Türkiye’de son 2 yıl, sektörler açısından beklenmedik gelişmelerin
yaşandığı bir dönem oldu. İthal tekstil ürünlerine gelen yüksek vergi,
maliyetleri aniden yükseltti. Ansızın yürürlüğe giren kış lastiği
yönetmeliği, lastik sektörü için bir kış sürprizine dönüştü. Ukrayna’da
bastıran kış, enerji sektörünü altüst etti. Bireysel emekliliğe gelen
devlet katkısı ise sektördekilerin yüzünü güldürdü. En önemlisi tüm bu
“hesap bozan gelişmeler” karşısında şirketler de boş durmadı. Hatta bu
farklı koşullara hızla adapte olanlar, rekabet üstünlüğü elde etmeyi de
başardı. İşte hesapları bozan olumlu ve olumsuz son dönem gelişmeler ile
şirketlerin “karşılık” stratejileri... Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı 6 ay önce et ve et ürünleri tebliğinde değişikliğe gitti.
İşlenmiş et ürünlerinde, karışım ürünleri yasakladı. Bu, tüm sektörün
hesaplarını alt üst eden bir gelişmeydi. Sektördeki tüm şirketler, 2 ay
önce piyasadan tüm karışım ürünlerini çekmek zorunda kaldı. Üstelik
boşalan rafların da doldurulması gibi bir zorluk da vardı. Tat Genel
Müdürü Arzu Aslan Kesimer, çok radikal bulduğu bu değişim karşısında
Maret’te neler yaptıklarını şöyle anlatıyor:
“Çok kısa sürede, ürün reçetelerimizi yenilememiz, yeni tebliğe uygun
yeni ürünler geliştirmemiz, eski ürün stoklarını doğru yönetmemiz
şarttı. Maret için 5 Aralık-5 Mart arasındaki süre bir seferberlik
gibiydi. Üretim planlama, AR-GE, fabrika, pazarlama ve satış birlikte
çok iyi koordine oldu. 3 ay gibi kısa bir sürede 36 farklı çeşit dana
etli, 16 çeşit piliç etli, 6 çeşit hindi etli ürün çalıştık ve rafa
sunduk. 35 yeni ürün çeşidi için reçete ve ambalaj çalışması yaptık.
Reçete değişikliği yapılmayan 15 üründe de punto büyüklüğü, ürün adı,
yüzde 100 ibareleri gibi değişiklikler talep edildiğinden bu ürünler
için de ambalaj çalışmaları yaptık. Tüketicinin güveninin yenilenmesi
bakımından bu, çok olumlu oldu. Ancak maliyetler en az yüzde 15 arttı.
Bu da tüketimi düşürebilir.”
Onlarca işlenmiş et üreticisini ilgilendiren bu tebliğ değişikliğini
Maret böyle aştı. Sadece işlenmiş et sektörü değil, tekstilden
bankacılığa, enerjiden konuta pek çok sektör son 2 yılda savaştan
depreme, yasa değişikliğinden vergi artışlarına hesapları bozan pek çok
gelişme yaşadı. Kimi şok eden bu gelişmelerin bazıları da hoş bir
sürprize dönüştü. İşte son 2 yılda Türk iş dünyasında hesapları bozan
gelişmeler...
ELEKTRİKTE KRİZ ETKİSİ
Türkiye’de elektrik piyasasını etkileyen en önemli faktörler olan
doğalgaz, yağış, sıcaklık gibi konular elektrik üreticileri tarafından
kontrol edilemiyor. Ayrıca elektriğin depolanamayan bir emtia olması,
elektrik
üreticilerini yıl içinde pek çok beklenmedik gelişmeyi yönetmek zorunda bırakıyor.~
Bunlardan birini Şubat 2012’de yaşadıklarını söyleyen Akenerji Genel
Müdürü Ahmet Ümit Danışman, “Birkaç günlüğüne de olsa, piyasada yaşanan
doğalgaz tedarik krizi sektörü olumsuz etkiledi” diyor ve yaşananları
şöyle anlatıyor:
“Doğu Avrupa’daki özellikle Ukrayna’daki aşırı soğuk havalar, Rusya’dan
Türkiye’ye gelen gazın miktarında azalmaya neden oldu. Elektrik
üreticileri gaz tedarik edemedi. Türkiye’nin doğalgaz iletim
altyapısındaki teknik problemler ve depolama imkanlarının kısıtlı olması
nedeniyle elektrik santrallerine gaz verilemedi. Elektrik talebinin
karşılanması için motorin, dizel gibi pahalı yakıtların kullanılması
zorunlu oldu. Bu da sistemde oluşan elektrik fiyatını çok yukarılara
taşıdı. Akenerji olarak, daha çok ikili anlaşmalarla satış yaptığımız
için doğalgaz santrallerimizde kısmen kesintiler yaşandığı bu dönemde
piyasadan yüksek fiyata elektrik tedarik ederek müşterilerimizin
elektrik talebini karşılamak durumunda kaldık. Yine de BOTAŞ ve TEİAŞ
ile görüşmeler, temkinli planlamalar sayesinde bu durumun etkilerini
minimum düzeye indirdiğimizi söyleyebiliriz.”
BÜYÜK TEŞVİK ŞOKU
Çağrı merkezi sektörünün hesapları ise yeni teşvik yasasıyla alt üst
oldu. Son yıllarda çağrı merkezi sektörü Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerine önemli istihdam sağlamıştı. Sektördeki şirketler
yatırımlarını artırmayı planlarken, “Teşvik Yasası” ile “İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu”ndaki yeni düzenlemeler, sektördeki yatırım planlarını
durdurdu. Çağrı merkezi şirketlerine farklı şehirlerde sunulan
teşvikler, yürürlükten kalktı. Sektörün lider şirketi Turkcell Global
Bilgi’nin genel müdürü Bahadır Pekkan yaşadıkları şoku şöyle anlatıyor:
“Mevcut destekler ortadan kalktı. Hatta ek maliyetlerin çağrı merkezleri
üzerine yüklenmesi durumuyla karşı karşıyayız. Ayrıca bu yıl
gündemimize giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndaki tebliğe göre
çağrı merkezleri ‘tehlikeli sektörler’ sınıfına sokuldu. Bu düzenlemenin
ofis ortamında çalışan çağrı merkezleri için yapılması, sektörün
gelişimine engel. Bu şekilde sektör gerçeklerini yansıtmayan
uygulamalar, getirisi olmayan ek maliyetlere ve dolayısıyla sektörün
büyüme potansiyelinin engellenmesine neden olacak. Kanundaki yeni
düzenlemenin sektöre yıllık ek maliyetinin en az 6 milyon TL olacağını
öngörüyoruz.”~
Şok eden bu düzenlemelerin olumsuz etkisini hissetmeye devam ettiklerini
söyleyen Pekkan, öncelikle yeni koşullara en uygun iş modellerini
bulmak için kolları sıvadıklarını söylüyor. Yine de yatırımlarını
sürdüreceklerini belirten Pekkan, “Sektörün lider oyuncusu olarak çağrı
merkezlerinin büyümesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması için
gerekli girişimleri yapmaya devam edeceğiz” diyor.
LASTİKTE KIŞ SÜRPRİZİ
Lastik sektörü büyük değişimlerin yaşandığı hareketli sektörler arasında
hiç olmadı. 2012’nin son çeyreğinde yürürlüğe giren kış lastikleri
yönetmeliği ise lastik sektörünün hesaplarını yeniden yapmasına neden
oldu. Bakanlık, geçtiğimiz kasım ayında ticari araçlarda kış
lastiklerinin zorunlu olmasıyla ilgili yönetmeliği yürürlüğe soktu.
Aslında kış lastiklerine yönelik olarak bir zorunluluğun getirileceği
gündemdeydi fakat tam tarihi ve detaylarıyla ilgili olarak lastik
üreticilerine bir bilgilendirme yapılmamıştı. Bu nedenle yönetmeliğin
kısa sürede yürürlüğe girmesi sektörün hesaplarını olumlu yönde
değiştirmesini sağladı. Çünkü bu, piyasadaki 16 milyon lastiğin yaklaşık
5-6 milyonunu ilgilendiren bir durumdu.
Türk Pirelli CEO’su Mete Ekin, yönetmeliğin yayınlanmasıyla birlikte
üretim planlarını revize ettiklerini söylüyor. Bu sayede stoklarını
hazır bulundurarak talepleri en iyi şekilde karşılayabildiklerine dikkat
çeken Ekin, şöyle devam ediyor:
“Kış lastiği satışlarımızı ciddi oranda artırmış olduk. Yönetmelik
öncesinde Avrupa’da yaşanan krizin de etkisiyle üretim kapasitesinde
sıkıntı yaşıyorduk. Tüm sektörde yeniden bir toparlanma oldu. Türkiye
lastik pazarının yüzde 15’ini kış lastikleri oluştururken bu pazarın
oransal olarak yüzde 30’a çıktığını gördük. Yani kış lastikleri pazarı,
1,5 milyon adetten 2,5 milyon adet seviyelerine ulaştı. Böylece toplam
lastik pazarı da 19 milyon adetlere ulaşarak büyümesini sürdürdü. Kış
lastikleri pazarı, yaklaşık 2 katı büyürken biz de kış lastikleri
satışlarımızı yüzde 100 oranında artırdık.”
BES'TE YENİ HESAP
Hesapları olumlu anlamda değiştiren büyük bir gelişme de bireysel
emeklilik sektöründe yaşandı. Sistemde 2013 yılından itibaren artık
devlet katkısı sistemi işlemeye başladı. Sektördeki bu gelişmeyi 3 büyük
şirketin genel müdürü de çok olumlu karşılıyor. Garanti Emeklilik Genel
Müdürü Cemal Onaran, bu değişikliğin getirdiği avantajları şöyle
aktarıyor: “2013 öncesi BES’te vergi teşviğinden katılımcıların yüzde
40’ından azı yararlanıyordu. Sisteme girişte kişilerin iki kez
düşünmelerine neden olan bir de stopaj durumu vardı. Vergi teşviğinden
yararlanmayanlar anapara üzerinden stopaj alınması nedeniyle sisteme
girmekte tereddüt ediyordu. Ocak 2013 itibarıyla devlet katkısı
uygulamasıyla her katılımcı yüzde 25 devlet katkısı alıyor. Ayrıca erken
çıkışta alınan stopaj uygulaması da revize edildi. Artık erken çıkış
durumunda sadece getiri üzerinden vergi ödeniyor.”~
Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mete Uğurlu ise devlet katkısıyla
birlikte yaşanan değişimi şöyle aktarıyor: “Ocak, şubat ve mart ayları
içinde BES’e katılımlarda beklentilerin de üzerinde bir artış söz konusu
oldu. 2012 yılının ilk 3 ayında 83 bin olan katılımcı sayısı artış
adedi, 2013 yılının ilk üç ayında 315 bin olarak gerçekleşti ve toplam
katılımcı sayısı 3 milyon 434 bini aştı.”
Yapı Kredi Emeklilik Genel Müdürü Taylan Türkölmez, beklentilerinin de
üzerinde bir büyümeyle karşılaşabileceklerini düşünüyor ve “2013 yılının
ilk üç ayına baktığımızda, geçen yılın aynı dönemine göre yürürlüğe
giren yeni sözleşme adedi olarak şirketimiz yüzde 243, sektör yüzde 135
artış sağladı. 2013 sonunda yüzde 40 büyürsek, 5 milyar TL civarında bir
fon büyüklüğüne ulaşabiliriz diye düşünüyoruz ama bunu zaman
gösterecek. Şu anda çok ciddi bir değişiklik var” diye devam ediyor.
KONUTTA PLAN DEĞİŞTİ
Hesap bozan bir diğer önemli değişim konut KDV oranlarında yaşandı.
Maliye Bakanlığı’nın yeni uygulamasına göre büyük şehirlerde artık
metrekare fiyatı 500 ila 1.000 TL arasında olan konutlardan yüzde 8,
metrekaresi 1.000 TL ve üzeri olan konutlardan yüzde 18 KDV alınıyor.
Böylece yeni konutlarda 150 metrekarenin altındaki dairelere uygulanan
yüzde 1’lik KDV de bir anlamda tarihe karışmış oldu. Yeni oranlar, 1
Ocak 2013’ten sonra ruhsatı alınan ya da ihalesi yapılan konutları
kapsıyor. Bu durumun ruhsatı 2013’ten önce alman yaklaşık 1 milyon yeni
konut stoğunu eritmesi beklense de konut üreticilerinin de tüketicilerin
de hesapları bozuldu.
Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Dur-bakayım, bu gelişmeyi şöyle
değerlendiriyor: “Uygulamaya giren yeni KDV oranları, sektörde yüzde 1
KDV avantajını ön plana çıkardı. 2013’ten önce proje satışına başlayan
tüm şirketler, bu avantajı kullanmaya başladı.”
Sinpaş GYO İcra Kurulu Başkanı Ömer Faruk Çelik ise 2012 yılının sektör
için belirsizlikler yılı olduğunu söylüyor ve devam ediyor: “2012,
sektörün KDV konusunda majör bir belirsizlik içine girdiği ve diğer
yandan da yabancılara mülk satışında mütekabiliyet şartının kalktığı ve
kentsel dönüşüm alanında da önemli yasal düzenlemelerin geçtiği bir yıl
oldu. Sektör yatay bir seyirde ilerledi ve yüzde 1 oranında büyüme
gösterdi. 2013 en iyi yıllardan biri olacak. Stoklar eriyecek. Konut
alıcısı için de avantajlı olacak. Ruhsatı önceden alınmış projelere
uygulanacak yüzde 1 KDV uygulaması, konut alıcısı için önemli bir
fırsat.”~
SURİYE İLE GERGİNLİĞİN FATURASI
Suriye ile Türkiye arasında yaşanan gerginlik, Suriye ile iş yapan pek
çok şirket için çok kötü bir sürpriz oldu. Bu beklenmedik gelişmeden
etkilenen şirketlerden biri de ambalaj sektörünün devlerinden Mondi.
Şirketin CEO’su Kaan Özkan bu gelişmeyle birlikte yaşananları şöyle
anlatıyor:
“Gerginlik Suriye’ye ihracatımızı sıfırladı. Suriye’ye ihracat yapan
çimento şirketlerine sattığımız kağıt torbaların satışı da onların
ihracatının ortadan kalkmasıyla sıfırlandı. Telafi için iç piyasaya
yöneldik. Rakiplerimiz de benzer problemler yaşayınca kapasitelerini
kullanamadıklarından yurtiçi piyasa rekabeti hızlandı. Bu da
kârlılıklarda düşüşe yol açtı. Dış piyasada farklı ülkelere satış
yapabilmek için araştırmalarımızı artırdık. Yeni pazarlarda yeni
müşterilere ulaşarak satışımızı eski seviyesine getirdik. Merkezimiz
Viyana ile koordi-neli çalışarak diğer ülkelerdeki Mondi fabrikalarında
üretilebilen çeşitleri de Türkiye pazarına sokarak ürün çeşitliliğine
gittik.”
Limak Holding Çimento Grubu Koordinatörü Gültekin Aksüyek de Suriye ile
yaşanan gerginliğin hesaplarını bozduğunu söylüyor. Aksüyek, bu nedenle
ihracatta olumsuzluk yaşadıklarını belirtiyor ve “İç piyasada Van
depremi gibi muhtelif nedenlerle oluşan talep, Suriye’nin olumsuz
etkisini nötr hale döndürdü” diye konuşuyor.
Özdoğan Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ali Özdo-ğan da otelleri Calista ve
tüm turizm sektörü için Suriye, Irak ve İran’la gerçekleşen yüksek
tansiyonlu ilişkilere dikkat çekiyor. Özdoğan, “Türkiye lokasyon olarak
çok riskli ve hassas bir bölgede. En ufak bir kıvılcım ülke turizmimizi
büyük ölçüde etkiliyor. Bu nedenle stratejik hata yapılmaması,
Türkiye’nin bu ateş çemberine yakınlaştırılmaması gerekiyor” diyor.
HAYRİ LEVİ / PANÇO YÖNETİCİ ORTAĞI
"İTHAL GİYİME ANTİ DAMPİNG PLANLARIMIZI BOZDU"
HESAPLAR ALTÜST
Yurtdışında ürettirdiğimiz ithal ürünler için gelen anti damping
vergileri, bizim bütün planlarımızı değiştirdi. Kurlardaki düzensizlik,
bütün hesaplarımızı alt üst etti. Tüm alışveriş merkezlerindeki kira
ödemelerimizi döviz cinsinden yaptığımız için finansal dengemiz bozuldu.
Zira biz satışlarımızı TL cinsinden yapıyoruz. Kur değişikliklerinden
etkilenmemek için kira anlaşmalarımızı ani kur değişimlerinden
etkilenmeyecek şekilde düzenlemeye çalışıyoruz. ÇİN’DEN TÜRKİYE’YE
Üretimimizin bir kısmını Çin’de yapıyorduk. Yeni gelen düzenleme
sonrasında aldığımız ürünlerin üzerine gelen vergi, yüzde 50 oranını
geçmiş durumda. Bir anda böyle bir verginin çıkması bütün planlarımızı
değiştirdi ve Türkiye’deki üreticilerimize dönmeye çalıştık.~ YERLİYE DÖNMEK SEVİNDİRİCİ
Fakat Türkiye’de Çin ve benzeri ülkelerin etkisiyle tekstilde birçok
fabrika kapanmış ve Türkiye’nin kapasitesi çok azalmıştı. Üretici
bulmakta çok zorlandık ve yüksek maliyetlerle satışlarımıza devam etmek
durumunda kaldık. Ancak üretime yerli olarak devam etmek yürekten
istediğimiz bir şeydi. Bu vesileyle yerli üretime dönmüş olmak da
sevindirici.
LEMİ TOLUNAY / İSTANBUL DERİ HAZIR GİYİM İHRACATÇILARI BİRLİĞİ BAŞKANI
"VARLIĞIMIZI KRİZ YÖNETİMİYLE SÜRDÜREBİLDİK"
ŞAŞIRTAN DEĞİŞİM
Türk deri sektörü, son 2 yılda sadece sorunlarla boğuştu ve kriz
yönetimi yaparak varlığını sürdürmeye çalıştı. Sektörün öngördüğü ve
planladığı değerler şaşırtıcı, beklenmedik şekilde değişti. 2-3 yıldır
çok ciddi hammadde sıkıntısı içindeyiz. Çok kısa dönemli stoklarla
çalışarak varlığımızı korumaya çalışıyoruz. YETERSİZ HAYVANCILIK
Et ve gıda sektörünün alt kırılımında bir sektör olan deri, ülkemizde
uygulanan etkisiz, yetersiz hayvancılık politikasının ve canlı hayvan
ithalatının sıkıntılarını 2-3 yıldır sürekli yaşıyor. Kentlere göç,
toplu taşınmalar, köylerin boşaltılması kırsal alanda hayvancılığı
tamamen bitirdi. Bunun yanı sıra hayvancılık sektörüne verilen devlet
desteklerinin yanlış yönetilmesi, beklenen büyük çiftlik işletmelerini
yararlı bir konuma getiremedi. ÜRETİM DENGESİ BOZULDU
Canlı hayvan ithalatıyla sağlanmaya çalışılan denge ise sadece et
kalitesi gözetilerek yapıldı. Güney Amerika ve Orta Avrupa ülkelerinden
deri kalitesi yetersiz büyükbaş hayvanlar getirildi ve getirilmeye devam
ediliyor. Kısa dönemli çözümler, Türk derisi üretim dengelerini ciddi
şekilde bozdu. Bunun yanı sıra Çin’in iç tüketimine ilişkin uluslararası
ham deri ve işlenmiş deri tedariği, dünya deri fiyatlarını şiddetle
dalgalandırdı. Ham deri fiyatları aniden muhtelif ırk ve kalitelerde
yüzde 20-35 arasında artış gösterdi.
MERİH CEYHAN / POLİNAS GENEL MÜDÜRÜ
SOK EDEN GUMRUK VERGİSİ ARTISI
ANA HAMMADDEMİZ
Bu yıl ana hammaddemiz olan polipropilenin gümrük vergisi yüzde 3’ten
yüzde 6,5’e çıkarıldı. Bu malzeme grubuna olan iç talep toplam 1,5
milyon ton ve yerli üreticinin kapasitesi ise sadece 140 bin ton. Yerli
üreticiler polipropilen ihtiyaçlarının yüzde 90’ını ithal etmek zorunda.
Vergi artışının ne derece yanlış olduğu ortada. Bu konuyla ilgili
rahatsızlığımızı yılın başında Ekonomi Bakanlığı’na ilettik ancak henüz
olumlu bir sonuç alınamadı.~ AVRUPA’NIN KRİZİ BİTMEDİ
Avrupa’da yaşanan mali sıkıntı da ambalaj sektörü için kötü sürpriz
oldu. Türkiye ambalaj sektörünün en büyük pazarı Avrupa. Ancak geçen
yıllarda yaşanan mali zorluklar sebebiyle Avrupa’ya ihracat eskisi gibi
avantajlı değil. Bu süreçte alacaklarımızı garanti altına alabilmek için
sigorta ve faktoring şirketleriyle çalışıyoruz. Garanti kapsamında
olmayan ticaret yapmıyoruz. ÇÖZÜM İÇ PAZARDA
Bu sıkıntıların neden olduğu maliyet artışı ve satışların düşmesi gibi
sorunları iç pazardaki yeni yatırımlar sayesinde aşmaya çalışıyoruz. Son
2 yılda başlıca müşterimiz olan baskı sektörünün yaptığı yatırımlarla
pazar büyüyor. Ayrıca büyük uluslararası ambalaj grupları, yatırımlarını
Türkiye’ye kaydırdı. Bütün bu olumlu gelişmeler, iç pazarımızı
büyütüyor. Dolayısıyla biz de satış organizasyonumuzu bu büyüyen
pazarda, bu şirketlerin hammadde tedariğinde çözüm ortağı olacak şekilde
düzenliyoruz.
DERYA GÜRERK / TÜRKİYE FİNANS GENEL MÜDÜRÜ
HESAPLAR HER TURLU BOZULDU'
KARŞILIKSIZ ÇEKLER ARTTI
Çek Kanunu’ndaki değişiklik sonrasında, piyasa koşullarının da etkisiyle
karşılıksız çeklerde artış yaşandı. Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar
Kanunu’nda yapılan değişiklikle kredi süreçlerinde yasanan es muvafakati
gibi bazı uygulama güçlükleri doğdu. OLUKLU DEĞİŞİKLİK
Bunun yanında leasing kanunundaki değişiklik ve sukuk ihracı konusundaki
düzenlemeler, özellikle katılım bankacılığı için son derece önemli
gelişmeler oldu. Leasing’e getirilen KDV teşviği yani 2011 sonunda
makine ve ekipmanlarda yapılan yüzde 18’den yüzde 1’e KDV indirimi
katılım bankalarını olumlu yönde etkiledi. 2012 yılında sektör, finansal
kiralama alacaklarında bir önceki yıla göre yüzde 14,2’lik bir büyüme
kaydetti. SUKUK DA BÜYÜYECEK
Bankacılık hizmetlerinin yanında leasing işlemlerine de aracılık
edebilen bankamız, yeni KDV avantajlarından da destek alarak 2012’de bir
önceki yıla göre leasing portföyünü yüzde 540 oranında büyüttü. Leasing
kanunundaki değişiklikle katılım bankalarının leasing portföyünü
artırması imkânı oluşurken, bu artış aynı zamanda sukuk ihracına konu
portföyde de artış sağlayacak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?