Firmaların net döviz açığı 176,2 milyar doları aştı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mayıs 2025 dönemine ilişkin finansal kesim dışındaki firmaların döviz pozisyonuna dair verileri açıkladı. Buna göre, söz konusu firmaların net döviz pozisyon açığı, mayıs ayında 2 milyar 67 milyon dolarlık artışla 176 milyar 233 milyon dolara ulaştı.

Mayıs ayında firmaların toplam döviz varlıkları, nisan ayına kıyasla 1 milyar 300 milyon dolarlık artış gösterdi. Bu yükselişte en dikkat çekici kalemler; ihracat alacaklarında 937 milyon dolar, türev varlıklarda 716 milyon dolar, yurt dışına doğrudan yatırımlarda 669 milyon dolar ve menkul kıymetlerde 58 milyon dolarlık artış oldu. Buna karşılık, yurt içi bankalardaki döviz mevduatında 1 milyar 80 milyon dolarlık bir azalma kaydedildi.

DÖVİZ YÜKÜMLÜLÜKLERİNDE 3,37 MİLYAR DOLARLIK ARTIŞ

Finansal kesim dışındaki firmaların döviz yükümlülükleri ise aynı dönemde 3 milyar 367 milyon dolar yükseldi. Bu artışta, yurt dışından sağlanan nakdi kredilerdeki 1 milyar 434 milyon dolarlık, yurt içinden sağlanan kredilerdeki 1 milyar 205 milyon dolarlık, ithalat borçlarındaki 431 milyon dolarlık ve türev yükümlülüklerdeki 296 milyon dolarlık artış etkili oldu.

VADEYE GÖRE DEĞİŞEN KREDİ HAREKETLERİ

Yükümlülüklerin vade yapısında önemli değişiklikler yaşandı. Yurt içi kısa vadeli kredilerde 488 milyon dolarlık bir azalma görülürken, uzun vadeli krediler 1 milyar 693 milyon dolar arttı. Yurt dışı kısa vadeli kredilerde 4 milyar 159 milyon dolarlık artış kaydedildi, buna karşın uzun vadeli krediler 2 milyar 294 milyon dolar azaldı.

KISA VADELİ NET DÖVİZ FAZLASI GERİLEDİ

Mayıs ayında firmaların kısa vadeli varlıkları 137 milyar 506 milyon dolar olurken, kısa vadeli yükümlülükleri 129 milyar 624 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kapsamda, kısa vadeli net döviz pozisyonu fazlası 3 milyar 308 milyon dolarlık azalışla 7 milyar 882 milyon dolara düştü.

YÜKÜMLÜLÜKLERİN %38’İ KISA VADELİ

TCMB verilerine göre, kısa vadeli yükümlülüklerin toplam yükümlülükler içerisindeki payı yüzde 38 düzeyinde belirlendi. Bu durum, firmaların kur riskine karşı kırılganlığını artırabilecek bir unsur olarak değerlendiriliyor.