Gücün 9 Sırrı

Gücü yaratan unsurlar arasında finansal değerler kadar girişimci ruh, nitelikli insan kaynağı, sahip olunan network gibi kriterler de etkili oluyor.

1.09.2009 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Gücün 9 Sırrı
1. CİRO, EN ÖNEMLİ GÖSTERGE
Güçlü iş insanları arasında sayılmanın en temel kriterini, yönetilen cironun büyüklüğü oluşturuyor. Bu nedenle yönetilen ciro, ne kadar büyürse güçte o oranda artıyor.
Hazırladığımız listede de ciro, temel kriter olarak öne çıkıyor. 44,2 milyar dolar ciroya sahip Koç Grubu’nun başkanı Mustafa Koç, 20 milyar TL konsolide ciro elde eden Sabancı Holding’in başındaki Güler Sabancı, yönettikleri cironun büyüklüğüyle listemizde ön sıralarda yer buluyor.
Tabii sadece cirosal büyüklük de yetmiyor. Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, “Ciro önemli bir güç göstergesi. Ama şirket ya da holdingin kârlılığı, ödediği vergi, yönetim felsefesi, saygınlığı ve kurumsallık yapısı da önemli rol oynar” diyor.
Gerçekten de faaliyette bulunulan sektörlerin çok sayıda ve yaygın olması da yöneticisine güç kazandırıyor. Garanti Bankası’nın eski genel müdürlerinden Akın Öngör, ekonomiye yön vermesi açısından bankacılık, otomotiv gibi lokomotif sektörlerin liderlerinin, örneğin imalat gerçekleştiren bir sanayi dalındaki yöneticiden daha fazla gücü temsil ettiğinin altını çiziyor.
Korn&Ferry Yönetici Ortağı Orhan Kemal Alver, telekom şirketlerinin CEO’larını örnek göstererek, “Yıllık ciroları milyar doları bulan şirketleri yönetiyorlar; sahip oldukları yatırım ve istihdam olanaklarıyla ekonomiye müthiş etkileri var” yorumunda bulunuyor.
2. NİTELİKLİ ÇALIŞAN ETKİSİ
Yöneticinin ve patronun istihdam ettiği insan sayısı da gücü sağlayan anahtarlardan biri. Bugün Yıldız Holding’de 29 bin 500 çalışana sahip Murat Ülker, 36 bin kişiye iş yaratan Mehmet Emin Karamehmet, 70 bini aşan istihdama yön veren Koç Holding CEO’su Bülent Bulgurlu, 20 bin kişilik çalışanı ile Ferit Şahenk güçlerini bu insan kaynağından alıyor.
Ancak bu noktada çalıştırılan insan kaynağının kalitesi de kritik bir unsur. Ne kadar eğitimli insana iş imkanı verilirse toplumu etkileme gücü de o derece yükseliyor. Eğitim Gönüllüleri Vakfı Başkanı İbrahim Betil, “Çalışan sayısının çok ve insan gücünün birikimli olması da güç yaratır. Teknoloji alanında 1.000 kişi çalıştıran bir patronla atölyesinde 1.000 personeli olan arasında güç farkı doğar” diyor.
Tüketiciye dokunan alanlarda çalışan şirketlere sahip olmak veya yönetmek de gücü etkiliyor. Orhan Kemal Alver de bu görüşü destekliyor:
“Demir çelik üretiyorsanız etkilediğiniz alan, ancak fabrikanın olduğu bölge olurken yaygın şube ağına sahip bir bankanın yöneticisiyseniz insan kaynağınızın gücü muhakkak ki daha fazla olacaktır” diyor.
İnsan kaynaklarının büyüklüğünün toplum açısından da etkisi var. Bu alanda farklı bir bakış açısı da Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birim Direktörü Cüneyt Evirgen’den geliyor:
“Şu an işsizlik kronik bir sorun. Bugün istihdam sağlayan şirketler, çalışan sayıları büyüdükçe bir anlamda toplumsal sorunu da çözen merciler haline geliyor. Bunu sağlayan yönetici ve patronlar da toplum gözünde güç kazanıyor.”
3. KİŞİSEL İLİŞKİLER BELİRLEYİCİ
Güç getiren unsurlardan biri de yönetici ve patronun sahip olduğu network olarak öne çıkıyor. Ünlü yönetim uzmanı Dave Ulrich, iş insanına güç getiren faktörlerin başında ilişkilerini sayıyor. Sosyal bağlantıları ve kişisel ilişkileri kuvvetli insanlar, doğal olarak iş dünyasına bir adım önde giriyor. ~
Korn&Ferry Yönetici Ortağı Şeref Kaynar da Ulrich ile aynı fikri paylaşıyor:
“21’inci yüzyılda network çok önemli. Lokal ve uluslararası alanda kimin çevresi daha genişse o, daha güçlüdür. Bir de güç testi yapılabilir; kişinin telefonuna, ne kadar sürede, kimler yanıt veriyor, bu da gücü gösterir.”
İş dünyasındaki ilişkilerin gücüne en iyi örnek inşaat dünyasının duayeni Şarık Tara. Tara, Türkiye’nin en genç işadamlarından biri olarak ilk kez 1969’da, bugünkü Davos toplantılarının başlangıcı olan International Industrial Conference’a davet edildi. Tara, “Benim Davos’tan öğrendiğim en büyük ders, uluslararası olmanın gerekliliğiydi” diyor. Enka’nın, Türkiye dışına açılma, büyük proje ve yatırımlara girme cesaretinin arkasında da Tara’nın bu vizyonu yatıyor.
Aynı şekilde Hüsnü Özyeğin, Ömer Dinçkök ve Bülent Eczacıbaşı gibi sektörlerinde duayen kabul edilen kişiler de iş dünyasında etkinlikleriyle güç kazanıyor. Bu güçlü kişilerin, meslek örgütlerinde sözleri dinleniyor, karar mercilerinde önemli rolleri oluyor ve tüm yöneticiler tarafından her adımları yakından takip ediliyor.
4.HÜKÜMETE YAKINLIK GÜCÜ ARTIRIR MI?
İyi yönetilmesi gerek Tüm yönetim uzmanları, hükümete yakın olmanın bir güç göstergesi olduğu konusunda hemfikir. Lobi faaliyetleri kuvvetli, kanun koyucu, denetleyici ve kaynak sağlayıcıya yakın olan mutlaka ki bir güç sağlıyor. Ama aynı zamanda bu biraz da tehlikeli bir güç kaynağı. “Hükümete yakınlık, şirketlerin ve yöneticilerin çok dikkat etmesi gereken bir konu” diyen Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, “Tabii ki şirket ve yöneticilerin hükümetlerle, bakanlıklarla, bürokrasiyle çok işi oluyor ve olacaktır. Ama bu yakınlık, bazen kamuoyu önünde ters yoruma da neden olabilir, o yüzden iyi yönetilmesi gerekir” şeklinde konuşuyor.
Mesafeyi korumak en iyisi Buradaki ince çizgi, dertlerini ve isteklerini hükümete hızla ve etkin şekilde iletmekle bu yakınlığı kendi çıkarları için kullanmak arasında çiziliyor.
Korn&Ferry Yönetici Ortağı Orhan Kemal Alver, “Hükümetler, netice itibarıyla iktidarı belli sürelerle ellerinde tutar, değişen hükümetlerde yakınlık sıkıntı yaratabilir. Bu yüzdendir ki kurumsal büyük şirketlerin politikaları, hükümetlere karşı genelde daha nötrdür” diyor. İbrahim Betil de Alver’in fikirlerini paylaşıyor ve işadamlarının, her hükümete belli bir mesafeden durması gerektiğini düşünüyor.
5. SİVİL TOPLUMDA LİDERLİK ŞART
“Kişi, kendi işinde çok başarılı olabilir ama hayatın benzer alanlarında aynı başarıları göstermediği takdirde elde ettiği güç gelgeç olur.” Bu sözlerin sahibi stratejik iletişim danışmanı Salim Kadıbeşegil, güç kazanmak için kişinin toplum yararı için zamanından, kârından fedakarlık yapması gerektiğine inanıyor. Kadıbeşegil, bu anlamda Koç Müzesi, Deniz Temiz Derneği’ndeki etkin rolü ile Rahmi Koç’un örnek güçlülerden olduğunu düşünüyor. Eğitime sağladığı desteklerle Aydın Doğan, İstanbul Modern Müzesi ve ailesinin sanata verdiği destekleri artırarak sürdürmesi ile Bülent Eczacıbaşı da örnek isimlerden.
İşte günümüzde holdinglerin üst düzey yöneticilerinin, sivil toplum çalışmalarına giderek daha fazla önem vermesinin temelinde de güç isteği yatıyor. İbrahim Betil, gelecek 5 yıl içinde kurumsal sosyal sorumluluk bilincinin giderek artacağını ve tüketicilerin kurumları sadece ciroları, kârları ile değil kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile de değerlendireceğini düşünüyor.
TÜSİAD, TOBB ve Türkiye Bankalar Birliği gibi büyük grupları temsil eden kurumların başkanları da güçlüler listesinde yer alıyor. ~
12 yıldır TOBB’un başkanlığını yürüten ve çatısı altındaki sektörlerin dertlerini hükümete aktaran Rifat Hisarcıklıoğlu, bu güçlü isimlerden biri. Aynı şekilde toplumun sesine kulak veren ve çıkarlarını gözeten TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da hem görevi gereği hem de Türkiye’nin saygın işadamlarının lider olarak kendisini seçmesi nedeniyle çok güçlü olarak görülüyor. Türkiye Bankalar Birliği’nin 2002 yılından beri aralıksız başkanlığı sürdüren Ersin Özince de finans sektörünün ekonomideki önemi düşünüldüğünde çok güçlü bir konumda bulunuyor.
6. DÜNYA LİGİ DE ÖNEMLİ
Tıpkı ciro büyüklüğünde olduğu gibi bölgesel yatırımları ile Türkiye dışında da adını duyuran patron ve yöneticiler artı bir güç kazanıyor. Örneğin Yıldız Holding’in dünya markası Godiva’yı satın alması ve özellikle Ortadoğu’da gıdada önemli bir pazar payına ulaşması Murat Ülker’in gücüne güç katıyor.
8 ülkede toplam 62 milyon aboneye sahip Turkcell’in, Kuzey Afrika ve Doğu Avrupa’da yeni fırsat arayışı ve bugün cirosunun yüzde 20’sinin yurtdışından elde etmesi CEO Süreyya Ciliv’e güçlüler listesinde yer açıyor.  
Aynı şekilde dünyanın dört bir yanında yaptığı inşaat projeleri ve Rusya’daki önemli gayrimenkulleri, Enka’nın patronu Şarık Tara’yı da uluslararası çapta etkin bir isim haline getiriyor. Ethem Sancak da ilaç dağıtımı işinde dünya ligine oynayanlardan. 5 milyar dolarlık büyüklüğe erişen Hedef Alliance, Mısır ve Rusya’dan sonra Cezayir pazarına da giriyor.
Efes ile yurtdışında özellikle de Rusya’da ciddi yatırımları bulunan ve büyümeye devam eden Anadolu Grubu’nun başkanı Tuncay Özilhan, şirketin yurtdışı yatırımlarının ve başarılarının da iş insanına büyük güç katacağını belirtiyor. Özilhan, “Ayrıca bu başarılar, şirketin finansal yapısını güçlendirir, kişinin önünde birçok kapının açılmasına yardımcı olur” diyor.
Cüneyt Evirgen ise yurtdışında liderliğin güce etkisine farklı bir yorum getiriyor:
“Bir şirket, çok coğrafyalı olunca çok devletle ve kültürle uğraşıyorsunuz, başarınız sadece kendi ülkenizle sınırlı kalmıyor. Böylece yönetici olarak da daha zorlu bir alanda başarılı elde eder, dünya ligine aday olursunuz.”
7.MEDYA PATRONLUĞU GÜÇ GETİRİYOR
Medyada güç kazananlar Medya, kamuoyunu doğrudan bilgilendirmede en büyük güç. Bu nedenle son yıllarda medya alanında yeni yatırımlar dikkat çekiyor. Sabah ve ATV’yi alan Çalık Grubu’nun başkanı Ahmet Çalık ve Star gazetesi, Kanal24 ile medya dünyasına adım atan Ethem Sancak, bu anlamda güç kazanan isimlerden. Turgay Ciner de medyada yeniden etkin olmak için milyar dolarlık yatırım yaparak HaberTürk kanalı, gazetesi ve dergileri ile ciddi bir atılım yaptı. Ciner, elindeki medya gücünü nasıl kullandığını şöyle anlatıyor: “Biz taraf değiliz. Biz iyiye iyi, kötüye kötü yazacağız. Şimdiye kadar da bunu yapıyorduk, bundan sonra da bunu yapacağız.”
Ünlü strateji gurusu Peter Fisk, medya patronluğunun tehlikeli olduğunu düşünüyor ve “Evet güç katabilir. Ama Berlusconi örneğinde gördüğümüz gibi kolayca gücün kötü kullanılmasına da yol açabilir” diyor.
Sürekli iletişimin etkisi Aynı şekilde medya ile doğru iletişim kuranlar da toplumda saygınlıklarını artırıyor. Medya, bazı güçlü insanların söylediklerini yansıtmak için can atıyor. Erol Sabancı, Mustafa Koç, Güler Sabancı ve Arzuhan Doğan Yalçındağ gibi isimler her açıklamalarıyla medyada geniş yer alıyor. Burada da Salim Kadıbeşegil, medyada etkin yer almanın kişinin eylemleri, duruşu, karizması ve liderliğiyle doldurulabildiğini söylüyor. Bu tavrın sürekli olması halinde kişinin akıllara güçlü olarak kazındığını belirtiyor. ~
8. GİRİŞİMCİLİK RUHU GÜÇLENDİRİYOR
Girişimci ruh, en belirgin liderlik özelliklerinden. Türkiye’de Hamdi Akın, Ahmet Zorlu ve Mehmet Emin Karamehmet doğuştan gelen bu girişimci ruha sahip. Bu yıl listemize giren Türkiye’nin havaalanı kralı Hamdi Akın, fırsatları en iyi koklayanlardan. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, farklı sektörlerdeki boşlukları görerek seri biçimde harekete geçiyor. 1997’de sektördeki ciddi boşluğu doldurarak başladığı havaalanı işletmeciliğini devasa bir sektör haline getirdi. “10 yılda 10 havalimanı” hedefiyle yola çıktı ve TAV’ı bugün 2,2 milyar dolarlık piyasa değeri olan bir şirket haline getirdi.
Zorlu Grubu’nun başkanı Ahmet Zorlu da ilkleri yaratanlardan... İlk desenli çarşafı üreterek Taç markasını yarattı, ardından ilk ev tekstili mağazaları zinciri Linens’i kurdu. Turkcell’in doğuş hikayesi de bunun iyi bir örneği... Çukurova Holding’in patronu Mehmet Emin Karamehmet, GSM teknolojisini Türkiye’de kurma fikrini ilk hayata geçiren kişi olarak şu an 8,8 milyar lira cirolu bu devin ortağı.
PWC Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Orhan Cem, sektörde ilki yakalayanların, iletişim ve yönetim gücü de varsa işini çok hızlı büyüteceğini ve rakiplerinin yaklaşmasının çok vakit alacağını söylüyor. Cüneyt Evirgen de Cem ile aynı fikirde, “Hesaplanabilir riskleri üstlenen insanlar güçlüdür, belli bir vizyonla riskleri iyi inceleyip işe girerler” diyor. Salim Kadıbeşegil’e göre ise bu girişimci yaklaşım, bir de toplumun beklentileriyle örtüşürse küresel ısınma sorununu çözecek bir icat ya da temiz enerji yatırımı yapma örneklerinde olduğu gibi bir fırsat yakalarsa daha büyük bir güç sahibi oluyor.
9. NAKİT DE GÜÇLÜ KILIYOR
Finans sektörünün büyük oyuncularının başındaki yöneticiler de ekonomide yarattıkları etki ile çok ciddi güç kazanıyor. Cüneyt Evirgen, bu kişilerin sektörlerin geleceğini ve dolayısıyla insanların hayatlarını etkileme gücünü ellerinde tuttuklarını, ülkedeki sektörlere gelen kaynağın akışını da değiştirebildiklerini vurguluyor. Bu nedenle Türkiye’nin en büyük özel bankalarının başındaki Ergun Özen, Ersin Özince ve Tayfun Bayazıt, hem nitelikli insan kaynakları hem pek çok işletmenin finansman sorununa çözüm merkezi olabildikleri için giderek güçleniyor.
Ayrıca kasalarında hatırı sayılır miktarda nakit bulunduran şirketleri ve grupları yönetenler de iş dünyasında yarattıkları etkiyle kuvvetleniyor. Nasıl büyük holdinglerin enerji alanına girmesi ile tüm gözler bu sektördeki fırsatlara dönüyorsa, aynı şekilde yeni alanların belirlenmesinde bu kişilerin yatırımları bekleniyor. Oyakbank’ın satışı sonrası elde edilen 3,5 milyar dolarlık nakit ve diğer şirketlerin nakitleriyle birlikte 5 milyar dolarlık nakit gücüne sahip olan Coşkun Ulusoy, bu isimlerin başında geliyor. Aynı şekilde Finansbank’ın satılması sonrası girişimciliği ile tanınan Hüsnü Özyeğin’in de attığı her adım takip ediliyor. Orhan Cem, bugünün ekonomik konjonktüründe nakdin “kral” haline geldiğini belirterek, “Şirket elden çıkarma ya da portföylerde oynamalar yaparak para sahibi olmak çok kıymetlidir, rekabet üstünlüğü sağlar. Nakit ise aslında anlık bir güçtür ama bugün nakit paranın değeri çok arttığından sahibi için ciddi bir güç haline geliyor” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz