 
					
 
													 
													 
													 
													 
													 
														 
														 
														 
														 
														Lüks turizmde yeni dönemde misafirlerin daha az seyahat ettiğini ama daha uzun konaklama yaptığını belirten Four Seasons Hotel Sultanahmet Otel Müdürü Serap Akkuş, “Bu dönüşümle birlikte kişiselleştirme, sürdürülebilirlik, mahremiyet, wellness ve gastronomi öne çıkan başlıklar haline geldi” diyor.
 
		Turizmde lüks segment hızlı büyümesini sürdürüyor. 2024’ü 2,3 trilyon dolarla kapatan pazarın bu yıl 2,5 trilyon dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor. Future Market Insights’a göre 2030 yılında bu hacim de 3,3 trilyon dolar olacak.
Nilüfer Gözütok Ünal / [email protected]
Lüks segmentte büyüme sürerken büyümenin ekseni de değişiyor. Küresel lüks turizmde artık hızdan çok derinliğe odaklanıldığını belirten Four Seasons Hotel Sultanahmet Otel Müdürü Serap Akkuş, “Misafirler daha az seyahat ediyor ama daha uzun kalıyor; az yer görüyor ama o yeri daha anlamlı yaşıyor. Bu dönüşümle birlikte kişiselleştirme, sürdürülebilirlik, mahremiyet, wellness ve gastronomi öne çıkan başlıklar haline geldi” diyor.
Four Seasons Hotel Sultanahmet Otel Müdürü Serap Akkuş ile turizm sektörünü, lüks segmentini ve lüks turizmin yeni dinamiklerini konuştuk:
Türkiye’de turizm sektörü ve şehir otelciliği anlamında ilk 10 ay nasıl geçti? Geçtiğimiz yılın aynı dönemiyle kıyaslar mısınız?
2025’in ilk 10 ayı, Türkiye genelinde turizm talebinin güçlü seyrettiği dengeli bir sezon oldu. 2024’e kıyasla toplam talep ve hacim açısından benzer bir seviyedeyiz. Ancak şehir otelciliğinde dağılım daha farklı ilerliyor. İstanbul dönemsel dalgalanmalar yaşasa da kültür, gastronomi ve etkinlik turizmi sayesinde dinamizmini koruyor. Misafir profili tarafında ise gözle görülür bir değişim var. Tercihler daha bilinçli, beklentiler daha rafine. Artık lüks, sadece konforla değil hizmetin niteliği ve deneyimin bütünlüğüyle ölçülüyor.
Doluluk oranları, misafir karması, kârlılık açısından nasıl bir yılı geride bırakıyoruz?
Şehir otellerinde doluluklar güçlü ama homojen değil, bazı dönemlerde nefes alan bir pazar var. Kuzey Amerika ve İngiltere hala başlıca kaynak pazarlarımız. Bununla birlikte Güney Amerika, Asya, Avrupa’dan Fransa ve İtalya’da da istikrarlı bir artış görüyoruz. Bu yıl misafir karmasındaki çeşitlilik çok daha belirgin; seyahat motivasyonları farklı olsa da beklenti ortak: kişisel ve anlamlı bir deneyim arayışı. Kârlılık tarafında en büyük zorluk, herkesin bildiği gibi artan operasyonel maliyetler. Buna rağmen sağlıklı fiyatlama stratejileri ve deneyim odaklı gelir yönetimiyle pozitif bir tabloyu koruyoruz.
Bugün Türkiye’de turizm sektöründe lüks segment pazarın yüzde kaçını oluşturuyor? Son yıllarda burada oran nasıl bir değişim gösterdi?
Türkiye’de lüks segmentin payını tam sayılarla ifade etmek zor, çünkü resmi bir kırılım yok. Ancak şunu net görüyoruz: lüks artık bir niş değil, büyüyen bir alan. Son beş yılda üst segment otel yatırımlarının artması, markalaşmanın güçlenmesi ve özellikle gastronomiyle birlikte deneyim kavramının öne çıkması bu payı ciddi şekilde büyüttü. Bodrum, Kapadokya, İstanbul gibi destinasyonlarda global markaların varlığı arttıkça ülkenin lüks algısı da güçleniyor. Bu sadece yeni otellerin açılmasıyla değil hizmet yaklaşımının evrimiyle de ilgili. Artık misafir beklentisi dünya standartlarında; Türkiye bu beklentiyi karşılamakla kalmıyor, kendi kültürel dokusuyla fark yaratıyor.
Lüks turizmdeki büyümeyi sürükleyen temel unsurlar neler? Dünyadan farklı olarak bu segment Türkiye’de nasıl büyüyor?
Küresel ölçekte lüks turizmi büyüten başlıca unsurlar; kişiselleştirilmiş hizmet, deneyim odaklı seyahat, sürdürülebilirlik ve wellbeing kavramının yükselişi. Misafir artık bir tatil değil kendine özel bir hikaye arıyor. Türkiye’nin en büyük gücü, sunduğu çeşitlilik. Aynı seyahatte tarih, deniz, gastronomi, doğa ve tasarım deneyimini bir arada sunabiliyoruz, bu çok az destinasyonun sahip olduğu bir zenginlik. Yine de hizmet kalitesi anlamında gelişime açık alanlarımız var. Tutarlılık, detaylara özen ve profesyonel standartlarda süreklilik konularında daha bütüncül bir yaklaşım gerekiyor. Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek; misafirperverlik bizde doğuştan geliyor. Önemli olan bunu global hizmet disipliniyle birleştirebilmek. Bugün lüks, gösterişle değil; doğallık, zarafet ve anlamla tanımlanıyor. Türkiye bu dönüşümde doğru bir yolda ilerliyor; mesele bu çizgiyi sürdürülebilir kılmak.
Türkiye’de lüks turizm segmentinde nasıl bir misafir profili var? Hangi ülkelerden misafirler Türkiye’de lüks turizm pazarını domine ediyor, geçmişten bugüne burada nasıl bir değişim yaşandı?
Türkiye’de lüks segment misafir profili son beş–altı yılda belirgin şekilde değişti. Eskiden daha çok görmek ve gezmek odaklı, klasik bir seyahat anlayışı hakimdi. Bugün ise misafir bulunduğu yeri yaşamak ve hissetmek istiyor. Artık seyahat bir tüketim değil, kişisel anlam arayışının parçası. Kuzey Amerika ve Birleşik Krallık hala en güçlü kaynak pazarlarımız. Bu misafirler kültür, tarih ve tasarıma ilgi duyuyor; deneyim odaklı seyahat etmeyi tercih ediyorlar. Misafir profili geçmişe göre çok daha araştırmacı ve bilinçli. Kararlarını artık yalnızca marka bilinirliğiyle değil, hikaye, güven ve özgün deneyim üzerinden veriyorlar. Bu değişim, hizmet anlayışını da dönüştürdü: bugün lüks yalnızca konforla değil, duygusal bağ kurabilme gücüyle tanımlanıyor.
Dünyada lüks turizmde öne çıkan trendler neler? Dünyada bu lüks turizmde merkez nereden nereye kayıyor?
Küresel lüks turizm artık hızdan çok derinliğe odaklanıyor. Misafirler daha az seyahat ediyor ama daha uzun kalıyor; az yer görüyor ama o yeri daha anlamlı yaşıyor. Bu dönüşümle birlikte kişiselleştirme, sürdürülebilirlik, mahremiyet, wellness ve gastronomi öne çıkan başlıklar haline geldi. Bugün insanlar bir ülkeye değil, bir duygunun peşinden gidiyor. Paris’in zarafetini, Tokyo’nun ritmini, İstanbul’un hikayesini arıyorlar. Lüks artık nerede kaldığınızla değil, oradayken kim olduğunuzla tanımlanıyor. Avrupa hala kültürel referans, ancak Orta Doğu ve Asya-Pasifik büyük yatırımlarla yeni bir denge kuruyor. Önümüzdeki birkaç yıl, bu iki dünyanın, Avrupa’nın zarafetiyle Asya’nın enerjisinin birleştiği, duygu ve tasarımın buluştuğu bir dönem olacak. Türkiye gibi kültürel derinliği yüksek ülkeler bu dönüşümde doğru pozisyon alırsa lüks turizmde sürdürülebilir bir büyüme yakalayabilir.
Gastronomi dünyada ve Türkiye’de turizmin büyümesinde nasıl bir rol oynuyor?
Gastronomi artık turizmin merkezinde. Seyahat kararlarını etkileyen en güçlü motivasyonlardan biri haline geldi. Misafir artık sadece iyi yemek yemek değil; o yemeğin hikayesini duymak, kökenini hissetmek istiyor. İstanbul bu konuda son yıllarda büyük bir ivme yakaladı. Michelin rehberinin gelişi, şehrin gastronomi kalitesini uluslararası ölçekte görünür kıldı ve yerel mutfağa olan ilgiyi artırdı.
Four Seasons Sultanahmet’in 3 Michelin Key alması sonrasında turist profilinde değişiklik olacak mı?
Elbette bu başarı misafir profilini de etkileyecek. Önceden İstanbul’u tarih, mimari ve destinasyon olarak keşfetmek isteyen misafirler öne çıkarken bugün otelin kendisi de seyahat motivasyonunun bir parçası haline geliyor. Ama bu başarı sadece otelimize değil Türkiye turizmine de değer kattı. Michelin Key, Türkiye’nin dünya sahnesinde yüksek hizmet standardı ile kültürel zarafeti bir araya getirebilen bir destinasyon olarak konumlanmasına yardımcı oldu. Bu tür uluslararası tanınırlıklar, ülkenin lüks segmentteki görünürlüğünü artırıyor ve nitelikli seyahat talebini güçlendiriyor.
KİMLER FARK YARATACAK?
2026 yılına giderken küresel turizmde büyüme devam edecek, ancak bu büyüme artık hacimle değil, nitelikle ölçülecek. Seyahat eden kitle daha seçici; sürdürülebilirlik, zamanın verimli kullanımı ve duygusal tatmin artık karar süreçlerinin merkezinde. Şehir otelciliğinde de benzer bir tablo var. İstanbul gibi kültür ve gastronomiyle öne çıkan şehirler, klasik konaklama anlayışının ötesine geçip misafire yaşanabilir bir hikaye sunabildiklerinde fark yaratacak. Lüks turizmde büyümenin yönü kişiselleştirilmiş hizmet, yerel kimliğe dokunan deneyimler ve sade zarafet. Türkiye bu dönüşümün tam ortasında yer alıyor. Potansiyeli yüksek; ancak bu potansiyeli sürdürülebilir kılmak için kalite, eğitim ve detay disiplini önümüzdeki dönemin en önemli başlıkları olacak.
 
	Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?