Zor denklem

Sigorta sektöründe fiyat sendromu yaşanıyor...

18.01.2023 18:36:220
Paylaş Tweet Paylaş
Zor denklem

Elçin Cirik

[email protected]

Regülasyon, enflasyon, kur artışı derken maliyetleri patlayan sektör, çareyi fiyatları artırmada buldu. Trafik sigortalarında sektör her 100 TL’lik prime karşı 214 TL maliyete katlanıyor. Sağlık branşında da tablo benzer. Konut ve araç poliçe fiyatları ortalama 2,5 katına yükseldi. Sektörün endişesi ise sigortalıların poliçelerini yenilemekten vazgeçmesi. İşte bu “zor denklemde” şirketler, sermayelerini korumak adına fiyat ayarlaması yaparken müşteri sayısını korumak için de yoğun çaba harcıyor. 2023’te de fiyat artışının süreceği düşünülüyor.

Hayat dışı sigortada bu yılın ilk 8 ayında prim üretimi 108 milyar TL’yi aştı. Geçen yılın aynı dönemine göre büyümede yüzde 109,4, reel olarak da yüzde 16,2 artış dikkat çekiyor. Ancak bu büyüme, sigorta sektörü için yeterli değil. Çünkü sektörde fiyat sendromu yaşanıyor. Bir yandan fiyat artışları sektörün maliyetlerini karşılamazken diğer yandan alım gücü düşen tüketicinin bu yükselişten memnun olmaması sektörü düşündürüyor. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı ve Türkiye Sigorta Genel Müdürü Atilla Benli de bu nedenle çok mağdur olduklarını söylüyor. Benli, “Diğer iş gruplarında örneğin manavda vatandaş fiyatları görünce ‘Alış fiyatınız yükseldi’ diyor, satın alıyor. Sigorta sektörü olarak bizim derdimizi anlatmamız için zamana ihtiyacımız var” şeklinde konuşuyor. Bu zor ortamda sigorta şirketleri, bir yandan zarar yazmamak adına fiyat ayarlamaları yapıyor bir yandan da sigortalı sayısının düşmemesi için yoğun çaba harcıyor. 

SADECE ENFLASYON MU? 

Sigortada maliyetlerin artmasında enflasyonun ötesinde etkenler rol oynuyor. Ethica Sigorta CEO’su Cemal Ererdi, maliyet artışının temelde iki konudan, regülasyondan ve yaşanan enflasyonla döviz artışından kaynaklandığına vurgu yapıyor ve maliyetteki önemli etkenleri şöyle anlatıyor: “Regülasyonla geçtiğimiz yıl sonu teminatlarda artış yapıldı. Trafik tarafında eşdeğer parçayla tamir orijinal parçayla değiştirildi. Asgari ücret artışları, trafikte bedeni hasar ödemelerini etkilediği için şirket rezervlerine yansıdı. Kasko ve yangın branşlarında sigortalanan varlıklarda enflasyon üzeri değer kazanımları yaşandı.” Türkiye Sigorta Genel Müdürü ve Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli, trafik sigortalarında sektörün yüzde 214 bileşik maliyetle çalıştığını, yani 100 TL’lik prime karşı şirketlerin 214 TL maliyete katlandıklarını söylüyor. Benli, “Sektör olarak özelliğimiz, poliçeyi bugünkü makro ekonomik verilerle kesiyoruz ve bir yıl boyunca üzerimizde taşıyoruz. Dolar 8 TL iken yaptığımız poliçelerin, hasar ödemelerini şimdi dolar 18 TL iken yapıyoruz. Bu da bizim maliyetimizi oluşturuyor” diyor. Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, oto sigortalarında 2022’de parça bazlı ortalama hasar maliyetlerinde yüzde  100’ün üzerinde artış olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Çip krizi de otomobil üretimini azalttı, ikinci el araç fiyatları astronomik yükseldi. Bu artış özellikle pert araçlarda piyasa rayicini yüzde 130’u aşan oranlarda artırdı” diyor. Sektör hacminde önemli paya sahip olan sağlık branşındaki durumu Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan şöyle özetliyor: “Her zaman enflasyonun üstünde seyreden medikal enflasyonun, yüksek enflasyon ortamında daha da tetiklendiğini görüyoruz. Türk Tabipler Birliği’nin 2022 başında yaptığı yüzde 36 zam üzerine, yıl ortasında ek yapılan yüzde 37,5’lik artışla yıllık maliyet değişiminin tahminlerin ötesinde yüzde 87’ye ulaşması, hasar maliyetlerini negatif etkileyen önemli unsurlardan.” 

2,5 KATINA ÇIKIYOR

Şirketler bu maliyet artışlarını fiyatlara yansımaya başladı. Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan, konut fiyatlarının eylül ayında yıllık bazda 3 katına çıktığını ve konut sigortalarının poliçe fiyatlarının da ortalama 2,5 katına yükseldiğini açıklıyor. Aynı dönemde araç fiyatları ortalama 2,5 katına çıktı ve kasko poliçe fiyatları da paralel oranda artıyor. Enuygunsigorta.com Genel Müdürü Çiğdem Özdoğan, “Trafik sigortası primlerinde artış ortalama yüzde 129’u, kaskoda ise yüzde 220’leri gördü” diyor. ÖzserNEO Sigorta Reasürans Brokerliği Genel Müdürü Ramazan Ülger, TSB verilerine göre kasko poliçelerinde geçen yılın ilk 8 ayında ortalama poliçe primleri 1.800 TL iken, bu yılın aynı döneminde 4 bin 400 TL olduğunu aktarıyor. “Enflasyon ve sigortalanan kıymetlerin değer artışları düşüldüğü zaman sigortacılıkta fiyat artışlarının, tüm sektörler arasında esamesi okunmaz” diyen Atilla Benli, sektörde matematik olarak hesaplananın altında fiyat artışı olduğunun altını çiziyor. Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, yaşanan fiyat rekabeti sebebiyle poliçe tanziminde mevcut maliyet marjlarının primlere eklenmediğini ve sektörü zarara götürdüğünü dile getiriyor. “Yılın ilk yarısında açıklanan yüksek zararların sebebi bu. Sektör, elini taşın altına sokarak aşırı artışları tüketiciye yansıtmıyor” diyor. Ancak orta vadede yöneticiler, fiyat artışlarının süreceği konusunda hemfikir. Ramazan Ülger, enflasyon ve döviz kurlarına bağlı olarak fiyatların kaçınılmaz olarak artacağını öngörüyor. Ethica Sigorta CEO’su Cemal Ererdi de “Şirketler bugün, geçmiş zararlarını bir ölçüde mevcut poliçelerine yüklemek durumunda. Önümüzdeki dönemle ilgili kur artışı, yıl sonu asgari ücret ve regülasyonla ilgili belirsizlikler, şirketleri ilave fiyat artışını ayrıca talep etme noktasına getirecektir” yorumunu yapıyor. “Bizler işler iyi gittiğinde yüzde 5-10 marjla çalışan bir sektörüz. Kalan prim tüm yıl boyunca yaşanacak hasarlara ayrılıyor” diyen Sompo Sigorta Bireysel Teknik ve Sağlık Genel Müdür Yardımcısı Ataman Kalkan, ayrılan bu payın enflasyonla hızla eridiğini ve sektörün enflasyonun üçte biri oranında yatırım getirisiyle eriyen parayı reel olarak da koruyamaz hale geldiğini vurguluyor. 

SAYILARA YANSIYOR MU?

Aslında zarar yazmamak adına bir yandan fiyat artışları gerçekleşirken tüm sektörün endişesi, bu yükselen poliçe fiyatlarıyla sigortalıların poliçelerini yenilemekten vazgeçmesi. TSB verilerine göre fiyat artışları, poliçe sayısına henüz yansımış değil. Haziran sonunda hayat dışı sigortacılıkta toplam poliçe sayısı 34,8 milyonu geçti, yıllık olarak yüzde 5,3 artış mevcut. Prim üretiminde önemli hacme sahip branşlara bakıldığında da benzer bir tablo görülüyor. Fiyat artışlarının en yüksek olduğu oto sigortalarından kaskoda bu yılın ilk 8 ayında geçen yılın aynı dönemine göre poliçe sayısında yüzde 8,7 ve trafik tarafında aynı dönemde yüzde 7,1 artış hesaplanıyor. Yine önemli hacme sahip sağlık sigortalarında tamamlayıcı sağlık ürünü etkisiyle poliçe sayıları yüzde 17,6 yükseldi. Yalnız tarım, hırsızlık, makine kırılması, makine montaj, inşaat sigortası gibi teminatlarla sektörde görece daha az hacme sahip genel zararlar branşında ağustos ayında poliçe sayısı yıllık bazda yüzde 13,8 gerilemiş görünüyor. Yangın ve deprem sigortalarında da 2021’de başlayan düşüş trendi, bu yıl da yüzde 1,6 ile sürüyor. Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mehmet Şencan, toplam poliçe sayısında büyüme hızının azaldığı ancak yüzde 5 artışın yaşanan yüksek enflasyon, belirsizlik, yüksek döviz artışları ve maliyet artışlarında makul olduğu fikrinde. Şencan, mevcut tabloyu, “Poliçeli oranında eksilme olacağını düşünmüyorum. Otomobil, konut birer varlık ve enflasyonla birlikte varlık fiyatları ciddi şekilde sıçradı. Bu varlıkları korumak adına sigorta yaptırılıyor” sözleriyle açıklıyor. Türkiye Sigorta Genel Müdürü ve Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli de aynı fikirde. Benli, “Bu döneme özel bir olumsuz yansıma görmüyoruz. Değerleri arttığı için insanların daha önce sigorta yaptırılmayan araç ve konutları da sigortalattığını görüyoruz” diyor. 

YOĞUN ÇABA

Sigorta şirketleri, bu zorlu dönemde maliyetlerini kontrol altına almak ve poliçe fiyatlarına yansıtmamak için çaba gösteriyor. Sektörde hala ana branşlarda fiyat rekabeti de sürüyor. Allianz Türkiye CEO’su Tolga Gürkan, sektörün içinde olduğu mevcut durumu, “Bu artışlara rağmen, tavan fiyat gibi uygulamalar nedeniyle bugün satılan poliçelerin fiyatında bile yetersizlik mevcut olabiliyor. Bir yıl önce satılan poliçelerin yarattığı yükün de getirisiyle fiyat artışları, öz sermayeyi eritme tehlikesi yaratıyor” şeklinde aktarıyor. TSB verilerine göre sektörün teknik kârı 2021’in ilk yarısında 4,1 milyar TL iken bu yılın aynı döneminde 281,7 milyon TL’ye düştü. Bu noktada tüm oyuncular için aktüerya bilimiyle belirsizlikleri ve riski doğru hesaplamak en kritik nokta haline geliyor. Doğa Sigorta Genel Müdürü Coşkun Gölpınar, hasar maliyetlerindeki bu yüksek artışları kontrol altında tutabilmek oldukça zor olsa da öncelikle onarımı tercih eden ürün ve hizmet anlayışını öne çıkardıklarını belirtiyor. “Hasar oranlarını daha düşük tutacak şekilde hasar onarımı yapan tedarikçiler ve onarım servisleriyle servis ağımızı genişlettik. Doğru parça kullanımı ve gereksiz parça kullanımlarını engelleyecek teknolojik altyapımızı geliştirdik” diyor. Sompo Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Ataman Kalkan da kaskoda ortalama gelire sahip tüketicilerin fiyat artışlarından çok mağdur olduğunu ve yüzde 30’lara ulaşan poliçe yaptırmama oranını düşürmek adına ürün yelpazelerini genişleterek Bütçe Dostu Kasko ürünü yarattıklarını söylüyor. Sigortaladım.com’un genel müdür yardımcısı Orçun Kızıltepe de kampanyalar ve sitedeki geliştirme çalışmalarıyla fark yarattıklarını ve örneğin kasko ürününde akıllı teklif dönemine girdiklerini belirtiyor.


“FİYAT ARTIŞLARI SÜRECEK”
ATINÇ YILMAZ HOWDEN TÜRKİYE, ORTA DOĞU VE AFRİKA BÖLGE CEO’SU

REASÜRANS PAHALI
Global enflasyon, global sigorta piyasalarında hasarların devam etmesi ve Türkiye’nin yaşadığı enflasyon yan yana gelince önümüzde çok zor bir dönem var. Türkiye’de sigorta şirketlerinin çoğunun zararda olduğunu görüyoruz, sermaye artırımı arayışı çoğalıyor. Kârlılık rasyoları düşüyor, bu da baskı yaratıyor. Ayrıca dünyada reasürans maliyetleri de artıyor, global reasürans kapasitesi daralmış durumda. Global enflasyonun artması, faizlerin yükselmesiyle tüm dünyada reasürans pahalılaşıyor. Türkiye gibi yüksek riskli ülkelerde fiyatlar daha da artıyor. Reasürans maliyetlerinde yüzde 15’e kadar çıkan artışları görüyoruz.

2023 ÖNGÖRÜSÜ Bunun üstüne tuz biber eken ülkemizde yaşadığımız enflasyon var. Türkiye’de sigorta şirketlerinin yazdığı zararlardan ötürü ciddi frene basıp fiyatları artırdığı bir döneme girdik. Bu dönem, yaz sonunda başladı ve 2023 içinde de aynı trendi göreceğiz. Daha rekabetçi fiyat veren sigorta şirketleri, şimdi pozisyonlarını değiştiriyor. Örneğin sağlık branşında grup yenilemelerinde minimum yüzde 80 fiyat artışı görüyoruz. Tamamlayıcı sağlık grup yenilemelerinde de grubunun hasar durumuna göre yüzde 70-150 arası fiyat artışları var. Yangın, nakliyat gibi kurumların aldığı sigortalarda da dövize endeksli poliçelerde yüzde 3-5 artış yapılıyor. Önümüzdeki 15 ay bu fiyat artışlarını görmeye devam edeceğiz.



“ZOR BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ”
TOLGA GÜRKAN / ALLIANZ TÜRKİYE CEO’SU

DEĞER ARTIŞI 
Son bir yılda döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve hem dünyada hem Türkiye’de yaşanan enflasyon trendi nedeniyle birçok sektörde olduğu gibi sigortada da maliyetler arttı. Sigortacılık faaliyetinin en temelinde yer alan hasar giderlerinde, özellikle elementer branşlarda son bir yılda çok yüksek bir maliyet artışı yaşandığını gözlemliyoruz. Trafik sigortalarındaki hasar maliyetlerini direkt etkileyen asgari ücret artışı, kasko sigortalarındaki işçilik maliyetlerini de tetikliyor. Kaskoda hasar maliyeti artışını etkileyen yedek parça masrafları, döviz kurlarından ve global enflasyondan doğrudan etkileniyor. Kasko sigortalarındaki artışın en önemli nedeni, sigortalanan ana emtianın değerinin son bir yılda yaşadığı değişim. Konut sigortalarında da ana neden aynı.

“AYARLAMA GEREKİYOR”
Allianz Türkiye olarak hasar giderlerindeki maliyet artışlarını teknik yetkinliğimizle yönetmeye odaklanıyoruz. Hasar giderlerinin direkt etkilediği prim fiyatlamalarında aktüerya bilimini çok efektif kullanmaya özen gösteriyoruz. Bu özene rağmen özellikle trafik sigortalarındaki tavan fiyat uygulaması ve son bir yılda ekonomik gelişmeler doğru riske doğru fiyatlama yapabilmeyi güçleştirebiliyor. Özellikle trafik sigortalarındaki tavan fiyat artışının beklenen seviyenin altında kalması nedeniyle sektör olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Hasar maliyetlerindeki yüksek artışlara karşılık bu artışı karşılayamayan fiyatlamalar, sektördeki mevcut sermayenin erimesine neden oluyor, sermaye yetersizliği riskini doğuruyor. Sektörün görevini yerine getirmeye devam edebilmesi için şirketlerin de finansal güçlerini koruması, primlerini son bir yılda yaşananlara göre ayarlayabilmesi gerekiyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz