Kriz nedeniyle bankalar, son birkaç aydır kredi verirken ince eleyip sık dokuyor. Bu nedenle kredi başvurularında red oranı arttı. Tahminler bu oranın sektör geneli için ortalama yüzde 25 düzeyinde...
Kriz nedeniyle bankalar, son birkaç aydır kredi verirken ince eleyip sık dokuyor. Bu nedenle kredi başvurularında red oranı arttı. Tahminler bu oranın sektör geneli için ortalama yüzde 25 düzeyinde olduğunu gösteriyor. Segmentler bazındaysa farklılıklar var. Örneğin, geçmişte yüzde 70’i onaylanan taşıt kredisi başvurularının, şimdi ancak yüzde 40’ı olumlu yanıt alıyor. Konut kredisi taleplerinin red oranında yüzde 10’lar düzeyinde artış olduğu düşünülüyor. KOBİ kredileri içinse yüzde 20 oranı veriliyor.
Türkiye’de uzun yıllar bankacılık yüksek faizden yararlanmaya yönelik bir strateji izledi. Enflasyonun düşüş trendine geçmesiyle birlikte bu strateji değişti, gerçek bankacılık uygulamaları yaygınlaştı ve kredinin önemi artmaya başladı. Yıllar içinde artan büyüme iştahıyla, kredilerin banka bilançoları içindeki payı yükseldi.
2008 yılı sonu rakamlarına göre sektör genelinde bu pay, yüzde 50’nin üzerine çıkıyor. Ancak, yaşanan kriz, bankaları da bir süre durup düşünmeye sevk etti. Son birkaç yıldır isteyen hemen herkese kredi veren, daha fazlasını verebilmek için birbiriyle yarışan bankalar, bir süreliğine de olsa kredileri kesti. Sonra da risk analizlerini yeniden yapıp kredi verirken ince eleyip sık dokumaya başladı. Sonuç olarak artık herkese kredi verme dönemi kapandı. Bankaların kredi başvurularını reddetme oranı arttı.
Sektör geneli için, kredi talebini “geri çevirme” oranının ne kadar arttığını kesin rakamlarla söylemek zor. Çünkü, durum bankadan bankaya değişiyor. Ayrıca her kredi ürünün kendi dinamikleri işliyor. Sektörün önde gelen bir bankasından örnek verelim:
Bu bankanın 2008 başında, ihtiyaç kredisi için aldığı talepleri “red oranı yüzde 65 düzeyindeydi. Bu oran yıl sonunda yüzde 52’ye düştü. Ancak, bu süre içinde gelen talepte de yüzde 65 azalma yaşandı. Bu, bankanın geçmişte 100 kredi talebinin 65’ini reddederken şimdi, 45 kredi talebinin yüzde 52’sini reddettiği anlamına geliyor.
Görüldüğü üzere ortada zor bir hesap var. Ancak, sonuçta ne oranda olursa olsun, sektörde bu konuda bir görüş birliği var. Bankacılar, kredi taleplerine “hayır” oranının ciddi şekilde artığını kabul ediyorlar.
Bankacıların tahminlerine göre, sektör genelinde kredi taleplerini geri çevirme oranı ortalama yüzde 25 artmış durumda. Bireysel bankacılığın genelinde bu oranın yüzde 15, KOBİ’lerde yüzde 20’ler düzeyinde olduğu tahmin ediliyor.
Yaptığımız araştırmada, her bir segmentte kredi başvurularının ne kadarının reddedildiğini, bu oranın geçmişe göre ne kadar arttığını ortaya koymaya çalıştık. Sektörün önde gelen bankalarının yöneticilerinden aldığımız tahminlerle derlediğimiz araştırmada, bu artışın nedenlerini sıralayıp gelecek döneme yönelik beklentilere de yer verdik.
Bireyseldeki Artış Yüzde 15
Taşıt, konut, tüketici kredileri gibi bankaların bireysel bankacılık başlığı altında verdikleri kredilerde red oranı ortalama yüzde 15 düzeyinde. Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, bu oranın bazı kalemlerde daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, geçmişte
taşıt kredilerinde, talebin yaklaşık yüzde 65-70’ini kabul edilirken, şimdi bu oranın yüzde 50’lere indiğine dikkat çekiyor.
Taşıt kredilerinde ayrıca talepte de daralma yüksek. Geçtiğimiz yılı, 2007’ye göre yüzde 17 daralmayla kapatan otomotiv sektöründe, son aylarda bu oran yüzde 58’e yaklaşmış durumda.
Konut kredilerinde red oranı daha az yükselmiş görünüyor. Tahminler, sektörün konut kredisi taleplerine red verme oranının yüzde 10’lar düzeyinde olduğu yönünde.
Diğer yandan tüketici kredileri talepleri de eskisi kadar yüksek oranda onaylanmıyor. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Bireysel tarafta kredi vermeye devam ediyoruz. Ancak, hem talep eden vatandaşın durumunda bozulma hem bizim kredi verme kriterlerimizi biraz daha sıkılaştırmış olmamızdan ötürü, geri çevirme oranlarımızda artış var” diye konuşuyor.
Denizbank’ın SMS ile aldığı tüketicisi kredisi başvurularının geçmişte yüzde 15’ini onayladıklarını söyleyen Ateş, “Bugün bu oran yüzde 8-9’a düştü” diyor.
Kredi kartları ise bankaların bu dönemde nispeten daha esnek olduğu bir alan. Kart başvurularının onaylanmasında, geçtiğimiz döneme oranla çok dramatik bir düşüş yok. Buradaki red oranında 4-5 puanlık artış olduğu düşünülüyor. Ancak burada, kart borcunu ödeyemeyen müşteri sayısı artarsa, oranın hızla yükselebileceği konuşuluyor.
Kobi’lere “Hayır” Sendromu
KOBİ kredileri sektör genelindeki daralmadan en çok etkilenen kesim. Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, dönen çek hacimlerinin, iflas ve haciz işlemlerinin arttığına dikkat çekiyor ve ekliyor:
“Bu segmentte sıkıntı büyük. Aynı kriterlerle değerlendirsek bile, mali yapısı bozulan şirket sayısında artış var. Bu durum bizim red oranlarımıza da yansıyor.”
Son birkaç ay öncesine kadar KOBİ’lerin kredi başvurularının yüzde 65-70 oranını kabul eden bankalarda bu oran yüzde 50’lere gerilemiş durumda. Önümüzdeki birkaç ay içinde “hayır” oranının daha da artabileceği öngörülüyor.
Kurumsal kredilerde kredi taleplerinin red oranında çok fazla artış yok. Ancak, özellikle proje finansmanı gibi büyük ölçekli kredilere olan talepte çok ciddi bir azalma var. Finansbank CEO’su Ömer Aras, buradaki tabloyu şöyle özetliyor:
“Dünyada eskisi kadar likidite olmadığı için hem bankaların hem şirketlerin uzun vadeli proje hedeflerinde kaynak daralması ve fiyat yükselmesi kaçınılmaz. Şu anda Avrupa’da bile 1 yılın üzerinde vadeli kredi verilmiyor. Dolayısıyla sıkışmış bir global piyasadan söz ediyoruz. Bu ortamda da 200-300 milyarlık dev projeleri finanse etmekte zorlanıyoruz. Zaten talep de çok düşük. Örneğin 2 yıl önce herkes alışveriş merkezi projesiyle geliyordu. Şimdi ben alışveriş merkezi yapacağım diyen yok.”
Hangi Başvuru Onaylanmıyor?
Mevcut ortamda kredi başvurularına verilen olumsuz yanıtların pek çok nedeni var. Her banka kredi başvurularını kendi yöntemlerine göre inceliyor. Her kredi ürünü için koşullar değişiyor. Yine de kredi kullandırırken her bankanın dikkat ettiği belli başlı konular var. Örneğin, bir KOBİ kredisi başvurunda, her banka mutlaka mali tabloların detaylı bir şekilde sunulmasını ve şeffaf olmasını istiyor. Diğer yandan kredi isteyen şirketin güçlü bir özkaynak yapısı ile faaliyetlerini sürdürmesi bekleniyor.
Kredi talebinde bulunan şirketin geçmişte borcuna sadık olup olmadığına da bakılıyor. Şimdi bir de artık, gelecekte borcunu ödeyip ödeyemeyeceği de dikkate alınıyor. Bankacıların artık birer CFO gibi yaklaştığını söyleyen Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet Sönmez, “Kredi verirken şirketlerin sadece geçmiş bilançolarına bakmıyoruz. Aynı zaman gelecek bilançolarını da hesaplıyoruz” diye konuşuyor.
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere ise, kredi taleplerini değerlendirirken, başvuruyu yapan şirketin içinde bulunduğu sektörün de durumuna baktıklarını söylüyor. Bunun yanı sıra kredinin kullanım amacına, özellikle de nakit akışına dikkat ettiklerini söyleyen Karadere, “Bankamız prosedürleri gereğince kredibilitesi bozulan müşterilere yeni kredi vermiyoruz” diyor.
Bu arada iş hacmi ve finansal performansın yanı sıra kredi talebi yapan şirketin bankayla ilişkileri de yanıtın olumlu ya da olumsuz olmasına etki ediyor.
Bireyselde ise, yüksek borçlanma oranı ve diğer banka borçlarının ödenmesinde düzensizlik kredi başvurularının olumsuz yanıtlanmasının en temel nedenleri olarak sıralanıyor.
Daralma Devam Edecek
Bankacılar, kredilerdeki daralmanın 2009 boyunca devam etmesini bekliyor. Genel öngörü, bu yıl hem kredi miktarının hem kredilendirilebilir müşteri sayısının azalacağı yönünde.
Şekerbank Genel Müdür Yardımcısı Orhan Karakaş, önümüzdeki döneme yönelik beklentilerini şöyle özetliyor:
“Küresel ekonomide toparlanmanın 2009 yılında gerçekleşmesi ihtimali zayıf. Bu yıl büyüme hızımız yavaşlayacak. Bu da sektöre yansıyacak. Finansal koşullar olumlu yönde değişmediği sürece, yatırım kredilerinde geçtiğimiz yıllara oranla daralma beklenebilir. Döviz kurları üzerinde yeni dalgalanmalar öngörülüyor. Bu da döviz cinsinden kullandırılan kredi hacminin toplam krediler içindeki payını azaltır.”
Sektörde vadesi dolan kredilerin yenilenme oranında da azalma bekleniyor. Ayrıca bu yıl kredilerde hacimsel büyümenin çok yüksek olmayacağı düşünülüyor. Yine de sektördeki kredilerin bu yıl yüzde 10-15 aralığında büyümesi bekleniyor. Orhan Karakaş,
Bu büyümenin lokomotifinin de KOBİ’ler olacağı görüşümde. Şekerbank’ta KOBİ kredilerinde bu yıl yüzde 20 büyüme beklediklerini söyleyen Karakaş,
“2008’in son çeyreğinden itibaren KOBİ’lere yönelik çalışmalar yapılıyor. Devlet destekli kredilerin yanında, bankacılık ve finans sektörü de kendi üzerine düşeni yapıp bu segmente kredi imkanları sunmaya devam edecek. Bu nedenle ekonomide ilk canlanmayı yine burada göreceğimizi düşünüyorum.”
Gökhan Günay/Anadolu Bank Genel Müdürü
“Kredi Bakiyelerinde Azalma Var”
Likidite Önem Kazandı
2008’in son çeyreğinde kendini iyiden iyiye hissettiren global kriz, şirketleri öncelikle mevcut kredilerini daraltma eğilimi içine soktu. Bu dönemde bir yandan finansman maliyetlerinin yükselmesi, öte yandan satış potansiyelinin daralması, şirketlerin büyük bir çoğunluğunu likidite yönetiminin önemine yönlendirdi.
Şirketlerin Davranışı
Şirketler, alacak tahsili ve stok azaltma veya daha nadir de olsa nakit sermaye enjeksiyonuyla kredi bakiyelerinde hızlı iniş sağladılar.
Diğer bir deyişle makro bazda ilgili dönemin büyüme oranının negatife dönmesinin doğal sonucu olarak kredi talepleri bir hayli aşağılara çekildi. Bu nedenle red oranından ziyade, aslında bu dönemde talep oranında ciddi bir azalma yaşandı. Yaşanmaya da devam ediyor.
Israrlı Talep Kötüye İşaret
Bu nevi bir ekonomik daralmaya rağmen, çok ısrarlı kredi taleplerinin varlığı, istisnalar dışında şirketlerin öz kaynak eksikliklerini veya mali kırılganlıklarını ortaya koyuyor. Bu nedenle ilgili taleplerin bir kısmının red edilmesi de doğal bir sonuç. Neticede, kredi sağlıklı bir ekonomik faaliyeti finanse eden bir köprü görevi görür, özkaynak fonksiyonu yaratmaz. Sanıyorum bu dönemde bu iki tanım birbiriyle karıştırılıyor.
Rasyonel Olan Karşılanıyor
Bu sebeple, her dönemde olduğu kadar bu dönemde de ekonomik rasyoneli olmayan talepler red ediliyor. Olanlar karşılanıyor. Sadece dönemin dinamikleri daha önceki dönemlere göre çok daha fazla risk faktörünü değerlendirmeye sokmayı gerektiriyor.
Nafiz Karadere/Garanti Bankası Genel Müdürü Yardımcısı
“Olumsuz Tutum İçinde Değiliz”
Durgunluk Yaşanıyor
Tüm dünyada etkisini gösteren küresel kriz dolayısıyla Türkiye’de de bir durgunluk süreci yaşanıyor. İhracat başta olmak üzere dış ticarete ilişkin tüm rakamlar gerilerken, iç piyasada önemli bir talep daralması söz konusu. Talepteki bu azalmanın en önemli sonuçlarından biri de kredi talebinin geçmiş dönemlere göre belli bir düzeyde azalmış olması.
Kredi Vermeye Devam
Kapasite kullanımı düşen reel sektörün ne üretim finansmanı ne de yatırım amacıyla eskisi kadar kredi kullanma ihtiyacı olmuyor diyebiliriz. Bunun dışında, halen kredi taleplerini ileten müşterilerimizle ilgili daha olumsuz bir tutum içinde değiliz. Mevcut kredi değerlendirme sürecimiz aynı şekilde devam ediyor. Müşterilerin mali durumu, geçmiş dönem performansı, kredinin kullanım amacı ve geri ödeme imkanları gibi kriterleri inceleyerek kredi kullandırmaya devam ediyoruz.
2010 Daha Ilımlı Olacak
Ekonomideki yavaşlama ile birlikte satışları azalacak ve dolayısı ile ciroları düşecek olan KOBİ’lerin kısa vadede nakit akışlarını düzenleyebilmek adına kredi ihtiyaçları olmaya devam edecek. Ancak ekonomik durgunluk dönemine girilmesi durumunda orta vadede reel sektörün bankalardan talep edeceği toplam kredi miktarının da azalacağı öngörülüyor. Kesin bir tarih vermek zor ama 2009 yılının son çeyreğinden itibaren iç piyasalarda talepte belirli bir canlılığın başlamasını öngörüyoruz. 2010 yılının bu kapsamda daha ılımlı bir yıl olacağını düşünüyoruz.
Hande D. Süzer
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?