Geç Saate Kadar Çalışmak Doğru Mu?

Gece geç saatlere kadar çalışıyor, hafta sonlarını da ofiste geçiriyorsunuz. Hatta “Hiç tatile vaktim yok” diye yakınıyorsunuz. Yönetim uzmanlarına göre, artık bu yaklaşımın modası geçti. Ünlü guru...

1.02.2005 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Gece geç saatlere kadar çalışıyor, hafta sonlarını da ofiste geçiriyorsunuz. Hatta “Hiç tatile vaktim yok” diye yakınıyorsunuz. Yönetim uzmanlarına göre, artık bu yaklaşımın modası geçti. Ünlü guru Jeffrey Pfeffer, Avrupalılara göre çok çalışıp, az tatil yapan Amerikalıları bu nedenle eleştiriyor. İK uzmanlarına göre ise iş ve özel yaşam dengesi kurulmalı. 40 saatin üstü aşılmamalı ve zorunlu olmadıkça mesai yapılmamalı. Çünkü, çok uzun süre çalışmak verimi düşürüyor, ofislerdeki “tükenmişlik” sendromunu ortaya çıkarıyor.

İş dünyasında hakim olan yanlış bir kanı vardır. Çok fazla ve uzun saatler çalışmanın iyi iş çıkarmak anlamına geldiği düşünülür. Haftalık çalışma saatlerinin üzerine çıkılır, özel yaşamdan, ilişkilerden hatta tatillerden ödün verilir. Ancak, bu durum aslında ciddi bir sorundur. İş dünyasında fazla mesai yapılmasının ya da gereğinden uzun saatler çalışılmasının önüne geçilebilmiş değil. Son günlerde tartışılan konu ise uzun saatler çalışmanın iş sonuçlarında ne kadar etkin olduğu. Yani bir başka değişle, uzun saatler çalışmanın verimli çalışma anlamına gelip gelmediği.. 

Çünkü özellikle içinde bulunduğumuz bilgi çağı, getirdiği pek çok kolaylığın yanında iş dünyasına “işkoliklik” kavramını da kazandırdı. Herkes daha fazla çalışır hale geldi. Bununla birlikte çalışanlarda görülen psikolojik ve fiziksel rahatsızlıkların sayısında da artış gözlenmeye başlandı. Bugün çok çalışmak iş dünyasının önemli bir sorunu olarak karşımızda duruyor.

Yönetim dünyasının önde gelen isimlerinden, Stanford Graduate School of Business öğretim üyesi Prof. Jeffrey Pfeffer, Amerikalıların diğer tüm endüstri ülkeleri çalışanlarından çok daha uzun saatler çalıştıklarını söylüyor. Üstelik bunun karşılığında sadece 12 tatil günleri var ve bunun 3 gününü de genellikle kullanmıyorlar. Ayrıca, çalışan Amerikalı kadınların doğum izinleri de kısaldı. Pfeffer’a göre, ABD’de sürekli çalışma ve karşılığını alamama mantığı hüküm sürüyor. Türkiye’de de durum çok farklı değil. Çalışma saatleri giderek artıyor ancak çalışanlar genellikle bunun karşılığını alamamaktan şikayet ediyorlar.

Ancak tüm bu uzun çalışma saatleri ile birlikte tartışılan bir diğer konu ise verimlilik.

Çünkü, uzun saatler çalışmak işin gereği olarak görülüyor. Peki bu kadar çok çalışmak, haftalık çalışma saatinin fazlasıyla üzerine çıkmak gerçekten işe yarıyor mu?

Haftada 40 saat ideal mi?

Türkiye’de yasal olarak haftalık çalışma süresi 40 saat. Gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin çalışma ve sosyal şartları da gelişiyor. O nedenle bu ülkeler haftalık çalışma saatlerini azaltabiliyorlar. Örneğin, bugün Fransa’da haftada 35 saat çalışılıyor.

Gima İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Ergene, haftada 40 saatlik çalışma süresinin ideal olduğunu düşündüğünü söylüyor. Fazla mesai yapılmasının kurumun tarzına, kültürüne, yapılan işe ve işi yapan kişiye göre değişkenlik kazanabileceğini belirtiyor.

hedEghon Zehnder Yönetim Danışmanı Murat Yeşildere ise haftalık çalışma süresini iki boyutta değerlendiriyor. Bunlardan biri insan sağlığı. Yeşildere, “Bu kapsamda optimum çalışma sürelerinin insan sağlığı, güvenliği ve kapasitesi göz önüne alınarak yapılması gerekiyor” diyor. İkinci boyut ise işe odaklanma ve verimli çalışma gibi konuların ele alınması. Yeşildere’ye göre böylelikle çalışanın verimli, etkin ve üretken olabileceği ideal saatler hesaplanabilir.

Çok çalışan, iyi iş mi yapar?

Uzun saatler çalışmak, fazla mesai yapmak çoğu zaman yapılan iş için sakıncalı sonuçlar doğurabiliyor. Murat Yeşildere, “Öncelikle fazla çalışmanın, insani limitlerin üzerine çıkması durumunda kişi ve iş güvenliği anlamında sıkıntılar yaşanabiliyor” diyor. Çalışanların verimliliği açısından konuya bakıldığında da, aşırı çalışmanın marjinal faydasının sınırlı olacağını belirtiyor. Bireylerin becerilerini ve yetkinliklerini geliştirecek, sosyal faaliyetlerde bulunacak, sevdiklerine ayıracak zamanlarının olmasının şart olduğunu vurguluyor. Yeşildere, “Bu zaman ayrılmazsa, bireyler yaratıcı düşünemiyorlar, motive olamadıkları için de yorgunluk ve bıkkınlık oluşuyor” yorumunu yapıyor.

SHL Türkiye Genel Müdürü Betül Özkarahan ise çok fazla mesai yapılan şirketlerde eleman-iş dengesinin kurulamadığına ya da boşa harcanan zamanın çok fazla olduğuna dikkat çekiyor. Fazla mesaiyi yöneticisinin isteği ile yapan bir çalışanın da işe sahip çıkmasının çok olası olmadığının altını çiziyor. Özkarahan’a göre, bu çalışanlar işi zenginleştirme enerji ve motivasyonuna sahip olmadıkları gibi bir an önce o ortamdan kurtulup evlerine gitmek istiyorlar.

Ölçülü mesai verimlidir

Metis Genel Müdürü Nadire Tunçay, çalışanların çoğunun, hangi iş alanında olurlarsa olsunlar, haftalık 40 saatlik çalışma süresini verimli kullanmadıklarını söylüyor. Bu nedenle de fazla mesaiye gereksinimi doğduğunu belirtiyor. Ancak, Tunçay’a göre, normal şartlarda haftada 4-8 saat arasında yapılan fazla mesai üretimi artırabiliyor. Bu artış oranı da yüzde 10-20 arasında değişiyor. Ama Tunçay, hafta içinde daha verimli çalışılarak fazla mesai yapılmadan da bu verim artışının sağlanabileceğinin altını çiziyor.

BSH Profilo CEO’su Norbert Klein ise “Fazla mesainin verimi düşürüp düşürmediği duruma bağlı olarak değişebilir. Eğer çalışanlarınıza sürekli fazla mesai yaptırırsanız, bir süre sonra mutsuz olmaya ve bunalmaya başlayacaklardır” diyor.

Bunun da işe gelmemeye başlamalarına ve hatta işten ayrılmalarına neden olabileceğini vurguluyor. Klein, “Burada nasıl bir yönetim tarzınız olduğu önemli. Sürekli fazla mesainin olduğu durumlarda yönetsel bir sorun söz konusu olabilir.  Bu gibi durumlarda fazla mesai yaptırmaktansa yeni bir elemanı işe almak daha faydalı olabilir” yorumunu yapıyor.

İş ile yaşam dengesi kurulmalı

Gereğinden uzun saatler çalışanlarda özel yaşam ve iş yaşamı dengesi ortadan kalkıyor. MKG Danışmanlık Genel Müdürü Murat Kaan Güneri, “Hayat bir dengeden oluşuyor ve özel yaşam ile iş yaşamı arasında bir denge kurulması gerekiyor. Aşırı iş odaklı birisi bu şekilde hayatındaki bazı şeylerin boşluğunu dolduruyor” şeklinde konuşuyor.

Güneri’ye göre fazla mesai çalışanın özel yaşamından zaman çalıyor. Ama işini severek yapan bir profesyonelin işle özel yaşantısının siyah-beyaz ayrımı kadar net olmaması gerektiğini de vuruluyor. Güneri, “Arada gri alanlar olması gerekiyor. İş hayatının özel yaşama yedirilmiş hali yöneticileri daha etkin kılar” diyor.

PDF Corporate Finance Yönetici Ortağı Levent Bosut da hiç tatil yapmamakla övünen yöneticilerin modasının geçtiği konusuna değiniyor. “Çalışanların tatilde, sosyal ve kültürel aktivitelerde ve yakınlarıyla birlikte geçirdikleri zamanın kendi gelişimlerini ve toplumun gelişimini olumlu yönde etkilediği çok açıktır” yorumunu yapıyor.

Avrupa’da çalışma saatleri kısalıyor

Türkiye’de fazla mesai yaygınlaşır ve çalışma saatleri uzarken Avrupa ülkelerinde ise tam tersi bir durum yaşanıyor. 1970’li ve 80’li yıllarda Avrupa ülkelerindeki işverenler verimliliğin artması için çalışma saatlerini arttırmaya çalışıyorlardı. Ancak, 1990’lı yıllarla birlikte bu eğilim tersine döndü.

Murat Yeşildere, OECD verilerine göre, 1990-2003 yılları arasında zengin ülkelerde kişi başına yıllık çalışma sürelerinin önemli düşüşler gösterdiğini belirtiyor. 2003 yılında Fransa ve Portekiz’de işçilerin 1990’a oranla yüzde 10, Almanların da 1991’e göre yüzde 6 daha az çalıştıklarına dikkat çekiyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya’da ise aynı dönemde yüzde 11’lik bir gerileme yaşanmış.

Bir diğer ilginç istatistik de 1970’den bu yana çalışma saatlerinin Fransa’da yüzde 23, Almanya’da yüzde 17 düşerken ABD ve Kanada’da yüzde 20 yükselmiş olması. Prof. Jeffrey Pfeffer bazı Amerikan şirketlerinin uzun saatler ve hafta sonları çalışılmasını bir sadakat testi olarak gördüğünü, bunun olumlu bir şey olarak algılandığını söylüyor.

Fazla mesainin karşılığı yok

Yasal olarak fazla mesai yapan bir çalışana çalıştığı saat başına ek ücret ödenmesi gerekiyor. Ancak çoğu şirket fazla mesaiyi işin bir parçası olarak gördüğünden bu ödemeyi gerçekleştirmiyor. PDF Corporate Finance Yönetici Ortağı Levent Bosut, Türkiye’deki çalışanların belki de en büyük şikayetlerinin bu olduğunu belirtiyor.

Manpower Türkiye Genel Müdürü Ebru Coş, zaman dayalı projelerde fazla mesainin bir zorunluluk olduğunu, hizmet ve üretim sektörlerinin bu konuda başı çektiğini vurguluyor. Fazla mesai karşılığında eğer bir ücretlendirme yapılmıyorsa şirketlerin projelerin başarı durumlarıyla ilgili olarak çalışanları motive edici çözümler bulması gerektiğine dikkat çekiyor.

Gima İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Ergene de fazla mesainin zorunlu hallerde uygulanabileceğini, beklenmedik bir anda beliren ve kısa sürede yetişmesi gereken işlerde söz konusu olabileceğini söylüyor. Bunun karşılığının da kanunla belirlenmiş olan ek ödemenin yapılması gerektiğinin altını çiziyor.

KRİZ DURUMU VARSA MESAİYE KALINABİLİR

RUTİN OLDUYSA SORUN VAR Bir kişi gerçekten işinin hakkını vererek çalışıyorsa, o zaman işin zamanında bitmesi gerekiyor. Ama elbette arada bazı aksaklıklar olabilir, örneğin haftada bir kez fazla mesai yapmak gerekebilir. Ancak, bu rutin hale gelmişse, her gün fazla mesai yapılıyorsa burada bir sorun vardır. O zaman iş süreçlerini incelemek gerekir.

RAHATSIZLIKLAR DOĞMAYA BAŞLAR Öte yandan, sürekli mesai durumu varsa, belki de şirket eleman sıkıntısı yaşıyordur. Bazen yeterince çalışan yoktur, ama işe yeni birisi de alınamaz. O zaman herkes gereğinden fazla çalışmak durumunda kalabilir. Ama fazla mesai alışkanlık haline geldiğinde verimi düşürür. 

KARAR İŞVERENİN OLMALI Kanuni çalışma süresi haftada 40 saat. Ama bence bunun kararı işverene bırakılmalı. Eğer benim işim 45 saati gerektiriyorsa, kontrata kanuni süre olarak bunu koyuyor ve altına da imzamı alıyorsam, çalışanım da günde 9 saat çalışmayı kabul ediyorsa devletin bana mutlaka 5 saat fazla mesai yazacaksın dememesi gerekiyor.

TATİL YAPMAMAKLA ÖVÜNMEMELİ “O kadar çok çalışıyorum ki tatile bile çıkmıyorum” demek çok övünülecek bir şey değildir. Almanya’da tatil günü 2 aydır örneğin ama kalan 10 ayda o 2 ayı hak edecek kadar verimli çalışırlar. 

ŞİRKET VERİMİ ARTMIYOR Fazla mesai bence şirket verimini arttırmıyor. Ama kriz durumlarında, gereken yerlerde elbette fazla mesai olur. Kriz durumu söz konusuysa ekip olarak çalışılabilir. Hep bir kişi kalıp çalışıyorsa o da sorun göstergesidir. Tüm iş onun üzerine yıkılıyor olabilir. O zaman süreçlerin incelenmesi gerekebilir.

YÖNETİCİYE MESAİ YOK Genelde fazla mesai ücretlendirilirken haftalık çalışma ücreti 40’a bölünür ve saat başı o miktar ödenir. Hafta sonu ya da bayram günüyse bunun iki katı verilir. Ama Türkiye’de eğer yöneticiyseniz o zaman fazla mesai almazsınız.

İŞ VE YAŞAM DENGESİ ÖNEM KAZANIYOR

İŞ YÜKÜ ARTIYOR Artan rekabet koşulları ve bilgi ve iletişim kapasitesi iş yükünü de artırıyor. Ancak, günümüzde iş ve yaşam dengesi gittikçe daha fazla önem kazanıyor. Fazla mesai, ister istemez daha fazla iş stresini ve iş yükünü doğuruyor. Bir sonraki çalışma gününde elde edeceğimiz iş verimliliği ve motivasyonumuzu, yaratıcılık ve enerji düzeyimizi negatif yönde etkiliyor.

VERİM VE İSTEK AZALIYOR Ayrıca kişi sadece işine odaklandıkça çevresinden gittikçe soyutlanıyor, sosyalleşme olgusu zayıflıyor ve yabancılaşma duygusu artıyor. Fazla mesai, yoğun çalışma ortamları süreklilik arz ettiğinde işyerinde ve çalışanlarda verimsizlik, isteksizlik yaratacaktır. Ayrıca, tükenmişlik sendromunun artması da kaçınılmaz olacaktır.

ÇALIŞANA EĞİTİM VERİLMELİ İşyerlerinin de ergonomik açıdan daha uygun, sosyal ve sportif etkinlik ve dinlence alanlarını da içeren yapılara kavuşturulması lazım. Ayrıca çalışanlara, zaman yönetimi, stres yönetimi, iş ve yaşam dengesinin kurulmasına yönelik eğitimler, danışmanlıklar, uzman destekleri sağlanması da gerekli.

UZUN TATİLLER OLMALI Ayrıca, fazla mesai yapmış çalışanlara zorunlu mola/dinlence günleri verilmesi, yıllık izinlerin kısa sürelerle parça parça değil, uzun tatiller şeklinde kullanılması gibi uygulama ve politikalara ağırlık verilmesinin yerinde olacağını söyleyebilirim.

N. ASLI TEKİNAY
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz