Çekilme Harekatı

“Biz de girelim”, “Rakibimiz satın aldı, biz de alalım” gibi yaklaşımlara son 15 yılda çok tanık olduk. Büyük gruplar, bu sürede bulundukları sektör sayını artırıp, yeni alanlara girdiler. “Core bu...

1.05.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

“Biz de girelim”, “Rakibimiz satın aldı, biz de alalım” gibi yaklaşımlara son 15 yılda çok tanık olduk. Büyük gruplar, bu sürede bulundukları sektör sayını artırıp, yeni alanlara girdiler. “Core business” (Çekirdek iş) yaklaşımı ise unutuldu. Ancak, ekonomide yaşanan sıkıntılar, grupları öze döndürüyor gibi... Çok sayıda grup ana işleri dışındaki sektörlerden çekilirken, şirket kapama ya da satma yoluna gidiyor. Uzmanlar, trendin güçlenerek devam edeceği görüşünde...

 

Dünyaca ünlü telekomünikasyon devi Nokia’nın kökenleri, 1800’li yılların ikinci yarısına kadar iniyor. Grup, kağıt hamuru üreten Nokia Corporation, lastik ayakkabı ve otomobil lastiği üreten Finnish Rubber Works, telefon ve telgraf şebekelerinin kablo gereksinimlerini karşılayan Finnish Cable Works olmak üzere üç şirketin bir kişinin elinde toplanmasıyla oluşturuldu. 1967 yılında da Nokia Group adını aldı.

 

1980'li yıllarda Nokia'nın çalışmaları birçok sektöre, ülkeye ve ürüne yayıldı. 1988'de Nokia, Avrupa'nın en büyük üçüncü televizyon üreticisi ve İskandinav ülkelerinin en büyük bilgi teknolojisi şirketi seviyesine ulaştı. 1990’lı yılların ilk yarısında grup, stratejik bir karar alarak, temel operasyonlarının dışında kalan işlerini bırakıp telekomünikasyona odaklandı.

 

Nokia, o dönem stratejik karar alıp en iyi bildiği alana odaklanmasaydı, belki de telekomünikasyon alanında bugün ulaştığı noktaya gelemeyecekti. Nokia’nın uyguladığı bu strateji, yönetim biliminde “core business” olarak adlandırılıyor. “En iyi yaptığın işe odaklan” olarak özetleyebileceğimiz bu yaklaşımın, Türkiye’deki ilk örnekleri 1980’li yılların sonunda görülmeye başlandı. 1990’larda ise örnekleri çoğaldı. Uzmanlara ise önümüzdeki döneme damgasını vuran anlayış olacak.

 

Her işi yaparım dönemi

 

1980’ler, Türkiye ekonomisinin hızla büyüdüğü bir dönemdi. Özellikle ekonominin dışa açılmasıyla birlikte, iş dünyasının önüne inanılmaz olanaklar çıktı. Bu süreç, Türkiye’nin büyük gruplarının da iştahını kabarttı. “Her işi yaparım” mantığıyla birçok sektöre yatırım yapıldı. Şirket sayıları en orta ölçekli grupta bile 20’nin üstündeydi.

 

Gazi Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ömer Faruk Çolak, o dönemleri, “dışa açılma sürecinde firmalar hiç düşünmedikleri alanlarda faaliyette bulunmayı seçtiler” diye anlatıyor. Ona göre, dış ticaretin serbestleşmesi, üretim sürecinde küçük dönüşümlerle yüksek karlı alanlar bulma olanağı sağladı. Bu alanlar zaman zaman daralsa da, 1994 krizine kadar firmalar için oldukça karlı oldu.

 

Ömer Faruk Çolak, “Bu dönemde sanayileşmiş ülkelerin, ürün devreleri modeline uygun olarak bazı üretim alanlarından çekilerek, bu alanları gelişmekte olan ülkelere bırakmaları, süreci besleyen temel olgulardan biri oldu” diyor. 

 

“Batı’yla becerilerimiz farklı”

 

Ekonomist Ege Cansen, geçmişte grupların birçok alana yatırım yapmasını farklı bir açıdan ele alıyor. Türkiye’deki gruplar ile Batı’daki grupların oluşum süreçlerindeki farklılığa dikkat çeken Cansen, “çekirdek becerileri farklıydı” diyor. Ege Cansen şöyle devam ediyor:

 

“Batı’daki şirketler, mühendislik dallarının birinde dahi mertebesinde addedilebilecek bir kişinin keşfini ticarileştirilmesi sonucunda ortaya çıktı. Zaten bu firmaların çoğunun adında da kaşifin adı veya soyadı vardır. Siemens, Ford, Rolls Royce, Hewlett Pacard böyle örneklerdir. Bunların hepsinde çekirdek olarak bir mucit vardır. Bu mucid, aynı zamanda ticaret adamıdır. Yani keşfini ticarileştirmiştir. Dolayısıyla, şirketlerin uzmanlık alanları var.

Başkasının bilmediği ürün veya süreçle ilgili bilgileri olduğu için rahattılar”.

 

Ona göre, Türkiye’deki girişimcilerin beceri alanlarını; örgütleme kabiliyetleri, politik ilişkileri, yurtdışı ilişkileri ve finasman yaratabilme kabiliyetleri oluşturuyor. Bu süreç, teknoloji bazlı bir beceriden çok, herhangi bir işi iyi yapma becerisine dayanan gruplar oluşturdu. Dolayısıyla, kendi çekirdek becerilerini daha fazla kullanmak isteyenler birçok alana girdi.

 

Global rekabet değiştirdi

 

Yukarıda anlattığımız nedenler, grupların birçok alana yatırım yapmasını sağladı. Ancak, 1990’lı yıllar global ekonomi kavramını gündeme getirdi. Uluslararası arenada çok sert bir rekabet yaşanmaya başladı.

 

1996’da Gümrük Birliği’ne girilmesi de rekabet yarışını hızlandırdı. Ömer Faruk Çolak’a göre, bunun sonrasında firmalar açısından maliyetlerin önemi arttı. Çünkü, giderek fiyat bir rekabet aracı haline geldi. Yabancı sermayeli firmaların ulusal pazara girmesi ile rekabet bambaşka bir boyuta taşındı. İşte bu süreç, ulusal firmaların belli sektörlerde yoğunlaşmalarını zorunlu kıldı.

 

Çekilme harekatının bir başka nedeni ise yabancı ortakların strateji değiştirmesi oldu. Daha önce, yerli bir ortakla Türkiye pazarına giren yabancı şirketler, artık pazarı tanıdıkları için kendi başlarına mücadele etmek istiyorlar. AT Kearney danışmalarından Aslı Aksüyek’e göre, yapancıların bu tavrı da çekilmelerde etkili oldu.

 

Aslı Aksüyek, çekilme sürecini grupların temel becerilerine, yani kendi ana konularına geri dönmesi olarak tanımlıyor. Ona göre, gruplar kendi becerilerine ve işin getirisine bakıyorlar. Eğer, çok yüksek bir potansiyel taşımıyorsa bu alanı gözden çıkarıyorlar.

 

Çekilmeler artarak sürecek

 

Bütün bu gelişmeler, büyük grupların bazı alanlardan çekilmesi ile devam ediyor. Aslı Aksüyek’e göre, grupların belli alanlara odaklanma trendi sürecek. Ancak, bu kısa bir zaman diliminde değil, bir süreç içinde gerçekleşecek.

 

PDF’in yöneticilerinden Hande Şenova da bu görüşü destekliyor. Hande Şenova, “Ekonomik program çerçevesinde enflasyonun düşürülme politikası hayata geçirildikçe, ekonomik konjonktür değişecek. Dolayısıyla, sektörel sinerjiler azalacak veya değişik alanlara kaymalar olacak. Şirket evlilikleri veya ortaklıklarda bu süreci destekler bir hareket yaratmaya devam edecek” diyor.

 

Ömer Faruk Çolak da, bu sürecin sağlıklı olduğunu, devam edeceğini söyleyerek Joan Robinson’un bir sözünü örnek gösteriyor: “Monopolcu rekabet piyasası sık ağaç ve çalıların olduğu bir orman gibidir. Bu ormandan çıkmanın yolu uzmanlaşmaktan geçmektedir.”

 

Medyadan çıkan fazla

 

1990 sonrasında grupların gözde sektörleri arasında medya öne çıkıyordu. Bu süreç birçok grubun medyaya girmesine yol açtı. Ancak, yaşanan gelişmeler grupların birer birer bu alandan uzaklaşmasına neden oldu. Yaşar Holding, Ege Bölgesi’ndeki yerel bir gazete ve televizyondaki hisselerini satarak bu alandan çekildi. Süzer Holding ise televizyon yayıncılığı işine Kent TV ve Senkron TV ile girmişti. Ancak, grup bu iki televizyondaki hisselerini satarak televizyonculuktan uzaklaştı.

 

Medya Holding’te hisseleri bulunan Fiba Holding de medyaya veda eden bir diğer gruptu. Doğuş Holding medyadaki varlığını sürdürüyor. Ancak, grup, National Geographic dergisi dışındaki bütün dergilerini kapatarak basılı yayıncılık macerasını noktaladı. Ceylan Holding CTV’deki hisselerini satarak televizyon yayıncılığı işini sona erdirdi. Bayındır Holding’e ait BRT radyo ve televizyon kanalları ise yayına son verdi.

 

Finansın yıldızı söndü

 

Finans sektörü, grupların çok ilgi gösterdiği diğer bir alandı. Neredeyse bir dönem herkesin bankası oldu. Finans sektörünün bir süredir içinde bulunduğu olumsuz tablo, grupların hızla  bu alanı terk etmesine yol açtı. Bir bölümü kendi istekleriyle sektörden çekilirken, onlar kadar şanlı olmayanların bankalarına ise el konuldu.

 

Alarko Holding Oyak Bank’taki hisselerini Oyak Holding’e devrederek kendi temel iş alanlarına odaklandı. Fransızlarla birlikte Eurocredit Bank’ı kuran Çarmıklı Holding, bu alanda fazla kalmayarak hisselerini Ali Balkaner’e devretti. Fona geçen Egebank’ı ve iştiraklerini Murat Demirel’e satan Hüseyin Bayraktar Holding, finansa veda eden diğer bir gruptu.

 

Geçtiğimiz aylarda Akın Holding, Tekstilbank’taki hisselerini GSD Holding’e satarak finanstan çekildi. Egebank ve Yurtbank’taki hisselerini Murat Demirel’e devreden İhlas Holding, İhlas Finans’la devam ediyordu. Ancak, bu şirketin tasfiye sürecinde olduğu biliniyor.

 

Perakende el değiştirme yoğun

 

PDF’in yöneticilerinden Hande Şenova, “Yüksek enflasyonlu bir ortamda perakendeciliğin gelişmesi ve elde ettiği finansal karların yüksek olması, bu sektöre olan yatırımı hızlandırdı” diye konuşuyor.

 

Bu neden grupların hızla perakendeye girmelerine neden oldu. Tekfen Holding, Makro marketlerini Doğuş Holding’e satarak perakende sektöründen çekildi. Bonus mağazalarını Doğuş Holding’e satan Ceylan Holding, Versace mağazalarını tasfiye ederek perakende alanındaki faaliyetlerine son verdi.

 

Yapı market alanında Mr. Bricolage’la faaliyette bulunan Transtürk Holding, tasfiye kararı alarak bu sektörden ayrıldı. Toprak Market ile perakendeye adım atan Toprak Holding bu alandan çekildi. Zor günler geçiren Türkpetrol’ün tasfiye ettiği şirketlerinden biri de Spectrum mağazaları oldu.

 

Gıdadan kimler çekildi?

 

Gıda sektöründeki çekilmelerde ya hisseler devredildi ya da üretime son verildi. Koç Holding, gıdada başarılı bir grafik izlemesine rağmen, dondurulmuş gıda ve yağ üretimine son verdi.  Tekfen Holding Mis Süt’teki hisselerini ortağı Nestle’ye devrederken, Çukurova Holding Turyağ’daki hisselerini Alman ortağına satarak bu alandan çekilmeyi tercih etti.

 

Bir dönemin önemli isimlerinden Komili Grubu, önce zeytinyağı şirketini Lever’e devretti. Daha sonra Komili Su’yu tasfiye eden grup gıda sektöründen tamamen çekilmiş oldu. Türkpetrol Holding, Uno Ekmek adlı şirketini Doğuş Holding’e, Kırlangıç Gıda’yı ise Anadolu Grubu’na satarak bu alandan uzaklaştı.

 

Çekilmeler devam ediyor

 

Çekilme hareketi geçtiğimiz yılda devam etti. Çukurova Holding, son olarak Çukurova Elektrik’i satarak bu sektörden de çekildi. Sabancı Holding, geleceğe yönelik stratejileri paralelinde Toyota’daki hisselerini yabancı ortağına devrederek otomobil üretimine son verdi.

 

Aynı şekilde, Anadolu Grubu da Honda ile olan birlikteliğini noktaladı. Grup, Honda otomobil ve motosikletteki hisselerini 37 milyon dolara ortağına devretti. Doğuş Holding ise kısa vadede gıda sektöründen çekilme kararı aldı. Bu kararın ilk adımı olarak patates üretimi yapan Lamb-Weston adlı şirketini Nevşehirli iş kadını Belgin Gömeç’e sattı.

 

<b>“ANA İŞ KOLLARIMIZA ODAKLANDIK”

 

Mustafa Gözalan/Doğan Holding

 

Doğan Medya Grubu İcra Kurulu Üyesi Mustafa Gözalan, gruba yönelik sorularımızı şöyle yanıtladı:

 

<b>Doğan Medya Grubu, Digiturk’teki hisselerini devretti. Neden bu alandan çekildiniz?

 

Doğan Medya Grubu olarak interaktif TV yayıncılığını sadece uydu ile sınırlı görmüyoruz. İnteraktif TV yayıncılığının kablo, uydu ve DSL gibi değişik kanallardan yapılması ile ilişkili yeni iş sahalarına ilgimiz devam ediyor.

 

Dolayısıyla, interaktif TV yayıncılığını ana işimiz  olarak görüyoruz ve bu alanda başarılı olmak için çok önemli avantajlara sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Grubumuzun DigiTurk ortaklığından ayrılmasına, iki grubun bu alanda farklı yaklaşımlar taşıması neden oldu.

 

<b>Grubun yakın ve orta vadedeki planları nedir? Çekilmeyi düşündüğünüz başka sektörler var mı?

 

Türkiye’deki diğer holdinglerden farklı bir şekilde, regülasyonların çizdiği sınırlar dahilinde tek bir sektöre ve bu sektörle ilgili alt iş kollarına odaklandık. Grubumuz, şirketlerin ancak ana iş kollarına odaklanarak değer yaratabileceğine inanan ve bu yönde hareket eden bir kuruluştur. İştiraklerimizin kendi aralarında yarattığı rekabet, tek bir konuya odaklanma ve sinerjiler, verimliliği önemli bir oranda arttırmaktadır. Bu sayede, son dönemlerde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle hiç bir faaliyet alanından çekilmedik. Yakın ve orta vadede bilgi, iletişim, eğlence sektörlerindeki liderliğimizi sürdürmek ve dünya pazarlarında rekabet edebilecek güce erişmeyi planlıyoruz.

 

<b>Hangi sektörlerde yoğunlaşmayı planlıyorsunuz?

 

Temel hedefimiz haber, bilgi, eğitim ve eğlence kaynakları üretip, içeriğini müşterilerine, istedikleri her zaman, her yerde ve her platformda sunarak dünyanın büyük medya ve iletişim grupları arasında yer almaktır. Eğlence, çeşitli yeni reklam mecraları, doğrudan pazarlama ve müşteri hizmetleri ile teknoloji, telekomünikasyon sektörünün medya ile birleştiği alanlarda yatırımlarımız devam edecek.

 

<b>“BANKACILIK ANA İŞİMİZ DEĞİLDİ”

 

Ömer Çelik/Alarko Holding Finansman Müdürü

 

ANA İŞLERİMİZE ODAKLANACAĞIZ: Ana felsefemiz, iyi bildiğimiz alanlarda iş yapmak ve bunu geliştirmeye çalışmak. Bunun yanında, holding çatısı altında faaliyetlerini sürdüren şirketlerimizin, yabancı veya yerli kurumlarla yaptığı veya yapacağı ortaklıklarda azınlığa düşmeden yönetimini bizzat üstlenmek önemle üzerinde durduğumuz diğer bir konu.

 

<b>FİNANS ANA İŞİMİZ DEĞİL: Zaten bankacılık, devam etmekte olduğumuz faaliyet alanları arasında değildi. Oyak Bank’ta yüzde 30 paya sahiptik. Bu durumda ya çoğunluk hisseyi alacak ya da hissemizi devredecektik. Mevcut ekonomik konjonktürü de değerlendirerek iyi zamanda hissemizi devrederek ana faaliyet konularımıza daha fazla ağırlık vermeyi tercih ettik. Geçen süre, aldığımız kararın doğruluğunu da teyit etmiş oldu.

 

<b>YABANCILARLA ORTAKLIK: Yakın ve orta vadedeki planımız, mevcut faaliyet alanlarımızda büyümek. Enerji ve imalat-ticaret sektörlerinde faaliyet gösteren şirketlerimiz, konusunda dünya devleri ile bilindiği gibi ortaklık kurdular. Bunu diğer şirketlerimizde de gerçekleştirmek düşüncesindeyiz.

 

<b>TURİZMDE HIZLI BÜYÜYECEĞİZ: Turizm sektöründe, diğer faaliyette bulunduğumuz sektörlere kıyasla daha hızlı büyümeyi planlıyoruz. Bunu yaparken büyük riskler almak yerine, iyi bildiğimiz alanlarda temkinli fakat kararlı adımlar atmayı tercih ediyoruz.

 

<b>“GIDAYI GEREKEN NOKTAYA GETİREMEDİK”

 

Semih Yalman/Doğuş Holding

 

Doğuş Holding Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Bölüm Başkanı Semih Yalman, grubunu odaklanacağı işleri şöyle değerlendirdi:

 

BÜYÜK İŞLERDE BAŞARILIYIZ: Doğuş Holding’in ekspertizi olan iş kollarında büyümek ve birbirine fayda getirecek işlere konsantre olmak ilkesi Ferit Şahenk tarafından grubun, 2001 vizyon toplantısında açıklandı. Hedefimiz, bildiğimiz ve daha iyi yaptığımız işlerde büyümek. Grup olarak uzman olduğumuz, belirli büyüklüğe sahip olduğumuz iş kollarında daha başarılı oluyoruz.

 

GIDADAN ÇEKİLECEĞİZ: Doğuş Holding gıda üretiminden çekilme kararı aldı. Bu sektörün diğer sektörlerimiz ile yeterince sinerji teşkil etmemesi çekilmenin temel nedeni oldu. Ayrıca, bizim bu sektöre layık olduğu ehemmiyeti veremeyişimiz de başka bir neden. Ne yazık ki Doğuş Holding gıdayı olması gereken yerlere getiremedi.

 

<b>DİĞER SEKTÖRLERDEN ÇEKİLMEYECEĞİZ: Doğuş Holding 3 senelik stratejik planlaması gereğinin yanı sıra, 2001’de dünyanın ve Türkiye’nin yaşadığı olaylar karşısında esneklik ve çeviklik ilkeleri doğrultusunda hareket etti. Şu andaki konjonktürde çekilmeyi düşündüğümüz başka bir sektör yok. Bize fayda sağlayacak temel iş alanlarımızda ilerlemeye devam ederek gruba getirisi olan işlerde olacağız. Finansal hizmetler, bankacılık, perakende, otomotiv, inşaat, turizm ve iletişim alanlarında yoğunlaşacağız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz