Zamanın yıkıcılığına direnmek

Geçmiş elektrik teknolojilerinden günümüzde halen kullanılan 5 örnek, teknolojinin gücü ve inovasyonların kalıcılığı hakkında bize çok çarpıcı bir hikaye sunmaktadır.

7.06.2014 22:57:000
Paylaş Tweet Paylaş
Zamanın yıkıcılığına direnmek
Elektriğin görkemli şahlanışı, bir yüzyıldan önce başlamıştı. Elektrikli şimendiferler ve elektrik motorları, yaşamları değiştirmiş ve halkın giderek artan elektrik ihtiyacını karşılamak için ilk enerji santralleri kurulmuştu. Bu teknolojilerden bazıları günümüzde halen kullanılmaktadır.

Bunların arasından 5 örnek, teknolojinin gücü ve inovasyonların kalıcılığı hakkında bize çok çarpıcı bir hikaye sunmaktadır.20. yüzyılın başlarında, liman şehri Palma'dan Majorca'nın dağlık bölgelerine gitmek hayli külfetli bir işti.

Yolcuların at arabalarına binerek dağlardaki ve Coll de Soller geçidindeki daracık yollarda bir yukarı çıkıp bir aşağıya inmesi gerekirdi. Her şeye rağmen, Palma'dan Soller'e insanları ve ticari malları taşımanın tek yolu da buydu.

Palma ile Soller arasında bir demiryolu bağlantısının inşaatının başladığı 1907 yılına kadar değişen bir şey olmamıştı. Düzenli demiryolu hizmetlerine ancak 1912 yılında başlanabilmiş ve 18 ay sonra da 5 kilometre uzaklıktaki Soller Limanı'na giden elektrikli bir tramvayla takviye edilmişti.

Bu tramvay hattının, Sollertren istasyonunda kendine ait ve Alman elektroteknik şirketi SiemensSchuck tarafından üretilmiş bir dinamo ile çalışan 48 kilovat çıktılı bir içten yanmalı motoru olan bir enerji santrali vardı. Gelen ziyaretçiler ve küçük soğuk hava depolu arabalarla nakledilen taze balıklar sayesinde bu şehre biranda para yağmaya başlamıştı.

Bir başka dev adım da 1929 yılında tünellerde rahatsız edici boyutlardaki dumanı ortadan kaldıran ve tren yollarını elektriğe kavuşturan gelişmeydi. Tren yolu operatörü Ferrocarril de Soller, bu amaçla her biri 33 ton ağırlığında ve 265 kilovat güce sahip 4 tane çift yönlü çalışan lokomotif satın almıştı.~
Onlarda Siemens-Schukerttarafından üretilmişti. Yaklaşık 85 yıl sonra 1'den 4'e doğru numaralı bu aynı trenler, Palma ile Soller arasındaki 27 kilometrelik güzergahta halen her gün deniz seviyesinden yüzlerce metre yukarıya tırmanıyor.

Demiryolu uzmanları, sadece 914 mm genişliğindeki bu rayların alışılmadık derecede dar olduklarının farkında (normal bir ray 1,435 mm genişliğindedir). Yolcular ahşap kaplama vagonların rafine iç ortamından ve eski usul açılıp kapanan pencerelerden dış manzarayı seyretmekten çok hoşnut.

Bir kent simgesini korumak.
Bir başka hazine ise zamanın tahribatına bu kadar kuvvetli şekilde direnmeyi başaramadı. 1912 yılından başlayarak Slovakya'nın Yüksek Tatras Dağları'nda, Comet adında bir tramvay, postaları, ticari malları ve turistleri dağ kaplıcalarına götürürdü.

Bu yolculuk çok eziyetliydi. 36 kilometrelik güzergah boyunca bu tren, yaklaşık 700 metre yükselirdi ve bazen dışarıdaki havanın sıcaklığının eksi 30 dereceyi bulduğu olurdu. Comet'in elektrikli lokomotifi Budapeşte'de 1912 yılında üretilmişti.

Her biri 40 kilovat güce sahip elektrikli motorlarıyla diğer tüm elektrikli aksamı Bratislava'daki bir Siemens-Schuckert fabrikasınca temin edilmişti. Bu tren ilk kullanıldığı andan itibaren güvenilirliğiyle ün kazanmıştı. Ancak 1980'li yıllarda bir anlamda yarım emekliliğe ayrıldı ve ardından sadece yıldönümleri ve diğer özel günlerde çalıştırıldı.

Bu trenin 100. doğum gününden hemen önce düşen bir yıldırım, onun elektrikli motoruyla yüksek voltaj kablosunu yakıp kül etti. Öyle görünüyordu ki Poprad'daki demiryolu ambarı, bu trenin gidip gideceği son istasyondu.~
Ancak bir anda ortaya bu yerel kent simgesini korumak için bir kurtarıcı gönüllüler grubu çıktı. Bu grubun içinde Pop-rad demiryolu emektarları kulübünün yanı sıra restorasyon projesinin ana sponsoru Siemens de vardı.

Gerekli tamir ve onarım çalışmaları yapıldıktan sonra bu trenin motoru yeniden tıkırtıkır çalışmaya başlamıştı. 2013 Ağustos'unda bu tren raylara geri dönmüştü bile ve şimdi günde yaklaşık 1.000 yolcu taşıyor. Comet kendi adını bir kar temizleme makineleri sürüsünü çektiği 1923 kışından almıştı.

Bu tren, arkasında upuzun bir kuyruk halinde dizilmiş kar temizleme makinelerini oldukça yüksek hızlarda çekebiliyordu. "Comet" ismi, işte o zaman doğmuştu ve o günden bu yana da şöhretini hiç kaybetmemişti.

Güvenli biracılık.
Yüksek Tatras'ların çok uzağında, muazzam saygı duyulan bir başka emektar daha var. Çin'in ilk biracılarından biri faaliyetlerine 1903 yılında Tsinglao liman şehrinde başlamıştı. Alman ve İngiliz yerleşimciler, kendi anavatanlarından çok uzakta Germania biracılıkta en sevdikleri biraları üretiyordu. Bu işte, başlandığı ilk günden itibaren, fermantasyon sürecinde bugün halen işlevsel olan Siemens'in en eski elektrikli makinesi kullanılmıştı: Almanya'da 1896 yılında üretilmiş bir elektrikli motor.

Germania Pils neredeyse bir yüzyıl sonra Tsingtao biracılık adını almıştı ve bu biracı şu anda Çin'in en büyüklerinden biri. Siemens'in antika motoru uzun bir süre boyunca yaşlanmadan kaynaklanan meydan okumalara direnmişti.

1995 yılına kadar herhangi bir tamir bakıma gereksinim duymaksızın işini tam olarak yapmıştı. 1916 yılında Japonlar tarafından devralınıncaya ve II. Dünya Savaşı'na kadar hiçbir sorun çıkarmaksızın çalıştı. Ancak ardından 1945 yılında Çinlilerin eline geçti.~
Sonunda pırıl pırıl parlayan bu simsiyah 1903 model, Siemens'in elektrikli motorunun hak ettiği güzel emeklilik hayatına geçmesinin vakti gelmişti. 1995 yılından bu yana Tsingtao müzesinde dinlenmekle meşgul. Ancak 2010 yılından bu yana Siemens'in otomatik bir süreç kontrol sistemi (BRAUMAT) sayesinde Tsingtao biraları dünyanın dört bir köşesine ulaştırılmaya devam ediyor.

Bir ülkenin tamamına enerji vermek.
Hiçbir elektrikli motor, bir enerji kaynağı olmadan çalışamaz. Zaten bu yüzden 1900'ler-de elektrik enerjisi tesislerine duyulan ihtiyaç devasa boyutlarda artmıştı. Pek çok yerde bu süreç hidroelektrik enerji santralleri çağını başlatmıştı.

Bu tesislerden biri de İrlanda'da 1929 yılında hizmete giren Ardnacrus-ha enerji santralidir. 86 MW'lık kapasitesiyle o zamanlar İrlanda'nın toplam enerji çıktısının yüzde 90'ının karşılıyordu. Günümüzde onun enerji çıktısı halen aynı seviyede. Ancak artık İrlanda toplamının sadece yüzde 2'sini temsil ediyor.

Siemens-Schuckert şirketi, Ardnacrusha'nın elektrik sistemlerinin ana müteahhidi vetedarikçisiydi. 1925 yılında başlayan enerji santrali inşaatı işi, sonradan büyük bir sorun haline gelmişti. İrlanda'nın inşaat endüstrisi henüz yeterince gelişmemişti ve bu yüzden kalifiye işçilerin ve malzemelerin neredeyse tamamı Almanya'dan getirtiliyordu. Bunun yanı sıra bir de 30 bin ton ağırlığında inşaat makineleri ve ekipmanları vardı.

Ayrıca İrlanda'nın rutubetli havası ve yetersiz zemin stabilitesi de bu inşaatçıların başına ekstra sorunlar açmıştı. Bu enerji santralinin kritik bölümleri, 1929 Ekim'inde faaliyete geçti ve o günden sonra bu ülke elektriği 3.400 kilometre uzunluğunda bir kablo sistemi aracılığıyla aldı.

Bu santralin orijinal bileşenlerinden bazıları halen faaldir. Bunların içinde uyarma dinamoları, bilezikli motorlar, orijinal mil yatakları ve rektifiyerler var. Bavarya'daki Alp Dağları'nın eteklerinde doğa temiz elektrik üretilmesi ve depolanması için mükemmel koşullar oluşturur.~
Walchensee ya da Walchen Gölü deniz seviyesinden 800 metre yukarıda yer alır; Kochelsee ya da Kochel Gölü ise ondan 200 metre aşağıdadır. 19'uncu yüzyılın sonunda Bavarya'da elektrik enerjisine olan talep olağanüstü artmıştı.

Münih'teki Deutsches Müzesi'nin kurucusu ve bir inşaat mühendisi olan Oskar von Miller, Walchensee enerji santralinin inşasıyla bu yarışta en öne geçmişti. Bu tesisin ardında yatan prensip çok basitti: Bu iki doğal göl arasında toplam 6 tane boru döşenmişti.

Walchen Gölü'nden gelen su, 200 metre boyunca bu borulardan aşağıya doğru akarak alttaki enerji santralinin 8 adet türbinini döndürüyordu. Türbin şaftlarına bağlı 8 jeneratörle de elektrik üretiliyordu. Ardından bu su Kochel Gölü'ne dökülüyordu.

Bu türbinler 1924 yılında dönmeye başladı ve bugün halen dönüyorlar. İki tanesi Siemens-Schuckert tarafından üretilmiş 8 jeneratör, bu enerji santraline ilk günden itibaren güvenilir bir biçimde hizmet veriyor. Sadece bir kez 1960'lı yıllarda yeniden sarılmaları ve tekrar lamine edilmeleri gerekmişti.

Bu tesis, günümüzde yılda yaklaşık 300 gigavat/saat enerji üretiyor ki bu Almanya'nın enerji arzının oldukça küçük bir kısmını oluşturuyor. Bugün 80 bin civarında eve elektrik götürüyor. Ancak operatörler, enerji üretimi anlamında işleri biraz sürüncemede bırakıyor.

Onlar ya tam olarak Walchen Gölü'ne akan su miktarı kadarının borulardan akmasına izin verebilir ki bu durumda su seviyesi sabit kalır ya da akşamları suya set çekerler ve elektrik talebi belirli bir noktaya geldiğinde bu boruları açarlar.

Bu sistem ardından birkaç dakika içinde tam kapasiteyle çalışacaktır. Böylece Almanya'nın enerji geçiş stratejisinin bir kısmını oluşturan bu seçenekle talebin zirve yaptığı dönemler dengelenmiş olacaktır. Bu enerji santrali onca yaşına rağmen bugün hiç olmadığı kadar modern bir durumda.

Nicole Elflein

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz