Sıfır Kâra doğru

Bugün pek çok sektör kârlılıkta, ya trajik düşüşler yaşıyor ya da tehlike sınırı olan “sıfır”a doğru hızla yaklaşıyor.

1.08.2009 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Sıfır Kâra doğru
Kâr marjları, artan rekabet seviyesi ve yavaş ama emin adımlarla pek çok kategorinin markalaşması nedeniyle baskı altında. Tüketiciler, ancak yarattığınız farklılık için o da belki biraz daha fazla ödeyecektir.” Yönetim gurusu Jack Trout, her sektörde giderek düşen kârları işte bu sözlerle anlatıyor.
Aşırı rekabet nedeniyle zaten baskı altında kalan marjları, kriz de olumsuz etkiledi. Krizin yarattığı belirsiz ortam, tüketiciyi tasarrufa yönlendirirken küçülen satışlar marjları eritti. Bugün pek çok şirket, ayakta kalma imtihanı veriyor. Büyüme üzerine pek çok kitabı bulunan Costas Markides de- bir yıl önce bugün için kârlılıkta düşüş baskısı olacağını tahmin etmişti. “Amerika ve Avrupa’daki resesyondan tüm sektörlerdeki şirketlerin yara alacağını düşünüyorum” diyen Markides, sözlerine şöyle devam etmişti:
“Bu, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin şirketlerini de kapsıyor tabii. Ama her zaman durgunlukta bile iyi idare edilen ve kârlılıklarını ayakta tutan şirket ve sektörler vardır. Ancak kesin olan şu ki sektörler genelinde kârlılık marjları daralacak.”
Araştırmamız kapsamında incelediğimiz 20 sektör ve alt kategorinin 15’indeki kârlılık performansı da Markides’i doğruluyor. Bugünkü kâr marjları, 2007 yıl sonu ile karşılaştırıldığında pek çok sektörün ya trajik kayıplar verdiği ya da tehlike sınırı olan “sıfır” marja çok yaklaştığı ortaya çıkıyor. Üstelik bunlar arasında otomotiv, gıda, perakende, hazır giyim, mobilya ve beyaz eşya gibi lokomotif sektörler de var.
TEHLİKEDEKİ SEKTÖRLER
2007 yıl sonuna göre sektörlerin çoğunda kârlılıklar giderek düşüyor. Kriz öncesi makul kârlılık seviyeleri ile çalışan çimento, elektronik, mobilya ve beyaz eşya sektörlerinde bugün trajik kayıplar yaşanıyor.
2007 yılında yüzde 30 kârlılıkla çalışan çimento sektöründe bugün şirketler, yüzde 15 kâr oranıyla faaliyet gösteriyor. “2009 yılında çimento sektöründe net kârlar bir evvelki yıla kıyasla yüzde 30 ila 50 arası geriledi” diyen Nuh Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Atalay Şahinoğlu, Irak’a yakın kârlı ihracat gerçekleştiren 1-2 fabrikayı bu durumun dışında tutuyor. Oyak Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Celal Çağlar ise benzer bir tablo çizerek, bu yıl genelinde iç piyasanın yüzde 5 daralmasını, satış hasılatının yüzde 9 düşmesini ve net kârın yüzde 15 gerilemesini beklediklerini belirtiyor.
Hazır giyimde de benzer bir durum söz konusu. 2007 yılında hazır giyimde net kâr payları yüzde 15-20 olarak gerçekleşiyordu. Sarar Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar’a göre bu oranlar, bugün yüzde 5 ila 10 arasında ve yıl sonuna kadar da bu oranların yukarı çıkması beklenmiyor.
Mobilya sektöründe net kârlılıklarda üst sınır, kriz öncesinde yüzde 10 iken bugün yüzde 2 ila 6’lara iniyor. Şu an sektörlerinde kârlılığın yüzde 3 ila 6 seviyelerine kadar düştüğünü belirten Çilek Mobilya Genel Müdürü Muzaffer Çilek, bu inişi üretimdeki verimlilik kaybı, genel giderlerin ciro payındaki artışı ve mağazalardaki ciro kaybına bağlıyor. Doğtaş Şirketler Grubu Başkanı Davut Doğan ise çok daha karamsar bir tablo çiziyor ve “2005 yılında yüzde 10-12 aralığında olan kâr marjlarımız 2008’de yüzde 5-7 aralığına, 2009’da yüzde 2-3 aralığına düştü” diye konuşuyor.
İKİ SEKTÖRÜN KAYBI
2008 yılı son çeyreği itibarıyla elektronik, beyaz eşya ve küçük ev aletleri de kârlılıklarından fedakarlık yapmaya başladı. “Bu yıl ciddi kâr düşüşleri yaşadık, yüzde 40’lara varan gerilemeler oldu” diyen Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) Başkanı Suat Baysan, 2007 yılında yüzde 8-9 olan net kâr marjlarının mevcut ortamda yüzde 3-4 seviyelerine gerilediğini söylüyor. Baysan’a göre ancak tüketici güven endeksinde artış yakalanırsa ki bu güvenin 2010’da sağlanacağına inanıyor, marjlar yeniden 2007 seviyesi olan yüzde 8-9 oranlarına dönebilecek. ~
Beyaz eşyada da net kâr marjı, markanın satış stratejisine göre farklılık göstermekle birlikte genelde yüzde 4-5 civarında oluşuyor. Sürümü çok olan markalarda daha düşük kâr marjlarıyla çalışılıyor. Bu oran ise 2007 yılında yüzde 5 ila 7 arasındaydı. Electrolux Türkiye Genel Müdürü Ziya Öztürk, kâr marjlarındaki bu aşağı trendin son 2-3 yılda oluştuğunu belirtiyor ve nedenlerini şöyle açıklıyor:
“Kredi kartıyla yapılan satışların oranı arttı. Bu, perakendecinin riskini azalttı ama kredi kartı komisyonları perakendeciye ilave maliyetler oluşturdu. Bir de zincir mağazaların piyasada etkinliğini artırması ciddi bir fiyat rekabet yarattı. Artık tüketici, özellikle de kredi kartı ile alışveriş yapıyorsa fiyat karşılaştırması yapıyor, aynı ürünü en ucuz olan yerden alıyor. Bu da bayilerin tavsiye edilen perakende fiyatların altında satış yapmasına neden oluyor, dolayısıyla kâr marjları düşüyor.”
Küçük ev aletleri üreten şirketler için de rekabet, kârlılıkların önündeki önemli engel. Arzum Genel Müdürü Murat Kolbaşı, “Kârlılık, yüzde 10’larda olursa bu iyi bir orandır. Ama piyasadaki rekabetle net kârlılık oranları yüzde 5’lere kadar inebiliyor” diyor. Kolbaşı, ancak piyasaya yeni bir mutfak robotu ya da çay makinesi gibi inovatif ve benzeri olmayan bir alet sunulduğunda, ürün bazında kârların yüzde 15’e kadar çıkabildiğini açıklıyor.
EKSİ KÂRA DOĞRU
Otomotiv, tüketici elektroniği, gıda perakendeciliği, klima alanlarında ise tehlike çanları çalıyor. Bu sektörlerde net kârlılıklar yüzde 3’ün altına düşmüş durumda. İMKB’de işlem gören otomotiv şirketlerinin ilk üç ay bilançolarına bakıldığında Doğuş Otomotiv, yüzde eksi 4 net kâr marjıyla dikkat çekiyor. Ford Otomotiv ve Tofaş ise aynı dönemde yüzde 3,7 net kâr marjına sahip. Nissan Otomotiv Genel Müdür Yardımcısı İlkim Sancaktaroğlu, kâr marjlarındaki düşüşü, krizin etkisi olarak görüyor ama hammadde maliyetlerindeki artış ve çapraz kurlardaki değişimin de etkili olduğunun altını çiziyor.
Kriz öncesinde net kâr marjı yüzde 10’a kadar çıkan klima sektöründe de bugün marjlar yüzde 2-3 seviyelerinde. İklimlendirme Soğutma Klima İmalatçıları Derneği (İSKİD) Genel Sekreteri Selman Tarmur, “İnşaat alanının yavaşlaması sektörü olumsuz etkiliyor. 2007’de 1,9 milyar dolar olan pazarın, bu yıl sonunda yüzde 20 daralarak iyi ihtimalle 1,5 milyar doları bulacağını öngörüyoruz. Az sayıda yatırım için çok sayıda üreticinin teklif vermesi marjları aşağı çekiyor” diyor.
Krizin ilk vurduğu sektörlerden perakendede de tablo iç açıcı değil. Tüketici elektroniğinden gıdaya, hazır giyime kadar perakendenin her alanında şirketler, yüzde 50’den fazla eriyen kârlarla ayakta durmaya çabalıyor. Kiler Genel Müdürü Nihat Özdemir, “Gıda perakendeciliğinde cirolar çok düşmedi, ancak kârlılık oranı diğer sektörlerden düşük gidiyor. Satış miktarını kaybetmemek adına rekabete ayak uydurmak için çok taviz veriliyor” diye konuşuyor. 2009 yılı ilk üç ay bilançolarına bakıldığında da Tesco Kipa eksi yüzde 7,4, CarrefourSa yüzde 1,3 ve Migros yüzde 4,8 net kâr marjıyla yola devam ediyor. Tüketici elektroniği perakendeciliğindeki kârlılık oranlarıyla ilgili olarak da Bimeks Satış Direktörü Kayhan Ozar, “2009 yılı net kâr marjı yüzde 2-3 olursa sektör mutlu olur” yorumunu yapıyor.
KÂRLARINI KORUYANLAR DA VAR
Sayıları az olsa da kârlılıklarını korumuş ya da artırmış sektörler de var. Bilgisayar, ilaç ve makarna aynı kâr oranlarıyla yola devam eden sektörlerden.
Bilgisayar sektöründe Türkiye’nin önde gelen gruplarından birinin tepe yöneticisi, “Kâr marjlarına bakılırsa 2007 yılındaki net kârlılıklar hemen hemen aynı şekilde devam ediyor. Krizde bizim sektörde ciddi bir değişiklik yaşanmadı” diyor.~
Gelecekte de bilgisayar sektöründeki marjların tamamen hacimle doğru orantılı bir şekilde devam edeceği, bugün 5 milyar dolar olan sektörün Avrupa boyutuna, yani 10 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması ile düşüş eğilimine gireceği öngörülüyor. En sert rekabetin yaşandığı Avrupa piyasasında, sadece donanım bazındaki yapılara bakıldığı zaman, kâr marjlarının 4,5-6 arasında seyrettiği görülüyor. Aynı yönetici, bilgisayar alanında kâr marjı en yüksek ürün grubunu ise şöyle açıklıyor:
“Hangi ürünün talebi olağanüstü yükseliyorsa o ürünün kâr marjı düşmeye başlıyor. Hangi ürüne talep daha yavaşsa bu ürünler çift haneli kâr marjı sunuyor. Örneğin bugün artık dizüstü bilgisayar çok sıradan bir ürün olmaya başladı, muazzam talep görüyor. Haliyle dizüstü bilgisayarda kâr marjları düşüyor. Akıllı cep telefonları veya üzerinde veritabanı olan cep telefonları, avuç içi bilgisayarlarda, daha talep patlaması yaşanmadığı için bunlar kâr marjı daha yüksek olan ürünler. Ama bunların da satışı gelecek yıllarda milyonlar mertebesine ulaştığında kâr marjı düşecektir.”
Bilançolarında son 2 iki yıldır aynı kâr rakamları yazan bir diğer sektör de ilaç. Dünyada ve Türkiye’de ilaç şirketleri, yüzde 10 ila 20 arasında kâr etmeyi sürdürüyor. Novartis Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman, ilaç alanında kârlılığı etkileyen ana nedenleri, Ar-Ge bütçelerinin yükselmesi ve kurdan kaynaklanan fiyat değişimleri olarak açıklıyor.  
ŞANSLI İKİ SEKTÖR
Araştırmamıza dahil olan sektörler ve kategoriler içinde sadece iki alanın, 2007 sonrasında kârlılıklarını artırabildiği gözleniyor. Sigorta ve gıdanın alt dalı çikolatada net kâr oranları ufak da olsa artış kaydediyor.
Elementer sigortacılık alanında 2007 yılı sonunda net kâr marjı yüzde 4,6 iken bu oran, 2008 yılı sonunda yüzde 6,1’e çıkıyor. 2009 yılı ilk üç ay rakamlarında ise elementer sigortacılıkta net kâr yüzde 4,7 olarak gerçekleşiyor. Axa Sigorta CEO’su Cemal Ererdi, bu artış şöyle yorumluyor: “2008’de sigorta sektörü, özellikle kasko alanında 2007 yılındaki kârını 4,5 milyon TL’den 75 milyon TL teknik kâra çıkardı. Sektör bunu fiyat artışı ve risk seleksiyonu yoluyla oluşturdu. Ancak 2009 yılında, kriz döneminde düşen prim üretimi nedeniyle rekabetin artması sonucu fiyatların düşmesi, kârlılığı bir miktar negatif yönde etkiledi.” Bu olumlu tablonun ne kadar daha sürdürülebileceği konusunda tahminde bulunmak zor; çünkü Ererdi, hasarların artışıyla beraber kârlılığın yıl sonunda yüzde 2’lere doğru düşebileceği sinyalini veriyor.
Gıda genelinde bakıldığında da 2007’deki yüzde 5-7 net kâr marjlarından yüzde 2’lere kadar inen bir tablo çizen sektörde iki alt kategori dikkat çekiyor. Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Başkanı ve Ülker Grubu İstişare Konseyi Üyesi Necdet Buzbaş, “Kriz nedeniyle daralan ve kanal değiştiren tüketici talepleri, gıda sektöründeki markalı oyuncuları, kârdan fedakarlık yaparak yaşamlarını devam ettirmeye mecbur kıldı.Gıdada genel olarak net  kârlılık yüzde 2’lere kadar geriledi” diyor. Bu duruma istisna olarak makarna yüzde 3,5’lük net kârlılık seviyesini koruyarak, çikolata ise son yıllarda ürün çeşitliliği ve marka destekleri ile kârlılığını yüzde 3-5 seviyelerine çıkarak fark yaratıyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz