En keyifli dönemim

İş dünyasının önde gelen temsilcilerinin iş yaşamları boyunca en keyifli çalıştıkları dönemleri araştırdık...

16.01.2020 12:50:000
Paylaş Tweet Paylaş
En keyifli dönemim

Ayçe Tarcan Aksakal

[email protected]

Aslında bilinen bir gerçek… Her iş insanının konjonktürel olarak yaptığı tüm yatırımların karşılığını aldığını düşündüğü bir dönem var. Örneğin, Sabancı Holding’in eski CEO’su Mehmet Göçmen, 35 yıllık iş yaşamında çalışmaktan en keyif aldığı dönemin 2002-2008 yılları arası olduğunu söylüyor. Göçmen, “O dönemde dünyanın neresine gidersek gidelim el üstünde tutulan bir Türk yatırımcısı imajımız vardı. İnsanlar, Türkiye’ye yatırım yapmak için sıradaydı. Tekrar o günlere dönmek isterdim” diyor. 

Mermerler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Mermer de 2002 ve 2008 arasının iş yaşamı açısından oldukça keyifli olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Özal ve Demirel dönemleri ve 2002-2008 arası en keyifli dönemdi. Ticaret daha dürüstçe yapılıyordu. Bugün vergisini zamanında ödeyenlerin cezalandırıldığı bir ortam var. Herkes vergi ödemek için af bekliyor. Bizim gibi vergisini zamanında ödeyenler ödüllendirilmiyor. Şu an piyasada en kötüsü, parası olanın dahi borçlarını ödememesi. Bu da likidite sıkışıklığını sürdürüyor. İnşallah yakın zamanda o keyifli günlere döneceğimize inanıyorum.” 

Diğer yandan Dünya Göz Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Eray Kapıcıoğlu, geçen 18 yıllık dönemin artılarına dikkat çekiyor ve “Geçen 18 yılda tabii ki inişli çıkışlı yıllar yaşadık. Ancak bu dönemde kimsenin hayal edemediği projeler hayata geçirildi. Her gün ve her yıl hava hep güneşli ve yaz olmaz. Her yıl para kazanamayabilirsiniz hatta zarar da edebilirsiniz. Dik durmamız lazım. 2-3 yıl para kazanamayabiliriz ama hepimiz bu ülkenin 18 yıldaki büyümesinden para kazanarak büyüdük” diyor. 

GLOBAL EKONOMİYE UYUM


Türkiye ekonomisine getirdiği yenilikler ve açılımlarla 24 Ocak kararları Türkiye’nin liberal ekonomiye geçiş sürecinde bir kırılma noktası olarak çok önemli bir tarih. İşte bu tarihten sonra başlayan dönem pek çok iş insanının hafızasında en keyifli dönem olarak kalmış durumda. Örneğin Kütahya Porselen Kurucusu Nafi Güral, o yılları keyifle hatırlıyor. Güral, “58 yıllık iş hayatımda konjonktürel ve makro anlamda yaşadığım en keyifli dönem, 1980’de başlayan Özallı yıllardı” diyor. Türkiye’nin 24 Ocak 1980 kararlarından, 12 Eylül olmasaydı çok daha fazla yararlanacağını söyleyen Güral, şöyle konuşuyor: “Türk parasının kıymetinin korunması kanunundaki engellerin kaldırılması, reel döviz kuru uygulamasına geçiş, 2 yılda bir yurt dışına çıkış uygulaması ve çıkarken yanınızda sadece 200 dolar izni uygulamasının kaldırılması çok önemliydi. Global ekonomiye uyum çalışmaları başlatıldı. Gümrük duvarları kaldırıldı, gümrük birliğine girildi. Yabancı sermaye gelişini engelleyen hükümler kaldırılıp yerine yasal düzenlemeler getirildi. Vergi reformu ve KDV uygulaması başlatıldı. Böylece bütçe açığı kontrol altına alındı. KDV ile birlikte üretimin cezalandırılması olduğunu düşündüğüm işletme vergisi uygulamasına son verildi. Böylece üretimin önündeki engeller kalktı. Tüm üreticiler ihracata yöneldi.”

 Güral, 2001 kriziyle ekonominin dip yaptığını, 2002’den itibaren yeniden keyifli günlerin geldiğini de hatırlatıyor. 

AVRUPA’NIN DEĞİŞİM DÖNEMİ

Bazı iş insanları 1988-1993 arasında iş yapmanın daha keyifli olduğunu söylüyor. Dow Türkiye ve Orta Asya Cumhuriyetleri Genel Müdürü İhsan Necipoğlu, bu isimlerden biri. Necipoğlu, İsviçre’de Dow Avrupa ofisinde EMEAI (Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Hindistan) Polietilen Pazar Yöneticisi görevini yürüttüğü dönemden çok keyif aldığını söylüyor. Bunu Avrupa’nın tam bir değişim dönemi yaşamasına bağlayan Necipoğlu, şöyle anlatıyor: “Avrupa Birliği’nin kuruluşuna gidiliyordu. Biz de şirketi AB’ye giden yolda yepyeni 5 piyasaya hazırlıyorduk. Globalizasyon ve küresel ticaret tırmanıyordu ve biz global bir şirket olarak global standartlar anlayışımızla bu ortama ve bu fırsatlara çok iyi uyum sağlıyorduk. Ben ve ekibim de Dow’da bu piyasaların altyapısını hazırlıyorduk. Bu 5 yılın sonunda 5 piyasanın 4’ünde istediklerimizi çok başarılı biçimde elde ettik.” 

Necipoğlu, 2007-2012 dönemini de oldukça keyifli olarak tanımlıyor. Bu dönemde şirketin bütün Doğu Avrupa’da plastikler haricindeki iş kollarını yöneten Necipoğlu, o dönemi şöyle anlatıyor: “Orada gelişmekte olan ve Avrupa’ya katılma sürecinde olan Doğu Avrupa’nın coğrafyasının piyasalarını yönettim. O dönemde bir yandan Türkiye de Avrupa’ya katılma konusunda önemli yol kat ediyordu. Türkiye’ye yatırım akıyordu. Dow açısından Türkiye dünyada en hızlı büyüyen 4’üncü ülke statüsüne ulaşmıştı. 2012’de DowAksa’yı hayata geçirdik. Bu dönemde Türkiye’nin Avrupa’ya ve dünyaya olan hikayesinin yarattığı güven yüksekti.” 

“KÂR MARJLARI YÜKSEKTİ” 

İş dünyası için 1993-1997 yılları arası da oldukça keyifli bir dönem olarak hatırlanıyor. Kipaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Öksüz, en keyifli dönemini bu tarih aralığında yaşamış bir iş insanı. Öksüz, 1993 yılında iş hayatına yeni atıldığını ve kısa süre içinde ciddi sorumluluklar aldığını söylüyor ve bu dönemi şöyle anlatıyor: “Kipaş, 1996 yılına kadar iplik ve ham bez üretiyordu. 1995 yılında boyahane kurup mamul kumaş üretimine başlama kararı almıştık. Çok genç yaşta bu önemli yatırımı bizzat yönettim. Büyük sorumluluklar aldım. Bu dönemin en keyifli yıllar olmasının nedeni makro açıdan da iyi bir dönem geçiriyor olmamızdı. 90’lı yıllar kâr marjlarının yüksek olduğu, ticaretin nakit yapıldığı ve tekstil sektörü açısından Rusya gibi büyük bir pazarda neredeyse rakipsiz olduğumuz yıllardı.” 

Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet T. Nane de 30 yıla yakın iş hayatı boyunca elbette daha çok keyif aldığı dönemlerin olduğunu söylüyor. Nane, “Ancak doğruyu söylemek gerekirse ben her dönemi kendi içinde değerli buluyorum. Çünkü her dönemin bana ayrı ayrı katkıları oldu ve ben de bu katkıların birikimiyle aileme, işime, şirketime, sektörüme, ülkeme ve insanlığa bir nebze de olsa değer katabilmek adına var gücümle çalıştım. Çalışmaya da devam ediyorum” diyor. 

SEKTÖR BÜYÜMESİ ÖNEMLİ 


BSH Türkiye CEO’su Gökhan Sığın, 2009 yılından itibaren beyaz eşya pazarının düzenli olarak büyüdüğü yılları en keyif alarak çalıştığı yıllar olarak tanımlıyor. Sığın, bu dönemi şöyle anlatıyor: “2017 yılında yüzde 20 civarında adet bazında büyüme yaşandı. Ocak ayı sonunda ve eylülde ÖTV teşviği almıştık. KGF kredileriyle nakit bollaştı. Hem piyasada para çoktu hem ÖTV teşvikiyle tüketici alıma yönlendirilmişti. 2017’de Orta Doğu’da CEO’ydum. Zor dönemlerde yöneticilik yaptım. Türkiye’ye geldim, ardından ağır devalüasyonla pazarın küçülmesini yaşadık. CEO’nun ajandası değişmiyor. Bugüne değil, geleceğe hazır olmaya çalışıyoruz.” Tahincioğlu Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Tahincioğlu, Gökhan Sığın gibi iş hayatında en fazla satış yaptıkları, en yüksek büyüme rakamlarına ulaştıkları 2017 yılını en keyifli dönem olarak addediyor. Tahincioğlu, “2017’de gayrimenkul sektöründe konut satışlarımızda rekorlar kırdık. Ayrıca 2017 çok büyük ihaleleri kazandığımız bir yıl oldu, oldukça keyifli bir dönemdi” diyor. 

“ÖNCELİK TÜRKLERİNDİ”

Türkiye ekonomi tarihinin en zorlu krizlerinden birinin yaşandığı 2001 yılı pek çok iş insanının “kabus” olarak nitelendirdiği zamanlardı. 2001 yılının ardından alınan tedbirlerle ekonomideki dönüşümü ise bu iş insanları olumlu bir dönem olarak hatırlıyor. Öztürk Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk bu isimlerden. 2006-2010 yılları arasını en keyifli yıllar olarak nitelendiren Öztürk, “2001 yılındaki enkazdan sonra 2002 yılında kalkınmaya başlayarak, dünyanın en istikrarlı büyüyen 8 ülkesinden birisi olduk. Tüm dünyada büyük bir itibar görüyorduk” diyor. 

Öztürk, bu büyünün 2007 yılında bozulduğunu da söylüyor ve unutamadığı anısını şöyle paylaşıyor: “2007 yılında Gine’de proje yapıyorduk. Türkiye’ye dönmek istediğimizde o dönemlerde THY seferi olmadığı için önce Casablanca’ya oradan İstanbul’a uçuyorduk. Casablanca havalimanı tüm dünyadan Afrika’ya gelen yolcuların transfer merkezi konumundaydı. Transit bölümünde yaklaşık 1.000 kişinin üzerinde kuyruklar oluşuyordu. Burada Türk pasaportu taşımanın ne kadar itibarlı olduğu ortaya çıkıyordu. O inanılmaz kuyruklarda transit kontrolü yapan polislere Türk pasaportunu gösterdiğinizde ‘Türk buraya gel’ diyerek bizi içeri alıyorlardı. O sırada bekleyenler arasında Alman, Fransız, İngiliz hatta Amerikalı yolcular varken bize öncelik tanınıyordu.”


“100 UÇAK SİPARİŞİ VERDİĞİMİZ YIL UNUTULMAZ”
MEHMET T. NANE PEGASUS HAVA YOLLARI GENEL MÜDÜRÜ

“HEYECAN VERİYOR”
İş yaşamında geçirilen her dönemin kendi içerisinde keyifli olduğuna ve bu yüzden her dönemi tadını çıkararak geçirmek gerektiğine inanıyorum. Bunu gerçekten özümseyerek kendim de yaşıyorum. Şu an içerisinde bulunduğum dönemin de en keyifli dönem olduğunu söyleyebilirim. Çünkü hala şekillendirme kabiliyetine sahibim ve bu da bana heyecan ve keyif veriyor.
2012’DEKİ BÜYÜK SİPARİŞ DÖNEMİ Her dönemin ayrı bir keyfi de olsa, en keyifli dönemlerim özellikle uçak teslimleri dönemleri oluyor. Pegasus Hava Yolları olarak 2012 yılında verdiğimiz 100 uçaklık Airbus siparişi, verildiği tarih itibarıyla Türkiye’nin en büyük uçak siparişi olma özelliğini taşıyordu.
“FİLOYU GENİŞLETİYORUZ” Bu sipariş çerçevesinde filomuzu yeni nesil çevreci uçaklarla adım adım genişletiyor ve gençleştiriyoruz. Sipariş kapsamında teslim aldığımız uçaklar, hem bana hem de çalışma arkadaşlarıma heyecan veriyor. En son bu heyecanı bu yıl geçtiğimiz eylül ayında filomuzun ilk A321 neo’sunu teslim alırken yaşadık.



“HAVA HEP GÜNEŞLİ OLMAZ”
ERAY KAPICIOĞLU / DÜNYAGÖZ HASTANELERİ YÖN.KUR.BŞK.

SON 18 YIL ÖNEMLİ
2001 yılından sonra bugünkü iktidar döneminde Türkiye’nin büyümesiyle eş değer büyüyen bir grubuz. Geçen 18 yılda tabii ki inişli çıkışlı yıllar yaşadık ama işinizi düzgün yaptığınız sürece hep tepede olursunuz. Türkiye; içeride terörle uğraşması, yurt dışından ekonomik baskı görmesi, komşu ülkelerimizle yaşadığı sıkıntılara rağmen bugün güçlü bir devlet. Döviz ve faiz yıllarca çok düşük seyretti.
DERDİMİZİ ANLATABİLİYORUZ Umutsuz olmamalıyız. Türkiye’nin başında çok güçlü bir lider var. Dik duran, ileriyi gören ve neredeyse günün 18 saati çalışan bir devlet kadrosu mevcut. Geçen 18 yılda kimsenin hayal bile edemediği projeler hayata geçirildi. Bu projeler, 10 hatta 20 yıl sonrası büyüyen nüfus için planlanmış projeler. Biz koalisyon hükümetlerinin olduğu dönemlerde de vardık ama bugün derdimizi anlatabildiğimiz ve hemen çözüme kavuşturan bir iktidar var. Siz yeter ki dürüst olun, faydalı ve doğru işler yapın.


“EN KEYİF ALDIĞIM DÖNEMDEYİM”
NAZIM SALUR GETİR KURUCUSU

“ÇOK HIZLI BÜYÜDÜK”
Geriye baktığımda 30 yılı aşkın iş yaşamımda en keyif aldığım dönemin içindeyiz. Getir 4 yaşında çok genç bir girişim olmasına ve geleneksel alışveriş kültürümüze ek olarak hayata geçen ilk uygulama olmasına rağmen çok hızlı yol kat etti. Başladığımız işi “en iyi şekilde” yapmak için stratejimizi şekillendirdik.
ÖNEMLİ ADIM Yıllardan beri yerleşmiş ve kalıplaşmış alışveriş alışkanlıklarını tamamen yıkan bir çözüm sunduk. Kurulduğumuzdan bu yana kullanıcılarımız, acil ihtiyaçlarına evden çıkmadan, 7/24, dakikalar içinde kavuşuyor. Bu nedenle Getir, her yer kapalıyken bile ihtiyaçları karşılayarak pazarın büyümesi konusunda da öncü bir adım atmış oldu.
UMUDUMUZ PAZARIN BÜYÜMESİ Umudumuz, kullanıcıların alışkanlarının değişimiyle ve yeni hayata geçen uygulamalarla pazarın daha da büyümesi. Ancak ve ancak bu anlayışla yabancı yatırımcıların iştahını kabartabilir, yurt dışında markalarımızı başarıyla temsil edebilir ve en önemlisi ekonomimize, ülkemize katma değer sağlayabiliriz.



“2005’TEN İTİBAREN KEYİFLİYİZ”
NEVZAT AYDIN / YEMEKSEPETİ CEO’SU

DÖNÜŞÜME TANIK OLDUK
Dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla beraber hem mevcut sektörlerin dönüşümüne tanık olduk hem pek çok yeni iş modeli ve sektör hayatımıza girdi. Yemeksepeti de dijitalde doğan bir şirket olarak tam da bu yeni çağın iş modellerinden biri. Bizim yaptığımız iş internet ve teknoloji ile iç içe... Dolayısıyla insanların interneti evlerinde yaygın bir şekilde kullanmaya başladığı 2005-2006 yılları ve hemen ardından gelen internet üzerinden alışveriş devri bizim için dönüm noktaları diyebilirim. Ardından mobil alışveriş devrimi, video içerikler, lokasyon bazlı pazarlama, kişiselleştirme gibi kavramlar giderek daha yoğun bir şekilde karşımıza çıktı.
DÖNÜM NOKTASI Son araştırmalara göre Türkiye’de 73,8 milyon internet kullanıcısı var. Bunların 60,8 milyonunu ise mobilden internete bağlanıyor. Böylesi yoğun bir kullanımın olduğu Türkiye’de ilk olarak 2010’da kullanıcılarımıza sunduğumuz mobil uygulamamızdan verilen sipariş oranı bugün yüzde 86. Dolayısıyla bu dönüm noktası olarak belirttiğim yıllardan itibaren her geçen yıl bizim için çok keyifliydi.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz