Demir Erman / Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Özge Alpay Rasgelener / Proje Koordinasyon Birimi Koordinatörü Sadece yönetici cephesinde değil, değişik kademele...
Demir Erman / Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Başkan Yardımcısı
Özge Alpay Rasgelener / Proje Koordinasyon Birimi Koordinatörü
Sadece yönetici cephesinde değil, değişik kademelerde, çok sayıda alanda işsiz ordusu oluştu. En büyük ağırlık bankacılık ve kamu kesiminde. Bu gerçeği gören Özelleştirme İdaresi, Dünya Bankası’nın mali desteği, İşkur, KOSGEB ve BDDK’nın katkılarıyla, büyük bir proje başlatıyor. Amacı ise işsiz kalanları danışmanlık verip,yeni ufuklara yönlendirmek ya da iş kurmalarını sağlamak. Proje, erteleme olmasa, mart ayında start alıyor.
İşsizlik oranının her geçen gün yükseliyor olması, çeşitli kurum ve kuruluşları bu alanda özel çalışmalara yöneltiyor. Bu konuda bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük proje ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından başlatıldı.
“Özelleştirme Sosyal Destek Projesi” adıyla uygulanmaya başlanan programda ilk amaç, özelleştirilen KİT’lerden açığa çıkacak olan çalışanların yeni işlere yerleştirilmesiydi. Ancak, ekonomik reform programı sonucunda tüm sektörlerden çıkarılanlar ve açıkta kalan banka çalışanların sayısı da büyük olunca proje genişletildi. İlk çalışmalarına 2000 yılında başlanan proje, hükümetin ve Dünya Bankası’nın desteği ile gerçekleştirilecek.
İşkur ve KOSGEB’in de geniş destek verdiği proje süresince iş arayanlara eğitimler verilecek. Daha sonra bu kişiler ya yeni işlere yerleştirilecek ya da kendi işlerini kurmaları için onlara yardımcı olunacak. Eğitimler süresince katılımcılara gün başına asgari ücrete eş değerde ücret de verilecek.
Konu ile ilgili olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Demir Erman ve Proje Koordinasyon Birimi Koordinatörü Özge Alpay Rasgelener ile görüştük.
Özelleştirme Sosyal Destek Projesi fikri ne zaman ve nereden ortaya çıktı?
Proje fikri 2000 yılının ortalarında çıktı. Ben ise bu projeye bir süre daha sonra katıldım. Proje tam olarak 22 Aralık 2000 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu aslında Dünya Bankası’ndan alınan bir kredi anlaşması. Kredi tutarı 250 milyon dolar. Hükümetin de 105.7 milyon dolar katkısı olacak. Kredinin geri ödemesi 17 yılı bulacak. Bunun ilk 5 yılı ödemesiz dönem.
Projenin hedefleri nelerdir, açıklayabilir misiniz?
Projenin uygulanması ile birlikte varılmak istenen hedefler var. Bunlardan birincisi, özelleştirilecek işletmelerde istihdamın azaltılarak verimliliğin yükseltilmesi ve dolayısıyla işçi sayısının azaltılması. Bu, projenin önemli bir boyutunu oluşturuyor.
İkinci olarak işletmeler yeniden yapılandırılırken, istihdamın azaltılması sonucu işten çıkarılan kesimler var. Bu kesimlere geçici gelir desteği sağlanarak bu proje ile onların yoksulluğa düşmesi engellenmek isteniyor.
Bu projede özelleştirmeden kaynaklanan sancıların azaltılması ve giderilmesi hedefleniyor. Bu anlamda ilk defa çalışanları doğrudan doğruya etkileyecek bazı aktif programları uygulayarak yapılan bir sosyal proje niteliğinde oluyor. Özelleştirmeye daha çok ekonomik perspektiften yaklaşıyoruz ve bence bu özelleştirmeye daha farklı bir boyut getiriyor. Bir başka hedef ise ekonomik reform programı ve özelleştirme neticesinde işsiz kalan kesimlerin yeniden işe yerleştirmeleriyle tekrar işgücü pazarına dönüşlerinin sağlanmasıdır.
Dördüncü hedefimiz, sosyal destek programlarının iyileştirilmesi ve Türkiye’de daha kapsamlı sosyal güvenlik ağı oluşturulması için çeşitli alternatiflerin belirlenmesidir.
Katılımcılar bu eğitim programına ne kadar süreyle katılacak?
Aslında çeşitli programlar var. Süreleri değişiyor. Ama, bu bir eğitim programıysa 1 yıl eğitim alma imkanına sahipler.
Bankacılara yönelik olan nasıl?
O da aynı.
Dünya Bankası’ndan alınan kredi projeyi nasıl etkiliyor?
Proje üç ana bileşenden oluşuyor. İlki tazminat ödemeleridir. Bunu zaten 4046 sayılı kanun nedeniyle Özelleştirme İdaresi zaten gerçekleştiriyordu. Yani işten çıkarılan bir işçinin kazanılmış hakları güvence altında ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın mükellefiyetinde bulunuyor. Kıdem tazminatlarını kuruluşlarından alıyorlar. İşten çıkarılmaları nedeniyle iş kaybı tazminatı almaları söz konusu ise bunu Özelleştirme İdaresi’nden talep edip alıyorlar.
Ayrıca, kuruluş özelleştirme kapsamına alındıktan sonra emekliliğini isteyen memurlar yüzde 30 fazlasıyla emeklilik ikramiyesini alıyorlar. Bu yüzde 30 fazlayı da zaten Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ödüyordu.
Tazminat ödemeleri bileşeni altında bu ödenilen hakların yüzde 70’inin Dünya Bankası projesinden temin edilme imkanı doğdu. Bu da Özelleştirme İdaresi’nin kaynak sıkıntısını aşması için büyük bir olanak. Dolayısıyla, belli bir miktarı Dünya Bankası kredisinden kullanarak ek bir kaynak temin etmiş olduk.
Bu proje devlete çok büyük bir yük getirmiyor, değil mi?
Devletin yükü, Dünya Bankası için Hazine’nin ödemesi gereken faizdir. Ama bu uzun vadeli bir proje. Geri ödemesi 17 yıl sürecek. Şu anda Türkiye’nin dış kredi için her türlü imkanı aradığı bir ortamda büyük bir olanak olduğunu düşünüyorum.
Programa katılanlardan ücret istenecek mi?
Hayır, tersine ceplerine harçlık bile konulacak. Bu da işin güzel yönü.
Programa katılmak için aranan kriterler nelerdir?
Bu kriterleri İşkur belirleyecek. Bu çalışma sürüyor, henüz sonuçlanmadı.
Projenin diğer bileşenleri neler?
Projenin ikinci bileşeni yeniden işe yerleştirme. Yapılacak çalışmalarla çeşitli danışmanlık hizmetleri verilecek. Kendi işini kuracaklara KOSGEB tarafından danışmanlık hizmeti verilmesine yönelik çalışma ve programların yer aldığı bölüm bu.
İşgücünün yeniden işe yerleştirilmesi çerçevesinde İşkur, bir hedef kitle belirliyor. Bu hedef kitle, hem özelleştirme nedeniyle işsiz kalmışları hem de ekonomik reform programı nedeniyle işsiz kalmış kesimleri kapsıyor. Bankacıların devreye girmesi de bu çerçevede oldu.
Bildiğiniz gibi, bankalar özelleştirme kurulunun kapsamında değiller. Ama onlar da ekonomik reform programı nedeniyle işsiz kaldıkları için onları da bu projeye dahil edelim dendi. Biz de bunu Dünya Bankası’na sorarak onay aldık. İşsiz kalan, işsizlik kaydını yaptırmış olanlar projeden yararlanacaklar. Bunun yanı sıra, ekonomik reform programı nedeniyle işsiz kalmış olan ikincil işsizlerde eğer iş gücü piyasasına girmekte güçlük çekiyorlarsa bu imkanlardan yararlanabilecekler.
Burada hedeflenen belirli bir oran var mı?
Danışmanlık hizmetleri sonucunda katılımcıların asgari yüzde 10’unun işe yerleştirilmesine çalışılacak. Sadece danışmanlık için yüzde 10. Diğer aktivitelerde bu oran yükseliyor. Bu hizmetleri İşkur yerine getirmek için taşeron firmalarla çalışacak.
Bu firmalarda sivil toplum kuruluşları, özel firmalar, döner sermayeleri olan firmalar olabilir. Bunun dışında eğitim hizmetleri verilecek. Bu da istihdam amaçlı mesleki eğitim olacak. Küçük ölçekli iş için beceri geliştirmeye yönelik olacak. Özellikle işini kurmak isteyenlere yönelik. Bu hizmetler de gene taşeron firmalar aracılığıyla sağlanacak.
Bu firmalar belli mi?
Henüz belli değil. Her şey hazırlandı. İşkur ilana çıkarak bu hizmetleri duyuracak. İhale yoluyla bu hizmet sağlayıcıları seçecek.
Anladığım kadarıyla proje için henüz daha zamana ihtiyaç var gibi görünüyor?
Aslında hayır. Hazırlık çalışmaları çok vakit alıyor. Bütün bunların başında biz bunları yürütecek, denetleyecek olan bir danışmanlık firması seçimi ile uğraştık bugüne kadar. Bu danışmanlık firmasının bugün yarın kontratının yapılması söz konusu. Bir kere danışman firma, hem Özelleştirme İdaresi hem de İşkur ve KOSKEB’de bu işin başında olacak, yönetecek, denetleyecek ve danışmanları getirmek, onları çalıştırmak ve denetlemekle yükümlü olacak. Bu 8 ay alan bir süreçti.
İşin bu aşaması bitti. Nasıl çalışacağımıza dair elimizde kılavuzlarımız, her türlü dokümanımız var. KOSGEB’in bu konuyla ilgili genelgeleri de hazır. Dolayısıyla danışman firma başladıktan sonra hemen ilan verilecek ve hizmet sağlayıcı firmalar seçilecek. Onlarında işe başlamasının mart ayını bulacağını düşünüyoruz. Mart ayında eğitim ve danışmanlık çalışmalarına başlayacağımızı tahmin ediyorum. Çok hızlı bir çalışma içersindeyiz. Program sonucunda yaklaşık yüzde 60 oranında yeniden yerleştirme sağlanabilecek diye düşünüyoruz.
Programın ulaşacağı sonuçlarla ilgili birtakım öngörü çalışmaları yapıldı mı?
Bu konuda şanslıyız. Çünkü gerçekten bu projeyi deneyimli ve bilgi birikimi olan İşkur ve KOSGEB gibi iki kuruluşla yapıyoruz. Benzer projeleri yıllardır uyguluyorlar. Dolayısıyla oradan çıkan bir know how var. Size verdiğim katılımcıların en az yüzde 60’ına bir işe yerleştirme imkanının sağlanması hem bir hedef hem de o pratikten gelen bir bilgi. Kendi işini kurmaya yönelik eğitim verdiği kişilerin de asgari yüzde 20’sinin iş kurmaları amaçlanıyor.
“KURSTAN 4 BİN BANKACI YARARLANACAK”
Bu proje bugüne kadar iş olanağı yaratma alanında yürütülen ilk proje mi?
Bu kadar geniş çaplı ilk proje olacak. İşkur daha önce benzer projeler yürütmüş. Ancak, özelleştirme kapsamında yürüttüğü ilk proje bu. Bankacılar programa yeni alındılar. İşsiz sayısı fon bankaları için 10 bin düzeyinde diye tahmin ediyorum. Bu kurstan yararlanmak isteyenlerin ise 4 bin civarında olabileceği tahmin ediliyor. Çünkü, üst düzey, bankacılık eğitimi veya sofistike eğitimler almış kişilerin buraya gelmesini pek beklemiyoruz. Buraya biraz daha alt düzeyde, daha genel işler yapanlar, daha genç olanlar gelecektir. Bankacılık sistemi içinde onlara yeni iş sağlama olanağı olmayacağı için onlara yeni bir kariyer sağlamak gerekecek.
Projenin üçüncü bileşeni, ekonomik reformun sosyal etkilerini ölçmeye yarayan bir bileşen. Bu bileşen altında da üç ayrı konuda analitik çalışma yapılacak. Anketler uygulanacak. Ne olduğu izlenecek. Önceden işsiz kalanların şu anda ne durumda oldukları, eğitimleri alanların bundan nasıl yararlanacaklarını sürekli olarak izleyeceğiz. Bu başka araştırmalara da baz teşkil edecek.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?