“İkinci Çeyrekte Büyüme Başlar”

Mehmet Şimşek / Merrill Lynch Gelişmekte Olan Ülkeler Stratejisti Mehmet Şimşek, Merrill Lynch’in gelişmekte olan ülkeler stratejisti… İlgilendiği ülkeler arasında Türkiye de var. ABD’ye saldırı o...

1.10.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Mehmet Şimşek / Merrill Lynch Gelişmekte Olan Ülkeler Stratejisti

Mehmet Şimşek, Merrill Lynch’in gelişmekte olan ülkeler stratejisti… İlgilendiği ülkeler arasında Türkiye de var. ABD’ye saldırı olmasaydı, Türkiye’nin 2002’yi iyi geçireceğini düşünüyordu. ”Anck, her şeye rağmen büyüme şansı var” diyor.

Merill Lynch’in gelişmekte olan ülkeler ekonomisti ve stratejisti Mehmet Şimşek, üniversiteyi bitirdikten sonra hemen finans sektörüne geçiş yapanlardan değil. Öncelikle akademik kariyer yapma hedefinde olan Şimşek, 1988’de mezun olduğu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü’nde, bir yıl boyunca araştırma görevlisi olarak görev yaptı.

Finans sektörüne girişi ise 1990’dan sonra İngiltere’nin University of Exeter’da finans masterı yapmaya başlamasıyla gerçekleşiyor. 1993’te yeniden Türkiye’ye dönen Şimşek, Etibank’ın menkul kıymetler ve fon yönetiminde 3 ay gibi kısa bir süre çalışmış. Bunu, ABD’nin Ankara’daki büyükelçiliğinde kıdemli ekonomist olarak çalışması izledi. Burada tam 4 yıl görev yaptı.

Londra’da başlayan kariyer

Ancak, finans sektörüne ilgisi onu yeni bir yöne doğru itti. 1997’de İsviçre kökenli UBS’in hisse senetleri araştırma bölümüne başlayarak, hayatını da değiştirdi. Bankanın New York ofisindeki 11 aylık çalışma, Bender Menkul Değerler’den gelen teklifle son buldu. Bender Menkul’de kıdemli ekonomist ve banka analisti olarak 2000 yılı ortalarına kadar çalıştı. Böylece, Merrill Lynch’den gelen teklifi değerlendirerek Londra’nın yolunu tuttu.

2000 yılı yazında başlayan Merill Lynch döneminin ilk günlerinde Mehmet Şimşek’in sorumluluk alanında Akdeniz bölgesi vardı. 2001’in ortasından itibaren de sorumluluk alanına Rusya, Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti de eklendi.

Koşarak stres atıyor

Şimşek, günde 12-14 saat arasında çalışıyor. Bu dönemde oluşan yorgunluğu atmak için ise haftada 2-3 kez spor salonlarına gidiyor. Koşarak ve yüzerek stres atıyor. Hafta sonlarında sık sık Londra dışına çıkıyor ve ulusal parklarda dinlenmeyi tercih ediyor. Doğal ortamın güzelliğini, hem dinlenmek hem de özel hobilerinden olan fotoğrafçılığı geliştirmek için değerlendiriyor.

Geniş bir ülkeler coğrafyasının ekonomisini izleyen Şimşek, hazırladığı raporlarda ne tür göstergelere dikkat ediyor? Şimşek, soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bir ülkenin siyasi ve ekonomik istikrarını etkileyen tüm faktörleri inceleriz. Bunlar arasında sürdürülebilir ekonomik büyüme, dolayısıyla şirketlerin karlılığı en önemlisi. Ülkelerde siyasi istikrar olması, mali disiplinin ve fiyat istikrarının sağlanmış olması da son derece önemli. Ayrıca, ülkelerin cari dengelerini de yakından izleriz.”
 
DURGUNLUK RİSKİ ARTTI: ABD’ye yapılan terör saldırısı sonrasında durum daha da kötüleşti. Bu iki nedene dayanıyor. Birincisi, olası bir savaş, global ekonomilerde durgunluk riskini arttırmış durumda. Bunun Türkiye ekonomisine ve piyasalara yansıması olumsuz olacak. Avrupa’da bir durgunluk olması, Türkiye’nin ihracatında beklenen artışı sınırlar.

YATIRIMCI RİSKTEN KAÇIYOR: Amerika’daki saldırı, yatırımcıları riskten kaçmaya yöneltmiş durumda. Bu durum gelişmekte olan ülkelerde ciddi kaynak sıkıntısı yaratabilir. Yatırımcıların riskten kaçması, Türkiye’ye yapılan portföy yatırımlarını azaltmakla kalmayıp ülkenin dışarıdan borçlanmasını da zorlaştırabilir ve özelleştirmeye olan yabancı ilgisini azaltabilir. Ancak, Türkiye’nin artan stratejik önemi nedeniyle gelebilecek ek dış yardımlar bu olumsuz gelişmeleri dengeleyebilir.

TAHMİN YAPMAK ZOR: Bu belirsizlik ortamında borsa, döviz ve tahvil piyasası için tahmin yapmak çok zor. Biz borsanın mevcut riskleri fiyatladığı kanısında olduğumuzdan önerimizi “neutral” olarak tutuyoruz. Ancak, bölgemizde olası bir savaş, endeksi daha da aşağı götürebilir. Türk Lirası’nın reel olarak değer kaybına uğradığı kanısındayız. Dolayısıyla bu yeni riskler çıkmasaydı, TL’nin zamanla bir miktar değer kazanabileceğini düşünüyorduk. Ancak, Türkiye’nin çok ağır bir borç yükü altında olması ve piyasa koşullarının kötüleşmesi nedeniyle TL’nin değer kaybetme riski var.

BÜYÜME TEKRAR BAŞLAYABİLİR: Küresel bir resesyon veya bölgede uzun süreli bir savaş yaşanmazsa, Türkiye 2002’nin ikinci çeyreğinden itibaren tekrar büyüme sürecine girebilir. Ancak, son gelişmeler 2002’deki büyümeyi öngördüğümüzün çok altına çekebilir. Cari dengenin sürdürülebilir bir seviyede devam edeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyon muhtemelen 2002’nin Mart’ından itibaren düşmeye baslar. Fakat petrol fiyatları burada önemli bir risk faktörü. Türkiye uzun yıllar şimdiki mali disiplini devam ettirmek durumunda. Bu durum borç dinamiklerinin daha da bozulmaması için gerekli.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz