Kredide Son Tablo

Çok değil, sadece 2 ay önce yüzde 70´li oranlardan söz ediyorduk. Kredi piyasasında faiz oranının düşeceğini tahmin etmiş, ancak yüzde 30´ları düşünmemiştik. Ancak, yüzde 20´li düzeyler bile görüld...

1.02.2000 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Çok değil, sadece 2 ay önce yüzde 70´li oranlardan söz ediyorduk. Kredi piyasasında faiz oranının düşeceğini tahmin etmiş, ancak yüzde 30´ları düşünmemiştik. Ancak, yüzde 20´li düzeyler bile görüldü. Buna rağmen şirketler ve bankalar da beklemede... Herkes düşüşün daha da devam edeceğini tahmin ediyor.

Okuyucularımız hatırlayacaklardı; İki ay önceki, yani Aralık 1999 sayımızda kredi piyasası ve faiz oranlarıyla ilgili bir araştırmamız vardı. Haberimizde, Hazine bonosu, interbank ve mevduat faizlerindeki düşüşün, kredi faizlerine de yansıdığına yer vermiştik. Araştırmayı hazırladığımız tarihte ticari kredi faiz oranı ise yüzde 70 düzeyindeydi.

Bu çalışmanın üzerinden, çok değil, sadece iki ay gibi kısa bir süre geçti. Değişen piyasa koşulları ve yeniden oluşan oranlar nedeniyle, bu araştırmamızı yenilemek zorunda kaldık. Çünkü, karşımızda yeni bir tablo var. Kredi faizlerinde oranlar neredeyse yarı yarıya düşüş gösterdi. Kasım-aralık döneminde yüzde 70 düzeyine olan ticari kredi oranları, bugün yüzde 30´lara kadar geriledi. Hatta, 10-15 gün vadeli krediler için uygulanan oran, yüzde 30´un da altına da inebiliyor.

Bireysel kredilerde de benzer bir trend yaşanıyor. Yine 2 ay önce en düşük bireysel kredi faiz oranı yüzde 4.95 iken, 22 Ocak 2000 itibariyle bu oran yüzde 3.5´a geriledi. Kullanımı sınırlı olan konut kredilerinde ise oranlar yüzde 3.14´e kadar da düştü.

Bankacılar, kredi faiz oranlarında yaşanan düşüşün, mali piyasalardaki gelişmelerin doğal bir sonucu olduğunu söylüyor. Garanti Bankası´nın ticari kredilerinden sorumlu genel müdür yardımcısı Ali Temel, ``Hazine bonosu, mevduat, interbank faizlerindeki düşüş, aynen kredi faizlerine yansıtıldı'' diyor.

Faizler yüzde 20´lerde

Bankacı, leasing ve factoring şirket yöneticileriyle yaptığımız görüşmeler, ticari kredilerde faiz oranlarının geniş bir aralıkta uygulandığını ortaya koyuyor. Çok şubeli bankaların fazla aktif olmadığı kredi piyasasında, faiz oranlarının yüzde 30-50 bandında seyrettiği belirtiliyor.

Faiz oranını ise kredinin vadesi ve müşterinin kredibilitesi belirliyor. Vade kısaldıkça, kredi faiz oranı düşebiliyor. İkincisi, müşterinin kredibilitesi. Örneğin, kredibilitesi iyi bir müşterinin, 1 ay vadeli ticari krediyi yüzde 20´li bir oranla kullanabildiği ifade ediliyor.

Yine batık kredilerdeki sorunlar nedeniyle, ticari kesime temkinli yaklaşan bankalar, factoring şirketlerine yüzde 30´lu oranlarla fonlamayı tercih ediyor. Factoring şirketlerinin de bankalardan aldıkları krediyi, 3-5 puanlık marjlarla müşterilerine kullandırdıkları belirtiliyor.

Bu noktada şu soru akla geliyor: Faiz oranlarının yüzde 30´a düşüşüyle birlikte kredi kullanımında ve talepte artış oldu mu? Bankacılar, şimdilik beklenen artışın yaşanmadığını belirtiyor.

Şirketler yine de beklemede

Ali Temel, bu soruyu yanıtlarken, ``Neden mi isteksizler? Çünkü, faiz oranlarının daha da düşmesini bekliyorlar`` diyor. Kent Factoring Genel Müdür Yardımcısı Alp Aksudoğan´ın da benzer görüşleri var: ``Aralık ayında yüzde 80 spotla giden kredi, ocak ayının sonlarına geldiğimizde, yüzde 40´lara geriledi. Ama daha da düşecek beklentisi var.''

Son 2 yıldır yaşanan durgunluk nedeniyle sıkıntılı günler geçiren leasing sektörünün saptamaları da bu tabloyu doğruluyor. Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Hamit Aydoğan, ``Şirketler, faizler daha da düşecek diye yatırımları bekletiyorlar'' görüşünü savunuyor.

Reel kesimi yakından izleyen bankacılar, sanayide stokların neredeyse ``sıfır`` düzeyine yaklaştığını, bu nedenle önümüzdeki 1-2 ay içinde ticari kredi talebinin canlanacağını tahmin ediyorlar. Ayrıca, kesin bir veriye dayanmamakla birlikte, ithalatta da kayda değer canlanma olduğu söyleniyor.

Sanayi ve ticari kesimden kredi talebi gelmiyor, ancak bankacılar da henüz bu konudan şikayetçi değiller. Çünkü, batık kredilerden dolayı temkinli davranmaya devam ediyorlar. Bir bankacı, ``Şirketler, son iki yılı krizde geçirdi. İlk üç aylık bilançolarını gördükten sonra, kredi piyasası canlanır'' diyerek, kredi pazarına yönelik genel bakışı özetliyor.

Turizmden sürpriz talep

Aslında kredi piyasasının tamamen de hareketsiz olduğu söylenemez. Özellikle turizm sektöründen kredi talebinde artış gözleniyor. Ali Temel, ``Turizimciler geçen yılı kötü geçirdi. 2000 yılından bir hayli umutlular ve yeterli yenileme yatırımlarını yapamadılar. Bu yüzden sektörde kıpırdama var, kredi için geliyorlar, geleceklerdir'' diyor.

Turizm sektörünün ilgi gösterdiği döviz kredilerinde de faiz oranları, TL kadar olmasa da düşüş gösterdi. Kasım-aralık aylarında yüzde 18´lerle para toplayan bankaların varlığına dikkat çekildiğinde, ocak ayında döviz kredilerine uygulanan yüzde 12-13´lük faiz oranının anlamı daha iyi ortaya çıkıyor.

Ancak, bankaların TL kredilerinde olduğu gibi, döviz kredilerinde de temkinli oldukları; sendikasyon ve yeni limitler için şimdilik beklemeyi tercih ettikleri gözleniyor. Bir bankacı, ``Acele etmiyoruz, çünkü rating notunun artışıyla birlikte, maliyetlerde düşüş olacaktır. Bu kadar bekledik, biraz daha bekleyebiliriz'' diyor.

Bireysel cephede durum

Bireysel krediler tarafında ise ticari kredilere göre tam tersi bir tablo yaşanıyor. Kredi pazarın bu yönünü hareketlendiren ise, otomobil sektörü oldu. Her yıl olduğu gibi, kasım-aralık dönemlerinde hızlanan otomobil satışları, tüketici kredi hacmini de büyüttü. Nitekim, geçtiğimiz kasım-aralık dönemi de böyle oldu. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, son 1-2 aylık dönemde, özellikle otomobil kredilerinde ciddi bir artış yaşandığını söylüyor.

Ali Temel de Garanti Bankası olarak bireysel kredilerde son 2 ayda, 3 misli büyüdüklerini söylüyor. Ancak, bireysel kredilerdeki büyüme şimdilik hız kesmiş durumda. Ancak, mart ayından itibaren düşük faiz oranları nedeniyle canlanma beklentisi var.

Bankacılar da ``beklenti`` içinde olan tüketicileri haklı buluyor. Çünkü, yüzde 5-6´lardan yüzde 3´e kadar gerileyen oranların, biraz daha aşağıya gidebileceği belirtiliyor. Bankacılar, düşüş beklentisi için de getiri hesabı yapıyorlar. Örneğin, Hazine bonolarında yüzde 37 getiri için 13 ay beklemek gerekiyor. Oysa, yüzde 3.5´la kullandırılan otomobil kredisinin bankaya yıllık getirisi yüzde 51.1´e ulaşıyor. Üstelik, aylık ödemeler nedeniyle, bankaya her ay düzenli fon girişi de sağlanıyor.

Aykut Demiray´a göre, tüketici kredilerinde 0.5-1 puanlık düşüşler olabilir. Ancak, düşüş için biraz beklemek gerektiğini söylüyor. Demiray, ``Yüzde 7´lerden buralara geldik. Bu yüzden önümüzdeki günlerdeki düşüş, bu kadar hızlı olmaz. Yarım puan veya daha sonra bir puan daha düşebilir'' diyor.

KREDİ KARTI FAİZLERİNDE DÜŞÜŞ YOK

Bireysel, ticari kredilerdeki faiz düşüşü rağmen, kredi kartı nakit faiz oranlarında düşüş sadece 1-2 puanla sınırlı kaldı. Kredi kartı nakit çekme faiz oranları hala yüzde 7´lerde dolaşıyor. Eleştirilere rağmen bankacılar, bu oranlarda, tüketici kredi faizlerinde olduğu gibi bir düşüşün beklenmemesi gerektiğini belirtiyorlar. Bankacılar bu görüşlerini ise aşağıdaki gerekçelere dayandırıyorlar:

* Kredi kartı nakit kullanım faizi, dünyanın her yerinde yüksektir. Faizlerin yüzde 2-3 düzeyinde olduğu Batı´daki ülkelerde bile, nakit kullanım faiz oranları yüzde yıllık 14-15´lere ulaşır.

* Kredi kartıyla çekilen para, hazır paradır ve kullanma kolaylığı var. Bu kolaylığın mutlaka bir bedeli de olmalıdır.

* Bu tür kredi kullanımı neredeyse teminatsızdır. Yani, otomobil kredilerindeki satış yapılamaz, rehni koyulup, teminat alınabilir. Ama, kredi kartıyla çekilen paranın böyle bir teminatı yoktur.


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz