Sıra önemli değil, organik büyüyeceğiz

HSBC Türkiye Genel Müdürü Martin Spurling ile bankanın Türkiye’ye yönelik hedeflerini ve büyüme planlarını konuştuk.

1.06.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sıra önemli değil, organik büyüyeceğiz
Türkiye, bankalar liginde 11’inci sırada yer alıyor. Bankanın genel müdürü , uluslararası odaklı organik büyüyeceklerini söylüyor. “Türkiye’de uluslararası bankacılıkta lider olacak bir rekabet avantajımız var” diyor. Dünyadaki yatırımcıları Türkiye’ye çekip Türkiye’nin de dünyaya açılmasına yardımcı olacaklarını anlatıyor. Türkiye’de satın alma planlarının ise olmadığını açıklıyor. SBC, kriz sonrasında 52 ülkeden çekilirken Türkiye’de ise planlarını büyüttü. Eylül 2010’da HSBC Türkiye’nin genel müdürlük koltuğuna geçen Martin Spurling, Türkiye’de uluslararası bankacılık odaklı organik bir büyüme hedeflediklerini söylüyor. Son dönemde Türkiye’de banka alacağı konuşulan bankanın yöneticisi ise bu konuda yorum yapmaktan kaçınıyor. “Şu an gündemimizde bir banka satın alımı yok” diyor.

HSBC Türkiye, bugün sektörde farklı alanlarda yüzde 2 ila 6 arasında pazar payına sahip. Banka, 2012 sonu BDDK verilerine göre toplam mevduatlar içinde yüzde 1,8; tüketici kredilerinde yüzde 2,3 ve kredi kartlarında Advantage Card’ın eskiden de gelen gücüyle yüzde 5,5 pay alıyor, “Türkiye’de uluslararası bankacılıkta lider olacak bir rekabet avantajımız var” diyen Spurling, mevduat ve bireysel bankacılıkta da bireysel ve mortgage kredileriyle kredi kartları alanına odaklandıklarını açıklıyor. HSBC Türkiye Genel Müdürü Martin Spurling ile bankanın Türkiye’ye yönelik hedeflerini ve büyüme planlarını konuştuk:

Capital: Son dönemde basında banka satın alacağınız yönündeki haberlerle gündeme geliyorsunuz. Yakın süreçte bir banka alımı gündeminizde mi?
- Bizim Türkiye’de kesinlikle organik büyümeye dayalı bir stratejimiz var. Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ediyoruz. Ağustos 2011’den bu yana 470 milyon dolarlık bir ek sermaye artışı yaptık. Bununla birlikte Türkiye’de özkaynaklarımız 1,7 milyar dolara çıktı. Geçtiğimiz yıl 22 yeni şube açtık, Hatta son iki haftada 2 şube açılışı gerçekleştirdik. Dolayısıyla organik büyümeye odaklanmış durumdayız. Şu an gündemimizde banka satın almak yok.~

Capital: Citibank’ın bireysel bankacılık alanı satılırken “Bizim için küçük bir operasyon” yorumunda bulunmuştunuz. Sizin alım yapmanız için nasıl kriterler olmalı?
- Bizim tüm dünyada satın almalar, organik büyüme ve günlük işlerimizde öncelikli baktığımız 6 kriter var. İlk kriterimiz, işin uluslararası bir ölçeğe sahip olması. Önemli ve güçlü büyüme göstermeli. Özsermaye kârlılığının yüzde 12-15 arasında olmasını istiyoruz. Gider/gelir dengesi de en az yüzde 50 olmalı. Kredi/mevduat oranının yüzde 90’ın altında olmaması da bir kriter. Aynı şekilde finansal suçlar ve itibar anlamında kurumun bir risk taşımaması gerektiğine inanıyoruz. Son 2-3 yıl içinde bu kriterlere bakarak tüm dünyada 50 iş alanından çıktık. Herhangi bir satın almada da bu kriterlere göre karar veriyoruz.

Capital: Peki Türkiye’de organik büyüme adına ne gibi adımlarınız olacak?
- Türkiye’de uluslararası bankacılık alanında liderlikte rekabetçi avantajımız olduğuna gerçekten inanıyoruz. Örneğin, Citibank bizim gibi uluslararası bir banka ve dünyada önemli bir varlığı var. Ancak Türkiye’deki faaliyetleri daha küçük ya da Finansbank’a bakalım, Türkiye’de büyük bir oyuncu. Ama global olarak bizim kadar büyük değil. Dolayısıyla Türkiye’de uluslararası bankacılıkta lider olacak bir rekabet avantajımız var. Dünyadaki yatırımcıları Türkiye’ye çekip Türkiye’nin de dünyaya açılmasına yardımcı olabiliriz. HSBC Türkiye’nin sektörde farklı alanlarda yüzde 2-6 arasında pazar payı mevcut. Bundan sonra da bireysel bankacılıkta büyüme gösteren alanlara odaklanacağız. Mevduat tarafında, yeni mevduat toplamada güvenli banka olarak öne çıkacağız. İyi büyüme oranlarına sahip olan bireysel kredilerde ve konut kredisinde etkin olacağız. Kredi kartları pazarında da Türkiye’de güçlü bir büyüme oranı var. Bu alanda da daha etkin olmak istiyoruz.

Capital: Nasıl fark yaratacaksınız?
- Müşterilerimize ücretlendirmelerde adil ve şeffaf bir yaklaşımla hizmet sunacağız. Türkiye’ye yurtdışından yeni ürünler ihraç edeceğiz. Örneğin Türkiye’de ATM’lerdeki dolar, Euro, TL alınabilen ve yatırım fonu gerçekleştiren sistemi dünyada hiç görmedim.~
Bu ATM modelini, uluslararası bir banka olmanın avantajıyla diğer ülkelere götürmek için seçeneklere bakıyoruz. Temel bankacılık ürünlerinde şeffaflıkla öne çıkacağız. Buna bir örnek olarak HSBC Concept Kart’ı çıkardık. Bu kartta yıllık kredi aidat ücreti bulunmuyor. Ancak müşteriler uçuş milleri ya da taksitlendirme gibi ek hizmetler istediklerinde ücret ödeyecek. Bu şekilde gücü müşteriye veriyoruz. Bir diğer odaklanacağımız alan da varlık yönetimi. Türkiye’de mevduatlarda yüzde 3,6’lık bir büyüme mevcut. Yatırım fonlarında büyüme nisan ayı itibarıyla yüzde 12,6’yı buluyor. Türkiye’de milli gelire oranla yüzde 5’lik bir tasarruf oranı bulunuyor. Hükümet bu yumuşak karnı düzeltmek için bireysel emeklilik gibi teşvikler sağlıyor. HSBC’de de tasarrufa destek olmak için Türkiye Global Investment Fund (GIF) fonumuz var. GIF, geçtiğimiz yıl Avrupa’da tüm fonlar içinde 3’üncü en iyi getiri elde eden fon oldu. Yüzde 69,9 getiriyle Türkiye’de de en iyi performans ödülünü aldı.

Capital: 2012’de mortgage ve ihtiyaç kredilerinde hızlı büyüme gösterdiniz. Bu yıl kredi büyümeleriniz nasıl olacak?
- Bireysel kredilerde banka olarak bu yıl yüzde 15-20 büyüme bekliyoruz. Konut ve tüketici kredilerinde, 2012’deki seviyelerde büyüme öngörüyoruz. 2012’de konut kredilerinde yüzde 30 ve tüketici kredilerinde
yüzde 50 büyümüştük. Toplam bireysel kredilerde de büyüme oranımız yüzde 38 oldu. Bu yıl, bu alanlarda faizler düştü, emlak fiyatlarının da çok hızlı büyümeyeceğini öngörüyorum. Bu nedenle 2013’te bu paralelde hatta biraz daha üstünde bir büyüme yakalarız.

Capital: HSBC, 2001’de Türkiye’nin ilk 5 özel bankası arasındaydı. Şimdi 11’inci sırada yer alıyorsunuz. Tekrar büyükler ligine girmek gibi bir hedefiniz var mı?
- Bizim stratejimiz çok net: Türkiye’de uluslararası bankacılıkta en önemli ve lider banka olmak istiyoruz. Sektörde hangi ligde, kaçıncı sırada olduğumuz önemli değil. Bizim Türkiye’de sağlıklı bir oranda büyüme hedefimiz var. Bu oranı maalesef açıklayamıyorum. Bizim ilk 5’te olmalıyız ya da sektörde yüzde 20 pay almalıyız gibi bir stratejimiz bulunmuyor. Uluslararası bankacılık odaklı organik bir büyüme hedefliyoruz.~

Capital: Büyük özel bankaların da uluslararası bankacılıkta pay almak için önemli adımları var. Burada nasıl rekabet edeceksiniz?
- Biz sadece elimizde olan ve rakiplerimizde bulunmayan avantajı kullanacağız. Bizim dünyada 80 ülkede güçlü bir varlığımız var. Varlığımız sadece temsilcilik ofisleriyle de sınırlı değil. 80 ülkede bankacılık hizmeti veriyoruz. Türk bankaları, Türkiye’de bizden büyük olabilir. Ama uluslararası arenada bizim kadar büyük bir oyuncu değiller. Bazı bankaların Londra, Amsterdam’da ofisleri, bazılarının New York ya da Paris’te birer temsilcilikleri var. Dünyadaki organizasyonumuzla karşılaştırıldığında Türk bankalarının böyle bir uluslararası güçleri bulunmuyor. Bizim de bu global organizasyonu kurmamız 150 yılımızı aldı. Türk bankaları bu ağı 2-3 yıl da zaten kuramaz. Dünyada toplam küresel dış ticarette yüzde 9 paya sahibiz. Türkiye’de bulunan diğer uluslararası bankalara bakarsak, onların da Türkiye’de iç pazarda önemli bir güçleri yok. Bizim büyüme oranlarımıza sahip değiller. Tabii sektöre yeni uluslararası bankalar gelebilir, ama iç pazarda büyümeleri 10-15 yıl alır. Ya da Türkiye’den bir banka satın alabilirler.

Capital: ING Türkiye bahsettiğiniz uluslararası bankalardan... Aktif büyüklük anlamında da Türkiye’de HSBC ile çok yakın rakamlara sahip. ING Türkiye’yi rakip olarak alıyor musunuz?
- ING, çok iyi bir banka. Fakat bizden iki yönden farkları var: 2008’deki küresel krizde Hollanda’da devlet yardımı almak zorunda kaldılar. HSBC, kesinlikle böyle bir yardım almadı. Bu nedenle de nasıl ve ne kadar büyüyecekleri konusunda ciddi baskı altındalar. İkinci fark da ING, global organizasyonuna bakıldığında faaliyette bulunulan ülke, çalışan sayısı, aktif büyüklük ve müşteri sayısında HSBC’nin yakınında bile değil... O nedenle evet uluslararası bir banka ancak biz rakip olarak görmüyoruz.

Capital: Halkbank Advantage Card’a yeterli yatırım yapılmadığını belirterek çatınızdan çıktı. Advantage Card’a ne kadarlık yatırım yapıyor? Kredi kartları pazarında ne kadarlık pay alma hedefiniz var?
- Bugün kredi kartları pazarında yüzde 5,5  pazar payına sahibiz. Bu yıl için kredi kartında pazar payı hedefimizi ise paylaşamıyoruz. Kredi kartı tarafına güçlü yatırım yapıyoruz. HSBC Concept Kart’ı yeni piyasa sunduk. Anlaşma yaptığımız işyeri sayısını artırmaya devam ediyoruz.~
Grupta çok güçlü bir yönümüz olan müşteri değer yönetiminde en iyi uygulamaları Türkiye’ye getiriyoruz. Tahsilat riski ekiplerini güçlendiriyoruz, katma değer yaratan uygulamaları Türkiye’ye taşıyoruz. Bu şekilde daha verimli ve kârlı bir kredi kartı müşterisi portföyü oluşturabiliyoruz. Bizim için tek hedef, kart kullanıcısı sayısını artırmak değil. Pazar payı esas hedefimiz değil, kredi kartlarında verimlilik ve sürdürülebilir kârlılıkla büyümek istiyoruz.

Capital: 2010 sonrası sizin yönetiminizde HSBC Türkiye’nin performansı nasıl gelişiyor?
- 2010 sonundan bu yılın ilk üç ayına kadar geçen sürede toplam kredilerde yüzde 61 büyüme gösterdik. Mevduatta yüzde 28 ve toplam aktiflerde ise yüzde 62 büyüme kaydettik. Mart ayı itibariyle sermaye yeterlilik rasyomuz yüzde 16,05. 336 şubeye ve 6 bini geçen çalışan sayısına sahibiz.

Capital: 2013 sonu için büyüme hedefleriniz nasıl?
- Bu yıl sektöre paralel olarak kredilerde yüzde 15- 20 bandında büyüyeceğiz. Sektör genelinde kredi/mevduat oranları bugün yüzde 102’e çıktı. Bizim kredi mevduat oranımızın orta vadede yüzde 90’ın altında olması gerekiyor. Kredilerde sektöre paralel bir büyüme sağlayacağız. Ancak mevduatta da bu paralel büyümeyi sağlayamazsak krediler de büyümeye devam etmeyeceğiz. Yani kredi ve mevduatlarda dengeli şekilde büyüyeceğiz.

Capital: Büyük iller dışına çıkıldığında Anadolu tarafında pazar paylarınızın düştüğü görülüyor. Anadolu'da yaygınlaşmak, tabana yayılmak için bir çabanız var mı?
- Çin de dahil faaliyet gösterdiğimiz her ülkede aynı stratejimiz var. Eğer sektörde, Türkiye’de olduğu gibi yerel ve güçlü bankalar varsa onlarla her alanda rekabete girmiyoruz. Ekonominin yoğun olduğu illerde şubeleşmeyi seçiyoruz. Bu anlamda büyük bankalarla rekabet etmiyoruz. Ekonominin yoğun olmadığı illerden uluslararası iş hacmi gelme olasılığı da çok düşük oluyor. Şubeleşmemizi uluslararası bankacılık odağımıza göre dikkatle oluşturuyoruz. ~

Türkiye'de nasıl büyüyecekler

1- Organik büyümeye odaklanmış durumdayız. Gündemimizde banka satın almak yok.
2- Türkiye’de uluslararası bankacılıkta lider olacak bir rekabet avantajımız var.
3- Dünyadaki yatırımcıları çekip, Türkiye’nin de dünyaya açılmasına yardımcı olabiliriz.
4- Bireyselde büyüme gösteren alanlara odaklanacağız. Bireysel kredilerde ve konut kredisinde etkin olacağız.
5- redi kartında da Türkiye’de güçlü bir büyüme oranı var. Bu alanda da daha etkin olmak istiyoruz.
6- Pazar payı esas hedefimiz değil, kredi kartlarında verimlilik ve sürdürülebilir kârlılıkla büyüyeceğiz.
7- Kredi ve mevduatlarda dengeli şekilde büyümeyi planlıyoruz.
8- Türkiye’de olduğu gibi yerel ve güçlü bankalar varsa onlarla her alanda rekabete girmiyoruz.
9- Önde gelen illerde şubeleşmeyi seçiyoruz ve buralara yoğunlaşıyoruz. Büyük bankalarla rekabet etmiyoruz. 10-Şubeleşmemizi uluslararası bankacılık odağımıza göre dikkatle oluşturuyoruz.

“TÜRKİYE, HSBC AVRUPA’DA 4. SIRADA”
HEDEFTEKİ ÜLKELER

Türkiye, HSBC'nin büyüme hedefi olan 22 ülkesi içinde yer alıyor. Son 18 ayda yaptığımız sermaye yatırımı da bunun göstergesi... HSBC Türkiye, Avrupa'da kendi organizasyonumuz içinde aktif büyüklük ve kârlılıkta dördüncü sırada. Bireysel bankacılıkta da yine organizasyonumuz içinde Avrupa'da üçüncü sırada bulunuyoruz. HSBC için Türkiye yüksek profile sahip bir ülke. Ayrıca grup içinde pek çok inovatif uygulamayı da öncelikle Türkiye'de deniyoruz. Örneğin son olarak iPad üzerinden kredi kartı başvurusu uygulamasını ilk Türkiye'de yaptık, farklı ülkelerde yaygınlaştıracağız.
VARLIK YÖNETİMİ
Türkiye'de bankacılık sistemine önümüzdeki 5 yıl içinde 5-6 milyon yeni müşteri katılacak. Bir diğer fırsat da Türkiye'de kişi başına gelir 10 bin dolar eşiğini aştığı için ev, otomobil alımları artıyor. Eğlence ve tatile para ayırıyorlar.~
Bu nedenle de tüketici kredilerine ihtiyaç artıyor, daha da artacak. Aynı zamanda giderek zenginleşen kesim de büyüyor. Varlık yönetimi, Türkiye'de daha fazla önem kazanıyor. Önümüzdeki 3-4 yıl içinde varlık yönetimine dair daha çok ürün görmeye başlayacağız. Biz de bu amaçla optimal fonlarımızı Türkiye'ye getirdik.
NOT ARTIRIMI SONRASI
Türkiye'nin yatırım yapılabilir notunun yükselmesinden sonra müşteriler tarafında faiz marjlarının düşmesine yönelik gerçekçi olmayan bir beklenti var. Türkiye'de faiz marjlarının biraz daha düşeceğini, ancak ardından dengeyi bulacağını bekliyorum. Ayrıca ileride kredi/mevduat oranını risk oluşturabilir. Bugünkü yüzde 102 oranında bir sorun yok, ancak kontrollü gidilmesi gerekiyor. Sektörün özsermaye kârlılık oranları yüzde 17-18. Mevcut kâr oranları, gelişmekte olan ülkelerde görülebilecek en yüksek kârlılık oranları zaten. Sanırım artık Türk bankacılık sektöründe kârların dengeye oturmaya başladığını kabul etmemiz lazım. Bankacılık sektöründe toplam net gelirlerin de geçen yıla göre yüzde 10-15 civarından büyümesini öngörüyoruz.

“KOMİSYONLAR PİYASADA BELİRLENMELİ”
KARAR VERİLMELİ
Kariyerimde pek çok farklı ülkede, farklı ekonomilerde çalıştım. Serbest piyasaya inanıyorum. Bankalar, müşterilerine şeffaf davrandıklarında müşteriler, doğru seçimi yapacaktır. Bankaların aslında toplum içinde çok önemli bir rolü var. Bankalar varlıklı insanlar ve zengin şirketlerle daha az varlıklı insan ya da şirketler arasında dengeleyici bir rol oynar. Bankaların artık sadece her yıl en üst seviyede kâr etme gibi tek bir amaçları olamaz. Türkiye’de sektörün artık yüksek kârlı ama niş alanlarda mı yoksa daha esnek kârlarla topluma daha faydalı bir bankacılık mı yapılacağına karar vermesi gerekiyor.
BASKILAR ARTIYOR
Hem hissedarlarını hem toplumu ve müşterilerini memnun edecek şekilde bir orta yol bulmalılar. Dünyada İngiltere, İspanya, Fransa ve artık Türkiye’de de bankaların müşteriye daha şeffaf olması konusunda baskılar var. Bankalar komisyonları konusunda gerçekten adil ve şeffaf davranır, müşterileri de tam olarak bilgilendirirlerse müşteriler doğru seçim yapabilir. Burada da en iyi banka kazanır. Ben komisyonları piyasanın kendi içinde belirlemesinin daha doğru olduğuna inanıyorum. Örneğin kredi kartı faizine diyelim ki yüzde 10 limit getirildi, bankalar bu sınırlamayı uygular. Ama bu sefer kredi vermeyi bırakırlar. Sınırlamaların bu tip olumsuz sonuçları doğabilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz