<b>Görüş Afa Boran / Credit Suisse First Boston (CSFB) Analisti</b> </b>YABANCI SATIŞLARI BEKLENEN KADAR OLMAYABİLİR</b> MSCI (Morgan Stanley-Capital International) endek...
Görüş
Afa Boran / Credit Suisse First Boston (CSFB) Analisti
YABANCI SATIŞLARI BEKLENEN KADAR OLMAYABİLİR
MSCI (Morgan Stanley-Capital International) endeks ağırlıklarının değişimi rutin bir değerlendirme ama bu sefer bazı önemli (Çin gibi) ülkelerin ağırlıklarının önemli bir şekilde artırılması, diğer ülkelerin ağırlıklarının azalmasında neden oldu.
Yaptığım hesaplara göre, artan ağırlıklar ve eklenen ülkeler, hali hazırda MSCI endeksindeki ülkelerin genelde ağırlıklarını yüzde 17-18 arasında azalttı. Bunun bu piyasalara belli bir negatif etkisi olacaktır. Böyle bir değişiklik bekleniyordu, ama yine de fon yöneticileri henüz portföylerini bu yönde tamamen değiştirmemişlerdi.
Yüzde 18’lik değerlerde olmasa bile, yabancı yatırımcılardan belli bir miktar satış gelecek ve bunun da piyasalara negatif etkisi olacaktır. Türkiye'nin de endekste ağırlığı da yüzde 18 indirildi. Yabancılar elinde bulunan yaklasik 10 milyar dolarlık hissenin yüzde 18'ini satarsa, 1.8 milyar dolarlık bir çıkış olur gibi, bir matematiksel sonuca gitmek bence yanlış olur.
Çünkü, yabancıların portföyü zaten hali hazırda bir miktar Çin ve Malezya gibi endekse eklenen yeni piyasaların hisselerini içeriyor. Ve yabancılar zaten belli bir suredir satışta. Onun için sadece bu endeks artışından dolayı bu kadar bir satış beklemek yanlış olur.
Ancak, bu arada büyük halka arzlar gelirse, yeni hisselere portföyde yer açmak için şu anda ellerinde bulunan hisselerin satışı da buna eklenirse, bence yabancı satışları belki 1 milyar doları bulabilir, yoksa bence satışlar olacak ama rakam olarak bu rakamın epey altında kalacaktır.
ABD’deki faiz artışına gelince... Faiz artışlarının devam edeceği, özellikle çekirdek enflasyonun tavan olarak görülen yüzde 3 seviyesine yaklaşılmasından dolayı bekleniyor. Bu seviye, FED tarafından maksimum olabilecek seviye olarak görüldüğünden, bundan sonra FED, piyasa ve faiz müdahalelerinde daha agresif davranacaktır. Bizim tahminimiz, bundan sonraki her FED toplantısından (biri 27-28 Haziran, diğeri de yıl sonuna doğru) binde 25'lik artış kararların çıkacağı yönünde.
Enflasyonun ve büyümenin gidişine göre artışlar daha fazla da olabilir.Bunun gelişmekte olan ülkelere etkisi bence negatif olacaktır. Özellikle piyasanın fiyat/kazancı olarak hala yüksek değerler olduğunu göz önüne alırsak, Türkiye de bundan nasibini alacaktır.
YATIRIMCILARIN DİKKATİNE
Faizlerde büyük düşüş var. Artık alışılmış yüksek faizler, yüksek reel getiriler artık yok. Bono, mevduat, repo ve döviz mevduatına verilen yüksek faizlerden bahsediyoruz. Peki, tek seçenek borsa mı? Mevduatınızın vadesi doldu ve yıllık yüzde 30 nete gelen mevduata tekrar yatırmak istemiyorsunuz.
Hazine bonosu faizleri de düşük. Alınabilir mi diye düşünüyorsunuz. Repo oranları derseniz, keza aynı şekilde, oranlar son derece düşük. A tipi yatırım fonları, borsanın durumu nedeniyle, pek cazip gözükmüyor. B tipi fonların getirisi de sizi tatmin etmiyor.
Dövizin artış oranı da belli. Doların yüksek primi de sizi aldatmasın... Bu prim, dış kaynaklı ve ne zaman tersine döneceği bilinmez. Tek alternatif borsa gibi gözüküyor. Fakat, borsanın da durumu ortada. Peki ne yapılacak? İşte size Capital’in önerileri:
- Paranızı kendiniz yönetmeye kalkmayın. Bankanızdan veya aracı kurumunuzdan mutlaka danışmanlık alın ve tasarruflarınızı yönetme işini profesyonellere bırakın.
- Portföyünüze ilgisiz kalmayın. İçinize sindireceğiniz bir yapıda olmasına dikkat edin.
- Kendiniz yönetmekte ısrarlı iseniz, paranın önemli bölümünü sabit getiriliye yatırın. Mevduat, tahvil, repo ve B tipi likit fonu tercih edin. Hiç olmazsa bir miktar getiriyi garanti edin.
- Borsada hisse senedi alacaksanız, kulaktan dolma bilgilere kanmayın. Bir kağıtta ısrarlı olmayın ve tüyolara güvenmeyin.
- Borsada günlük işlem yapan oyuncuların değil, ekonomist ve analistlerin değerlendirmelerine dikkat edin. Örneğin Capital’in her sayısında aracı kurumların araştırma bölümlerinin yönetici ve uzmanlarıyla görüşmelere yer veriyoruz. Bunlar sizin için gerçekten önemli bir kaynaktır.
- Geçmişin hesabını değil, geleceğin hesabını yapın ve yatırımlarınızı bu doğrultuda yönlendirin.
REPO
- Geçtiğimiz ay piyasada yaşanan bazı gelişmelerden dolayı repo faizleri bir ara yüzde 75’lere kadar yükseldi.
- Kamu bankalarının mevduat faizlerindeki indirimi, repo hacmini daha da büyüttü.
- Özellikle borsada beklenen çıkışın bir türlü gerçekleşmemesi sonucu, A tipi fonlardan umduğunu bulamayan birçok yatırımcı, repoyu tercih etmeye başladı.
- Hazine’nin dış borçlanması, repo faizlerinde önemli bir etken olacak. Ayrıca, cep telefonu lisans anlaşmasının imzalanması, -ki bu ay bekleniyor- Hazine’ye hatırı sayılır bir rahatlama sağlayacak.
- Hazine’nin TL bakımından rahatlaması, repo oranlarına yansıyacaktır. Bu yüzden haziran ayındaki oranların yüzde 20-30 aralığında olacağı tahmin ediliyor. Tabii, bazı olağan günler haricinde...
TAHVİL – BONO
Cumhurbaşkanlığı seçiminin beklendiği gibi sonuçlanması ve ekonomiden gelen olumlu sinyallere rağmen, bono faizleri mayıs ayında yükselişe geçti. Mayıs ayına yüzde 30-31 seviyesinden başlayan faizler, piyasadaki Türk Lirası sıkışıklığının etkisiyle yüzde 35’lere kadar yükseldi.
Faizlerin yükselmesinde Hazine’nin dış borçlanma yapmaması, üçüncü GSM şebekesi satışı ile ilgili yapılan olumsuz açıklamalar ve dördüncü GSM şebekesi için 2 Mayıs’ta gerçekleştirilen yeni ihaleye teklif verilmemesi etkili oldu. Buna bir de iyice artan Türk Lirası sıkışıklığı eklenince, faizler yüzde 35’lere kadar yükseldi.
Haziran’da ne olacak? İşte Haziran ayına yönelik beklentiler:
- Bu ay piyasaların yönünü mayıs ayı enflasyon rakamları belirleyecek. Piyasadaki genel beklenti TEFE’nin yüzde 1.5-2, TÜFE’nin de 1.8-2.3 aralığında çıkması yönünde.
- Ancak bu ay piyasalar TEFE ve TÜFE rakamlarından çok tarım fiyatlarındaki artışa endekslenecek. Tarım fiyatlarındaki artışın yüzde 2’nin altında çıkması durumunda faizlerde bir-iki puanlık bir düşüş yaşanabilir.
- Ancak, faizlerin tekrar yüzde 30 seviyelerine düşmesi için piyasadaki Türk Lirası sıkışıklığının azalması gerekiyor. Yani, Merkez Bankası’nın piyasaya para vermesi için döviz girişi gerekiyor.
- Bunun için de Hazine’nin dış borçlanma yapması şart görünüyor. Bu arada IMF’den gelecek olumlu açıklamalar da faizi aşağı çekebilir.
DÖVİZ
ABD Merkez Bankası FED’in faiz oranlarını yarım puan artırması, geçen aya damgasını vuran en önemli gelişme oldu. Ayın ilk günlerinde doların saltanatını yıkmaya çalışan Euro, FED’in faiz artırımının ardından bu atağını sürdüremedi ve dolar karşısında yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldı.
ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan’in, “Tüketimdeki artış durmazsa, yeni bir faiz artırımına gidebiliriz’”uyarısı da doların hem iç hem de dış piyasada biraz daha güçlenmesinde etkili oldu. Bankacılar buna bağlı olarak bazı yatırımcıların dolar aldığını söylüyor.
Doların haziran ayında da gücünü koruması bekleniyor. FED’in 27 Haziran’da yapacağı toplantıda faiz artırımı beklenmiyor. Ancak, bir sonraki toplantıda faiz artırımına gideceğine ise kesin gözüyle bakılıyor. Bu da doların gücünü korumasında etkili olacak.
Bu arada temmuz ayından itibaren döviz pozisyon rasyosu yüzde 20’den yüzde 100’e çıkacak. Bu nedenle bankaların önümüzdeki günlerden itibaren, açık pozisyonlarını kapatmaya başlayacağı ifade ediliyor.
Bunun anlamı da, bankaların piyasadan TL toplaması ve döviz satın almaya başlayacağı şeklinde yorumlanabilir.
YATIRIM FONLARI
Yılbaşından bu yana yatırımcıların vazgeçemediği enstrümanların başında gelen yatırım fonlarına ilgi mayıs ayında biraz azaldı. Borsada yaşanan düşüşün A tipi yatırım fonlarının, bono faizlerindeki yükselişin de B tipi yatırım fonlarının getirisini aşağıya çekmesi, talepteki düşüşte önemli rol oynadı. Yatırım fonlarından beklediği getiriyi elde edemeyen yatırımcılar da, portföylerinin bir bölümünü repoya kaydırdı.
Ancak, bu hareketin kısa süreli olacağı söyleniyor. Çünkü, pek çok yatırımcı, parasını profesyonel yatırımcılar tarafından yönetilmesini tercih ediyor. Bu yatırım fonlarının yine gözde yatırım araçları arasındaki yerini koruması bekleniyor.
Bu arada geçen ay boyunca da banka ve aracı kurumlar sermaye artırımı yapmak ve yeni fon kurmak için hazırlıklara başladı. Piyasalardaki yeni yükseliş trendi ile birlikte fonlara olan ilginin giderek artması bekleniyor.
Unutmayalım, tedirginliğiniz var ise kendinizi güvende hissetmenin yolu, B tipi likit fonlardan geçiyor.
MEVDUAT
Kamu bankalarının mayıs ayı başındaki faiz indirimlerine bazı özel bankalar da katıldı. Bu nedenle mevduattaki kanama mayıs ayında da sürdü. Repo faizlerinin de yüzde 75’lere kadar yükselmesinin etkisiyle, vadesi dolan mevduatların bir kısmının repoya kaydığı söyleniyor.
Merkez Bankası’nın uyarısından sonra kamu bankalarının Türk Lirası hesaplara resmi faizlerinin sadece üç-dört puan üzerinde artı puan vermesinin de mevduattaki çekilişte etkili olduğu söyleniyor.
Bu arada Döviz Tevdiat Hesapları’na (DTH) ilgi küçük çaplı da olsa artarak devam ediyor. Parasını döviz olarak değerlendirmek isteyen ve bunun karşılığında faiz geliri almak isteyen yatırımcıların DTH’lara yöneldiği ifade ediliyor. Bu arada bazı bankaların DTH hesaplarına verdikleri artı faizler de bu hesaplara ilginin artmasında etkili oluyor.
Ancak, unutmayın, bugüne kadar yükselen dolar, yarın size aynı getiriyi sağlamayabilir. Dış kaynaklı çıkış, bir süre sonra düşüşü de yanında getirebileceği unutmamalı. En iyisi, sepet yapılmalı...
BORSA
Mayıs ayında umduğunu bulamayan borsa, yabancı yatırımcılardan gelen satışlar nedeniyle yılbaşı değerinin altına kadar düştü. Siyasi ve ekonomik cepheden gelen olumlu açıklamalara rağmen dördüncü GSM şebekesi ihalesine teklif verilmemesi ve İş Bankası-Telecom Italia Mobile konsorsiyumuna satılan üçüncü GSM şebekesi hakkında çıkan söylentiler borsanın düşmesinde etkili oldu.
Yılbaşından bu yana tüm olumlu beklentileri satın alan borsaya yeni para girişi olmaması da düşüşün bir başka nedeni olarak gösteriliyor. Bu arada yabancı yatırımcılardan gelen satışların da piyasadaki yerli oyuncuları korkuttuğu söyleniyor. Bu nedenle yeni pozisyon almak istemeyen yerli oyuncuların bir süre için piyasadan uzak durduğu ifade ediliyor.
Bu gelişmelerin ardından haziran ayına buruk başlayacak olan borsanın gözü IMF’den gelecek açıklamalara çevrilmiş durumda. Mayıs ayında Türkiye’yi ziyaret eden IMF heyetinin raporunun olumlu çıkması halinde, geçen ay portföylerindeki Türk hisse senedi oranını azaltan yabancı fonların, yeniden Türkiye’ye gelmesi bekleniyor.
Ayrıca bu durumda rating kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notunu yükseltebileceği söyleniyor. Bu da hem yabancı hem de büyük yerli fonların tekrar borsaya girmesinde önemli rol oynayacak.
Bu arada mayıs ayı enflasyon rakamları da borsanın yönünde etkili olacak. Yüzde 1.5 civarında çıkacak enflasyon rakamının borsa endeksini yükseltebileceği söyleniyor.
Altı aylık bilanço beklentileri iyi olan hisse senetlerinde de haziran ayının ikinci yarısından itibaren hareketlenme yaşanacağı belirtiliyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?