1970 yılında dünya genelinde ihraç edilen malların değeri 317 milyar dolardı. 2010 yılında bu rakam yaklaşık 50 kat artarak 15,2 trilyon doların üzerine çıktı.
Ardından iki dünya savaşi yüzünden ortaya çıkan devasa karmaşıklıklar nedeniyle küreselleşme bir duraklama dönemine girdi. Netice itibarıyla II. Dünya Savaşı'ndan sonra sanayi ürünleri içinde ihraç edilenlerin payı yüzde 5 civarına düştü. İnsanlar onun yerine Avrupa Ekonomik Topluluğu gibi bölgesel pazarların yeniden kurulmalarına ve yaratılmalarına odaklandı. 1970'lerin sonlarında ise serbest ticaretin artırılması, uluslararası iş bölümü ve finansal piyasaların liberalleştirilmesi güdüleriyle ve bilgisayarlar, cep telefonları, internet ile desteklenen yeni bir küreselleşme dalgası yükselmeye başladı. Rakamlar bazında 1970 yılında dünya genelinde ihraç edilen malların değeri 317 milyar doları buluyordu. Dünya Ticaret Örgütü'ne göre 2010 yılına gelindiğinde bu rakam, yaklaşık 50 kat artarak 15,2 trilyon doların üzerine çıktı. Sonuçta ticaretin dünya gayrisafi üretiminden aldığı pay dörtte bire yükseldi. Onyıllar boyunca dünyanın önde gelen tüccar ülkeleri ABD, Almanya ve Japonya'ydı. Oysa artık malların akış yönü değişiyor ve Uluslararası Para Fonu bugün dünya ticaretinin yüzde 40'ının gelişmekte olan ülkeler ile yükselen piyasalar tarafından gerçekleştirildiğini belirtiyor. Bu rakam 2000 yılında sadece yüzde 25 civarındaydı. Sadece 10 yıl önce Afrika'nın tüm ihracatının yarısı Avrupa'ya giderdi. Bugün bu rakam üçte bire düşmekle birlikte Çin'e yapılan ihracat ise yüzde dörtten yüzde 15'e çıktı. Küreselleşme artık yeni bir safhaya giriyor. Her ne kadar 1992 yılında sadece yüzde 4 olan küresel ekonomideki payını bugün yüzde 13'e yükseltmiş ve 2010 yılı itibariyle dünyanın en büyük ihracatçı ülkesi haline gelmiş olsa da bu yeni durumun tek sebebi Çin değil. Bugün dünyanın önde gelen ekonomileri olan G7 ulusları (Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada ve ABD), orta ve uzun vadede Yükselen 7 (E7) ekonomilerinden gelen rekabetle yüzleşecek: Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika ve Türkiye. Uluslararası danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers, satınalma gücü paritesine göre hesaplandığında E7 uluslarının, G7 ülkelerinin ekonomik çıktılarında yaklaşık yüzde 72'lik bir payı olduğunu tahmin ediyor.~
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?