Iacocca’dan Liderliğin 10 Formülü

Lee Iacocca, adını Chrysler’deki yönetim başarısıyla duyurdu, dünyanın önde gelen yöneticileri arasına girdi. Emekliye ayrıldıktan sonra yönetim kurullarında görev aldı, kendi adını taşıyan vakıf i...

1.06.2007 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Lee Iacocca, adını Chrysler’deki yönetim başarısıyla duyurdu, dünyanın önde gelen yöneticileri arasına girdi. Emekliye ayrıldıktan sonra yönetim kurullarında görev aldı, kendi adını taşıyan vakıf ile ilgilendi. Şimdi ise gündeme yeni yazdığı kitabıyla geldi. “Where Have All The Leaders Gone” (Bütün Liderler Nereye Gitti?) adlı kitabında, sadece şirketleri değil, politikacıları da değerlendiriyor. İşadamı ve yöneticilere önerilerde bulunuyor, eksikliklerini ortaya koyuyor. Özellikle de “10 C” formülüne dikkat çekiyor ve bu kapsamda “Liderlerin sahip olması gereken ortak özelliklere” dikkat çekiyor.


1. Merak (Curiousty)

C listesinin ilk maddesinde merak yer alıyor. Bu maddeye göre lider olan kişi, ona “Evet efendim” diyen kalabalığın içindeki küçük grubu ortaya çıkarmalı ve o kişilerin ne söylediğini dinlemeli. Aynı zamanda çevresinde olup bitenle çok yakından ilgilenmeli, okumalı ve araştırmalı.

Örneğin, George W. Bush, gazete okumamasıyla övünür ve şöyle der: “Başlıklarına şöyle bir göz atıyorum.” Söz konusu durumun Amerikan başkanının bir özelliği olması çok şaşırtıcı. Dinleme özelliğine sahip olmayan kişi, aslında küstah bir kişidir. Çünkü, böyle kişiler, ya her şeyi bildiğini sanan ya da başkalarının düşünceleri ile ilgilenmeyen insanlardır.

2006 seçimlerinden önce Bush, anket sonuçlarını dinlemediğini söylemişti. Halkın yüzde 70 gibi büyük bir çoğunluğu Bush’un yanlış yolda olduğunu söylüyordu. Aslında bu durum, onu seçim sabahı uykusundan uyandıracak kadar etkili bir sonuçtu. Ancak o, bu anket değerlendirmesi ile de ilgilenmedi.

2.Yaratıcı (Creative)
Liderin yaratıcı olması gerekir. Yani kutunun içindekileri değil, dışındakileri fark edebilmesi anlamına geliyor. Oysa George Bush asla değişmeyecek olması ile övünüyor. Senator Joe Biden, Amerikan askerlerinin Bağdat’a girmesinden birkaç ay sonra Bush ile bir görüşme yaptı. Joe, Oval Ofis’te başkan ile ilgili sıkıntılarını dile getirdi. Sünni ve Şii’lerin çatışmaları, Irak askerinin dağılması, petrolden kaynaklanan sorunların büyümesi Joe’nun endişelerindendi. Bush, Irak’a yapılanın doğru olduğunu ve her şeyin iyi olacağını düşünüyordu.

En sonunda Joe, Bush’a, “Daha hiçbir olaya doğru dürüst hakim olamadığınız halde nasıl kendinizden bu kadar emin olabiliyorsunuz?” dedi. Bush ise yanıt olarak elini Joe’nun omzuna koyarak “içgüdülerim” diye yanıtladı. Joe elbette hiçbir şeyin değişmeyeceğini biliyordu, nitekim değişmedi de. Oysa liderlik değişimi yönetmekle ilgilidir.

3. İletişim (Communication)
Bir liderin iletişimi mutlaka güçlü olması gerekir. İnandırıcılığını yitirmemeli. İletişim derken, ben birinin ağzından çıkan ve diğerinin dinlediği süreçten bahsetmiyorum. Benim bahsettiğim konu, gerçekler ve gerçekleri doğru aktarabilme yeteneği. Kimse bu yetiye doğuştan sahip olamaz. Aksine çoğu kişi zamanlarını bizleri olayların o kadar da kötü olmadığına inandırmaya çalışarak geçirir.

 Bu durum inkar ya da dürüst olmayan bir davranış olarak mı algılanır bilmiyorum ama birilerine olmayan şeyleri kanıtlama ihtiyacı belli bir sure sonra sizi delirtebilir. İletişim önce -bu çok acı olsa da- doğruyu söylemekle baslar. Irak’taki savaş-diğer durumların dışında-aslında bir iletişim bozukluğu. Bush’un her şeyin iyi olacağını söylediği günden beri kaos yükselmeye devam ediyor. Bizi bu konuda ikna etmeye çalışsa da biz artık Bush’u dinlemiyoruz.

4. Karakterli (Character)
Karakter sahibi lider, doğru ve yanlış arasındaki farkı bilen ve doğru olanı yapabilen kişi anlamına gelir. Bir keresinde Abraham Lincoln, “Eğer birinin karakterini ölçmek istiyorsanız, ona güç verin” demiş. George Bush’un elinde çok büyük bir güç var. Peki onun karakteri hakkında ne söyleyebiliriz? Bush tüm dünyaya gücünü kanıtlamaya çalışırken insanlara saygısını da yitirdi. Yani elinde güç bulundurmak, sonuçları düşünmeden hareket etmek demek anlamına gelmiyor. Amerikan askerlerini insanları öldürmeye ne için gönderdi? Petrol rezervleri için mi veya sevgili babacığını öldürmeye kalkışan Saddam Hüseyin’den öç almak için mi? Yoksa istediği babasına ondan daha sert olduğunu göstermek miydi?

Irak savaşını başlatan nedenler çok tartışmalı. Bush’un savaşı yönetmesi ise tam bir felaketti. Çünkü, bir kişinin karakterindeki yanlış bir amaç için tek bir askerin bile ölmesi kabul edilemez.

5. Cesaretli (Courage)
Bir lider cesaretli olmalıdır. Etrafındaki insanları cesareti ile etkileyebilen kişiler olmalı. Bu görüşüm sadece erkekler için değil, kadınlar için de geçerli. Ama kişinin kendi kendisiyle övünmesine asla cesaret diyemeyiz. Kabalık da cesaret tanımının içine giremez.

George Bush, Connecticut’lı asil bir ailenin kanını taşıyor ama o adeta bir kovboy gibi konuşmayı tercih ediyor. Bilirsiniz, “Benim silahım seninkinden büyüktür” gibi sözler. Bu sözler kişinin ne kadar cesur olduğunu göstermez. 21’inci yüzyılda cesaret kabadayılık anlamına gelemez. Cesaret, bir masada oturup, anlaşabilmektir.

Eğer bir politikacıysanız, cesaret oylama size pahalıya patlasa da bedelini bilerek pozisyon alabilmektir. Bush halk tarafından seçilmiş olmasaydı asla halk içinde bu kadar yer alamayacaktı.

6. İnanç (Conviction)
Liderin sahip olması gereken özelliklerden biri de inanç. Belli bir amaç için liderin hırslı olması gerekir. Bunun için de tutkulu olmak şart. Yani liderin bir hedefi gerçekleştirebilmesi için bir şeyler yapma isteği olmalı. Bu inanca sahipse lider hedeflerini başarmak için çalışır.

Peki ama liderin inançlı olup olmadığını nasıl ölçersiniz? Bush, ne kadar tatile çıktığı ile ilgili kayıt tuttu. O çiftliği ile uğraşmayı, kendini işine vermekten daha çok tercih etti. 2006 yılında kongre toplantıları sadece 97 gün gerçekleşti. Bu rakam 1948 yılındaki rekor günün sadece 11 gün altında.

Zaten o zamanki başkan Harry Truman da “Kongre’de hiçbir şey yapılmıyor” sözünü ortaya atmıştı. Birçok insan az çalıştığı ve gösterebilecek az şey olduğu için kovulmaktan korkar. Ama Kongre yönetimi bu sorunu çözmüşe benziyor. Bence bu liderlik değil.

7. Karizma (Charisma)
Liderin sahip olması gereken C’lerden biri de karizma (Charisma). Karizmadan kastım, gösteriş meraklıları değil. Karizmatikler insanlar peşinden sürükleyebilen kaliteli kişilerdir. Yani onlara ilham alınan özelliğe sahip nadir kişiler de diyebiliriz.
İnsanlar bir liderin peşinden giderler. Çünkü, etrafındakilere güven duygusunu verirler. Benim tanımıma göre karizma bu anlama geliyor.

 George Bush, barbekü partisi veya beyzbol için karizmatik bir kişi sayılabilir ama onu global tehlikelerden dolayı dünyaya verilecek zararlarla ilgili bir zirveye koyun, onun çok da iyi bir başkan olmadığını anlayacaksınız. Öyle ki, bazen çok komik olaylar bile olabiliyor. Bush, G-8 Zirvesi’nde Alman Başbakanın Angela Merkel’in arkasına gelerek omzuna masaj yapması, Merkel’i nerdeyse şaşkınlığından tavana uçuracaktı.

8. Bilirkişi (Competent)
Liderin bilirkişi olması gerekir. Bu çok açık öyle değil mi? Yani bu, ne yaptığının farkında olmak demek. Bunun da ötesinde, bir liderin etrafındaki insanların da ne yaptıklarını bilmeleri gerekiyor.

Bush, Amerika’nın ilk MBA’li başkanı olduğu için kendisi ile gurur duyar. Peki sizce bu onu yeterli kılıyor mu? Öyleyse bakalım.

Tarihin en fazla bütçe açığını yakaladığımız için MBA’li başkanımıza çok teşekkürler. Sosyal sigorta hayat desteğimizken bizim Irak’ta borcumuz yarım trilyon arttı. Ki bu bir başlangıçtı.

Liderin olaylara hakim olması gerekir. Gerçekleştirdiği her işin sonunu fark edebilmesi çok önemli. İyi bir liderin problem çözebilecek yetiye sahip olması anlamına geliyor. Biz ulus olarak bu sorunu Bush ile sanıyorum rafa kaldırdık.

9. Sağduyu (Sommon sense)
Eğer sağduyuya sahip değilseniz, bence lider olamazsınız. Ben buna, “Charlie Beacham kuralları” diyorum. İlk otomobil kariyerim Pensilvanya’da, Ford’un bölge müdürlüğüydü. Patronum doğu bölgesi müdürü Charlie Beacham idi. Sıcak kanlı, etkili gülümsemesi olan bir güneyliydi.

Charlie, bana hep şunu derdi: “Sakın unutma Lee, senin insan olduğuna dair en büyük göstergeler mantığını kullanabilmen ve sağduyundur.” George Bush’un sağduyusu yok. Onun sadece konuşmalarından alıntılar var.

Eski Başkan Bill Clinton, bir keresinde, “Alkoliklerin olduğu bir evin içinde büyüdüm. Çocukluğumun yarısında gerçek bir dünyada yaşamak için uğraştım. Ve bu noktada olmayı seviyorum” demişti. Bence su anki başkanımızın bu gerçek dünyayı bir kereliğine bile olsa ziyaret etmesi gerekiyor.

10. En Buyuk C: Krız (Crises)

Liderlik kriz anlarında sahtekarlığa bile dönebilir. Masanın üzerine ayaklarınızı uzatıp kavramlar hakkında konuşmak basittir ya da başkalarının çocuğunu oturduğunuz yerden savaşa göndermek de kolaydır. 11 Eylül 2001’de tarihimizde iyi bir lidere sahip olma ihtiyacını ilk defa bu kadar hissettik. Bush, saldırıyı duyduğu zaman Florida’da çocuklara keçi hikayesini okuyordu. Washington’a geri dönüp saldırıya uğrayan vatandaşların yanına gitmek yerine tehlikeli olacağını düşünüp Beyaz Saray’a gitmeme kararı aldı. O tüm gün boyunca saklandı.

Liderimizin her şeyin iyi olacağını söylemesine ihtiyacımız vardı. Bush’un ortaya çıkması birkaç günü aldı. Onun ise yaptığı tek şey bizi Irak’a yöneltmek oldu. Yani babasının başkanlığı süresinde onu öldürmeye kalkışan başkanın ülkesine. Bu sizi korkutmadıysa başka ne korkutabilir bilmiyorum.

Otomobil Sektöründeki Yöneticilere
Yeni Dönemde Başarılı Olma Taktikleri

 Yeni Marka Kimliği
Pazar hantallaşmaya başladı. Her markanın benzer modellere sahip olması mı gerekiyor? Bu durum müşterilerin aklını karıştırıyor, bayileri öldürüyor. Bu durumda bir pazar talebi elde etmek oldukça zor. Amerikan otomobil şirketlerinin yeni bir marka kimliğine ihtiyacı var, ki buda onları üretim prosesine soksun.

Yurtdışı Ile Rakabet
Amerikan otomobil üreticileri yurtdışında rekabette ayakta kalabilmek için bazı konularda sıkıntı çekiyor. Yüksek ücretler, sağlık maliyetleri, sendikalar, yasalar ve ticari dengesizlik… Bütün bunlar üretimde maliyetleri ve sabit sermayeyi etkiliyor. Japon ve Avrupalı rakiplerin önünde ise bizde var olan engeller yok.

Yabancıya Teşvik
 Toyota, yeni fabrikasını Texas’ta açtığında, eyaletin göz bebeği oldu. Devlet Toyota’ya milyonlarca dolarlık teşvik verdi. Her araç başına 600 dolar. Üstelik işgücü sendikasız gençlerden oluşuyordu. Ama GM’in Arlington’daki fabrikası için kimse kırmızı halı sermedi. Aksine başı birçok konu yüzünden ağırdı.

 “3 Büyük Birlikte Çalışmalı”
 “Üç büyük” derken, şirketleri dernekleri ve devleti kastediyorum. Bu “üç büyük”ün birleşmesi gerekiyor. Son zamanlarda konuşulan bir konu var: “Kader odaklı bir dünyada mı, yoksa gerçek odaklı bir dünyada mı yaşıyoruz”. Kader odaklı şirkete GM örnek verilirken, gerçek odaklı şirket için Toyota veriliyor.

Basit Olma Zamanı
Ürün hattındaki karışıklık sizi öldürüyor. Unutmayın Toyota’nın sadece 3 markası var. Bunlar Toyota, Lexus ve Scion. Üreticilerin bu çelişkili fikirlerinden kurtulması gerekiyor.

İhtiyaç Duyulan Arabalar
 Bugün enerji fiyatlarındaki dengesizlik, endüstrideki en büyük konulardan biri. Artık alternatif enerji kaynakları bulmak zorundayız. Yeni dönemde kesinlikle küçük arabalar üretilmeli. Hibrid enerjisi için AR-GE’ye daha fazla yatırım yapmak gerekiyor. Ben denizde yüzebilen arabalardan bahsetmiyorum. İnsanların ihtiyaç duymadığı arabaları üretmekten vazgeçin.

Ürün Portföyüne Dikkat
 Otomobil şirketleri için tonlarca nakit ödeyip sonrada yarattığı markadan vazgeçmek çok kötü bir durum. Yapılacak mutlaka bir şeyler olmalı. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama bir an önce onlardan kurtulmak gerekiyor.

Tüketicileri İyi İzleyin
Eğer pazarı takip ederseniz, kaybetmezsiniz. Halbuki Amerikan otomobil endüstrisi hala hangi arabanın yapılacağına karar verip ardından tüketiciyi yarattıkları arabayı satın almalarını sağlamaya çalışıyor. Ama artık bayiler daha fazla sizin ürününüzü almak istemiyor. Çünkü, onlar da tüketicilerden tepki alıyor.
 
 Lıder Acıl Durumda Ne Yapmalı?

“Tum Paydasları Isın Icıne Katın”
 Kriz anında tüm paydaşlarınızla iletişim kurun. Şirket çalışanlarından bayilere, tedarikçilerden devlete kadar herkesin yardımına ihtiyacınızın olduğun belirtin. İletişim, organizasyonun ilerlemesini sağlayan bir araçtır. Özellikle kriz zamanlarında daha da önemli. Asla o büyük şirketlerin milyonlarca dolar harcayıp, halkla iletişim sağlayıp, kendi çalışanlarını nasıl unuttuklarını bir türlü anlamam.

Savasa Bırlıkte Hazırlanın
Yıllar önce Chrysler’ı sıkıntılı durumdan kurtarmak için uğraşıyordum. O dönem her birimdeki departmana girip çalışanlarla birebir görüşmeler yapmıştım. Onlara bu zor zamanda yanımda oldukları için teşekkür etmiştim. Ve onlardan şirketi bu kotu durumdan kurtarabilmek için yardim istedim. Eğer bu durumdaysanız, hemen çalışanlarınızın yanına gidin ve savaşa birlikte hazırlanın. Departman sorumlularından öneri getirmelerini isteyin.

 Tek Kısıyle Başarı Olmaz
Oluşturduğunuz takımın kalitesi, hedeflerinizi başarıya ulaştırabileceği gibi, başarısızlığa da götürebilir. Unutmayın, hiçbir zaman tek bir kişi yoktur. Genellikle bir kişiye hayran oluruz ve onun sihirbaz olduğunu düşünürüz. Chrysler’deki değişimi ben tek başıma gerçekleştirmedim. Ekibime Ford’dan bile 88 çalışanı dahil ettim.

Takım Kımlerden Olusmalı?
 Takımınızın tasarım, mühendislik ve üretim konusunda en yetenekli kişilerden oluşmasına özen gösterin. Çünkü, üretilen arabalar tüketicilerin beğenisine hitap etmeli. İyi tasarım arabayı satar ama kalite satılmasını devam ettirir. Bu da iyi bir takimin becerisidir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz