Sıkılaşmanın Kazananı: Leasing

2023’te başlayan kredi büyüme sınırları bankacılık sisteminde frene yol açarken leasing sektörüne beklenmedik bir ivme kazandırdı. Kısıtlamalar, yatırımlarını finanse etmek isteyen işletmeler için leasingi “ikinci kanal” olmaktan çıkarıp stratejik bir finansman aracına dönüştürdü. İki yılda dolar bazında yüzde 60’a, TL bazında yüzde 80’e yaklaşan büyüme oranlarıyla sektör rekor kırdı. Enerji, inşaat, makine ve altyapı yatırımlarında leasing, reel ekonominin yeni itici gücü haline geldi. Artık yalnızca finansman modeli olmasının yanı sıra yeşil dönüşümün de omurgası olarak görülüyor.

15.12.2025 17:21:190
Paylaş Tweet Paylaş
Sıkılaşmanın Kazananı: Leasing

Bankacılık sektörüne yönelik devreye alınan makroihtiyati tedbirler, sektörde kredi musluklarını kademeli olarak daralttı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 25 Temmuz 2023’te açıkladığı “seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma” paketiyle TL ticari kredilerde aylık büyüme yüzde 2,5, taşıt kredilerinde yüzde 2, ihtiyaç kredilerindeyse yüzde 3 ile sınırlandı. Bu sıkılaşma, finansmana erişimi zorlaştırırken leasing sektörüne yeni bir alan açtı. Yatırımlarını sürdürmek isteyen işletmeler için leasing, krediye alternatif bir finansman kanalı haline geldi.

Tuba İlze / [email protected]
Capital Dergisi / Kasım 2025

Finansal Kurumlar Birliği’nin (FKB) Finansal Kiralama Sektörü İşlemleri Özet Raporu’na göre sektör güçlü bir ivme yakaladı. 2025 yılının ikinci çeyreğinde leasing işlem hacmi 1 milyar 761 milyon dolar seviyesine ulaştı. Bu, 2024’ün aynı dönemine göre yüzde 49 artış anlamına geliyor. TL bazında büyüme oranıysa yüzde 78 oldu. Yılın ilk yarısında toplam işlem hacmi 3 milyar 181 milyon dolara yükselirken TL bazında artış yüzde 62 olarak gerçekleşti. Sözleşme adedi 2024’ün ilk yarısındaki 10 bin 722 seviyesinden 14 bin 252’ye çıkarak yüzde 33 artış gösterdi. Aynı dönemde müşteri sayısı yüzde 32,7 yükselerek 50 bin 548’e ulaştı. 2022’de 19 bin 543, 2023’te 20 bin 854 olan toplam sözleşme sayısı dikkate alındığında, sektörün iki yılda istikrarlı bir genişleme süreci yaşadığı görülüyor.

Mal grubu bazında en yüksek payı iş ve inşaat makineleri yüzde 33,6 ile aldı. Onu karayolu taşıtları yüzde 17,5 ve gayrimenkul yüzde 16,4 ile izledi. En hızlı büyüyen alt segmentler arasında yenilenebilir enerji ekipmanlarının payı yüzde 124 olurken enerji verimliliği yatırımları dikkat çekti. Bu tablo, yatırım iştahının özellikle enerji, inşaat ve altyapı alanlarında yoğunlaştığını gösteriyor. Sektörel dağılıma bakıldığında imalat sanayinde yüzde 75, hizmet sektöründe yüzde 59 büyüme gerçekleşti. Toplam hacim 120 milyar TL’yi aştı. 2023 sonunda hizmet sektörünün leasing içindeki payı yüzde 55, imalatın payı ise yüzde 42 düzeyindeydi.

YENİ FİNANS ROTASI

Simon-Kucher Finansal Hizmetlerden Sorumlu Yönetici Ortağı Tunç Akyurt, kredi piyasasına getirilen sınırlamaların finansal sistemde kırılma yarattığını belirterek bankacılık sisteminin aktif büyüklüğünün de bu politikadan etkilendiğini dile getiriyor. Akyurt, banka bilançolarına uygulanan kredi büyüme sınırlarının kurumsal müşterilerin yatırım finansmanı talebini leasing şirketlerine yönlendirdiğine işaret ederek sektöre doğrudan sınırlama uygulanmadığını ancak fonlama maliyetlerinin arttığını hatırlatıyor. Bunun özellikle küçük ölçekli oyuncular üzerinde dolaylı baskı yarattığını vurgulayarak “Leasing alacakları 2024 yılında 2023’e göre yaklaşık yüzde 60 civarı nominal büyüdü. Bu, bankacılık kredilerindeki yüzde 35-40’lık artışın belirgin üzerinde” diyor. Politika yönünün tamamen gevşemeye dönmediğini vurgulayan Akyurt, “2025 yılı başından bu yana dinamik ve adaptif sınırlarla ilerleyen bir çerçeve var. Kredi büyüme mekanizmasının tamamen terk edilmesinden değil gerektiğinde gevşetilip yeniden sıkılaştırılabilecek bir yapının tercih edilmesinden söz edebiliriz. Özellikle TL ticari ve KOBİ kredilerinde 2025’in son çeyreğiyle birlikte kısmi gevşeme gündeme gelebilir. 2026 sonuna doğru ve 2027’de kredi sınırlarının gevşetilmesi beklenebilir” diyor.

KÂRA OLUMLU YANSIMA

Finansman dengelerindeki rakamlara yansıyan bu kayış, leasing şirketleri için hacmin yanı sıra kârlılık açısından da yeni bir dönem anlamına geliyor. EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Levent Atakan’a göre bankacılık için açılma bu yılın sonunda mümkün. Parasal genişleme sinyallerinin 2025 sonu itibarıyla görülebileceğini söyleyen Atakan, “Daha önce kredi hacmi kontrolüne sebep olan koşullar hala geçerli. Ancak sektörlerden bağımsız olarak nakdin oldukça değer kazandığı bir dönemdeyiz. 2026 mayıs için parasal genişleme beklentisini göz önünde bulundurmak faydalı olur. Bunun 2025 yılının son çeyreğinde başlaması gerekebilir” değerlendirmesinde bulunuyor.

Atakan, bankacılıktaki sıkılaşmanın finansal kiralama şirketlere etkisini ise şöyle yorumluyor: “Birçok banka kredi verememe durumunu ve kârlılıklarını iştirakleri olan finansal kiralama ve faktoring şirketleri aracılığıyla kapatmaya çalıştı. Sektördeki bağımsız finansal kiralama şirketleri de bankalar tarafından karşılanamayan bu talebe cevap verdi. Bunun şirketlerin kârlılığına olumlu yansıdığı söylemek mümkün.”

KOBİ’LERİN TERCİHİ

Leasing sektöründeki bu sıçrama müşteri sayısına da yansımış durumda. QNB Leasing Genel Müdürü Osman Taş, son iki yılda sektörün işlem hacimlerinde yaklaşık yüzde 60 büyüme, müşteri sayısında yüzde 35 artış gözlemlediklerini belirtiyor. Özellikle KOBİ’lerin finansmana erişimde leasingi daha fazla tercih etmeye başladığını vurgulayan Taş, “İş makineleri, enerji ekipmanları ve ‘sat ve geri kirala’ ürününe talep belirgin şekilde arttı. Son iki yılda yaşanan bu tablo, leasingin sadece bir finansman alternatifi olmaktan çıkıp reel sektörün sürdürülebilir büyümesinde kritik bir kaldıraç olduğunu bir kez daha ortaya koydu” diyor.

QNB Leasing’in öne çıkan başlıca finansman alanlarının özellikle güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları olduğunu vurgulayan Taş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Önümüzdeki dönemde kredi büyümesinde daha dengeli bir seyir öngörüyoruz. 2026 itibarıyla faizlerin kademeli olarak gerilemesiyle yatırım iştahının yeniden artacağını düşünüyoruz. Bu ortamda leasing, yatırım finansmanında daha stratejik bir rol üstlenecek. Bu dönemi ‘yatırım finansmanında yeniden yapılanma dönemi’ olarak görüyoruz. Yeşil finansman, dijitalleşme ve sektör bazlı çözümler önümüzdeki yılların odak noktası olacak. Sınırlamalar gevşese dahi leasing bilincinin kalıcı hale geldiğine inanıyoruz.”

Katılım bankalarının leasinge yönelmesinin sektörde yeni bir rekabet ve iş birliği dinamiği yarattığını belirten Taş, “Türkiye’de leasing kullanan müşteri sayısı bugün 50 binler seviyesinde. Leasing ile finanse edilen yatırımların toplam sabit kıymet yatırımlarındaki payı ise sadece yüzde 3. Bu oran pastanın ne kadar büyüyebileceğini gösteriyor” ifadesinde bulunuyor.

ESNEK FİNANS MODELLERİ

Bankacılık kredilerindeki daralma ortamında leasing şirketleri esnek ödeme planları ve yenilikçi ürünlerle fark yaratmaya çalıştı. BNP Paribas Finansal Kiralama Genel Müdürü Sibel Alyar, sektörün bu dönemde faiz ve hacim odaklı rekabetten uzaklaşıp danışmanlık ve proje bazlı çözümler ekseninde nitelikli bir büyüme yakaladığını dile getiriyor. “Örneğin tarımda hasat dönemlerine, inşaat sektöründe proje hak edişlerine uygun ödeme planlarıyla özellikle teknoloji sektöründe operasyonel kiralama çözümleri şirketlere esneklik kazandıran önemli çözümler arasında yerini aldı” diyor. Alyar, ayrıca kentsel dönüşüm projelerindeki hareketlenme ve deprem bölgesindeki ihtiyaçlara paralel olarak iş ve inşaat makineleri alanında önemli bir büyüme görüldüğünü aktarıyor. “Diğer yandan üretim hatları, tarım ekipmanları, enerji verimliliği ve güneş enerjisi projelerinde de leasing önemli bir avantaj haline geldi. Bu alanlarda finansal kiralama, yalnızca finansman sağlamakla kalmadı, yatırımın sürdürülebilirliğini ve nakit akışını koruyan bir çözüm ortağı konumuna geldi” ifadesini kullanıyor. Alyar, 2025 sonrası için de temkinli bir iyimserlik taşıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Makro politikaların kademeli normalleşmesiyle kredi piyasasında seçiciliğin süreceği, ancak fiyatlama ve vadelerin uzayacağı bir dönem bekleniyor. Öngörülebilirliğin artmasıyla daha uzun vadeli ve proje bazlı modeller mümkün hale gelecek. Sektör, önümüzdeki dönemde ESG uyumlu ve teknolojiye odaklanan leasing şirketlerinin öne çıktığı bir büyüme eksenine yöneliyor.”

YEŞİL DÖNÜŞÜM GÜCÜ

Leasing sektörü, 2025 sonrası Türkiye’nin sanayi dönüşüm sürecinde kritik bir finansman aracı olarak öne çıkıyor. ING Leasing Genel Müdürü Onur Gül, son iki yılda sektörün, aynı zamanda yeşil dönüşümün lokomotifi haline geldiğini söylüyor. Gül, “Türkiye’de leasing sektörünün en yoğun finanse ettiği alanların başında iş makineleri geliyor. Ancak son yıllarda enerji dönüşümü ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımların artmasıyla birlikte leasing şirketlerinin bu alandaki finansman payı da belirgin bir şekilde yükseldi. Özellikle güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi alanlarda yapılan yatırımlar, sektördeki büyümenin yeni lokomotiflerinden biri haline geldi” diyor. Gül, yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 13 milyar TL tutarında finansmanın yenilenebilir kaynaklı elektrik enerjisi üretim ekipmanları için sağlandığını belirtiyor. Aynı dönemde yaklaşık 40 milyar TL’lik ekipman finansmanı sağlandığını vurgulayan Gül, “Bu da sanayinin üretim kapasitesini artıran önemli bir unsur. Leasing sektörü bugün artık sadece yatırımın değil yeşil dönüşümün de finansman gücü haline geliyor” diyor. Leasingin 2025 sonrası dönemde sanayinin dönüşümünde kilit rol oynayacağını belirten Gül, önümüzdeki yıllarda dijitalleşme, sürdürülebilir altyapı ve enerji verimliliği odaklı yatırımların artacağını ifade ediyor.

MALİYET DÜŞÜRÜCÜ YATIRIMLARDA TALEP TRENDİ


Leasing sektörü açısından 2025 yılının dinamik ve dönüşüm odaklı bir yıl olarak ilerlediğini söyleyen Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Fatih Torun, “Bu da yatırım iştahını canlı tutmaya yarıyor. Yılın ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla bir büyüme eğilimi olduğunu söyleyebiliriz. Geçen yıl aynı dönemine göre aktif büyüklük yüzde 46 artışla yaklaşık 430 milyar TL ve sektör alacakları da yüzde 45 artışla 296 milyar TL olarak gerçekleşti. Özkaynak büyüklüğü de yüzde 56 artışla 79 milyar TL’ye ulaştı” diyor. Bu süreçte Yapı Kredi Leasing olarak müşterilerin ihtiyaçlarını en doğru şekilde analiz ederek, onlara esnek ve yaratıcı çözümler sunmaya devam ettiklerini ve sektörel görünümün özellikle yılın ikinci yarısından itibaren daha da güçleneceğine inandıklarını belirtiyor. Son yıllarda finansal kiralama sektöründe daha seçici ve kaliteli bir büyüme gözlemlediklerini ifade ederek sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu dönemde yatırımcılar, finansman kararlarını daha stratejik ve uzun vadeli düşünerek alıyor. Bu da aslında sektörümüzün daha sürdürülebilir ve sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağlıyor. Bu yaklaşımın, uzun vadede sektörümüz için fırsatlar yaratacağına inanıyoruz. 2025 yılında, iş ve inşaat makinesi yatırımları yüzde 30’u aşan pazar payıyla sektörü domine etmeye devam ediyor. Dikkat çeken bir diğer nokta maliyet düşürücü yatırımlardaki talep trendi. Hem su hem enerji kaynaklarını korumaya ve dönüştürmeye yönelik yatırımlardaki talepler de dikkat çekici seviyelerde seyrediyor.”

“KATILIM BANKALARI LEASİNGE YÖNELDİ”


FAİZSİZ FİNANSLA UYUMLU

Katılım bankaları son iki yılda özellikle 2023 sonrası rasyonelleşme süreciyle birlikte leasing iştirakleri kurma veya büyütme yönüne gitti. Vakıf Katılım Finansal Kiralama, Ziraat Katılım Leasing ve Kuveyt Türk bu eğilimin öne çıkan örnekleri oldu. Kredi büyüme sınırlarının TL ticari kredilerde sıkı kalması, katılım bankalarını yatırım odaklı alternatif finansman kanallarına yöneltti. Leasing modeli, varlığa dayalı ve kira sözleşmesine dayanan yapısıyla katılım finans ilkeleriyle uyumlu bir araç sunuyor.

SERMAYE DENGESİ SAĞLIYOR

Katılım bankaları leasing yoluyla sabit varlık finansmanını bilançolarından kısmen dışarı taşıyor. Bu uygulama, aktif ve yükümlülük dengesini iyileştiriyor ve sermaye yeterliliği üzerindeki baskıyı azaltıyor. Katılım bankaları leasing iştiraki üzerinden kredi sınırlamasına tabi olmadan yatırım finansmanı sağlayabiliyor. Ancak, bu “regülasyon arbitrajı” sınırlı kalıyor çünkü fonlama yine aynı grubun kaynak maliyetine bağlı.

FAİZSİZ MODELİN GÜCÜ

Leasing ürünleri üretim, enerji, altyapı ve KOBİ yatırımlarında katılım finans modelinin doğal uzantısı olarak öne çıkıyor. Bu yönelim, katılım bankacılığını tüketici finansmanından çıkarıp yatırım bankacılığı eksenine yaklaştırıyor. Leasing işlemlerinde varlık teminatlı yapı, kredi riskinin görece düşük olmasını sağlıyor. Bu da katılım bankalarının risk-ağırlıklı varlıklarını dengelemesine yardımcı oluyor. Katılım bankaları açısından finansal kiralama, faizsiz finansın reel sektördeki uygulama alanını genişletiyor. Bankacılık sistemi içinse bu model, kredi sınırları altında bile yatırımların sürmesini sağlayan emniyet supabı işlevi görüyor.


SINIRLAMALAR OLMASAYDI NE OLURDU?

STRES TESTİ İŞLEVİ

QNB Leasing Genel Müdürü Osman Taş, “Sınırlamalar olmasaydı leasing sektörü büyük olasılıkla bankacılık kredileriyle doğrudan rekabet eden geleneksel bir düzlemde kalır, bu kadar hızlı bir stratejik görünürlük ve ürün çeşitlenmesi kazanamazdı” diyor. Bu dönemde alınan tedbirlerin sektörün kendi potansiyelini göstermesi ve verimliliğini artırması açısından bir tür stres testi işlevi gördüğünü vurguluyor. “Biz bu dönemde ihtiyaçlara özgü farklı çözüm setleri geliştirdik. Dolayısıyla alternatif bir finansman kanalı olarak hacmimizi artırırken sektörün stratejik önemini ve görünürlüğünü pekiştirdik. Leasingin artık yatırım ekosisteminin kalıcı bir unsuru haline geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz” ifadesinde bulunuyor.

ARTAN PROFESYONELLİK

“Düzenlemeler bu dönemde leasing sektörünü destekleyici bir rol oynuyor” diyor ING Leasing Genel Müdürü Onur Gül. Ancak bu büyümenin ardında düzenlemelerin yanı sıra artan profesyonellik ve müşteri odaklı yaklaşımın da etkili olduğunu belirtiyor. “Leasing şirketleri olarak uluslararası fon kuruluşlarından Türkiye’ye yatırım çekiyoruz. Bu sayede finansman kaynaklarımızı çeşitlendiriyor, vadeleri uzatıyor ve daha rekabetçi koşullarda müşterilerimize hizmet sunabiliyoruz. 2025 yılının ilk dokuz ayında, bir önceki yıl sonuna kıyasla 1,3 milyar doların üzerinde yabancı fon sektöre tahsis edildi. Bu rakamın yıl sonuna kadar 4 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz” diye ekliyor. ING Leasing olarak KOBİ’lerin dijital dönüşümlerine katkı sağlayan çevre dostu yatırımları desteklemek amacıyla Green for Growth Fund S.A. (GGF) ile finansman anlaşması imzaladıklarını söyleyerek bu anlaşmayla hem çevre dostu hem de teknoloji odaklı yatırımlar için kaynak sağlayacaklarını ifade ediyor.

UYUM VE DAYANIKLILIK

Leasing sektörünün her koşulda reel ekonomiye katkı sağlayan güçlü bir yapı sergilediğini söyleyen Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Fatih Torun, “Elbette farklı bir makroekonomik ortamda sektörün seyri de değişebilirdi. Ancak bugünkü tablo, sektördeki oyuncuların uyum ve dayanıklılık kapasitesini net biçimde ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl iş ve inşaat makineleri mal grubu, finansal kiralama sektöründeki büyümede önemli bir rol oynadı. Dolayısıyla geçen sene izlenen trend, 2025’te de şehirlerdeki yapılaşma çalışmalarının sonucu olarak sürebilir. Öte yandan, ülkemizdeki sürdürülebilir politikaların bir yansıması olarak dikkat çeken bir diğer nokta ise yenilenemez kaynaklı elektrik üretimi ekipmanlarında yaşanan düşüş. Bu segment artık yerini yenilenebilir kaynaklı elektrik üretim grubuna bırakıyor. Mal grubu sıralamasında yükselen yenilenebilir enerji ekipmanları grubunda, ülkemizin yeşil enerji dönüşümünün ivmelenmesiyle birlikte önümüzdeki yıllarda çok daha hızlı bir büyüme görebiliriz” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz