Sürdürülebilir yapı dönemi başlıyor

Kentsel Dönüşüm Yasası, 2012’de yürürlüğe girdi.

1.03.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sürdürülebilir yapı dönemi başlıyor

Bu yasayla birlikte Türkiye, yepyeni bir döneme adım attı. Uzmanlar, kentsel dönüşüm sürecinin sağlıklı olması için yapıların sürdürülebilir olması gerektiğine dikkat çekiyor. Bu noktada da çevreci ve yeşil binalar öne çıkıyor. Sadece birkaç santimetrelik yalıtım malzemesi kullanarak bile bir binanın enerji tüketimini yüzde 70 düşürmek mümkün oluyor. Kentsel dönüşüm, son dönemde gündemi sıklıkla meşgul eden konular arasında ilk sırada yer alıyor. Aslında “kentsel dönüşüm”, bir kentin tüm öğeleriyle yaşamak için daha iyi bir yer haline dönüşmesi anlamına geliyor. Yeşil alanlardan parklara, kültür-sanat ve alışveriş merkezlerinden konser ve spor salonlarına, sosyal tesislerden toplu taşıma araçlarına ve konutlara kadar günümüzü geçirdiğimiz her yer, “kentsel dönüşüm” konsepti çerçevesinde topluma daha fazla fayda sağlayacak, çevreye daha az zarar verecek şekilde yenileniyor. Kentsel dönüşüm denildiğinde eskiden büyük bir çoğunluğun aklına, sadece çarpık yapıların yıkılması ve yerine plazalar inşa edilmesi gelirdi. Oysa bugün kentsel dönüşümün birçok değişkene bağlı ve uzun soluklu bir sürdürülebilirlik hedefi olduğu, artık toplumun daha geniş bir kesimi tarafından idrak edilmiş durumda. Söz konusu hedef doğrultusunda yakıt tasarrufuna, karbon salınımının azaltılmasına ve iklimlerin korunmasına ölçülebilir katkı sağlayan sürdürülebilir binalar inşa edilmesi adına yapı sektörünün paydaşları ve hammadde üreticileri iş birliği içinde faaliyet gösteriyor.

YETERSİZ KENTLER
2050 yılında 9 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 75’lik bir bölümünün kentlerde yaşayacağı düşünüldüğünde, “Dünya nüfusunun ağırlığını kentler taşıyacak. Peki kentlerin ağırlığını kim taşıyacak” sorusu gündeme geliyor. 50 yıl öncesinin teknolojisiyle inşa edilmiş binaların, ne güvenlik ne de sürdürülebilirlik açısından yeterli olmadığı herkesçe bilinen bir gerçek. Bu noktada yapı sektörünün sunduğu inovatif ve sürdürülebilir çözümler önem kazanıyor. Farklı sektörlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yenilikçi çözümler geliştirirken sürdürülebilirliği asla odağından çıkarmayan dünyanın lider kimya şirketi BASF, sürdürülebilirlik kavramının günlük hayatımıza girdiğini hissetmemizi sağlayan “kentsel dönüşüm” hareketine de son teknoloji ürünü hammaddeleriyle katkı sağlıyor. Yapı sektörünün önde gelen hammadde, sistem ve çözüm sağlayıcısı olarak kentsel dönüşüm alanında önemli bir rol üstlenen BASF, binaların enerji verimliliğinin artırılması, ömrünün uzatılması ve inşaat aşamasında kaynakların korunması kadar konforlu ve insan sağlığını gözeten tasarımlar geliştirilmesi için de emek veriyor.~

YEŞİL BİNA ETKİSİ
Küresel enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ının konutlar ve yapılar tarafından gerçekleştirildiği günümüzde, sadece birkaç santimetrelik yalıtım malzemesi kullanarak bir binanın enerji tüketimini yüzde 70’e varan oranda düşürmek mümkün oluyor. Yalıtım malzemeleri, ısı yönetimi ve kaplama ürünleriyle binalarda enerji tüketiminin azaltılmasına katkı sağlayan BASF, sürdürülebilirlik alanında “yeşil bina” (green building) konseptinin gerekliliklerini, tam anlamıyla yerine getiren binalarıyla da başarılı kentsel dönüşüme örnek gösterilebilecek bir profil çiziyor.Kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi sürecinde çevresel etkilerin minimumda tutulması da sonucun başarılı olduğunu ortaya koyan unsurlar arasında yer alıyor. Bir yapı projesinde ne kadar az insan, malzeme ve kaynak kullanılırsa o projenin çevresel etkisi de aynı paralelde azalıyor. Karbon salınımını düşüren, iklimlerin korunmasına ve sürdürülebilirliğe ölçülebilir katkı sağlayan projelerin düşük maliyetli olması ise insanların kentsel dönüşümü daha ulaşılabilir bir konsept olarak algılamasına yardımcı oluyor. Türkiye gibi deprem kuşağı üzerinde bulunan ve deprem nedeniyle ciddi yıkımlar yaşamış ülkelerde, enerji tasarrufu sağladıkları gibi “dayanıklı, sağlam ve dirençli” olmalarıyla da dikkat çeken sürdürülebilir yapıların inşa edilmesi gerekiyor. Bu noktada binaların yıllar boyunca sağlam kalmasını sağlayan beton katkı maddelerinin kullanılması, hayati önem taşıyor. Çoğu zaman binaların bu kriterlere uygun şekilde sıfırdan inşa edilmesi daha uygun görülse de yıllar içinde deprem gibi doğal felaketlerden, hava koşullarından veya kötü kullanımdan ötürü az ya da çok hasar görmüş binaların onarımında kullanılan yenileme çözümleri de kentsel dönüşüm projelerinde sıkça tercih ediliyor. BASF tarafından tarihi binaların iç ve dış cephe restorasyonunda kullanılmak üzere geliştirilen bağlayıcılar ve özel boyalar da söz konusu binaları hava etkisiyle aşınma, UV ışıma ve hava kirliliği gibi etkenlerden koruyarak nesiller boyu zarar görmeden sağlam biçimde ayakta kalmalarını mümkün kılıyor.

FARKINDALIK YÜKSELİYOR
İnşaat sektörü her geçen gün büyümeye devam ederken kentsel dönüşüm hareketi kapsamında hayata geçirilen dev konut projelerinde, eskiye oranla daha minimalist ve çevre dostu bina tasarımlarının rağbet gördüğü gözlemleniyor. Gerek iş gerekse sosyal hayat anlamında yoğun bir koşuşturmacanın içinde olan ve her adımını teknolojinin nimetlerinden faydalanarak atmaya alışan günümüz insanı, evinin de hayatını kolaylaştıracak sistemlerle donatılmış olmasını bekliyor. ~
Aydınlatmadan yalıtıma, ısıtmadan güvenliğe kadar her sistemi “akıllı” olmayan binalar, bilinçli vatandaşların beklentilerini karşılama noktasında yetersiz kalabiliyor. Özellikle İstanbul gibi nüfusu 14 milyona yaklaşan bir metropolde binaların sürdürülebilirlik kriterlerini karşılar hale getirilmesi ve kentsel dönüşümün başarıyla hayata geçirilmesi adına mühendis ve mimarların, hammadde tedarikçilerinin, inşaat firmalarının ve belediyelerin işbirliği içinde çalışması gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Kentsel dönüşüm denildiğinde eskiden büyük bir çoğunluğun aklına sadece çarpık yapıların yıkılması ve yerine plazalar inşa edilmesi gelirdi. Bugün belediyelerin ve özel kuruluşların da ortak çabalarıyla kentsel dönüşüm kavramına ilişkin farkındalık giderek artıyor. Kentsel dönüşümün birçok değişkene bağlı ve uzun soluklu bir sürdürülebilirlik hedefi olduğu artık daha geniş bir kesim tarafından idrak ediliyor. Yakıt tasarrufu sağlamak amacıyla binalarına mantolama yaptıran birçok ev sahibi, bu hareketle sadece maddi kazanç sağlamadığının, kısa vadede soluduğu havanın kalitesine, uzun vadede ise dünyamızın geleceğine yatırım yaptığının bilincinde.

HAYATI KOLAYLAŞTIRAN ÜÇ KRİTİK ÇÖZÜM
GÜRÜLTÜYE SON:
Kentler giderek sanayileşiyor ve kalabalıklaşıyor. Bu toplumlarda binaların dışarıdan görünmeyen sorunu ise gürültü. Hayat kalitesini önemli ölçüde düşüren bir unsur olarak ön plana çıkan gürültü sorununa Basotect adlı ürünüyle çözüm sunan BASF, böylece binalarda mükemmel ses yalıtımını elde etmeyi başarıyor.
MİKROPLA MÜCADELE: BASF, hastaneler gibi hijyenin ve pratikliğin büyük önem taşıdığı kamu binalarına da Mastertop adlı temizliği kolaylaştıran ve mikrop barındırmayan döşeme sistemleriyle çözüm sunuyor.
DAHA AZ ENERJİ: BASF tarafından geliştirilen X-SEED adlı beton sertleşmesini hızlandırıcı ürün, inşaat sürecinin verimliliğini artırdığı gibi, kullanılan enerjinin azaltılmasını ve yapıların ekolojik ayak izinin önemli ölçüde minimize edilmesini de sağlıyor.

BASF SERTİFİKALI BİNALARIYLA FARKLILAŞIYOR
Türkiye'nin ilk LEED Gold sertifikalı renovasyon projesi olan BASF Dilovası Yönetim Binası'nın yanı sıra Gebze'de inşa edilen BASF Yapı Kimyasalları Lojistik ve Teknik Geliştirme Merkezi binası da Türkiye'de LEED Platinum sertifikasına sahip ilk endüstriyel bina olma özelliğini taşıyor. Söz konusu binalar, çevre ve doğal yaşam, enerji verimliliği ve insan sağlığı birinci derecede göz önünde bulundurularak dizayn edilmeleriyle diğer binalardan farklılaşıyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz