Mutluluk avantajı

Son 10 yıldır pozitif psikolojiye duyulan genel ilgi oldukça arttı.

1.01.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Mutluluk avantajı
Aslında pozitif psikoloji çok da yeni bir şey değil. Ancak yakında durdurulması imkansız bir güçle işletme dünyasında yerini alacak gibi görünüyor. Martin Seligman ile Mihaly Csikszentmihalyi, pozitif psikolojiyi şu şekilde tarif ediyor: “Biz zaman içinde bireyler, aileler ve topluluklar arasında bilimsel bir anlayışın ve etkili müdahalelerin gelişmesini sağlayacak pozitif bir çalışma psikolojisinin doğacağına inanıyoruz.” Son 10 yıldır pozitif psikolojiye duyulan genel ilgi oldukça arttı. Her geçen gün daha fazla sayıda insan, kendi potansiyelinden nasıl tam olarak faydalanabileceğini öğrenmeye çalışıyor. 2006 yılında Harvard’ın pozitif psikoloji dersi, üniversitenin en popüler sınıfı oldu. Negatif odaklanmaları haber bültenlerinde de görebiliyoruz. CNN’e bir bakın. Her gün, her saat dünyanın dört bir yanında gerçekleşmiş kötü olayları seyretmekten içiniz kararır.

Bütün televizyon kanallarındaki son dakika haberleri hep şiddet, vahşet ve trajediyle doludur... Bu durum çok moral bozucudur. Bütün bir gün işte çalıştıktan sonra eve geliriz ve genellikle gün içinde nelerin iyi gitmediğini düşünerek içimizi kemiririz. Televizyonda haberleri açarız ve bir kez daha kafamıza “balyoz” gibi inen iç karartıcı haberlerle karşılarız. Artık bu paradigmayı değiştirmenin vakti geldi. Bu konunun tamamının çözümünün bu köşeye sığdırılması mümkün değil. Bu makale aslında “mutluluk avantajı”na odaklanan bir köşe yazıları serisinin ilki. Pozitif psikoloji taraftarlarından biri de “Mutluluk Avantajı” adlı kitabın yazarı Shawn Achor’dur. Achor, pozitif psikoloji alanında çığır açan insanlardan birkaçıyla birlikte çalışmış ve zamanında Harvard’da en popüler ders olan meşhur “mutluluk” dersinin öğretimi ve tasarımında lider öğretim üyesi rolünü oynamıştır. Şimdi yapmanız gereken ilk işlerden biri gidip Achor’un TED konuşmasını dinlemektir. Burada kendisi sadece birkaç dakika içinde seri bir şekilde ve şeytani bir mizahla yüklü olarak kendi düşüncesini izah ediyor. Achor, size uzun vadeli mutluluk biliminin yüzde 90’ının sizin dünyaya nasıl baktığınızla şekillendiğini söylüyor. Pozitif psikoloji meydan okuması, bizim kendi yaşamlarımıza ve dünyaya baktığımız gözlükleri değiştirecektir. Peki bunu başarmanın yolları neler? Achor bize “21 Günlük Minnettarlık Listesi” öneriyor.
Aslında çok da basit: Kendinize 21 satirli bir tablo yapın.

Günlerin her biri için minnettar olduğunuz 3 şey yazın. Bunu 21 gün için tekrarlayın. Bir ilerleme kaydettiğinizi ve bir şablon oluştuğunu görmeye başladığınızda derhal “Gözlem” bölümüne not düşün. Bu alıştırma sizin pozitif psikolojiye karşı yatkın olup olmadığınızı anlamınıza yardımcı olmak için tasarlandı. Burada hakem siz olacaksınız.

Achor, bizim insanlara pozitif bir odak kazandırabilmemiz halinde onların yaptıkları işler ve onları nasıl daha iyi yapmaları gerektiği doğrultusunda daha iyi bir tutum ve davranışa sahip olacaklarını ileri sürüyor. Eğer bir çalışma grubunda pozitif bir tutum ve davranışlar silsilesi gelişmiş olursa o zaman onların kendi işlerinde karşılarına çıkan sorunlara daha iyi çözümler bulma ihtimalleri de çok yüksek oluyor. Geleneksel düşünce sistemi ancak üretmek için çok sıkı çalışınca başarılı olunacağını varsayar... Ardından da başarılıysanız zaten otomatikman mutlusunuz önermesi gelir. Ben çok uzun bir zamandır bunun bir tercih meselesi olduğunu düşünüyorum. İnsan pozitif tutum ve davranışlar içinde olmayı da pekala tercih edebilir.~

Ben bu konuyu özellikle aile şirketleriyle ilişkilendirmek istiyorum. Ailenizde hakim olan tutum ve davranışları gözünüzün önüne getirin. Pozitif tutum ve davranışları benimsemiş ve birlikte çalışan bir ailede pozitif psikolojinin ne gibi bir etkisi olabilir? Muhteşem olur. Aile Şirketlerinin Küçük Kırmızı Kitabı’nda şöyle yazmıştım: “Şayet her gün düzenli olarak işten eve geldiğinizde ‘Vay canına! Ne kadar güzel bir gün geçirdim’ diye ortalığı yıkar ve ardından o gün neler yaptığınızı ve nelerin sizin için enteresan, meydan okuyucu olduğu hakkında tartışırsanız o zaman evinizde yaşayan herkes de sizin neler yaptığınız ve onları nerelerde yaptığınız hakkında pozitif bir algılamaya sahip olur. Hatta size yardımcı olmak bile isteyebilirler. Ancak diğer taraftan işten eve her gelişinizde homurdanır ve kendi işinizdeki sorunlardan şikayet ederseniz, o zaman aileniz sizin her gün işe gittiğiniz için bir aziz olduğunuzu düşünebilir ama sizin iş yerinizi de asla çalışılmaması gereken bir yer olarak görür.” Ailelerin kendi aile kültürlerini önemsemeleri kaçınılmazdır. Bir aile içinde pozitiflik ve negatiflik bileşenleri olabilir. Burada bizim amacımız kendimiz için doğru olanı seçmemizi sağlayacak yöntemler bulmaktır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz