel ve tarihi miras konusundaki bilinci artıyor. Yerel halkın turistlerle etkileşimi sonucu oluşan kültürel farklılıklara ait far-kındalık da bu gelişimin bir parçası.

Sürdürülebilir Turizm Yönetim Programı’nı biraz anlatır mısınız? Böyle bir program açma fikri nereden çıktı?
Sürdürülebilir turizm yaklaşımının yaygınlık kazanmasıyla bu konu dünyada önemli bir akademik çalışma alanı olarak ortaya çıkmaya başladı. Boğaziçi Üniversitesi Turizm işletmeciliği Bölümü öğretim üyeleri olarak yürüttüğümüz projeler, yaptığımız araştırmalar ve düzenlediğimiz akademik etkinlikler sürdürülebilir turizm konusunda bir birikim elde etmemizi sağladı. Bu bilgi birikimimiz yanı sıra küresel eğilimler doğrultusunda ülkemizde yer alan turizm faaliyetlerinin sürdürülebilirlik yaklaşımıyla ele alınmasının gerektiğini düşünüyoruz.

Ülkemizde bu konuda akademik eğitim imkanlarının eksik olduğunu ve turizmin sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda gelişebilmesi için insan gücü ihtiyacı doğacağını öngördük. Bölümümüzdeki bilgi birikimine dayanarak ve öngördüğümüz bu önemli ihtiyaca cevap vermek amacıyla Sürdürülebilir Turizm Yönetimi yüksek lisans programını açtık. Bu program, Türkiye’de sürdürülebilirlik konusuna odaklanan ilk ve öncü bir program.

Programa gösterilen ilgiden memnun musunuz? Öğrenci profiliniz nasıl?
Sektörün mevcut durumu ve programımızın misyonu göz önüne alındığında programa gösterilen ilgiden memnunuz. Kontenjanımız 10 kişi. Öğrenci profilimiz lisans eğitimini hem turizm alanında hem başka alanlarda yapmış öğrencilerden oluşuyor. Turizm eğitimi dışından gelen öğrencilerimiz arasında lisans eğitimini çeviribilim, felsefe, mühendislik gibi çok farklı alanlarda yapmış kişiler mevcut. Ayrıca kamuda çalışan ve aynı zamanda bu programa aktif katılan öğrencilerimiz de var.

Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Sektörle işbirliğiniz var mı ?
Sürdürülebilir turizm alanında uluslararası konferanslar düzenliyoruz. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) Bilgi Ağı’na (Knowledge Network) üyeyiz ve bu çerçevede faaliyetlerine katılıyoruz. Yabancı üniversitelerle karşılıklı anlaşmalarımız çerçevesinde sürdürülebilir turizm alanında projeler gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de yerel planlanma ve uygulamanın önemli kurumlarmdan biri olan kalkınma ajansları ile yürüttüğümüz çalışmalar var. Örneğin, Trakya Kalkınma Ajansı için sürdürülebilirlik yaklaşımı çerçevesinde turizm için stratejik plan oluşturduk. Sektörle işbirliğine önem veriyoruz. TÜSIAD Turizm Komitesi’yle birlikte sektörün ve akademisyenlerin katılımıyla sürdürülebilir turizm konusunda çalıştay düzenledik.~
TÜRSAB ile İstanbul’daki otellerin uygulamalarıyla ilgili araştırma projesi yürütüyoruz. Turizm yatırımlarının kredi değerlendirme aşamasında kullanılabilecek sürdürülebilirlik kıstasları konusunda çalışıyoruz.

Sürdürülebilir Turizm Programı’ndan mezun olan kişi ne hangi iş kollarında çalışabilir?
Mezunlarımız hem akademik kariyer yapabilir hem de turizm sektörünün farklı alanlarında çalışabilir. Kamuda turizme ilişkin plan ve politikaların belirlendiği kurumları, özel sektörde sürdürülebilirlik uygulamalarını benimseyen turizm şirketlerini, turizm işletmelerinin sürdürülebilirlik sertifikasyonu konusunda çalışan kurumları, sürdürülebilir turizme destek veren sivil toplum kuruluşlarını mezunlarımızın çalışabileceği potansiyel iş kolları olarak görüyoruz.

“Belirsizlikler önemli sorun ”
DEĞİŞİM ZAMANA BAĞLI

Sürdürülebilir turizm, turizm sektörünün geleceğini garanti altına alabilecek çok önemli bir yaklaşım. Ancak bu yaklaşımın nasıl hayata geçirileceği ve yaygınlık kazandırılabileceği konusunda belirsizlikler mevcut. Bir zihniyet değişimi içerdiğinden de yerleşmesi zamana bağlı.
FARKLI PAYDAŞLAR VAR
Turizm faaliyeti, yerel halk, turistler, yerel yönetim, yabancı ve yerel turizm şirketleri gibi amaçları ve çıkarları çok farklı olan paydaşların katılımını içeriyor. Ayrıca, bu paydaşlar arasında sürdürülebilirlik yaklaşımının turizm faaliyetlerine sınırlamalar getirdiği ve maliyetleri artırdığı görüşünde olanlar da var.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN GELECEĞİ
Sürdürülebilir turizmin geleceği katılımcı yönetişim mekanizmaları ve politikalarıyla desteklenmesine; kurumsal altyapının kurulmasına bağlı gibi duruyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz