"SABANCI TOPLULUĞU'NUN portföy dağılımını daha dengeli hale getirmek istiyoruz. Portföyümüzün yüzde 50'sini bankacılık oluşturuyor. Hedefimiz ise diğer kısmı daha hızlı büyütebilmek. Bu, Akbank'ın büyümesi daha az olacak anlamına gelmiyor. Banka dışı şirketlerimizin büyümesinin daha hızlı olacağını düşünüyoruz." Bu sözler, Sabancı Holding CEO'su Zafer Kurtul'a ait. Sabancı Holding, bir süredir portföyünü riskleri dağıtacak şekilde daha dengeli hale getirmeye çalışıyor. Grup, bu yönde gıda ve tekstilde küçülmesi, enerji ve perakendeye daha fazla odaklanmasıyla dikkat çekiyor. Akkök Şirketler Grubu da portföy yönetiminde radikal kararlar alan şirketlerden... Cirosunun yüzde 52'sini oluşturan enerji sektöründen çıkacağını açıklayan dev grup, artık portföyde kimya odaklı bir büyüme planlıyor. Akkök Şirketler Grubu CEO'su Mehmet Ali Berkman, bu yaklaşımlarının nedenini şöyle açıklıyor: "Portföyünde çok sektörlü yatırım olması Türk holdinglerinin tipik yapısı. Gelişmiş ülkelerde şirketlerin ana iş alanlarına odaklandıklarını görüyoruz. Bu şirketler, odaklanmış yapılarından dolayı uluslararası rekabette ön plana çıkıyor. Enerji, yüksek yatırım gerektiren bir sektör. Finansman kaynaklarının oldukça sınırlı olduğu bu dönemde dış finansman gereksinimi var. Akkök olarak kaynaklarımızı daha dikkatli kullanmamız gerekiyor. Bizi bugünlere getiren ana iş alanlarımız ile yola devam etmek istiyoruz." Sadece bu iki grup değil, son dönemde Türkiye'de neredeyse bütün gruplar portföylerini yeniden gözden geçiriyor. Portföyde daha sağlıklı ve dengeli bir yapıya kavuşmak için odaklarını değiştiriyor, gelecek planlarını revize ediyorlar.
Tabloyu görmek için görsele tıklayın. YENİ DENGE FORMÜLÜ
Peki dengeli portföy nasıl oluşur? Uzmanlara göre portföyde denge için gerekli sermaye, bilgi birikimi ve rekabet gücü göz önünde bulundurularak belli sektörlerde faaliyet göstermek şart. Grup gelirlerinin sektörlere dağılımı da dengede en hassas noktalardan biri... Bir sektördeki performans düşüklüğünün tüm portföyü olumsuz etkilememesi için ağırlıklı kırılgan sektörlerde faaliyet gösterenlerin bu durumu dengeleyebilecek farklı sektörlerde de yer alması gerekiyor. Ayrıca faaliyet gösterilen sektör ve bu sektörlerde yer alacak şirket sayısı da önemli... Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden Profesör Niyazi Berk'e göre portföydeki çeşitlilik, şirketin ölçeğiyle doğru orantılı olmak zorunda. Berk bu konuyla ilgili olarak, "3-5 sektörün üzerinde faaliyet göstermek için çok büyük sermayeye sahip olmak gerekiyor. Orta boy bir holdingin Türkiye'de 5 sektörü geçmemesi gerekir" diyor. Birbiriyle sinerji yaratacak sektörlerde faaliyet göstermek, sektör ve şirket sayısında odaklı ilerlemek de portföyün sağlığı açısından oldukça önemli. Berk, "İş yapılan sektörlerin birbirlerine etkileşimi pozitifse faaliyet gösterilen şirket ya da sektör sayısı önemli değil. ~
Ama tersi olursa yönetim problemi çıkar" diye konuşuyor. Uzmanlara göre dengeli bir portföy yaratmak için grupların içinde bulunduğu sektörlerde sürdürülebilir rekabet avantajı yaratabilecek stratejik pozisyonları ele geçirmesi şart. Global Dealings Group Yönetici Direktörü Hakan Akbaş, bu konuda Ülker'in başarılı bir denge yakalad��ğını belirtiyor. "Ülker, ana gıda işlerine odaklanarak Türkiye'de derinlemesine pazar payını artırdı ve ölçek ekonomisinden faydalandı" diyor.
TÜRK ŞİRKETLERİ AVANTAJLI GELİŞEN EKONOMİ
Türkiye'de holding ve gruplar portföy yönetimi konusunda önemli avantajlara sahip. Bu avantajlar ağırlıklı olarak Türkiye ekonomisinin gelişmekte olan yapısından kaynaklanıyor. Son yılların en hızlı büyüyen dünya ekonomilerinden biri olan Türkiye'de nüfusun yarısının 29 yaşın altında olması, büyük ve doymamış iç pazar büyük grupların iş yapmasını kolaylaştırıyor. ÇEŞİTLEME AVANTAJI
Bahçeşehir Üniversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi'nden Prof. Niyazi Berk, şirketlerin iç pazarda yeterince gelir elde edebildiklerine ve kalan kısmı da ihraç ederek büyümede çeşitlenmeye gidebildiklerine dikkat çekiyor. Berk, "Son yıllarda Türkiye'de şirketlerin özellikle iç pazardan aldıkları destekle dışarıda çok iyi tutunabildiklerini görüyoruz. iç pazarı küçük olan devletlerin bu avantajları yok" diyor. YÖNETİM BECERİSİ
Bu yapısal ortamın yanında Türk gruplarının yönetim becerisi de onları portföylerini yönetme konusunda yine avantajlı kılıyor. Hakan Akbaş, Türkiye'deki grupların kriz yönetimi, esnek ve hızlı yeniden yapılanma konularında çok daha birikimli olduklarını düşünüyor. İSTİHBARAT AĞIRLIĞI
Murat Yeşildere de Türkiye'de yatırımcıların portföy teorisini sıklıkla, "kafalarının içinde" icra ettikleri için, hızlı hareket edebildiklerine dikkat çekiyor. Karar verme mekanizmalarında pazar bilgisi ve istihbaratın ağırlığı da ön planda olduğundan, kararların doğruluk oranının oldukça yüksek olduğunu söylüyor. HEDEF RİSKİ DÜŞÜRMEK
Portföyde sağlıklı bir denge kuramamak beraberinde birçok sorunu getiriyor. Öncelikle dağınık ya da odaksız faaliyette bulunan gruplar, yönetimde zorlanıyor. Egon Zehnder International Yönetici Ortağı Murat Yeşildere, dengesiz portföylerin yönetilmeye çalışılması sırasında portföy içindeki sağlıklı yatırımların da tehlikeye girdiğini söylüyor. Portföyde dengelerin sağlıklı olmaması şirketin her türlü kriz ve çalkantılarda ağır hasar alma riskini de artırıyor.~
Uzmanlar da özellikle bu noktaya dikkat çekiyor. Makroekonomik ve sektör spesifik dalgalanmalarda dengesiz portföylerin sürdürülebilir büyüme ve kârlılığı imkansız kıldığının altını çiziyorlar. Hakan Akbaş, "Örneğin Sabancı Holding'in net kâr performansının 3'te 2'sinden fazlası Akbank'tan geliyor. Bankacılıktaki performans düşüklüğü tüm grup portföyünü olumsuz etkileyebiliyor. Ayrıca dengesiz portföy sahibi grupların hisse senetleri bu dalgalanmalara açık olmaları nedeniyle kırılgan konumda oluyor. Örneğin yatırımcıların Sabancı Holding hissesi yerine Akbank'ın hissesini direkt satın alması daha doğru olabilir" diye konuşuyor. Dengesiz portföy sadece maddi kayba neden olmuyor. Sabancı Üniversitesi Yönetim Geliştirme Birimi Direktörü Cüneyt Evirgen, buradaki asıl riskin gelir ve pazar kaybının yanında itibar kaybı olduğunu düşünüyor. "Duygusal anlamda itibar kaybı da güvenilirliği büyük ölçüde zedeler. Özellikle halka açık şirketlerin portföylerindeki sağlıksız yapı yüzünden yaşadıkları sorunlar, yatırımcıların güvenini doğrudan etkiler. Hisse değerinin korunması ve şirketin gelecekteki değerini koruması için grupların sağlıklı ve dengeli bir portföye sahip olmaları kritik bir öneme sahip" diyor. DAVE ULRICH / YÖNETİM UZMANI
HANGİ PORTFOYLER DAHA ÇOK KAZANACAK?
RİSKİ DAĞITMAK
Bugün yatırımda en büyük risk, tüm yumurtaları aynı sepete koymak. Eğer tek bir varlığa yatırım yapmayı seçerseniz ve orada işler iyi giderse kazancınız büyük olur, ancak işler beklendiği gibi gitmediğinde aynı oranda kayıpla karşılaşırsınız. Bu nedenle yatırımcılara kaynaklarını belli bir portföye yatırmaları önerilir. DENGELEYECEK SEKTÖRLER
Burada kritik nokta yatırım yapılırken kaynakların riskli durumlarda birbirini dengeleyecek sektörlere yatırılması. Portföyde sağlıklı denge, portföyün birbirini tamamlayan sektörlerden oluşmasıyla gerçekleşir. Böylelikle şirketler de birbirlerinden bir şeyler öğrenebilir. KIRILGAN POZİSYON
Tek bir sektör, tek bir ürün ya da tek bir müşteriye odaklanan şirketler kırılgan bir pozisyonda durur. Bir holding ya da grubun faaliyet göstermesi gereken ideal bir sayıdan bahsedemeyiz. Ancak sektörler arasında bir sinerji olması şart. Farklı ve sinerji yaratacak sektörler şirketlerin riski dağıtırken bulundukları sektörlerde güçlü bir marka itibarı yaratmalarını da mümkün kılar. REKABET AVANTAJI
Öte yandan tek bir alana odaklanan gruplar da var, Ancak tek bir alana odaklanırken risklerden arınmak için o sektörde önemli bir rekabet avantajını elde bulundurmak gerekiyor. Önümüzdeki dönemde tüm dünyada portföyde belli bir alanda en rekabetçi konumda bulunanlar ile riskini en doğru şekilde dağıtan şirketler güçlü bir pozisyona sahip olacak.~
GRUPLARIN ODAĞI DEĞİŞİYOR
Belli ölçekteki gruplar da artık portföy dengesine daha fazla önem veriyor. Bu nedenle Türkiye'deki büyük grupların portföyleri son yıllarda önemli bir değişim yaşadı. Koç, Sabancı, Yıldız, Anadolu gibi gruplar gelecekte büyüme ve değer yaratma potansiyeli yüksek sektörler olan enerji, perakende, gıda, sağlık gibi alanlara ana işleri olarak odaklandı. Bazıları bu süreçte tekstil, gıda, perakende gibi iş kollarından çıkarak buralardaki sermayeyi yeni alanlara yatırdı. Yatırımlar sadece kârlılık ve fırsat boyutlarına bakılarak değil, odaklanma ve etkinliği de ön plana çıkararak yapılmaya başlandı. Örneğin Yaşar Holding, 2000'lerin başında odaklanma stratejisini benimseyerek gıda ve içeceğin yanı sıra boya sektöründe büyüme kararı aldı. Bugün grubun gelirlerinin yüzde 70'i gıda ve içecekten, yüzde 20'si de boyadan geliyor. İnşaat, enerji, turizm ve sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren IC Holding'in portföyündeki sektörlerin gelir dengesi önemli bir değişim yaşadı. 5 yıl önce gelire yüzde 24'lük bir katkı yapan inşaatın payı yüzde 48'e yükselirken, yüzde 4 olan enerjinin payı yüzde 34'e çıktı. Zorlu Holding de elektronik, beyaz eşya ve tekstilin yanına enerji, gayrimenkul ve madencilik sektörlerini ekledi. Önümüzdeki dönemde daha çok enerji ve gayrimenkulde büyüyeceklerini belirten Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, daha fazla yeni sektöre giriş yapmak niyetinde değil. "Daha fazla dağılmak yanlış. Şimdi bazı sektörleri derleyip toparlamanın iyi olduğunu düşünüyoruz. Çok dağılmak, odağı dağıtmak da doğru değil" diyor. Uzmanlar da grupların yaşadığı bu değişimi sağlıklı buluyor. Yeşildere, "Büyük ve köklü gruplar, uzun yıllardır yatırım yaptıkları sektörlerden dahi çıkma kararlılığını gösteriyor. Enerjilerini ve kaynaklarını belli alanlarda topluyor, odaklanıyor ve zamanın fırsat değerini önemsiyorlar" diye konuşuyor. NEREDE BÜYÜYECEKLER?
Bundan sonra grupların portföyde nasıl bir yaklaşım sergileyeceklerine gelince... Son yıllarda yaşanan değişim sonrasında uzmanlar Türkiye'deki grupların portföy yönetiminde belli bir olgunluğa ulaştığını düşünüyor. Artık daha planlı hareket edildiğini belirten Cüneyt Evirgen, "Birçok kuruluş 5-10 yıllık planlarla ilerliyor. Ancak girişimciliğin verdiği dürtüyle yine de fırsat pencereleri açık. Büyüme hevesiyle önümüzdeki dönemde yeni sektörlere giriş devam eder" diyor. Grupların portföyleriyle ilgili planları Evirgen'i doğruluyor. Son 5 yılda farklı sektörlere giriş yapan ve bazı sektörlerden çıkanlar, şimdi portföyde dengeleri yeniden belirleyecek hamleler gerçekleştiriyor. Bu aşamada yeni sektörlere karşı iştahlarını da kaybetmemiş görünüyorlar. Örneğin Koç Holding enerjiye daha fazla odaklanırken otomotiv ve beyaz eşyadaki gücünü korumayı planlıyor, yeni sektörlere de sıcak bakıyor. Portföylerinde çok sık değişiklikler yapan bir grup olmadıklarını belirten Koç Holding CEO'su Turgay Durak, "Diğer taraftan, portföyümüzün bundan sonra tamamen statik kalacağı da düşünülmemeli. Yeni işlere girebileceğimiz gibi mevcut bazı işlerden çıkmamız da gündeme gelebilir" diyor. Sabancı Holding de finans dışı işlerinde daha hızlı büyüme hedefliyor. Enerji, grubun en büyük odak noktalarından... ~
Bugün Sabancı'nın enerjideki net varlık değerinin yüzde 12'ler civarında olduğunu ifade eden Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Selahattin Hakman, "Bizim hedefimiz bunu holding net varlıkları içinde yüzde 20-25'e çıkarmak. Ciro olarak yüzde 25'lere gelecek. Bu hedefe 2015 sonrasında ulaşacağız" diye konuşuyor. Boydak Holding de gelecek 5 yılda portföyünde değişiklikler planlıyor. Boydak Holding CEO'su Memduh Boydak, yatırımları devam eden enerji sektörünün gelecekte portföyde önemli bir yer edineceğini söylüyor. "Finans da portföydeki stratejik yerini koruyacak. Diğer sektörlerdeki faaliyetlerimize devam edeceğiz, pazarın dinamiklerine göre ek yatırımlar yapacağız" diyor.
YENİ AMİRAL GEMİLERİ
Önümüzdeki 3-5 yılda grupların amiral gemileri de değişeceğe benziyor. Bugün portföyünün yüzde 80'i bilişim teknolojileri olan Index Grup, başta lojistik olmak üzere özellikle servis alanında önemli büyüme beklentisi içinde. Grubun kurucusu Erol Bilecik, "5 yıl içinde bilişimdeki gelirlerimiz yüzde 40'a inerken lojistik, tüketici elektroniği ve küçük ev aletlerinin içinde olduğu diğer sektörlerimizin payı yüzde 60'a çıkar. Küçük ev aletlerindeki faaliyetlerimizin de ciromuz içinde yüzde 10'a gelmesini arzuluyoruz" diyor. Ağırlıklı müteahhitlik, enerji, gıda ve turizm sektörlerinde faaliyet gösteren Alarko Topluluğu'nun planı da enerjiye daha fazla odaklanmak. Grubun genel koordinatörü Ayhan Yavrucu, önümüzdeki 5 yılda Alarko'nun enerjideki payının yüzde 40'ları yakalayacağını söylüyor. Akkök Şirketler Grubu'nun cirosundan enerji yüzde 52, kimya yüzde 40, gayrimenkul ve diğer hizmetler yüzde 8 pay alıyor. Ancak grubun CEO'su Mehmet Ali Berkman, "Ciroda kimyanın ağırlığı artacak" diyor. Bugüne kadar tekstil sektöründe büyüyen ve gelirlerinin yüzde 60'ı tekstilden gelen Kipaş Holding de portföyde çeşitlemeye gitti. Kipaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hanefi Öksüz, 1-2 yıl sonra tekstil, çimento ve enerjinin grup cirosuna katkısının eşit olacağını söylüyor. Kiler Grubu'nun amiral gemisi, portföyün yüzde 85'ini oluşturan perakende. Ancak grup son yıllarda girdiği enerji ve gayrimenkulde daha çok yatırım gerçekleştirmeyi planlıyor. Kiler Holding CEO'su Yunus Nacar, "Amiral gemi sayımız 1'den 3'e çıkabilir. İnşaatta grubumuzu daha fazla geliştirebilme imkanına sahibiz. İnşaat, perakendenin gerisine düşebilecek bir alan değil. Üçüncü amiral gemimiz enerji olacak" diye konuşuyor.
EN SIK YAPILAN HATALAR
Portföyde denge arayışı sürerken hatalar da kaçınılmaz olarak yapılıyor. Uzmanlara göre en sık yapılan hataların başında "me too/bendecilik" geliyor. Her şirket kârlı görülen birkaç işe girme eğilimi gösteriyor. Hakan Akbaş, bu yüzden çimento, sigorta, bankacılık ve enerji gibi gelecek potansiyeli olan birçok sektörde fiyat odaklı kıyasıya rekabetin yaşandığını belirtiyor. "Bu sektörlerde küçük pazar paylarından dolayı ulaşılamayan ölçek ekonomisi, katma değer yaratacak yatırımların olmaması, finansman darlığı gibi yapısal zorluklara yol açıyor. Tabiri caizse herkes çile çekiyor" diyor. Portföy yönetiminde kârın oransal büyüklüğüne kapılıp, stratejik olarak sürdürülebilir olmayan alanlardaki yatırımlar da dikkat çeken yanlışlardan. Bu durumu "sepete atma refleksi" olarak nitelendiren Murat Yeşildere, sergilenen bu tutumu grupların geleceği açısından önemli bir yanlış olarak değerlendiriyor. Prof. Niyazi Berk de şirketlerin borçlanma alışkanlıklarının yeterince gelişmemiş olmasının portföylerine olumsuz yansıdığı görüşünde. Her şeyi kendi kaynaklarıyla yapmayı tercih edenlerin dışarıya açıldıklarında bunun dezavantajını yaşadıklarını ifade ediyor.~
Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak da portföy yönetiminde kendi deneyimlerinden yola çıkarak Türk iş dünyasına bir eleştiri getiriyor: "Bizim bir yanlışımız var: 'Ben her şeyi yaparım' deniliyor. Bir girişimci her şeyi yapamaz, bildiği işi yapar. Ama o para, insanı öyle bir şımartıyor ki 'Her şeyi yaparım' diyorsun. Paranızın olması her şeyi yapabileceğiniz anlamına gelmez. Bizim holdinglerimiz her şeyi yapar. Dünyanın en büyük şirketi Coca-Cola kısa süre öncesine kadar normal su bile yapmıyordu."
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?