Altın, hisse senedi kadar riskli bir yatırım aracıdır

“Altın, korku ve endişeye yatırım yapmaktır” Warren Buffett

1.05.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Altın, hisse senedi kadar riskli bir yatırım aracıdır

Dünya ekonomisini yeniden yavaşlama korkusu sardı. Çin ve Hindistan için büyüme tahminleri aşağı çekilirken bunun küresel talebi kısacağı beklentisiyle nisan ayında emtia ve enerji fiyatlarında sert düşüşler oldu. Petrol fiyatlarının düşmesi tüm dünyada enflasyonu düşürücü bir etki yaratıyor. Sonuçta enflasyona karşı güvenli liman olarak görülen altın gibi değerli madenlerde son yılların en sert düşüşü yaşandı. Bu nedenle bir yatırım aracı olarak altını daha detaylı ele almaya karar verdik.

Mücevher olarak fiziki kullanımı dışında altını değerli yapan para ile yatırım aracı arası bir konuma sahip olmasıdır. Normal para birimleri gibi faiz getirmemesine rağmen, altının tasarruf aracı olarak talep görmesinin asıl nedeni, ek arzının doğadan çıktığı kadarla sınırlı olması, yani merkez bankalarının keyfine göre basılamayışıdır. İşte bu yüzden global krizden sonra beş yıldır merkez bankalarının bolca para basması nedeniyle tasarruf aracı olarak altına talep arttı ve altının değeri ons başına 1900 dolara kadar çıktı. Ancak global krizin yatışmaya başlamasıyla yeni para basma ihtiyacı azaldıkça altına ek talep azalmaya başladı. Diğer bir bakış açısıyla, global krizden sonra yapılan parasal genişlemenin enflasyon yaratmadığı anlaşıldıkça altına talep azalıyor. Altının ons fiyatı önce 1600 dolara, geçen ay ise sert bir düşüşle 1400 dolara kadar düştü.

Bundan sonra altının fiyatı nereye gider diye bir tahminde bulunacak değiliz. Altının faiz veya kâr payı gibi bir nakit akışı olmadığından değerlemesi yapılamaz. Ama şurası bir gerçek ki, güvenli liman olarak düşünülen altın aslında bu tanımdan çok uzak bir yatırım aracıdır: Birincisi, bilezik gibi fiziksel altın alanlar, alım-satım farkından dolayı baştan yüzde 5-10 arası kayba uğramaktadır. İkincisi, son düşüşte görüldüğü gibi, altının fiyatı aslında en az hisse senetleri kadar dalgalı bir seyir izliyor. Nitekim grafikte altının yıllık dalgalanma boyutunun hisse senedi ve tahvillerden fazla olduğu açıkça görülüyor. Modern portföy yönetiminin en temel ilkesi olan çeşitlendirme yaklaşımıyla altının portföylerde yüzde 5-10’dan fazla pay almasına gerek olmadığını düşünüyoruz. Bunu da küresel finansal sisteme dair endişesi olan yatırımcılara, son yıllardaki parasal genişlemenin ciddi bir enflasyona neden olabileceği riskine karşı bir sigorta primi olarak öneriyoruz.~

FAİZDE DÜŞÜŞ BORSAYA YARAR
Petrol fiyatında sert düşüş Türkiye'nin kredi notunun artma ihtimalini yükselten somut bir gelişmedir. Dünyada faizlerin düşüyor olması da Türkiye’de faizlerin düşmesine yardım etmektedir. Yurtiçi talepte TCMB’nin tahmin ettiği canlanmanın geciktiği iyice netlik kazanınca Merkez Bankası da faizleri daha hızlı indirmeye başladı. Nisan ayında tüm faizleri yarım puan düşürerek kısa vadeli faizleri yüzde 4-5 aralığına indirdi. Bunun sonucunda devlet tahvil faizleri yüzde 5,5-6,5 arasına geriledi. Daha önce banka kredilerine mahkum olan şirketler artık özel sektör tahvili yoluyla sermaye piyasalarından borçlanabiliyor. Bu alternatif fonlama yolunun açılması bankaların mevduat faizlerini yüzde 6-6,5, kredi faizleri ise yüzde 8-9'a kadar indirmesine neden olabilir.

Faizlerin bu denli düşmesi iç talebi canlandırarak şirket ciro ve kârlarına olumlu yansıyacak. Borsaya daha büyük şirketlerin açılmaya başlaması yeni adıyla Borsa İstanbul'un yeni bir gelişme sürecine girdiğinin işareti olacaktır. Bireysel Emeklilik Sistemi’ne teşvik olarak söz verilen yüzde 25 kamu katkısı her ay için yaklaşık 100 milyon TL ediyor. İlk dört ay için toplam 400 milyon TL birikim mayıs ayında hesaplara aktarılınca bu miktarın yüzde 75’i devlet tahviline; kalan yüzde 25’i ise sermaye piyasalarına (hisse senedi ve özel sektör tahvili) girecek. Bu toplu meblağın girişi mayıs ayında sermaye piyasalarında yoğun bir talep yaratabilir. Sermayenin etkin dağılım ve yönetimini sağlamak için BES fonlarının yönetiminde adil bir rekabet ortamının oluşması, katılımcılar açısından olduğu kadar, sermaye piyasalarının sağlıklı gelişimi için de kritik bir konu haline geliyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz