ABD'nin ve diğer gelişmiş dünya ekonomilerinin yaz aylarında yavaşlamaya girmesi sürpriz değil.
12 Haziran 2011 tarihinde yapılan seçimin sonuçlarına ekonominin etkin yönetimi açısından bakıldığında AKP'nin yüzde 50'ye yakın oy alarak tek başına hükümeti devam ettirmesi, buna karşın Meclis'te anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğa sahip olmaması piyasaların arzu ettiği sonuçtu. Buna rağmen piyasaların seçim sonrasında düşüşe geçmesi şaşırtıcı oldu. Çünkü bizler seçimle meşgulken dünya ekonomilerinde iyice kendini hissettiren yavaşlama ve Yunanistan'ın yeniden alevlenen borç krizini ihmal ettik. ABD'de risk algılamasını gösteren VIX Oynaklık Endeksi'nin aylar sonra 20 sınırını aşması dünyada risk iştahının yaz başında iyice azaldığını ve Türkiye piyasalarındaki düşüşün de bundan kaynaklandığını gösteriyor. ABD'nin ve diğer gelişmiş dünya ekonomilerinin yaz aylarında yavaşlamaya girmesi sürpriz değil. İki yıldır krizden çıkmakta olan ABD'de sanayi tarafı iyi ancak gayrimenkul istenen toparlanmayı gösteremiyor. Çin'de ise yükselen enflasyona karşı kredi büyümesini azaltmaya yönelik tedbirler, yavaşlama yönünde sonuç vermeye başladı. Avrupa'da, Yunanistan sorunu aslında ileride benzer sorunları yaşayacak diğer üye ülkeler için ne yapılacağı sorunuyla ilgili daha büyük bir problem. Yani Yunanistan kurtarılırsa AB'nin sorunları bitmeyecek. Almanya dışında AB'de parlak görüntü veren büyük ülke yok. Küresel ekonomide yaz aylarında biraz yavaşlama olması yeni bir dünya krizi olarak algılanmamalı. Aksine bu durum faizlerin düşük gitmesi ve petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarının bir miktar düşmesine yol açarak uzun vadeli toparlanmaya destek verecek.
Türkiye'nin kredi notu tekrar gündemde
Türkiye'nin kredi notunun hak ettiği seviyenin altında olduğu yaygın kabul görüyor. Nitekim üç büyük kredi kuruluşu da Türkiye'nin kredi notu görünümünü pozitifte tutarak bir sonraki değişikliğin bir not artırımı olacağını göstermekte. Seçimin hemen sonrasında Moody's Türkiye'nin artan cari açığının kredi notuna baskı yapacağını söylerken Fitch ise tam tersine cari açığın tek değişken olmayıp alınan önlemler işe yararsa Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye çıkabileceğini ima etti. Moody's ise ülke için yaptığı açıklamanın aksine Türk bankalarının görünümünü yükseltti. S&P'den yeni bir açıklama gelmedi ama Türkiye'de ofis açma kararının Türkiye'nin kredi notuna verdiği önemi gösteriyor. Bize göre Türkiye, gerek cari açığa karşı almakta olduğu önlemler gerekse bütçe performansında seçim öncesi gösterdiği başarıyla seçim sonrasında her ay not artışına biraz daha yaklaşacak. Dünya ekonomisi için yukarda çizdiğimiz tablo da Türkiye'ye yardımcı olacak. Çünkü küresel düşük faiz ortamı Türkiye'ye portföy ve doğrudan sermaye yatırımlarını özendirecek. Bu da cari açık probleminin çözümününde Türkiye'ye zaman kazandıracak. Diğer yandan petrol ve emtia fiyatlarında gerileme Türkiye'nin hem cari açık hem de enflasyonununu doğrudan azaltıcı etki yapıyor. Sonuç olarak yılın son aylarında kredi notu artışlarının gelmesini ve Fitch'in artırması durumunda Türkiye'nin yatırım yapılabilir kredi notu seviyesine çıkmasıyla uzun vadeli yeni bir büyüme döneminin başlamasını bekliyoruz.
Türkiye'nin orta vadeli potansiyeli
Bu beklentiyle piyasalarda oluşan düşüşler orta vadede bir alım fırsatıdır. Özellikle İMKB'nin 60.000 seviyesine kadar gerilemesi pek çok büyük piyasa değerli hisselerde alım fırsatı yarattı. Kredi büyümesine karşı alınan önlemler kısa vadede olumsuz etki yaratsa da bunların orta ve uzun vadede bankaların kendileri için de olumlu etkileri olacak. Çünkü yatırımcı açısından bankaların uzun yıllara yayılan yüzde 25 kredi büyümesi, birkaç yıl yüzde 40 büyüyüp sonra yüzde 10-20 düşmesinden daha iyidir. Yaz aylarında enflasyonun yüksek ve dalgalı seyretmesi faizleri nispeten yüksek tutabilir ancak sonbahara doğru gerek bütçe performansı gerek enflasyonun yeninden inişe geçmesi ile faizlerde de tekrar düşüş başlayabilir. Döviz kurlarında ise hem cari açığın yüksek seyretmesi hem de Euro/dolar paritesinde dalgalı seyir ile aynı ölçüde pozitif olmak zor. Birkaç yıldır 1,40-1,60 arasında oldukça istikrarlı seyreden TL/dolar kurunun artık 1,50-1,70 aralığında dalgalanması beklenebilir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?