Çin'in fakirliği ve zenginliği arasındaki çizgiyi

Haziran ayında Unilever'in inovasyon merkezini ziyaret etmek için gittiğim Şangay'da, Unilever Çin Tüketici İçgörüleri ve İnovasyon Merkezi Başkan Yardımcısı Mehmet Altınok'un Çin'le ilgili değerlendirmelerini dinleme fırsatım oldu.

Kentlerin altyapısı tamam
İki buçuk yıldır Şangay'da yaşayan Altınok, bu sürede 25'e yakın kent gezdiğini, hepsinde altyapının tamamlanmış olduğunu gözlemlediğini anlattı. Şangay, 25 milyonu aşkın nüfusa sahip dev bir metropol. Expo süresince kente büyük yatırım yapılmış. Mehmet Altınok'un verdiği bilgiye göre kentte 250 bin civarında yabancı çalışıyor. Ancak Şangay yönetimini bu sayı memnun etmiyor. Yabancı nüfus oranı yüzde 33 olan New York'a benzemeyi hedefliyorlar.

Fakirlik ve zenginlik arasındaki çizgi
Çin'in fakirliği ve zenginliği arasındaki çizgiyi anlamanın zor olduğunu söyleyen Altınok, rakamları şu cümlelerle yorumluyor: "Nüfus 1,3 milyar. Bu nüfusun matematiğini anlamak çok zor. Sadece yüzde 5'i çok zengin olsa Türkiye nüfusu kadar ediyor. Devletin en büyük korkusu 1,3 milyarın bir kısmının mutsuz olması. Devlet sağlık sistemine çok önem vermeye, kırsala yatırım yapmaya başladı ki insanlar mutsuz olmasın."

2020'ye kadar 350 milyon köylü şehire göç edecek
Unilever Çin Tüketici İçgörüleri ve İnovasyon Merkezi Başkan Yardımcısı Mehmet Altınok'un da vurguladığı gibi Çinliler dünyanın en çok tasarruf eden insanları. Emekli maaşlarının çok düşük, sağlık sigorta sisteminin yetersiz olması insanların gelecekle ilgili kaygılarını artırıyor. Çin'de nüfusun yarısı kentlerde yaşıyor. Ancak köyden kente göç oranı büyük bir artış gösteriyor. 2020'de ülkede 350 milyon daha şehirli olacağı tahmin ediliyor. Bu ABD ve Kanada nüfusunun toplamına eşit bir rakam anlamına geliyor.

Refah artacak, ucuz üretim bitecek
Çin'de devlet, değişen toplumsal yapıya ayak uydurmak için uzun vadeli kalkınma planları yapıyor. Mehmet Altınok, 11'inci kalkınma planının ihracat üzerine kurulmuş olduğunu hatırlatıyor. Ancak 12'nci Kalkınma Planı'na göre hazırlanan yeni dönemde tüketimi artırma konusuna odaklanılacağına ve Çin hükümetinin şirketlere yüzde 18'lere varan oranda mecburi maaş artış rakamları verdiğine dikkat çekiyor. Bu gelişmeler, önümüzdeki dönemde Çinlilerin refah düzeyinin artacağına ve zenginleşen Çin'in giderek dünyanın en ucuz üretim merkezi olmaktan çıkacağını gösteriyor.