Yıl Sonu Hesapları

YTL’de Kal Nakiti Koru Global piyasalar etkin olarak işlemeye başladığı günlerden bugüne kadar birçok krize sahne oldu. Ancak etkileri bu denli yaygın olan ve ileride de devam edecek bir krize, şu...

1.10.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

YTL’de Kal Nakiti Koru

Global piyasalar etkin olarak işlemeye başladığı günlerden bugüne kadar birçok krize sahne oldu. Ancak etkileri bu denli yaygın olan ve ileride de devam edecek bir krize, şu ana kadar rastlamadı. Yapılan çalışmalar sonrasında Amerika’da, önce kurum bazında zararlar tespit edilecek, finans sektörünün yeniden yapılanma sürecine girilecek, aktif satışlarına başlanacak, krizin maliyeti ve finansmanı ortaya çıkacak. Bu süre içinde belirsizlik devam ederken büyümeyi sağlayacak kredilerin azalacak olması, küresel anlamda önemli bir ekonomik yavaşlamaya işaret edecek. Yani finansal krizden reel sektör de nasibini alacak. Yapılan değerlendirmeler 1,5-2 yıllık bir durgunluk dönemini işaret ediyor. Böyle bir dönemde ise piyasalarda nasıl hareket edilmesi gerektiği, yatırımcı açısından en önemli soru olarak karşımıza çıkıyor. Biz de bu sorunun yanıtı aramak için Ata Yatırım Genel Müdürü Bülent Altınel, Ekspres Yatırım Genel Müdürü Haldun Alperat, Yatırım Finansman Genel Müdürü ve EFG İstanbul Varlık Yönetimi Direktörü Tolga Güsar’la görüştük.

Krizin Etkileri Uzun Sürecek
Bu 4 büyük kurumun üst düzey yöneticisinin de ortak görüşü, krizin etkilerinin uzunca bir süre daha devam edeceği şeklinde. Bu etkiler devam ederken hisse senedi piyasalarında zaman zaman yukarı hareketler gözlenebilir. Ancak ardından kâr satışı görmek hiç de şaşırtıcı olmayacak. Yine hisse senedi piyasası 35.000 ve altı seviyelerde oldukça cazip. Ancak yeni satış dalgalarında bu seviyelerin altı görülebileceği için çok da fazla yatırımcının ilgisini çekmiyor. Ama 2 yıllık bir süreçte bekleyebilecek yatırımcılar için gelinen bu seviyelerin, YTL’ye göre oldukça iyi getiriler sağlayabileceğini söylemek de mümkün. Bunun yanında analistler, cari açık nedeniyle yabancı sermayeye ihtiyaç duyan Merkez Bankası’nın yüksek faiz silahını kullanmaya devam edeceği tahmininde bulunuyor. Bu şartlar altında da yatırımcılara ağırlıklı olarak portföylerini YTL faizde değerlendirmeleri tavsiye ediliyor. 4 büyük kurumun genel müdürlerinin kriz, bundan sonra piyasalar ve yatırımcılara tavsiyelerini içeren görüşleri şöyle:

Ata Yatırım Genel Müdürü/Bülent Altınel

Türkiye’deki 2001 Krizi Gibi
Mortgage sektöründe başlayıp kredi krizi haline dönüşen ve son haftalarda bildiğimiz anlamıyla finansal piyasaların bitişini yaşatan gelişmeler, gerçekten düşündürücü. Son yıllarda türev enstrümanların, kaldıraç oranlarının hızla artmasıyla önceki krizlerle kıyaslanması son derece zor bir süreç. ABD’de çok kısa süre öncesine kadar sektördeki her profesyonelin çalışmak için can attığı kurumlar ardı ardına kapanarak iflasını istiyor. Kalan birkaç yatırım bankası da mevduat bankası olmak için başvuruyor. Tüm bunlar, 150 yıllık birikimin sonucu olan ve diğer sermaye piyasalarının da etrafında şekillendiği ABD’nin bir daha asla aynı olmayacağını gösteriyor.

hed

ABD Hazinesi’nin son kurşunu olarak değerlendirilen kurtarma planı, ayrılan kaynağın yetersizliği, vergi mükelleflerinin paralarının boşa harcanması, uygulamadaki zorluklar nedeniyle eleştiri oklarının hedefi haline geldi. Serbest piyasa ekonomilerinin en büyük örneğini teşkil eden ABD’de bile devletin bir noktada duruma el koyması, 2001 yılında ülkemizde yaşananlarla benzerlik içeriyor.

Son Çeyrek Belirsiz
Yıl sonuna kadar piyasalarda ABD tarafında dip arayışı daha somut bir hal alacak. Bu nedenle gelişmelerin Avrupa tarafına hangi ölçüde yansıyacağı takip edilecek konuların başında olacak. Devler regülasyonunun, ABD tarzı kurtarma operasyonuna çok daha az elverişli olduğu ve AB’nin temelini oluşturan Almanya ve Fransa’da, bugünden daha kötü günler yaşanabilir. ABD kurtarma planı, mevcut hükümet tarafından ele alındığı için bu anlamda piyasalar üzerinde etkisi sınırlı olacaktır.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da hedge fonların ekim-kasım döneminde yılı nasıl bir yatırım kompozisyonuyla kapatacağı yönünde. Tüm zararları bu yıl yazmak ve yıla yeni bir başlangıç yapmak yönündeki tercih, fiyatlanmayan bir satış sürecini de beraberinde getirecektir.

İçerdeki siyasi gerginliklerin ise tam bitti denildiği anda yeniden başlaması, risk priminin asla tamamen kalkmayacağını gösteriyor. Enflasyon konusunda, iyileşme konusunda piyasalarla Merkez Bankası’nın farklı görüşlerde olması da YTL üzerindeki baskı ve enflasyon hedeflemesi açısından negatif gelişmeler.

Anapara hedKorunmalı, YTL’de Kalınmalı
Tüm bu gelişmelerin ışığında, yatırımcıların yılın geri kalan döneminde öncelikli hedefi, anaparalarını korumak olmalı. Hisse senetlerinde neredeyse tüm kağıtlar, aynı satış baskısının altında. Bu nedenle temeli sağlam ve hikayesi olan şirketler yakından izlenmeli. Yine de sistematik riski önlemek için bu alandaki yatırımlar, VOB/türev enstrümanlar kullanılarak hedge edilmeli.

Yatırımların her zaman olduğu gibi YTL cinsi ağırlıklı olması gerekir. Döviz tarafındaki yukarı yönlü hareketler çok kısa süreli ve oldukça sert yaşandığı için tüm gününü ayıramayan bireysel yatırımcının döviz alarak arbitraj peşinde koşmaktansa YTL’de kalarak faiz gelirini maksimize etmesi daha makul. Ancak uzun vadeli tahvillerin reel faiz anlamında pek de cazip olmadığını, dolayısıyla kısa vadeli para piyasası enstrümanlarında kalmanın daha mantıklı bir tercih olacağını düşünüyoruz.

Haldun Alprerat/Ekspres Yatırım Genel Müdürü

Finans Şirketleri Yeniden Yapılanacak
Dünyadaki karışıklık, finansal sistemde taşların yerine oturması, 2009 yılının büyük bölümünü kapsayacak. Yani 2009 yılı zorlu geçecek. Temmuz 2007’de 200 milyar dolar olarak öngörülen eşik altı konut kredisi kaynaklı zararın, bugün 1,2-1,5 trilyon dolar olduğundan bahsediliyor. Bu meblağ Amerikan ekonomisine ciddi zarar verecek. Şu anki tahmin de gerçekleşmeden ciddi saparsa çok şaşırmamak gerekir. Doların diğer pariteler karşısında bir süreliğine de olsa ciddi gerilemeler göstermesini de beklemek gerekir. Ne açıdan bakılırsa bakılsın, Amerikan Hazine’sinin bahsettiği 700 milyar dolarlık kurtarma paketi, yüksek oranlı bir indirgeme rasyosu anlamına geliyor. Bu da finans şirketlerinin uzun süre kâr yazmayarak sermayelerini yeniden yapılandırmaya çalışacakları bir döneme girildiğine işaret ediyor. Finans piyasalarında yaşanan sıkıntı gelişmekte olan piyasaları da etkileyecek. Düşen ekonomik büyümeler, şirket kârlarına yansıyacak ve risk iştahının düşmesine paralel olarak kârlardaki düşüş trendi bir süre daha devam edecek.

Kısa vade için öngörüde bulunmak çok ama çok zor. Amerikan Hazine’sinin kurtarma planına ait detaylar önemli. Yine de kasımdaki başkanlık seçimlerinin Amerikan hisse senedi piyasasına bir ivme kazandırması, Amerika liderliğinde göreceli olarak dünyada geçici bir toparlanma görmemiz muhtemel. Ancak 2008 sonunda yaşanacak bir ralli, nihayetinde 2009 başında pozisyonların kapatılmasıyla yine bir ayı piyasasına dönüşmesini de beraberinde getirecektir.

hed

Borsa Uzun Vadede İyi Kazandırır
Dünyadaki karışık ortamla birlikte yabancı para yatırımları, paranın değerini korunması acısından kısa ve orta vade için mantıklı gibi görünüyor. Ancak Amerika ve Avrupa’yı bekleyen sıkıntılar göz önüne alındığında, yüksek getirili YTL yatırımı, 6 ayı geçen vadeler için çok cazip. Parasını dövizde tutmak isteyenlere dolar yerine Euro öneririm ya da daha az riskli gördüğüm İsviçre Frangı’nı öneririm.

Borsa tarafında şu an bu seviyelerden alınacak pozisyonların 2 yıllık bir vadede yüzde 50’nin üzerinde getiri sağlayacağını düşünüyorum. Tahminen bu dönemde gecelik getirisi yüzde 30’lar, bono getirisi yüzde 35 civarında kalacaktır. Ancak hisse pozisyonları, bu getiriyi yapmadan önce daha da aşağılara gelebilir. Buna dayanacak güce sahip olmak lazım. Bu bakımdan kademeli olarak ve özellikle ciddi kayıpların oluştuğu dönemlerde alımları yapmak, ciddi artışlar görülen dönemlerde de kâr satışları yapmakta fayda var. Örneğin Amerika’da seçim döneminde beklentime paralel bir ralli yaşanırsa bu döneme kadar alınan hisseler azaltılabilir. 2009 yılı başlarında da düşüşlerde tekrar hisseler yerine konabilir. Mevcut ortamda volatiliteden yararlanmak, getirileri ciddi şekilde artırma şansı verecek.

Yamaç Berki/Yatırım Finansman Menkul Değerler Genel Müdürü

Kağıttan Kaleler Yıkıldı
İnovasyonlar ve türev finansal ürünlerle geometrik olarak büyüyen finansal piyasalar ve yatırım bankacılığı, yani “Kağıttan Kaleler” yıkıldı. Bear Stearns’den sonra Lehman Brothers’ın iflas etmesi, Merrill Lynch’in satılması, Goldman Sachs ve Morgan Stanley’e ticari bankacılık faaliyeti izni verilmesi yatırım bankacılığının sonlanmak üzere olduğunu gösteriyor. Kredi krizi likidite krizine, likidite krizi güven krizine dönüştü. Bütün piyasa aktörlerinin çalışmaları ise bu krizi sistemik krize dönüştürmeden sonlandırmak. Kredi krizinin yol açtığı sonuçlar, ABD’de finans sektöründe detaylı bir değişim sürecinin başlangıcı olacak. Özellikle denetim mekanizmasının rolü artacak. Türev ürünlerdeki riskler yeniden tanımlanacak.

Kısa vadede Amerikan Kongresi’nin kurtarma paketi üzerinde nasıl bir anlaşmaya varacağı, uzun vadede ise hedge fonların finansal yapısının durumu, piyasalar üzerinde etkili olacak. Amerikan Hazine Bakanı Paulson Kongre’yi kurtarma paketi konusunda hızlı davranmaya davet etti. Ancak 6 hafta sonra yapılacak olan başkanlık seçimleri öncesinde bu paket, Kongre’de çoğunluğu elinde bulunduran Demokratlara ciddi bir politik hamle yapma imkânı sunuyor. İpotekli konut kredisi kullanmış tüketicilerin de kapsama alınması, konuşulan maliyetlerin, dolayısıyla da Amerika’nın bütçe açığının daha da yükselmesi anlamına gelebilir. Pakete dair gelişmeler ve buna Amerikan piyasalarının vereceği tepkiler, yurtiçinde de izlenecek.

Riskten Kaçınma Dönemi
Önümüzdeki dönemde, yüksek kaldıraç imkânlarından yararlanarak riskli yatırımlar yapan hedge fonların performansı ve yatırımcıların halen bu kurumlarda birikimlerini değerlendirmek konusunda isteğinin devam edip etmeyeceği belirleyici unsur olacak. Bu fonların yüksek oranlı itfalar ile karşı karşıya kalması durumunda oluşabilecek domino etkisi, piyasaları tekrar geçen ay yaşadığımız türden bir türbülansın içine itebilir. Bu kötümser senaryonun gerçekleşmemesi durumunda bile riskten kaçınmanın hakim olacağı, piyasalarda geçtiğimiz yılların yüksek kaldıraçlı yatırımlarının süremeyeceği açık. 

hedPiyasalar, küreselleşme ile bir aile. Dolayısıyla Türkiye’de finans piyasaları da tüm dünyayla birlikte dalgalanıyor. Bundan en çok da İMKB’de işlem gören hisse senetleri etkileniyor. Geçen ay yaşanan hareketler bunun en önemli göstergesi. İMKB’de işlem gören hisse senetleri halen 7 civarında bir F/K oranı ile işlem görüyor. Bu da son 3 yılın ortalaması olan 10’a göre oldukça düşük. Ancak tüm dünya ile beraber dalgalanan İMKB Endeksi’ni, diğerlerinden kısa vadede ayrıştıracak bir faktör önümüzde gözükmüyor. Uzun vadede ise düşüşlerde hisse senedi alacak yatırımcılar, hisse bazlı kazançlar elde edebilir. Endeks yıl sonunda 33.000-38.000 aralığında bir yerde kapanabilir. 1.22-1.25 bandına geri dönen USD/YTL paritesi, yıl sonunda 1.30 seviyesine ulaşabilir. Yine hızlı bir yükseliş ile yüzde 20,2 seviyelerine erişen gösterge faiz de aynı şekilde çalkantı öncesindeki yüzde 19 civarındaki seviyelerine geri döndü. Beklentimiz faizlerin yılı yüzde 18-19 aralığında bitirmesi.

Tolga Güsar/Efg Yatırım Varlık Yönetimi Direktörü

Kusursuz Fırtına Yaşanıyor
Sermaye piyasalarında geçtiğimiz yaz aylarında başlayan ve içinde bulunduğumuz günlerde doruk noktasına ulaşan durumu ,“kusursuz fırtına” olarak adlandırmak mümkün. Bu krizin en doğru tanımlaması, uzun süredir devam eden yüksek bir büyüme dönemi sonunda oluşan tüketim doygunluğu ve varlık fiyatlarında oluşan balon, global bankacılık sisteminde artan vade uyuşmazlığı, likidite sıkıntısı ve doyuma ulaşan risk iştahıdır. Artan hammadde fiyatlarına bağlı olarak yükselen enflasyon tehdidi de tüm bu ortamı besledi. Kısaca kral çıplaktı.

Krizden çıkış konusunda son günlerde de izlediğimiz üzere birçok parasal tedbir dile getiriliyor. Ancak bu krizden sadece parasal tedbirlerle çıkmak mümkün görünmüyor.

Krizden çıkışın yolu, büyümeyi tekrar yükseltebilecek ve konut fiyatlarındaki düşüşü durduracak ortamı yaratmaktan geçiyor. Literatürde bilinen en yaygın çözüm, faiz indirimi elbette, ama bunun da enflasyon yaratma riski var. Ancak yine de en azından 4 ile 6 çeyrek arası global yavaşlama ve azalan talep sebebiyle enflasyon tehdidi azalacaktır. Hammadde fiyatlarında son aylardaki düşüşü de unutmamalıyız.

Piyasalarda Yükseliş Sınırlı Olacak
ABD’de sorunlu bankalar konusunda sıkıntı, azalarak bir süre daha sürecek. Ancak ABD yönetiminin, sorunlu kredilerin mevduat bankalarını, yatırım bankaları kadar etkilemeden önce geniş kapsamlı bir borç yeniden yapılandırması yapmasını bekliyorum. Buna paralel FED başta olmak üzere ECB ve BOE de faiz indirimi yapacaktır. Global büyüme rakamları düşecek. Sermaye akımları azalacak ve risk iştahı kısa sürede geri gelmeyecek. Bu sebeple tüm dünyada hisse senedi piyasalarında yükselişler, hep sınırlı kalacak.

Faiz tarafında yılın geri kalanı yatırımcı açısından daha iyi geçecektir. Çünkü gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının faiz düşürme beklentisi, azalan risk iştahı ve kısa vadede azalan enflasyon tehdidi, sabit getirili menkul kıymetler (SGMK) için avantajlı bir ortam oluşturacak. YTL gibi yüksek faiz sigortasına sahip para birimleri için kalıcı değer kaybı ihtimali de az. Ayrıca yavaşlayan Türkiye ekonomisinin cari açığının azalacağını da göz önünde bulundurmak gerekir. Dolayısıyla yüksek faizli YTL’nin cazibesini sürdürmesi beklenebilir.

Borsada Dibe Yaklaştık Ama?
En azından yıl sonuna kadar, İMKB’de sürekli bir yükseliş beklemek zor. Dolayısıyla gelinen seviyeler sebebiyle artan cazibe, bir süre daha karşılık bulamayabilir. İMKB hisse senetleri piyasasının 2001 krizi sonrası ancak 2003 yılı ortalarında başlayan yükselişin bir benzerini, önümüzdeki dönemde tüm dünya hisse senedi piyasalarında görebiliriz. Bu yıl içinde İMKB’de taban seviyeleri göreceğiz. Hatta bu seviyeye yakınız. Ancak kalıcı yükseliş trendine girmemiz zaman alacak. Özellikle de bu kadar uzun süren bir global büyüme sonunda girdiğimiz bir yavaşlama dönemini takiben. Yüksek faiz sebebiyle YTL cinsi SGMK ve uzun vadeli yatırım için doğru fiyat seviyesinden İMKB cazip. Özellikle de İMKB, büyük potansiyel içeriyor. Dolayısıyla yakından takip ederek doğru zamanda pozisyon almakta büyük fayda var.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz