Öncü düşünür - sonrası

Güney Afrika’nın Pretoria kentinde büyüyen Dr. Michael Thackeray, küçüklüğünden beri bilime ilgi duyuyordu. Kimya ateşi içine ilk kez, Cape Town Üniversitesi’ndeki ikinci yılında, kristallerinin güzelliğini keşfettikten sonra düştü. Thackeray, “Bir ışık yandı” diyor ve devam ediyor: “Kendimi bu alanda çalışırken görebiliyorum dediğimi hatırlıyorum.” 1973’te yüksek lisansını tamamladığında, “dağınık piller” üzerine bir kariyer yapmak aklının ucundan geçmiyordu. Ancak Pretoria’da Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Konseyi’ne (CSIR) katıldığında, Orta Doğu’da petrol krizi çıktı ve bu kriz sonucunda, yeniden şarj edilebilir pillerin geliştirilmesi konusunda dünya genelinde bir yarış başladı. Thackeray’nin CSIR’deki danışmanı Johan Coetzer, kristalimsi gümüş-iyon-iletken katı elektrolitleri araştırmaya başlamış, bu da Thackeray’e kristal yapılar ile elektrik enerjisi arasındaki ilişkilere ilişkin ilk bakış açısını kazandırmıştı. Yeni yüksek sıcaklıkta sodyum ve lityum pil teknolojileri üretmek için beraber çalıştılar. 1981 yılında, ailesiyle birlikte Oxford’a taşındı ve spinel oksit elektrotların oda sıcaklığındaki davranışını araştırmaya başladı. Lityum ekleme reaksiyonları üzerindeki araştırması, bugün elektronik cihazlarda ve elektrikli otomobillerde hakim olan yeniden şarj edilebilir teknoloji olan lityum iyon pillerde çeşitli spinel elektrot malzemelerinin kullanılmasını sağladı. Thackeray, 1994 yılından beri Amerika Birleşik Devletleri’nde yer alan kâr amacı gütmeyen Argonne National Laboratory’deki ekibin başında yer alıyor. Bu ekip sabit enerji depolamaya yönelik katı halli lityumpolimer pil materyalleri geliştiriyor ve lityum iyon pillerin performansını ve güvenliğini artıran kompozit elektrot yapıları tasarlıyor. 67 yaşındaki Thackeray, hala yapı içine bir spinel bileşen ekleyerek kompozit elektrotları ilerletme konusunda çalışıyor. Thackeray, “Bu yaklaşım aslında ümit vaat edici gözüküyor,” diyor ve ekliyor: “Biz ayrıca metal oksit yapılardaki oksijenden enerji elde etmenin yolunu da arıyoruz ki bu daha zorlu bir görev.”