Basketbolda bir onur, iki utanç

“Spor, politika ötesi bir anlayış içerir ve bütün dünya insanlarını bağlar.”

1.10.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Basketbolda bir onur, iki utanç
1962 yılında, daha Ankara Koleji’nde ikinci sınıf öğrencisiyken ve 16 yaşımı yeni bitirdiğim dönemde A Milli Basketbol takımına davet edildim. Yalçın Granit’in koç olduğu dönemde aday kadroda, benim iki misli yaşımda olan ağabeylerimiz vardı. Sonraki senelerde milli takımlarda 19 kez forma giydim. Hatta genç milli takım kaptanlığı da yaptım. Ben eski bir basketbolcuyum.  İlkokul sıralarından itibaren düzenli basketbol antrenmanlarıyla yetiştim ve disiplinli bir “sporcu” olarak tanındım. Ankara’da öğrenciyken ligin “en centilmen oyuncusu” olarak ödül bile aldım. Bütün bunlardan daha da önemlisi, “sportmenlik” konusunda büyüklerimin emekleriyle iyi yetiştim. Milli formaların giyildiği yerlere politikanın girmesine her zaman karşı çıkarak sporun politika ötesinde bir anlayış içerdiğini ve bütün dünya insanlarını bağladığını savundum.  Onun için de sporla karışan politik mesajlara hep soğuk baktım. Sadece bir istisnayla o da Olimpiyat oyunlarında insan haklarını ırkçılıkla ihlal edildiği, AB’nin iki zenci atleti tarafından madalya kürsüsünde protesto edilmesiydi. Bu da bence sığ bir politik mesajın ötesinde insanlık görevi olarak ırk ayrımcılığını yermek için yapılmıştı.
Türk Milli Basketbol Takımı tarihimizde hiçbir döneme benzemeyen bir başarıya imza attı. Ben ülkemizdeki basketbolun son 45 yılını şahsen izledim. Böyle onurlu mücadele ve yılmazlık, çaba görmedim.
Kişisel egoların çok üstüne çıkan muhteşem takım oyunuyla hepimize, ülkemize, küresel basketbol anlayışına onur verdiler. Ayakta alkışlıyor, bu onuru bizlere tattıran müthiş takımı, teknik kadroyu ve bir zamanlar dört yıla yakın görev aldığım Demirel federasyonunu candan kutluyor, saygıyla selamlıyorum.
Türk Milli Takımının başarısı, sadece dünya ikinciliği değildi, aynı zamanda “fair play”e uyan centilmen ve sportmen bir ekip olarak tarihe geçtiler. Sportmendiler.Bu dünya şampiyonasında iki utançtan birisi, ünlü yıldızlardan oluşan Yunan Basketbol Milli Takımı’nın Rusya’ya bilerek yenilmesiydi. Bu utanç verici, sportmenlik dışı davranış hafızalardan hiç çıkmayacak. Bir utanç olarak kalacak (aynı bu sene Türkiye liglerinde yaşanan Galatasaray Basketbol Takımı’nın sahtekarlığa varan utancı gibi...)
Yunan Milli Basketbol Takımı, tarihinde büyük başarılara imza atmış, muhteşem bir takımdı, oyuncularının hepsi dünyaca ünlü yıldızlardı. Hepimiz takdirle izliyorduk. Ancak koçlarının sportmenlik dışı yaklaşımıyla hepsi bu utanç damgasını maalesef yedi. Artık öyle hatırlanacaklar. Güzide oyunculardan oluşan Yunan Takımı’nın bu sportmenlik dışı yaklaşımını kınıyorum. İkinci utanç ise biz seyircilere ait! Basketbol severlerin tribünü doldurduğu şampiyonanın final maçı ve ödül dağıtım gecesinde, basketbola bugüne kadar hiçbir Türk Devlet Başkanı’nın, hiçbir Başbakan’ın, hükümetin vermediği, esirgediği desteği veren Cumhurbaşkanı’mıza, Başbakan’ımıza, hükümet yetkililerine teşekkür ve alkış borçluyken bir kısım sportmenlikten payını alamamış seyirciler yuhaladı. Bu güzel spora, şampiyonaya, yabancı ekipler önünde büyük başarı sağlamış Türk basketbolunun buraya gelmesinde büyük katkı yapan devlet büyüklerine ıslık ve yuhalama sportmenliğe yakışmadı. Büyük utanç oldu!Herkesin siyasi görüşü ayrı olabilir. Bu hükümeti, idaredeki partiyi, Başbakan’ı, bakanları beğenmeyebilirsiniz. Protestonun yeri spor sahası değildir. Hem de bu yetkililer, ulaşılan bu başarı için devletin imkanlarını seferber etmişken. Bu utanç da unutulmayacak.Bir kısım köşe yazarlarının, “Kardeşim siyasi protesto her platformda olur. Bundan utanç olmaz” diyeceklerini, dediklerini biliyorum. Onların sportmenlik konusunda en az benim kadar yetişmelerini, spor konusunda olgunlaşmalarını diliyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz