Referandum 12 Eylül’de. Yayınlanan çeşitli araştırma sonuçlarına göre evet ve hayır cevapları arasında büyük bir fark yok; ancak sandıktan “evet” çıkacağa benziyor. Halk oylaması bir ön seçim havasında yaşandığı için referanduma halkın “evet” demesi ve değişikliğe gidilmesi halinde başımıza neler geleceği konusunu pek anlamış değiliz. Tüm iletişim her zaman olduğu gibi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çizdiği gündemde yürüyor. Erdoğan bir taş atıyor. CHP ve diğer partiler, günlerce ona cevap veriyor ve kendileri adına vakit kaybediyorlar.
Batı’da siyasi iletişim kampanyalarının bir hedefi, bir stratejisi ve bir uygulama takvimi olur. Bunun en güzel örneği Obama’nın kampanyasıydı. Her basamak iyi yönetildi, krizler sağduyuyla çözüldü.
Sonuçta, tüm dünyayı şaşırtan bir başarı geldi. Bizim partiler hala günü kurtarıyor. Taban siyaseti yapmak, meydanlardaki halktan alkış alabilmek adına, sadece günlük taktiklere mahkum kalınıyor. Bu kadar okumuş insan var.
Bir Allah’ın kulu çıkıp da muhalefetteki liderlere, “Sayın Başkanım, halka niçin ‘hayır’ demesi gerektiğini tam olarak anlatamadık” demiyor mu? “Başbakan gündemi belirliyor, biz de nutuk çekme aşamasının ötesine geçsek artık” diyemiyor mu? Belli ki diyemiyor. Görünen o ki eylül ayının gündeminde, siyasi iletişimsizlik olacak.
Suçlamalar, kavgalar arasında bir koca ay daha geçecek. Ülkemizde siyaset, iletişim biliminin gerçeklerinden uzak bir sektör olarak yaşamayı sürdürecek.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?