Ayda 20 milyon kişiye ulaşıyoruz

"Sosyal medya bizim için reklam ve medya değil, etkileşim kanalı...

8.04.2016 13:11:260
Paylaş Tweet Paylaş
Ayda 20 milyon kişiye ulaşıyoruz
"Sosyal medya bizim için reklam ve medya değil, etkileşim kanalı... Bu platformları tüketicinin ihtiyacını anlayıp ona cevap verebilmek için kullanıyoruz" Kozmetik devi L'Oreal Türkiye CMO'su Beyza Kapu, sosyal medyanın hem müşteri yönetimi hem de pazarlama alanındaki önemini böyle özetliyor.

Kapu, hizmet verdikleri sektörde tüketicilerin "Hangi bakım cilt tipime uygun","Nasıl makyaj yapmalıyım" gibi çok fazla sorusu olduğunu, sosyal medyanın da bu ihtiyacını karşılamak için eşsiz bir olanak sunduğunu anlatıyor.

Sosyal medyanın ürün geliştirme ve pazar payını artırmadaki etkisini de çarpıcı örnek ve rakamlarla vurgulayan Kapu,"Kullanıcıların geçirdiği süreye bakıldığında sosyal medyaya duyarsız kalmak neredeyse imkansız"diyor.

Bir asrı aşkın tarihi olan dünyanın en büyük kozmetik ve güzellik şirketi L’Oréal’in bugün 28 uluslararası markası var. 23 milyar Euro cirosu olan L’Oréal, dünya çapında 77 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor. 26 yıldır burada olan L’Oréal Türkiye’nin 2014 yılı itibariyle uzman kadrosu hariç 492 çalışanı var.

L’Oréal, hem yerelde hem de globalde her alanda yenilikçi bir anlayışla hareket ediyor. Bunun pazarlama alanındaki yansıması ise L’Oréal Türkiye’nin sosyal medya alanındaki çalışmalarında açıkça görülüyor.~

L’Oréal Türkiye, üç yıl önce Facebook ile başladığı sosyal medya macerasında bugün tüm sosyal ağlarda ayda 20 milyon kullanıcıya ulaşır hale geldi. Şirketin sadece bu işle ilgilenen bir ekibi var.

L’Oréal Türkiye CMO’su (Chief Marketing Officer) Beyza Kapu, güzellik sektöründe tüketicilerin ihtiyacının daha çok bilgi almaya yönelik olduğunu, sosyal medya pazarlamasını da öğretici video ve projeler üzerine kurduklarını anlatıyor.

“Nasıl eyeliner sürülür” videosu ve cilt bakımı ile ilgili soruların yanıtlandığı “Kusursuz Cilt Hareketi” bu projelerin en öne çıkanları... Ayrıca uzman sosyal medya ekibi de tüketicilerin tüm sorularını en geç 24 saat içinde birebir yanıtlıyor. Tabii şirketin sosyal medya çabalarının geri dönüşü de somut oluyor.

“Maybelline Kusursuz Cilt Hareketi ve eğitici videolar satın alma isteğini yüzde 50 oranında artırdı. Garnier markasında Sinem Kobal ile gerçekleştirdiğimiz oyun projesi ise markanın pazar payını 2 kat büyüttü” diyor. Kapu, “Bizim için sosyal medyadaki içerik çok önemli.

O içerikleri irdeliyor, geribildirimleri alıyor, iletişimi düzenli kuruyor ve aksiyon alıyoruz” diyor. İşte Kapu ile söyleşimizden satırbaşları...

L’Oreal Türkiye olarak sosyal medya çalışmalarına nasıl ve hangi kanaldan başladınız?
Türkiye’de sosyal medyanın ne kadar önemli olduğunun oldukça farkındayız. Kullanıcı kişi sayısı bakımından Facebook’ta 6’ncı sıradayız. Penetrasyon olarak baktığınızda yüzde 88’lerdeyiz ki bu, ABD’den, Hindistan’dan, Brezilya’dan daha yüksek bir skor.~

Türkiye’de kullanıcıların yüzde 70’i 35 yaşın altında. Bizim sektöre odaklanırsak, kadınların günde 5 saati sosyal medyada geçiyor ve bu süre erkeklerden yüzde 10 daha fazla. Haliyle bu rakamları birleştirdiğinizde, sosyal medyaya duyarsız kalmak neredeyse imkansız.

Örnek vermek gerekirse bir mağazada alışveriş yaptıklarında aynı anda ellerindeki cep telefonu üzerinden bir ürün önerisi ihtiyacındalar. Ya da eve dönüp ürünü kullandıklarında nasıl kullandıklarını arkadaşlarıyla Facebook’ta paylaşıyorlar.

Bunlar tabii ki bizim için çok değerli şeylerdi. Biz de buradan yola çıkarak 3 yıl önce Facebook ile başladık. Facebook’ta bizim bugün 1,3 milyon kullanıcımız var.

Bugün hangi sosyal medya platformlarından iletişim yürütüyorsunuz? Sosyal medyada ne kadar etkinsiniz?
Hepsinde varız. Facebook’ta güçlü bir şekilde varlık gösteriyoruz. Aynı şekilde Instagram ve Twitter’da artan bir kullanıcı sayımız var. Onun dışında Pinterest, Vine gibi daha niş, yenilikçi yeni mecraları da proje bazlı kullanıyoruz. Bu beş kanalda varız ama en çok Facebook’ta etkiniz.

Çünkü Facebook’un öneminin ve Türkiye’de ne kadar büyüdüğünün ve kadınların ne kadar yoğun kullandığının farkındayız. O yüzden Facebook bizim sosyal medyada diğerlerine oranla daha çok kullandığımız bir mecra.~

L’Oreal Türkiye sosyal medyada toplam kaç kişiyle temas halinde? Sosyal medya üzerinden günde ve ayda ortalama kaç müşteriyle iletişime geçiyorsunuz?
Toplamda 2-2,5 milyon kullanıcıya ulaşıyoruz. Bunun 1,5 milyonuna Facebook’tan ulaşıyoruz. Diğerlerinde biraz limitli, çünkü Twitter ve Pinterest’te daha az kullanıcıya ulaşabiliyoruz. 1,3 milyon fan yani hayran sahibiyiz. Sosyal medya ağlarımızla 1 ay içerisinde 20 milyonun üzerinde internet kullanıcısına ulaşıyoruz.

Sosyal medya stratejinizi neye göre oluşturdunuz?
Sosyal medya stratejisini marka ya da kategori bazında oluşturabilirsiniz. Marka bazında baktığımızda, L’Oreal’in portföyünde 20’den fazla marka bulunuyor ve hepsinin farklı konumlandırması var.

Örneğin daha yenilikçi L’Oreal Paris markasında sosyal medya stratejimizi, “get the look” (gibi görün) yani bir ünlünün görüntüsüne, makyajına, cildine ya da saçına nasıl ulaşacağımızı gösteren şeyler üzerine kuruyoruz. Öte tarafta Maybelline markamızın sosyal network misyonu daha çok eğitim odaklı, ürünün nasıl kullanılacağı gibi şeyler üzerine...

Sosyal medya stratejimiz markaların konumlandırması ve DNA’larına yönelik bir yapının etrafında oluşuyor. Bir de kategoriye yönelik çalışmalarımız var.

Parfüm, makyajve cilt bakımı kategorilerinde hepsinin ihtiyaçlarına yönelik farklı çalışmalar yapılıyor. Örneğin makyaj kategorisi daha çok trendler ve kombinasyonlarla; yani “Yüzüme nasıl makyaj yapmalıyım, nasıl eyeliner sürmeliyim” ile ilgileniyor.~

Ama cilt bakımı kategorisi daha çok, “Cilt tipime göre hangi ürünü ne zaman kullanmalıyım ya da problemlerimi nasıl gidermeliyim” sorusuyla meşgul. Haliyle buralarda sosyal medya stratejimiz farklı ilerliyor.

Sosyal medya üzerinden uyguladığınız öne çıkan projeler neler? Bu projeler kaç kişiye ulaştı?
Makyaj kategorisinde tüketicinin en önemli sorusu “Nasıl kullanırım?” Biz de tüketicinin bu ihtiyacına yönelik videolar hazırlıyoruz.

Blogger Nil Ertürk ile “Eyeliner nasıl sürülür” üzerine tüketicinin eyeliner sürerken karşılaştığı tüm zorlukları anlatan komik bir video çektik. Tüm sosyal medyada yayınladığımız videoda bu konuda kolay çözümleri gösteriyoruz.

Böylece televizyondan tüketiciye bir şeyi dikte etmekten farklı olarak onun tam ihtiyacına yönelik servis verip etkileşime geçiyorsunuz. Örneğin gelen bir yorum üzerine videonun mobil versiyonunu çektik. Kullanıcılarımız da işlerine yarayan bir şeyi eğlenceli bir şekilde öğreniyor.

Bu projelerin size somut geri dönüşü nasıl oldu?
Maybelline Kusursuz Cilt Hareketi ve eğitici videolar satın alma isteğinin yüzde 50 oranında artışına olanak sağladı. Garnier markasında Sinem Kobal ile gerçekleştirdiğimiz oyun projesi ise markanın pazar payını 2 kat büyüttüğünü görüyoruz.~

Sosyal medya üzerinden müşteri yönetimini nasıl yapıyorsunuz?
Düşen her geribildirim gerçek zamanlı takip edildiği için geri dönüşü de ona göre veriliyor. Buradaki akışı çok iyi sisteme oturttuk, her geribildirime en fazla 24 saat için geri dönüş yapıyoruz.

Müşteri genellikle ne için sosyal medya üzerinden sizinle iletişime geçiyor?
Daha çok bilgilendirilme ihtiyaçları var. Güzellik kategorisine baktığımızda, makyajda “Benim yüzüme hangi fondöten uygun”, “Maskaradan nasıl daha fazla hacim alabilirim” gibi soruların daha görsel olarak anlatımı ve daha sonra ürünle ilgili olumlu/olumsuz geribildirimler görüyoruz.

Cilt bakımına baktığımda orada daha çok problemler ve problemlere yönelik ihtiyaçlar öne çıkıyor. Örneğin makyaj yapıp, bize “Doğru yapmış mıyım” diye fotoğraf gönderiyorlar. Hem buradaki ekibimiz, hem de farklı ajanslarla tüm sorulara birebir cevap veriyoruz.

L’Oreal Türkiye sosyal medya iletişiminden nasıl faydalanıyor?
Orada bütün pazarlamayı değiştirecek “büyük fikir” tabii ki tüketiciden çıkmıyor. Ancak tüketicilerden gelen ihtiyaca göre ürünlerin formunu bile değiştirebiliyoruz veya onların beğendiği yüzlerle çalışmalar yapabiliyoruz.

Örneğin sosyal medyada çok ciddi hayran grupları olan Tuğba Ünsal ve Sinem Kobal ile çalışmalar yaptık. Yani aldığımız geribildirimlere göre hem ürünleri yeniden formalize ettik, hem de iletişim dilini tüketicilerin isteklerine göre şekillendirdik.~

Bugün sosyal medya pazarlama stratejimizin yüzde 10’undan fazlasını oluşturuyor. Bazı makyaj markalarında hatta yüzde 25’lerde... Pazarlama eforu o tarafa doğru kayıyor ve daha da çok kayacak.

"Sosyal medya ilhamıyla yeni ürünler çıkarıyoruz"
HEP ETKİLEŞİMDEYİZ

Sosyal medyadaki datadan faydalanmak için büyük bir ekip kurduk. O içerikleri irdeliyor, geribildirimleri alıyor, iletişimi düzenli kuruyor ve aksiyon alıyoruz. Örneğin Garnier BB (hafif renklendirici cilt bakım kremi) bizim, sosyal medyadan yola çıkarak bu kategorinin ihtiyacını anlayıp ürün çeşitleme durumumuza örnektir.

ÜRÜN ÇEŞİTLENDİRDİK
Biz bunu cilt tipine değil, tonuna göre çıkarmıştık. Sosyal medyadan geri dönüşlerle fark ettik ki yağlı ciltler ürünün dokusunu çok ağır buldu. Biz de Paris ile konuşarak tüm dünyada yağlı ciltler için farklı bir ürün çıkardık ve şu anda pazarın en iyi satan ürünlerinden biri oldu. Bu aslında tamamen sosyal medyadan gelen bir kazanım.

SERİ YARATTIK
Diğer örnek Ombre... Saçların uçlarında renklendirme anlamına gelen yeni bir trend. Baktık ki Google'da en çok aranan, Twitter'da hakkında en çok yorum yaptıkları bir konu haline gelmiş. Fakat Türkiye'de bu trend yoktu. Sosyal medya konuşmalarından yola çıkıp "Türkiye bu trende hazır" diyerek sıfırdan bir seri lanse ettik.

YENİ ARAŞTIRMA PLATFORMU
Ürün lansmanı dışında, örneğin yayınlayacağımız reklama karar veremediğimiz zaman, sosyal medyada hangisinin daha iyi geri dönüş verdiğine bakıyoruz. Tüketici araştırmaları platformunu da dijitale taşıdık. Bu anlamda hem sosyal medyayı hem Google'ı kullanıyoruz.~

"Tüketici dikte'den sıkıldı"
İÇERİK ÖNEMLİ

Tüketici artık ona televizyondan bir şeyin dikte edilmesinden çok sıkılıyor. Sosyal medyada içeriğin öyle geniş ve ilginç olması gerekiyor ki gerçekten tüketicinin ilgi duyacağı bir şey olsun.

Çünkü siz TV reklamınızı sosyal medyaya koyup, tüketici yorumuna cevap da yazsanız bu tek yönlü iletişim demektir. Benim çift yönlü iletişim yorumum TV'deki reklamı buraya koymak değil, uyarlamak.

CANSU'NUN SAÇLARI
Sosyal medyada bir TV reklamını aynen alıp koyamazsınız. Örneğin televizyon için Cansu Dere'nin saçlarını gösteren 30 saniyelik reklam filmi yapıyorsak, sosyal medyada "Saçlarını Cansu Dere gibi yapmak için yöntemin bu, ürünü böyle kullan" diye anlatıyoruz.

AŞAĞIDAN YUKARIYA PAZARLAMA
Sosyal medyada daha çok ne konuşulduysa, tüketicinin sorusu neyse, o soruya yönelik çözümle gidiyoruz. Ve sonra onların geribildirimini alarak kampanyalar da yapıyoruz. Bazen sadece öğretici bir video çekiyoruz.

Ama bütün platform tüketiciden, oradaki kullanıcıdan gelecek iç görüye göre şekilleniyor. Yani yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya şekillenen bir pazarlama yaratıcılığı otaya çıkıyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz