ABD ve Avrupa'nın sorunları ne derece ciddi?

ABD'de kamu borcunun yükseltilmesi konusunda yaşanan politik anlaşmazlık, büyük ihtimalle bu yazı çıktığında çözümlenmiş olacak

1.08.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
ABD ve Avrupa'nın sorunları ne derece ciddi?



ABD'de kamu borcunun yükseltilmesi konusunda yaşanan politik anlaşmazlık, büyük ihtimalle bu yazı çıktığında çözümlenmiş olacak. ABD'de politikacılar pragmatiktir ve ülkenin faturalarını ödeyemez hale düşüp de kredi notunun düşmesinin sorumluluğunu almak istemezler. Çözümün piyasalara etkisi, başta doların Euro karşısında güçlenip paritenin 1,40'ın altına gelmesi olabilir. ABD ile ilgili kritik bir sorun ortadan kalkacağı için son zamanlarda yeniden atak yapan altın da gerileyebilir. Avrupa Birliği kamu borcu sorunu ise ABD'nin kredi limitinden daha ciddi gözükmektedir. Borç/milli gelir oranı yüzde 150'ye yaklaşan Yunanistan'ın devlet tahvilleri nominal değerinin yarısından işlem görüyor. Maalesef ortak para birimi projesi, bazı üye ülkelerin aşırı borçlanmasına neden oldu ve bu borçlar sürdürülebilir değil. Portekiz, İrlanda ve Yunanistan'ın borçlarının IMF ve AB tarafından şimdilik ödenip vadelerinin uzatılması sorunu sadece erteler. Ancak krizin İtalya ve İspanya'yı tehdit etmeye başlamasıyla piyasaların bu tür geçici çözümlere kanmayacağı belli olmuştur. AB'nin bunun altından kalkacak finans entelektüel birikimi var, ama çok başlı siyasi yapıdan köklü bir çözümün çıkması zaman alacaktır. Bu süreçte Euro ve Avrupa piyasaları dalgalı düşüş seyrine devam edecektir. Ancak kriz derinleşir de bazı AB üyesi ülkeler iflas durumuna gelirse bu piyasaları daha sert etkiler. Yine de 2008-2009 krizi gibi bir küresel çöküş beklemiyoruz. Sonuçta piyasalar, bu riskin farkında ve yapılan hataların faturası olarak daha fazla Euro basılıp likidite sağlanması dışında bir yol gözükmüyor.

AB KRİZİ DERİNLEŞİRSE...
Bir önceki orta vadeli ekonomik program, büyük oranda başarıya ulaşırken yüzde 5-6 civarında belirlenen cari açık, 2011'de yüzde 8-10 aralığında gerçekleşip hedeften ciddi sapma gösterecek. Tüm ekonomi yönetimi, olası bir Avrupa krizine yüksek cari açıkla yakalanıp ekonomik gelişmenin sekteye uğramasından endişe ettiği için cari açığı öncelikli politika hedefi yapmış durumda. Mesela döviz kurlarında hızlı yükseliş, ne TCMB'nı ne de hükümeti fazla rahatsız etmiş gözükmüyor. Yüksek kur ihracatı hemen zıplatmayabilir ama ithalat talebinde kademeli bir yavaşlama eğilimi yılın ikinci yarısında giderek kendini hissettirecektir. Önümüzdeki aylarda Türkiye ekonomisinin yumuşak bir inişe geçtiği daha iyi anlaşılacak. Yalnız bunun büyümenin cari açığa olumlu yansıması, yılın son çeyreğini bulacağına göre Türkiye için problem önümüzdeki birkaç ayda Avrupa'daki krizin derinleşmesidir. Böyle bir durumda kurlar daha da yükselip TCMB faiz artırmak zorunda kalabilir. Yani 2006 yılına benzer bir risk senaryosunu gündemde tutmakta yarar var. 2006 yazında kurlar dış etkenlerle sert bir şekilde yükselmiş ve TCMB faiz artırmıştı. Ancak ülkenin kamu yönetimi iyi yolda olduğu için bunun Türkiye'ye yansımaları geçici olmuştu. Nitekim kurlar çıktığı gibi hızla düşmüştü.

GERÇEK ANAHTAR EMEKLİLİK REFORMU
Cari açık derdinden mustarip Türkiye, bir yandan dış ticaret dengesini düzeltmeye çalışırken diğer yandan da iç tasarrufları artırabilmek için emeklilik reformunu gündeme almalıdır. Bireysel emeklilik sistemi (BES) ile bu yönde ilk adım atılmış ve zorunlu olmayan bu sistemde 2003'ten bu yana 13,5 milyar TL birikim sağlanması olumlu bir başlangıç oldu. Bu birikim, ülkenin devlet tahvillerine ve hisse senetlerine yatırıma giderek ülkede faiz ve şirket özkaynak maliyetine düşürmekte, böylece Türk firmalarını dünya ölçeğinde daha rekabetçi yapmaktadır. Geçmişte Türkiye kamu maliyesini düzeltmekle meşgulken geleceği düşünme ve planlama şansına pek sahip değildi. 2011 ilk yarı itibarıyla Türkiye, bütçe fazlası veren bir ülke olarak bu şansa sahiptir. Emeklilik reformunun ikinci basamağı olan zorunlu özel emekliliğe geçilmesiyle emeklilik fonları çok daha hızlı büyüyecektir. Bu fonlarla birlikte hem bireysel birikimler hem de ekonomi ve piyasalar yeni bir büyüme  dönemine girecektir. Doktora tez konusu olarak çalıştığım bu konuda, Şili ve Polonya deneyimlerinin Türkiye'ye yol göstereceğini düşünmekteyim.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz