Vericiler yükseliyor

Alıcı ve eleştirici düşüşte, şimdi verici lider zamanı.

1.06.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Vericiler yükseliyor
Artık talepkâr, kişisel çıkarlarını ön plana koyan, vermekten çok alarak yönetmeyi benimseyen lider tipinin zamanı doluyor. İşlerin takım çalışmasıyla yürümesine, işbirliğine önem veren ve bunu karşılık beklemeden yapan verici (giver) liderler yükseliyor. Yeni yükselen bu lider tipi ise iş dünyasının yapısını değiştiriyor. Bu değişimi Wharton School profesörlerinden Adam Grant’in tüm dünyada büyük yankı uyandıran yeni kitabı, “Give and Take-A Revolutionary Approach to Success”de yer alan araştırmalar da doğruluyor. Önemli analizlere dayanarak oluşturulan kitapta iş dünyasında yeni “kazananların” alıcılar değil, vericiler olduğu net şeklide ortaya koyuluyor. Eskiden iş dünyasında “iyiler” sondan gelirdi. Alıcılar (taker), yani çalıştıkları kurumlarda kişisel çıkarlarını ilk sıraya koyanlar ise hiyerarşi basamaklarını hızla tırmanır, hatta çoğu zaman vericilerin (Giver), yani almaktan çok katkıda bulunmayı tercih edenlerin omuzları üzerinde başarıya ulaşırlardı.

Ancak bu anlayış artık geride kalmış gibi görünüyor. Çünkü Wharton School of the University of Pennsylvania’nın en genç profesörlerinden Adam Grant’in tüm dünyada büyük yankı uyandıran “Give and Take-A Revolutionary Approach to Success-Ver ve Al: Başarıya Devrimci Yaklaşım” adını taşıyan kitabı, araştırmalara dayanarak iş dünyasında yeni “kazananların” alıcılar değil, vericiler olduğunu ortaya koyuyor.
Çok sayıda kaynaktan ve araştırmadan faydalanarak hazırladığı kitabında Grant, iş dünyasında çalışan tipini 3’e ayırıyor. Bunlar: Giver (verici), Taker (alıcı) ve Matcher (eşleştirici). Grant’in tanımıyla vericiler, aldıklarından daha fazlasını verip karşılığında bir şey beklemiyor. Alıcıların tarzı ise vermekten daha fazla almak üzerine kurulu. Eşleştiriciler de başkalarına yardım etmek için vermeyi istiyor ama karşılığında bir şeyler bekliyor.~

HANGİSİ DAHA BAŞARILI?
Grant’in dikkat çektiği üç liderlik tipinin şirketlerin başarısına farklı etkileri var. Rotterdam School of Management profesörlerinden Daan van Knippenberg tarafından yapılan bir araştırmaya göre “verici liderler” çalışanların performansını diğer liderlere göre daha olumlu etkiliyor. Çünkü çalışanlar, başkalarının çıkarlarını kendi çıkarlarının önüne koyan liderlerin yönetiminde daha sıkı çalışıyor. Knippenberg, “Grup adına risk almak ya da kişisel bir fedakarlıkta bulunmak, o grubu yüksek düzeyde motive ediyor. Grup çıkarları için her bir üye, daha iyisini ortaya koymaya çalışıyor” diyor. Arizona Üniversitesi’nden Profesör Nathan Podsa-koff da çeşitli sektörlerde 3 bin 600’ü aşkın iş biriminde yaptığı analize dayanarak, verici yöneticilerin altında çalışanların bilgi paylaşımı içinde olduklarını, birimin kârlılığı konusunda çok daha odaklı çalıştıklarını söylüyor.

TÜRKİYE'DE DURUM FARKLI
Türkiye’de ise uzmanlar, yurtdışındaki meslektaşlarına kıyasla daha farklı fikirler ortaya koyuyor. Örneğin Baraka Danışmanlık Kurucusu Reha Abi, kısa vadeli, dikkat çeken başarılar söz konusu olduğunda alıcıların daha çok öne çıktığını söylüyor. “Alıcılar sürdürülebilirliği sorgulanabilir olmakla beraber kısa dönemde şirketlerine büyük başarılar kazandırabilir. Eşleştiriciler de alıcılar gibi performansı geliştirebilir ama ekiplerinin güvenini kazanma konusunda sorun yaşayabilirler” diyor. Egon Zehnder Türkiye Yönetici Ortağı Murat Yeşildere de “Kısa vadede alıcı profiller başarılı gözükse de uzun vadede sürdürülebilir başarıyı yakalayanlar bence verici profiller” diye konuşuyor.

3 TİPLE BAŞ ETME YÖNTEMİ
Çalışma koşulları açısından değerlendirildiğinde üç tip lider arasında çalışması en kolay olanlar vericiler olarak öne çıkıyor. OneWorld Consulting Türkiye Genel Müdürü Tim Bright, vericilerle çalışmanın neden kolay olduğunu şöyle açıklıyor: “İnsanlara açık olan ve onlara güven veren liderlerin çalışma açısından da sorunsuz kişiler olduğunu görüyoruz.”

Transearch International Yönetici Ortağı Haluk Aykul da özellikle bilgi ekonomisiyle birlikte işlerin artık önemli ölçüde takım çalışması ve işbirliği gerektirdiğini söylüyor. Bu nedenle vericilerle çalışmanın daha avantajlı olduğunu ifade ediyor. “Ayrıca artık çalışanlar öylesine birbiriyle bağlantılı ki vericilerin itibarı hızla yayılıyor ve vericiler çok daha fazla kaynağı hızlı ve verimli şekilde kullanıyor” diye konuşuyor.~
MCT Genel Müdürü Tanyer Sönmezer ise üç tip yöneticiden hangisinin en büyük çalışma kolaylığı sunduğu sorusuna daha farklı bir yanıt veriyor. Bunun çalışanın karakterine göre değişebileceğine dikkat çeken Sönmezer, “Vericiler, alıcılarla, alıcılar da vericilerle daha rahat ediyor. Eşleştiriciler ise etraflarında sürekli eş-leştirici arıyor. Eşleştiriciler, bu dengeyi görmedikleri zaman vericilerden ve alıcılardan nefret ediyor. Bu insanların hayatlarını zorlaştırıyorlar” diye anlatıyor.

ÜNLÜ TEMSİLCİLERİ
Dünyada başarılı liderler arenasına baktığımızda her üç liderlik tipinden de birçok örnek göze çarpıyor. Dünyaca ünlü yönetim gurusu Peter Fisk, Virgin’in patronu Richard Branson ve Apple’ın kurucularından Steve Jobs’u bugünün en ünlü verici liderleri olarak gösteriyor. “Richard Branson, sahip olduğu her şeyi vermeye hazır, hiçbir şekilde almaya da ihtiyaç duymuyor. Steve Jobs ise her ne kadar sert ve talepkâr bir lider olarak görüldüyse de hep takımının daha iyi olması için çalıştı. Bu açıdan verici liderler içinde başarılı bir örnek oluşturuyordu” diyor. Transearch International Yönetici Ortağı Haluk Aykul ise paydaş ilişkileriyle en başarılı vericilere Unilever’in CEO’su Paul Polman’ı örnek veriyor.

Yönetim alanında dünyaca ünlü uzmanlardan “Leadership Sustainability-Liderliğin Sürdürülebilirliği” kitabının yazarı Dave Ulriclı, Zappos.com’un kurucusu Tony Hsieh’in yeni nesil verici liderlerin başarılı bir temsilcisi olduğunu söylüyor. “Hsieh, ekibiyle olan iletişiminde tam olarak verici bir profil sergiliyor. Ekibi ve çıkarlarını her şeyin üstünde tutuyor. Tüm eylemlerinde karşısındakilerden doğrudan bir beklentisi olmadığının da altını çiziyor. Ama tüm bunların sonucunu onlardan daha iyi bir iş performansı olarak alıyor” diye konuşuyor. Ulrich’e göre eşleştirici liderler olarak da HP’nin CEO’su Meg Whitman ve Amazon’un kurucusu Jeff Bazos iyi birer örnek. Alıcılar konusunda Ulrich’in tek örneği ise Warren Buffett. Buffet için, “Çalışanlarına daima talepkâr yaklaşır. Çalışanları da bunun bilincindedir. Ancak alıcı olarak en iyi performansı alan yöneticilerin başında yine Buffet gelir” diyor.

TÜRKİYE'DEKİ PROFİLLER
Türkiye söz konusu olduğunda uzmanlar alıcı ve eşleştirici liderlerin iş dünyasında ağırlıkta olduğunu düşünüyor. MCT Genel Müdürü Tanyer Sönmezer, geleneksel aile şirketlerindeki profesyonellerin verici, uluslararası şirketlerdeki yöneticilerin ağırlıklı alıcı ve eşleştirici olduğunu belirtiyor. Baraka Danışmanlık Kurucusu Reha Abi, “Kültür ve değerler mozağimiz verici olmak üzerine kurulu. Ancak Türk iş dünyasında alıcı olmak öncelikli görünüyor” diyor.~

Türkiye’deki liderler arasında bu kategorilerin en iyi temsilcilerine gelince... Fiba Holding’in patronu Hüsnü Özyeğin, Enka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şarık Tara, Oyak Grubu Genel Müdürü Coşkun Ulusoy, Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye’deki verici yöneticilerin en bilinen örnekleri olarak gösteriliyor. Transearch Yönetici Ortağı Haluk Aykul, özellikle çok genç yaştaki gençlere, onların bile beklemedikleri sorumlulukları verdiği için Hüsnü Özyeğin’in verici yöneticiler arasında öne çıktığını söylüyor.

FARKLI LİDERLİK TİPLERİ
Uzmanlar, Türkiye’de bir de kurumunu ön plana çıkaran liderlerin ön planda olduğunu düşünüyor. One World Consulting Türkiye Genel Müdürü Tim Bright, Coca-Cola CEO’su Muhtar Kent ile Coca-Cola Avrasya-Afrika Grubu Başkanı Ahmet Bozer’i yetki veren, diğerlerine yardımcı olan çok başarılı ve etkin ekipler yaratan usta vericiler olarak tanımlıyor.

Msearch Inac Genel Müdürü Ali Midillili’ye göre temsil ettikleri kurum değerini ön plana çıkaran ve geri planda kalan vericilerin en iyi örneği ise Coşkun Ulusoy ile Şarık Tara. Midillili’nin amaçları daha fazla kazanmak ve bunu yaparken ön plana çıkmak diye tanımladığı alıcılara örneği de Limak patronu Nihat Özdemir. Midillili, “Amaçları kazanç/hizmet ikileminde denge sağlamak” dediği eşleştiricilere örnek olarak ASG Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ile Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ı veriyor.

LİDERLER NE DİYOR?
İş dünyasındaki yöneticilere baktığımızda birçok yönetici kendisini net olarak verici, alıcı ya da eşleştirici olarak nitelendirmiyor. Ancak yönetim tarzını verici ya da eşleştirici olmaya yakın bulanların ağırlığı dikkat çekiyor. Örneğin, “Takım arkadaşlarıma maksimum zaman ayırarak, kendi deneyimlerimi ve fikirlerine değer verdiğim kişilerin tecrübelerini onlara aktarıyorum” diyen Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane, “Bu bağlamda kendimi net olarak verici veya eşleştirici sıfatıyla tanımlamam doğru olmaz. Bence iş hayatında en doğru olanı, yönetim anlayışında her iki özelliği de barındırarak dengede tutabilmek” diye konuşuyor.

Mediasa CEO’su ve Başkanı Demet Sabancı Çetin-doğan da lider olarak kimi zaman, almadan vermek kimi zaman ise alınanla verilen arasında bağ kurmak gerektiğini savunuyor. “Ancak ben kendimi daha çok eş-leştirici lider tipine yakın hissediyorum. Kimi pozisyonlarda çalışanlarla doğrudan ve son derece açık bir ilişkim var. Deneyci ve uzlaşmacı davranıyorum ve kendi isteklerimi dayatmaktan çekinmiyorum” diyor.

HEDEFE GÖRE DEĞİŞİYOR
Balsu Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Bilge Anbarlılar da kendisini eşleştirici olarak nitelendiriyor. Neden böyle düşündüğünü de şöyle açıklıyor: “İyi bir yönetici, çalışanlarına karşı şirketin ve hedeflerin savunucusu iken, şirkete karşı da ekibinin temsilcisi ve haklarının savunucusudur.”~

Tepe Home Yönetim Kurulu Başkanı İlhan İl, iş hayatında özellikle de lider düzeyinde sadece verici ya da sadece alıcı bulunabileceği kanaatinde değil. İşin niteliğine, hedeflere ya da izlenen stratejilere göre zaman zaman her iki tarzdan da özellikler taşınabileceğini belirtiyor. “Yatay iletişime dayalı bir sistemin kurulması organizasyonları daima ileriye taşır” diyen İl, şöyle devam ediyor: “Yıllar itibarıyla en üst seviyede yönetimsel kararları aldığım organizasyonlarda ekibimi süreçlere dahil ederek ilerlemeyi benimsedim.”

GÜLDEM BERKMAN / NOVARTİS TÜRKİYE ÜLKE BŞK.
“EŞLEŞTİRİCİ TİPİNE DAHA UYGUNUM"
“SONUÇ ODAKLIYIM”

Ağırlıklı olarak "eşleştirici” olarak adlandırılan lider tipine daha uyduğumu düşünüyorum. Ekibimin gelişimine büyük önem veriyorum. Diğer yandan fazlasıyla sonuç odaklı bir yöneticiyim. Ekiplerime yardımcı olmayı sevdiğim gibi, onların da ortak hedeflerimize katkı sağlamasını mutlaka beklerim. Ekip arkadaşlarımın hem birbirinden yeni bir şeyler öğrenmesini hem ortak çabamıza katkı sağlamasını çok önemserim. Verdiğim emeğin ekip arkadaşlarımca iyi anlaşıldığını ve daha da yaratıcı bir şekilde ortak çabalarımıza katkı sağlamaya dönüştüğünü görmek beni her zaman çok mutlu eder.
“VERİCİ OLMALISINIZ”
Elbette iyi bir liderin hem "verici” hem "eşleştirici” olduğu zamanlar var. Ekiplerinizin gelişimine odaklandığınız anlarda tam bir verici olmak durumundasınız. Ekibinizle tecrübelerinizi paylaştıkça onların gelişimlerine katkı sağlıyorsunuz. Tabi durmadan veren, karşılığında ekiplerinden performans beklemeyen bir lider olabileceğini de düşünmüyorum. Ben ekip arkadaşlarımdan beklentilerimi son derece net bir biçimde ortaya koyarım. Bunun şirket performansımız üzerinde etkili olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle hastalarımız adına çıktığımız yolda maksimum faydayı yaratabilmek için, tüm yönetim ekibimizin "eşleştirici lider” yaklaşımıyla çalıştığını söyleyebilirim.

HAZIM ELLİALTI/ ŞÖLEN YÖNETİM KURULU ÜYESİ
"VERİCİ OLARAK ÇALIŞTIM"
“BAŞ BELASI GİBİ ALGILANIYORUM”

Ben 3 tipin de yöneticilerin kariyeri boyunca yaşadığı evreler olduğunu düşünüyorum, Alıcı olmadan öğrenmek çok zor, uzun ve pahalı. Eşleştirici olmadan adil davranmak pek mümkün değil, verici olmadan insanın kendini mutlu hissetmesi imkansız. Ben yakın dönemimde çoğunlukla verici olarak çalıştım. Etrafımdaki gençlerin şu an veya yakın gelecekte ihtiyaçları olduğunu düşündüğüm konularda onlara ödevler veriyorum. Bazen baş belası gibi algılandığım da oluyor, ama sonra öğrenenlerin yüzündeki gülümseme hem onlar için hem benim için müthiş bir keyif.~
ORTAK HEDEFE EL ELE
Bu yaklaşımı "Pay It Forward” filmini izlediğim günden bu yana uygulamaya çalışıyorum. Destek olmaya çalıştığım tüm arkadaşlarıma da bu konsepti anlatıyor, geri ödemenin başkalarının eğitimine destek olmakla mümkün olacağını söylüyorum. Ortak hedefe el ele koşmak, başarıya birlikte sevinmek, sendeleyen birisinin elini gönülden tutmak bence yüksek performanslı şirketlerin ortak kültürü. Öğrenecek şey o kadar çok arttı ki her şeyi tek başınıza bilmeniz, öğrenmeniz mümkün değil.
PERFORMANS SORGULANMALI
Her ne kadar bilgi çağındayız desek bile mevcutta bulunan bilgiyi öğrenme oranımız eskiye göre muhtemelen daha düşük, Bu nedenle ekip çalışması, dayanışma çok daha önemli. Benim tarzım hep takım halinde sahiplenilen kararlar almak yönünde oldu. Ancak ben, liderin öğretici, motive edici, hesap sorucu olması gerektiğine inanıyorum. Yöneticilerin sadece verici olmalarının yeterince adil olmadığını, mutlaka performansı sorgulamaları gerektiğini de düşünüyorum.

HALUK AYKUL TRANSEARCH INTERNATIONAL YÖNETİCİ ORTAĞI
"ALICILARIN ZAMANI DOLDU"
TEKİLLİKTEN ÇOĞULLUĞA

Günümüzde rekabetin ve ekonominin sofistikasyonunun artması sebebiyle, liderlik "tekillikten” "çoğulluğa” doğru hızlı bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşüm, liderlikle ilgili bilinen özelliklerin önemini yitirdiği anlamına gelmiyor ama bu özelliklerin tek başına yeterli olamayacaklarını net
ALMA-VERME İLİŞKİSİ
Başka bir deyişle tutkusu olan, insanlara ilham veren ve onları peşinden sürükleyebilecek olan yöneticiler lider olurken, bu kişilerin alma-verme ilişkisi anlamında nasıl bir profile sahip oldukları önem taşımıyordu. Oysa artık yönetmekten tutun, ilham vermeye kadar her türlü etkileşim bu profil bağlamında değerlendiriliyor.
3 ÖNEMLİ NEDEN
Bunun üç sebebi var: Birincisi tek başına "hiyerarşi” artık bir yöneticiyi meşru kılmıyor. İkincisi sosyal medya insanları birbirine öylesine bağlıyor ki network'ler kişilerin önüne geçiyor. Son olarak çalışanlar kariyerlerini çok daha rasyonel yönetiyor ve yetenek yönetimine katkı sağlamayan yöneticileri hızla dışlıyorlar.
YÜKSELİŞ TESADÜF DEĞİL
Dolayısıyla alıcıların zamanı doldu, eşleştiriciler önemli ama vericiler çok daha avantajlı. Aslında liderlikte vericilerin yükselişi tesadüf değil. Eskiden yatırıma ve diğer oyuncuları dışlamaya yönelik iş modelleri popülerken artık Google, Facebook, Skype gibi "freebee' ler” (ücretsiz sunulan bir hizmet üzerine konumlanan iş modelleri) moda ve bunlar çok daha hızlı yükseliyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz