Derin vizyon

2035, New York: Henry Poiret'in müşterileri onunla geleceğin sanal görüntülerini yaratması için birlikte çalışıyor.

26.03.2014 23:55:250
Paylaş Tweet Paylaş
Derin vizyon
2035, New York: Henry Poiret'in müşterileri onunla geleceğin sanal görüntülerini yaratması için birlikte çalışıyorlar. Poiret şu anda, şimdi kendi holograf laboratuvarında bir enerji şirketinin okyanus yüzeyinin binlerce metre altında kurulacak bir fabrikasının işlevsel planlarının değerlendirmesini yapıyor.

Bundan yaklaşık 2,500 yıl önce, insanlar antik Yunanistan'daki Delphi'ye hacca giderlerdi ve orada kurban ettikleri keçiler karşılığında gelecekle ilgili kehanetler alırlardı.  Bugün ise insanlar sürüler halinde Henry Poiret'in Manhattan'daki laboratuarına akın ediyorlar ve kurban olarak da banka hesaplarının bir kısmını feda ediyorlar.

Tıpkı öncülleri gibi onlar da gelecekte neler olacağı veya neler olabileceği hakkında öngörüler alıyorlar yani bir anlamda geleceğe kısa bir süreliğine de olsa bir göz atmış oluyorlar. Ancak arada önemli bir fark var: Poiret'in Kristal Küresi'ndeki kehanetleri gerçeğe çok daha yakın ve anlaşılmaları da çok daha kolay.

Poiret biryandan omzundaki havluyla telaşla koşuştururken diğer yandan da sekreterine, "Bobby, Bay Barlow'a içecek bir şeyler ver, benim acilen hemen duş almam gerekiyor" diyor. "Çok uzun sürmeyecek, sadece üzerimdeki tuzu sabunlu suyla yıkayarak temizleyip çıkacağım".

Bobby, attığı her adımda sarı parlak kostümünü hışırdatarak kahve makinasına doğru ilerlerken, Peter Barlow ise oturduğu yumuşak deri koltuğun içine iyice yerleşmekle meşguldür.

Barlow, endüstrinin, Poiret'i ve ajansını bir hayli 'tuhaf' olarak gördüğünü gayet iyi biliyor, ancak bu durum yine de onun şirketine iş vermesine engel olmadı. Çünkü geleceğin görüntülerini eski bir bilim adamı olan Poiret kadar, kendi holografi laboratuarında gerçeğe yakın gösterebilecek başka birini bulması çok zordu.~
Bu gibi görüntüler sayesinde şirketler kendi ürünlerinin veya projelerinin gelecekte ne kadar başarılı olabileceklerini, gelecekte hangi teknolojilere yatırım yapmaları gerektiğini ve faaliyetlerinin çevre üzerinde muhtemel ne gibi etkileri olabileceğini önceden görebiliyorlar. Poiret'in sanal tasarımları o derece gerçekçi ki, bazı müşterilerin bu laboratuarı bir hayli 'gergin' şekilde terk ettiklerine dair dedikodular bile yapılıyor.

Barlow'un şirketi aslında büyük bir enerji tedarikçisi. Şirket, deniz yatağından petrol ve gaz çıkartmak ve sonra onları mümkün olduğunca hızlı bir şekilde işlemek üzere tasarlanmış dünyanın en büyük sualtı fabrikasını kurmanın planlarını yapıyor.

Norveçli bir şirket 15 yıl önce Kuzey Denizi'nin dibinde dünyanın ilk otonom çıkartım sistemlerini kurduğu günden bu yana derin deniz teknolojileri sürekli olarak gelişti. Deniz yüzeyinde kurulu devasa sondaj platformları fazla savunmasız, esneklikten uzak ve ayrıca güvenilmez olduklarından, zaman içinde denizaltında kurulu sistemlere rağbet çok arttı.

Bu yeni fabrikadan, Pasifik Okyanusu'nun dibinde daha önceden faydalanılmamış ham madde rezervlerini çıkartması bekleniyor. Petrol, gaz ve milyarlarca tonluk metal, adeta bir hazine sandığında pineklemiş durumda çıkarılmayı bekliyor. Poiret'ten şimdi deniz dibinde kurulu bir fabrikanın nasıl görüneceği, nasıl çalışacağı ve çevre üzerinde ne gibi etkiler bırakacağı sorularına cevaplar bulması isteniyor.

Bu şirket Poiret'e bu yüzden gerekli bütün bilgiler ile birlikte Poiret'in jeoloji ve biyolojinin yanı sıra yığınla veriyle desteklediği inşaat planlarını da verdi. Yapılan anlaşmaya göre, Barlow'un sonuçlar hakkındaki ilk izlenimlerini bu ziyarette paylaşması bekleniyor.

Poiret duşunu almış ve dinlenmiş olarak ortaya çıkar ve Barlow'la el sıkışır. "Gecikme için özür dilerim, ancak ayarları kontrol etmek için holo laboratuvarına inip çalışmak zorundaydım" der. Barlow, Hudson Nehri'nin sonbahardaki halini görebildiği panoramik pencereden bakarken alnını buruşturur.~
Bu çılgın adamın gerçekten de okyanusun dibine dalıp dalmadığını çok merak etmektedir. Poiret, "Bobby, kuantum bilgisayarını çalıştır, biz aşağıya iniyoruz" der. Sekreter, Barlow'u nazikçe odanın diğer ucundaki asansöre doğru yönlendirir. Poiret, "Asistanım Watson zaten bizi aşağıda bekliyor" der. "O da tıpkı benim laboratuvarım gibi bir avatar yani bir hologram" diye devam eder.

Asansörün kapısı açılır ve Barlow panik içinde geriye doğru çekilir. Kendilerinin önünde uçsuz bucaksız bir su kabarması belirmiştir; su ufka kadar yükselmiş ve yüzeyi benek benek beyaz sabun şeritleriyle kaplıdır. Asansör yavaşça hareket etmeye başlar ve hava bir anda tuz kokar. Asansörün dış duvarlarına miskin miskin çarpan dalgalar sanki okyanusun ortasındaymış gibi bir duygu uyandırırlar.

Poiret kendi piposunu yakarken yüzünde hınzır bir gülümsemeyle, "Çok güzel bir manzara, değil mi?" diye sorar. Ardından, "Pasifik Okyanusu'na hoşgeldiniz. Şu anda tam sizin fabrikanızın üzerinde süzülüyoruz, hatta tam olarak söylemek gerekirse onun 5,000 metre üstündeyiz" der.

Koyu mavi suya doğru işaret eder. "Şimdi fabrika kompleksinize bir göz atalım. Lütfen beni takip edin ama sakın suya dalmaya kalkışmayın" der. Poiret gürültülü bir ses çıkartarak suyun içinde gözden kaybolur. Barlow gözlerini kapatır ve ileriye doğru bir adım atar.

Suyun içinde Barlow'un tam karşısında süzülürken, gülümseyerek piposundan derin bir nefes çeken Poiret, "Devam edin ve gözlerinizi açın ama lütfen nefesinizi tutmayın" der. "Burası elbette ki gerçek bir okyanus değil. Eğer öyle olsaydı şimdiye kadar çoktan sırılsıklam olurdunuz ve basınçtan vücudunuzun şekli de değişirdi.

Şu anda çok hızlı batıyoruz" der. Alacakaranlık ortamda Barrow etraflarında daireler çizen devasa bir gölge fark eder. Poiret, "Endişelenmenize gerek yok, o Watson'ın beyaz köpekbalığı" diye uyarır. "Aslında Güney Afrika'daki bir sualtı oteliyle ilgili bambaşka bir senaryonun bir parçası" diye de ekler.~
Barlow aniden ayaklarının altında tekrar bir zemin olduğunu hisseder. Ortalık zifiri karanlıktır. Bilim adamımız, "Sonunda vardık" der. "Watson, ışıkları aç". Denizin dibinde ürkütücü bir mavi ışık belirir ve onların okyanusun tabanında bir kaç kilometre boyunca uzanan kamyon büyüklüğünde yanyana sıralanmış sarı renkte üniteleri görmelerini sağlar.

Poiret küçük şeffaf bir tablet bilgisayara bakarken, "Çok hoş bir renk olmuş, değil mi? Bobby'nin kıyafetinden esinlendim. Burada fabrikaya elektrik veren enerji sistemini de görebilirsin. Aklıma gelmişken, bu elektrik de burada aşağıdaki küçük med cezir enerji tesislerinde üretiliyor. Eskiden elektriğin uzun mesafeler boyunca deniz kablolarıyla nakledilmesi gerekiyordu. Watson, demek buradasın!" der.

'Sanal'Watson, bir transformatörün üzerine yayılmış keyif çatmaktadır. "Günaydın efendim, boru hattını kontrol ettim ve onun için küçük birdeniz depremi simülasyonu bile yaptım. Her şey öngördüğümüz üzere su geçirmez şekilde çalışıyormuş gibi gözüküyor.

Deniz tabanındaki fabrika kurulumları da hiç bir hasar görmedi. Ancak ardından gelen tsunami, sahilde boru hattının ucundaki petrol tankerimizi vurdu" der. Watson okyanus yüzeyine doğru bir göz gezdirir. "Çok ciddi boyutlarda hasar gördü efendim.

Korkarım kısa bir sürede batarak denizin dibini boylayacak" der. Poiret, Barlow'a doğru döner. "Biz bu bölgenin jeolojik olarak daha önce sanıldığından çok daha aktif olduğunu öğrenmiştik. Belki fabrikanızın kurulacağı yer hakkında yeniden düşünmeniz gerekebilir. Bunlar bizim ilk analizlerimizdi" der.

Poiret tablet bilgisayarı üzerinde birkaç tuşa birden aynı anda tıklar. Etraflarındaki dekor yavaşça kasvetli havanın içinde gözden kaybolarak arkasında beyaz boş bir oda bırakır. Barlow ona doğru şaşkınlıkla bakakalır. Ardından yüzü gerilir ve gömleğinin altından derisi çılgınca kaşınmaya başlar.~
Omzuna hafifçe vuran Poiter, "Bu okyanusa daldığımız sırada üzerimize yapışan tuzlu köpükten kaynaklanıyor. Küçük bir görsel şaka yani Barlow. Bobby sana banyonun yolunu göstermekten büyük mutluluk duyacak" der.

2035 Henry Poiret holograf 2033 laboratuvarında projelerin hayata geçirilmeden önceki simülasyonlarını yapıyor. Büyük bir enerji şirketi ondan Pasifik Okyanusu'nun 5,000 metre derinliğindeki tabanından kendi kendine ham maddeleri çıkartacak ve işleyecek dünyanın en büyük sualtı fabrikasını kurmasını istemişti. Sanal bir gezide o, dijital asistanıyla birlikte tasarladığı bu fabrikanın taahhüt edildiği gibi çalışıp çalışmadığını görmek için siparişi veren şirketten bir temsilciye eşlik ediyor.

Florian Martini

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz