Krizden en çok etkilenen bankalardan biri oldu.Ama koruma, kurtarma,önlem paketleri derken sermayesini artırıp oyuna devam etmeyi başardı
Steve Bideshi, son 5 yıldır Citibank’ın Türkiye operasyonun
başında. Dolayısıyla bu, gördüğü ilk kriz değil. Türkiye’deki kriz
tecrübelerini Citibank’taki meslektaşlarıyla paylaşma imkanı bulduğunu söyleyen
yönetici, “Türkiye’de bankalar ve Citibank Türkiye, bu krizde Amerika ya da
Avrupa’daki bankalara göre çok daha iyi performans gösterdi” diye konuşuyor.
Citibank Türkiye’de uzun yıllardır faaliyette. En son geçtiğimiz dönemde
Akbank’ın yüzde 20 hissesine yaptığı dev yatırımın dışında bugüne kadar hep pazarın
niş bir oyuncusu olarak faaliyetlerini sürdürdü. Steve Bideshi, yeni dönemde de
aynı stratejinin devam edeceğini söylüyor.
“Biz hiçbir zaman Akbank, İş bankası ya da Garanti gibi binlerce şubeli büyük
bir banka olmayacağız” diye konuşuyor. Citibank’ın global tecrübesiyle
farklılaştığına dikkat çeken Bideshi, yeni dönemde de bu güçle öne çıkan niş
bir banka olarak rekabete devam edeceklerini söylüyor.
Citibank, Türkiye’de kurumsal bankacılık kökenli bir yapılanmaya sahip.
Bideshi, yeni dönemde de odağın değişmeyeceğini söylüyor. KOBİ bankacılığında
ise büyüme planı var. Bugün bu segmentte sektörde 19’uncu sırada olduklarına
dikkat çeken Bideshi, “Önümüzdeki dönemde en azından ilk 12 şirket arasında yer
almak hedefindeyiz” diyor. Kredi kartları tarafındaki yatırımların da
hızlanacağına dikkat çeken yönetici, “Şu anda 600 bin düzeyinde olan kart
sayımızı gelecekte iki katına çıkarmak istiyoruz” diyor.
Citibank Yönetim Kurulu Başkanı Steve Bideshi ile global krizin etkilerini,
Citibank’ın yeni Türkiye planını konuştuk:
Capital: Kriz Amerika’da bankacılık sektörünü derinden etkiledi.
Citibank da büyük darbe alanlardan biriydi. Bugün gelinen nokta nedir?
- Yaşanan kredi krizinin mağduru olduğumuz doğru. Ortadoğu ve Asya’da
sermaye artırımı gerçekleştiren ilk bankalardan biri olduk. Yaklaşık 40 milyar
dolarlık bir sermaye artırımı gerçekleştirdik. Diğer yandan Obama’dan önce
açıklanan ve 5 bankanın hükümetten sermaye almasını öngören programın içinde
yer aldık. Ayrıca Amerikan Merkez Bankası’nın kredi koruma programına girdik.
Şu anda kredileri sermayeye dönüştürüyoruz. Bu da bizi yeniden dünyanın en
güçlü sermayesi olan bankalarından biri yapacak. Sonuç olarak ayakta kalmayı
başardık. Bu kriz bizi önümüzdeki dönem için de iyi bir konuma getirdi.
Biliyorsunuz geçtiğimiz dönem Amerika’da, bankalar bir stres testine tabi
tutuldu. Bu testte sermaye ihtiyacımız 5 milyar düzeyinde kaldı.
Özetle kriz büyümemizi yavaşlattı. Operasyonumuzu ikiye böldük. İşin
temellerine geri döndük. Citi odağında başlayan perakende bankacılık,
uluslararası bankac��lık, kurumsal bankacılık işlerimizi sürdürüyoruz. Diğer
yandan stratejik olmayan ama hala kârlılığını sürdüren işlerimizi holding
bünyesine taşıdık. Üçüncü çeyrekte raporlamamızı bu iki yönde yapacağız. Kısa
süre önce Salomon Smith Barney bünyesinde sürdürdüğümüz aracı kurum işimizi
Morgan Stanley ile birleştirdiğimizi açıkladık.
Capital: Bu dönemde çok müşteri kaybettiniz mi? Operasyonunuz krizden
nasıl etkilendi?
- Ne kadar müşteri kaybettiğimizi bilmiyorum. Amerikalı
müşterilerimize bu kriz süresince yardımcı olmaya çalıştık. Amerikalılar büyük
bir çöküş yaşadı. Varlıklarının önemli bir bölümünü kaybettiler. Başkan
Obama’nın kriz mağdurlarına finansal anlamda destek sağlayan, kredilerini
yeniden yapılandıran programına biz de dahil olduk. Kredi kartlarında da bu
desteği verdik. Açıkçası bunun gelirlerimize finansal bir yansıması oldu.
2007’den bu yana bireysel gelirlerimiz düştü. Bugün tablo biraz daha iyi ama
tamamen düzelme zaman alacak.
Capital: Merkezde olanlar Türkiye’deki operasyonu nasıl etkiledi?~
- Biliyorsunuz gelişmekte olan pazarlar da bu krizin dışında
kalmadı. Kredi krizi Amerika’da başladı ve ardından dünyanın geri kalanına
yayıldı. Bu Avrupa’dan, Asya’dan, Latin Amerika’dan Amerika’ya olan ithalatın
düşmesine sebep oldu. Türkiye de Avrupa pazarıyla bağlantılı. Biz de burada
operasyonu olan bir banka olarak bütçemizi yeniden gözden geçirdik. İstediğimiz
kadar büyüme hedefi koyamadık. Kurumsal kredilerde çok ciddi bir sıkıntı
olmadı, ama bankacılık sektörünün genelinde olduğu gibi tüketici
kredilerindeki, KOBİ bankacılığındaki yavaşlamadan biz de etkilendik.
Capital: Geçmişte yaşanan krizlerden burada edindiğiniz
tecrübeleri merkeze aktarma imkanınız oldu mu?
- Türk bankaları ve Citi Türkiye, Orta Avrupa’daki ya da Latin
Amerika’daki bankalardan çok daha iyi performans gösterdi. Türkiye, aralarında
finansal krizlerin de olduğu pek çok krizden geçtiği için bu kez krize daha
hazırlıklı yakalandı. Bankaların sermaye yeterlilikleri çok yüksek. Denetleme
ve düzenleme mekanizması çok iyi işliyor. Amerika’da bizim yeterince sermayemiz
olmadığı için bu duruma geldik.
Citibank yöneticilerine 2001 krizinde Türkiye’de gösterdiğimiz performansı,
bankayı tüm dirençlere rağmen nasıl başarıyla yönettiğimizi anlatma imkanım
oldu. Bu dönemde, Türkiye’nin değerinin daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.
Bugün Romanya A-, Polonya B+++ ile derecelendirilirken Türkiye BB- ile
derecelendiriliyor. Oysa Türkiye risk anlamında bu ülkelerde aynı hatta daha
iyi durumda. Dolayısıyla burada bir yanlış var ve pazar bu yanlışı görüyor.
Amerika ya da dünyanın diğer yerlerindeki rating şirketlerinin de yakın zamanda
pazarı takip edeceğini ümit ediyorum.
Capital: Önümüzdeki döneme nasıl bakıyorsunuz? Türkiye’de yeni
döneme ilişkin plan ve hedefler ne yönde?
- Türkiye’de mevcut stratejimizi değiştirmek niyetinde değiliz.
Burada kurumsal bankacılık kökenli bir yapılanmamız var. Stratejik odağımızı da
kurumsal bankacılık oluşturuyor. Bu alandaki pozisyonumuzu geçtiğimiz dönemde
bir aracılık şirketi kurarak güçlendirdik. Bugün hala varlığını sürdüren çok az
uluslararası aracılık şirketinden biriyiz. Morgan Stanley, Lehman çekildi.
Müşterilerimize kurumsal tarafta satın alma ve birleşmelerden kredilere, aracılık
hizmetlerine kadar sunulabilecek tüm hizmetleri sunuyoruz. Daha alt segmentte,
yani KOBİ bankacılığında henüz çok küçüğüz. Bugün bu alanda 18’inci ya da
19’uncu sıradayız sanıyorum. Önümüzdeki dönemde burada en azından ilk 12 şirket
arasında yer almak hedefindeyiz. Ancak bunu büyük bankaların yaptığı gibi
operasyonumuzu birden bire iki katına çıkarak yapmayacağız. Bizim bugün Akbank,
İş Bankası ya da Garanti’nin uzun yıllardır yapmış olduğu yatırımları yapacak
gücümüz yok. Bu bankalarla yarışamayız. Stratejimizin odağında da bu yok. Biz
pazarın niş bir oyuncusu olmaya devam edeceğiz.
Capital: Geçtiğimiz dönemde ticari bankacılık tarafında yeni bir
program açıklamıştınız. Bu program hayata geçti mi? Neler yapıldı?
- Bu programı 2007 Haziran’ında, krizden hemen önce açıklamıştık.
Ama sonra programı daha da geliştirmeye ve potansiyel yardımcı yönetime
odaklandık. Gururla söylüyorum ki orta ve küçük ölçekli portföyümüz çok
başarılı bir performans gösterdi. 2007 yılında krizden önce aldığımız tedbirler
olmasaydı çok para kaybedebilirdik. Bu şans mı akıllı mı davrandık bilmiyorum
ama yönümüzü değiştirmemiz, müşterilerimize daha yakın olmamız çok işimize
yaradı. Bugün KOBİ segmentinde pazar payımız da artış eğiliminde. 2010’da çok
daha yüksek bir performans göstereceğimizi düşünüyorum.
Bu segmentte bugün 75-250 milyon dolarlık şirketlere hizmet veriyoruz. Bunların
çoğu aile şirketleri ve sadece Türk şirketleri de değil. Türkiye’den bölgesel
müşterilere de hizmet veriyoruz. Asya, Afrika ve bazı Kuzey Denizi ülkelerinden
şirketlerle işbirliği yapıyoruz. ~
Capital: Perakende bankacılık dünyada olduğu gibi Türkiye’de de
hızla gelişiyor. Sizin bu alanda planladığınız yenilikler var mı?
- Türkiye’de perakende işimiz varlık yönetimi hizmetlerimizle
devam edecek. Geçtiğimiz dönemde CitiGold Select adlı ürünümüzü çıkardık. Bu,
bir tür özel bankacılık ürünü ve yıllık geliri 500 bin TL olan müşterilerimize
yönelik olarak geliştirildi. Önümüzdeki dönem bu ürünümüzün hedef kitlesini
daha da genişletmek istiyoruz. Bu ürün aslında yeni değil, uzun yıllardır
dünyanın çeşitli yerlerinde kullanılıyor ve çok da başarılı oldu. Türkiye’de de
başarılı olacağını düşünüyorum. Kartlar tarafındaki aktivitelerimizi artırmayı
planlıyoruz. Bugün 600 bin adet olan kart sayımızı gelecekte iki katına
çıkarmak niyetindeyiz. Kart satmak için şubeye ihtiyacınız yok. Şube sayımızı
da çok fazla artırmayacağız. Citibank Türkiye’de hiçbir zaman 3 bin şubeli
büyük bir banka olmayacak. Biz nüfusun yoğun olduğu, sofistike ve büyüyen
İstanbul, Ankara, İzmir gibi temel coğrafyalara odaklanarak şubeleşmemizi
sürdüreceğiz. Sermayemizi buralarda daha etkili kullanabileceğimizi
düşünüyoruz. Bulunduğumuz bölgedeki müşterilerin bizim hizmetlerimize gerçekten
ne kadar ihtiyaç duyduğuna dikkat ederek büyümek hedefindeyiz.
Bizim için hizmet ve değer doğru orantılı. Bugün kurumsal pazarda yüzde 6
düzeyinde pazar payımız var. Bu oran, en çok 2007’de yüzde 10’a ulaşmıştı.
Bireysel tarafta ise yüzde 1 gibi çok daha küçük bir pazar payımız var. Bu
oranı önümüzdeki dönemde yüzde 3’lere taşıyabiliriz.
Capital: Citibank toplam kredi pastasından ne kadar pay alıyor? Bu
yıl Türkiye’de kullandırabileceğiniz ne kadar kaynak var?
- Miktarın çok önemli olmadığını düşünüyorum ama pazara kredi
kullandıracak yeterli kaynağımız olduğunu söyleyebilirim. Talepte, özellikle de
kurumsal pazarın talebinde ciddi bir daralma var. Biz Citibank olarak
geçtiğimiz yıl ile hemen hemen aynı rakamlardayız. Ticaret finansmanı gibi bazı
alanlarda büyüdük ama genel olarak bu yıl büyüme yok.
Bireysel tarafta da bir daralma var. Burada yeni müşteriler edindik ama mevcut
müşteriler eskisi kadar para harcamıyor. Sonuç olarak büyümek istiyoruz.
Şirketler yeni pazarlara yatırım yapar, sermaye ihtiyacında olurlarsa biz de
onların yanlarında oluruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?