Demek girişimci olmak istiyorsunuz?

2009 iş dünyasının geçirdiği en zor yıllardan biri oldu. Güven duygusu uçurumdan yuvarlanmış, her yanı korku sarmıştı.

1.03.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Geçen yıl hatırlayabildiğim kadarıyla iş dünyası bakımından en zor geçen yıllardan biriydi. Güven duygusu uçurumdan aşağı yuvarlanmış ve finans dünyasında her tarafı korkuyla kasvet duygusu sarmıştı. Bugün 2010’un başlarında güvenin geri geldiğinin ilk sinyallerini görüyoruz. Çin, Brezilya, Hindistan ve Avustralya, tekrar büyümeye başladı ve borsalar da genelde dibe vurduktan sonra yukarıya doğru zıplama yönünde hareket ediyor. Peki bu yıl içinde nelerin yaşanacağı ve tomurcuklanma aşamasındaki girişimcileri, hangi fırsatların beklediği konusunda neler düşünüyorum? Üzgünüm ki kolay bir cevap bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacak. Bu yıl, şirketlerin yaptıkları işleri devam ettirmekten başka seçenekleri yok. Kariyer hayatımın tamamında daima içgüdülerime dayanarak kararlar verdim. Ancak bu kararların alındığı süreçlerde gerçekten çok sıkı çalıştım. Bugün geriye dönüp baktığımda birkaç kilit davranış tarzının yeniden doğmakta olduğunu görüyorum.

Yeni davranış şekilleri
Öncelikle etrafınızı güvenilir ve yetenekli insanlarla doldurmanız şart. Bir iş kurmak devasa bir zaman ve enerji gerektirir. Etrafınızda sevdiğiniz ve güvenilir insanlar olduğunda büyük taahhütlerin altına girmek çok daha kolaydır. Benim tam günlü işlerimden biri de iyi CEO’larımın ve yönetim direktörlerimin çoğunun mutlu olmasını sağlamak ve bir sonraki girişimim için yenilerini bulmaktır. Biz Virgin’de basit bir yapılacak işler listesi kullanırız. Yaptığımız her işin muhakkak inovasyoncu, belirli bir kaliteyi tutturan, ödenilen paranın karşılığını veren ve bir parça da mizah duygusu taşıyan özelliklere sahip olması gerekir. Ayrıca müşteri hizmetlerine odaklı olmalarını da isteriz, çünkü tek amacımız şirketlerimizde gösterişsizliği ve şeffaflığı ön plana çıkararak müşterilerin sevgilisi olmaktır. Zamanlama da çok önemlidir. Eğer her şeye yeniden başlama fırsatım olsaydı, hemen hemen her şeyin iyi günlerdeki fiyatının yüzde 50-90 altında satıldığı resesyon günlerinde daha çok şirket kurardım. Böylesi zamanlarda genellikle üst derecede becerikli pek çok insan, piyasada boş gezer ve büyük şirketler arasındaki ölümcül rekabet gözlerini şirket içindeki kendi faaliyetlerine ve sorunlarına diker. Bu tip bir iklim genç, ihtiraslı ve çevik şirketler açısından kendilerini ispatlama ve büyümeleri için bulunmaz bir fırsattır.
~

Resesyon fırsatı 1970’lerdeki resesyon döneminde
Virgin Records’u büyütmüştük. 1990’ların başlarında ise mağrur rakip hava yolları resesyondan ve Körfez Savaşı’ndan çıkılmasıyla kendilerini toparlarken biz de Virgin Atlantic’i büyütmekle meşguldük. Bugün yeni girişimler için gıdadan tutun da imalata, yenilenebilir enerjiye ve hatta uzaya kadar bile pek çok sektörde benzer fırsatlar var. İnsanlar, genellikle küçük şirketlerin tomurcuk açamamasının kilit nedenleri olarak bankalardan finansman bulamamalarını veya ekonomik şartları sorumlu tutarlar. Ancak girişimcilerin de kendi şirketlerinin sorumluluğunu üstlenmeleri ve ona dört elle sarılması gerekir. Sözde girişimcilerin çoğu erkenden pes eder. İşin başındaki zorlukların üstesinden gelebilmeniz gerekir. Virgin Atlantic’in ilk açılış uçuşu neredeyse tüm grubu çökertiyordu. Londra’dan Newark’a yapılacak ilk uçuşumuzu gerçekleştirebilmek için 6 ay boyunca deliler gibi çalışmış ve sonunda herkesin konuştuğu müthiş bir başarıyı yakalamış ve onu 70 kasa şampanyayla kutlamıştık. Londra’ya geri döndüğümde beni evimin önündeki merdivenlerde oturan o dönemki banka yöneticim karşılamıştı. Bana bankamın yeni bir havayolunu finanse etmek için istediğim kredi limiti artırımı talebimi kabul etmediğini söylemeye gelmişti. Eğer 3 milyon Pound’luk kredi limitimizin artırılması talebimizde ısrar edecek olsaydık bu banka artık çeklerimizi bile kabul etmeyebilirdi. İnsanlar, artık hiç kredi alma şansımız olmadığını duydukları anda yiyecek ve yakıt tedarikini keseceklerdi. Yolcular bizden bilet almayacaktı. Tüm bir hafta sonu boyunca denizaşırı şirketlerimizden çekebildiğim kadar parayı çekip bu bankadaki hesabıma aktararak nakit pozisyonumu güçlendirmiş ve sonra da büyük bir hızla çalıştığım bankayı değiştirmiştim. Bu bana iyi bir girişimcinin bahanelerin arkasına saklanmaması ama çözümler araması gerektiğini öğretmişti. Şimdi bulunduğunuz yerlerden dışarı çıkın ve 2010’u bu nitelikte şirketler kurmaya adayın. Eski bir Çin atasözünün söylediği gibi “Zenginlik iyi günlerde, imparatorluk ise kötü günlerden çıkılırken kurulur.”

BİR İŞ KURMANIN VE ONU BÜYÜTMENİN 5 ADIMI
Genellikle bana kariyer hayatım boyunca kurduğum başarılı şirketler deneyimimde gizli bir sırrım olup olmadığı sorulur. Bu yüzden ben de oturup Virgin’in başarılı girişimlerini nelerin karakterize ettiğini ve daha da önemlisi olayları doğru dürüst kavrayamadığımızda nelerin kötü gittiği hakkında biraz düşündüm. 40 yıllık tecrübenin ışığında 5 tane “sır” olduğunu keşfettim.
~
1-Yaptığınız işten zevk alın Yeni bir iş kurmak, devasa miktarda sıkı çalışma ve olağanüstü fazla zaman ayrılmasını gerektirdiğinden o işten zevk almanız gerekir. Batı Londra’daki bir bodrum katında Virgin’i kurduğum zaman aklımda asla bir imparatorluk kurma fikri yoktu. Sadece faturalarımı ödeyebilecek ve beni eğlendirecek bir şeyler yaratma fikriyle yola çıkmıştım. Ortada ne büyük bir plan ne de strateji vardı. Virgin ismini bile ayak üstü bulmuştum. Bir akşam hepsi de iş dünyasına yeni girmiş birkaç arkadaşımla içkili bir ortamda sohbet ederken grubumuzun adının Virgin olmasına karar vermiştik. Bu isim bize pek havalı gelmişti ve gerçekten de bu işe çok yakışmıştı. Bana göre bir iş kurmak demek yetenekli insanları bir araya getirmek ve diğer insanların hayatlarında gerçekten bir fark yaratacak bir şeyler yaratarak gurur duyulacak bir şeyler yapmaktan ibarettir.
2-Kendi ayakları üzerinde durabilen bir şeyler yaratın Elinizde ister bir ürün ister bir hizmet ya da marka olsun yeni bir iş kurmak ve onu günümüz modern dünyasında hayatta tutmak ve büyütmek hiç de kolay değildir. Bugün bir fark yaratmak için gerçekten radikal derecede farklı bir şeyler yapıyor olmanız gerekir. Son 20 yılın en başarılı şirketlerine bir bakın. Örneğin Microsoft, Google veya Apple, hepsi de kendi sektörlerinde daha önce hiç yapılmamış şeylerle meydana çıkarak ortalığı sallamış ve inovasyon yapmaktan asla vazgeçmemişlerdi. Bugün ise sözü geçen baskın güçler arasında yer almaktadırlar.
3-Sizin için çalışan herkesin gurur duyduğu bir şeyler yaratın Şirketler, genellikle bir grup insandan oluşur ve onlar sizin en kıymetli varlıklarınızdır.
4-İyi bir lider olun Bir lider olarak gerçekten iyi bir dinleyici olmanız gerekir. Kendi fikrinize elbet güvenmelisiniz, ancak birtakım müzakereler yapmadan kendi fikrinizi empoze etmenin hiçbir alemi olmadığını da bilmelisiniz. İyi fikirler veya iyi tavsiyeler üretme konusunda kimsenin tekel kurma hakkı yoktur. Odanızdan dışarı çıkın, insanları dinleyin, onları konuşturun ve onlardan öğrenin. Bir lider olarak insanları övme konusunda da olağanüstü başarılı olmanız şarttır. İnsanları asla herkesin içinde eleştirmeyin, asla sinirlenmeyin ve bir iş hakkıyla yapıldığında iş arkadaşlarınızı övmekte daima müsrif olun. İnsanlar övüldükçe kendilerini geliştirir. Yanlış bir iş yaptıklarında zaten hatalarının farkında olduklarından genellikle bu yanlışlarının yüzlerine söylenmesine gerek kalmaz. Eğer birileri yeterince çalışmıyorsa onu hemen gözden çıkarıp işten atmayın. Bir şirketin samimi bir aile gibi olması gerekir. Belki de şirket içinde ona daha uygun başka bir pozisyon vardır. Bu gibi vakaların çoğunda her türden kişiliğe uygun farklı pozisyonlar olduğunu göreceksiniz.
5-Öngörülebilir ve şeffaf olun İyi bir lider çalışma masasına çakılıp kalmaz. Ben hayatımda ofis ortamında çalışmadım daima evimden çalıştım. Ancak sürekli dışarı çıkar ve insanlarla birlikte olurum. Sanki sürekli seyahat halinde gibiyimdir, ancak çantamın içinde daima anında sorunlar, tasalar veya iyi fikirleri not edebilmemi sağlayan bir laptop bilgisayar taşırım. Eğer bir Virgin Atlantic uçağının içindeysem muhakkak o uçaktaki personelle ve yolcuların çoğuyla tek tek tanışır sohbet ederim. Eğer bir grup Atlantic kabin ekibi üyesiyle karşılaşıyorsanız onlardan garanti 10 öneri veya tavsiye alacaksınız demektir. Onları hemen oracıkta not ettiğimden 10’unu da hatırlarım. Uçaktaki bütün yolcularla tek tek el sıkıştığımdan onlardan da herhangi bir şikayet veya önerileri hakkında bilgiler toplayabilirim. Onların isimlerini, e-posta adreslerini anında kaydettiğimden ertesi günü onlara derhal geri dönebilirim. Kuşkusuz ki atadığım yönetim direktörlerinin de aynı felsefeyi paylaşıyor olmalarını sağlamaya çalışırım. İşte bu sayede tıpkı bir küçük işletme sahibinin kendi aile şirketini çalıştırdığı gibi biz de büyük bir şirketler grubunu yönetebilmekteyiz. Yani dostça ve duyarlılıkla. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz