Kişisel Yatırım

Kritik ay Saim Çelik / Sınai Yatırım Menkul Değerler Hazine Sorumlusu Açıkçası, çok hareketli yaşadığımız bir ayın ertesinde, bence bu yaşadığımızdan daha hareketli olacak günlere başlıyoruz. Bu ...

1.06.2002 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Kritik ay

Saim Çelik / Sınai Yatırım Menkul Değerler Hazine Sorumlusu

Açıkçası, çok hareketli yaşadığımız bir ayın ertesinde, bence bu yaşadığımızdan daha hareketli olacak günlere başlıyoruz. Bu düşüncemin nedenine geçmeden önce, kısaca geçtiğimiz ayda yaşadıklarımızı özetlersek sanırım konu daha fazla aydınlığa kavuşacak.
Tüm piyasa güzel bir oyunun içine girmiş ve Merkez Bankası’nın faiz oranlarını kademeli olarak aşağı çekmesinden aldığı kuvvetle dövizler satılmış, Hazine kağıtlarına nur yağmıştı.

Fakat ayın başlarında Merkez Bankası, BDDK ve Hazine’den açık pozisyon ile ilgili endişelerden kaynaklanan açıklamaların gelmesi, doların hareketlenmesine neden oldu. Buna, 8 Nisan’da açıklanan ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,7 artış gösteren sanayi üretim endeksi rakamının, düşük enflasyon beklentilerine darbe vuracağı ve MB’nin faiz düşüşünü erteleyeceği endişesi eklenince, bono piyasasında satışlar başladı. Arkasından, piyasanın gerekliliği konusunda bir türlü anlam veremediği Kemal Derviş’in seçim tarihi ile ilgili ifadeleri geldi. Biz bu ifadeleri sindirmeye çalışırken, Başbakan Ecevit’in rahatsızlığı, politik belirsizlik ve erken seçim söylentilerini de ayyuka çıkardı.

Tabii doğal gelişim olarak da piyasanın ortasına bomba düştü. Dolar kuru 1 milyon 450 bin lira seviyesine çıkarken, uzun vadeli tahvil bileşik faizleri yüzde 52’den yüzde 63 seviyelerine yükseldi. Neyse ki, ayın sonlarına doğru Merkez Bankası’nın açıkladığı beklenti anketinin önemli değişiklikler göstermemesi ve IMF’nin ikinci gözden geçirme ile ilgili incelemelerinin iyi gittiği konusundaki beklentilerin artmasıyla, tansiyon nispeten yumuşadı.

Bu hızlı gelişmelerin ardından bu ayın daha hareketli olacağı kehanetim, bankaları yeniden sermayelendirme operasyonun bu ay içerisinde gerçekleştirilecek ve banka bilançolarının ortaya çıkacak olmasından kaynaklanıyor. Bir belirsizlik kaynağı olarak duran bu operasyonun sorunsuz gerçekleştirilmesi piyasaların aradığı ivmeyi tekrar yakalamasına etken olabilir. Çünkü, operasyonun ertesinde birkaç önemli konuda adımların atılacağını düşünüyorum. Temmuz ayı itibarıyla Merkez Bankası’nın piyasadaki aracılık faaliyetlerini sonlandırması, piyasa yapıcılığı sisteminin tekrar devreye sokulması, TL vadeli referans faiz uygulamasının hayata geçirilmesi gibi gelişmeler, piyasanın dinamizm kazanmasını sağlayacaktır.

Ortaya çıkan politik kaygıların biraz yersiz ve zamansız olduğunu, Ecevit’in sağlığı ile ilgili ciddi bir sorun çıkmadığı takdirde bu kaygıların ortadan kalkacağını düşünüyorum. Maliyet tarafında önemli avantaj sağlayan dolar kurunda yaşanan bu son artışın enflasyon üzerinde yapacağı baskıyı, yaz aylarında tarım kesiminde yaşanacak üretim artışı dengeler ve enflasyondaki beklentiler gerçekleşirse faiz oranlarında tekrar aşağı doğru bir hareket gözlemleyebiliriz. Fakat bu hareket, bir öncekine göre daha temkinli ve yavaş olacaktır.

Haziran ayında tahvil faizlerinde kademeli olarak yüzde 55 seviyesine doğru bir gevşeme, mümkün görünüyor. Derviş’in kur ve faiz seviyesi konusundaki açıklamalarının da etkisiyle, dolar kurunun ay boyunca 1 milyon 400 bin ile 1 milyon 450 bin lira bandında işlem görmesi olasılık dahilinde. Son olarak, sektörün, hatta ekonominin önünün açılması açısından son derece önemli operasyon bu ay gerçekleşiyor. Olumlu fakat temkinli izleyelim…

SERMAYE OPERASYONU YAKINDAN İZLENECEK

Yılbaşından bu yana oldukça sakin günler geçiren piyasalar, mayıs ayıyla birlikte adeta karmaşa yaşadı. Bürokrasi kanadından gelen açık pozisyona ilişkin açıklamalarla rahatsız olan piyasalar, sanayi üretim endeksinin bir önceki yıla göre yüzde 18.7 oranında arttığının açıklanmasıyla uzun süren iyimser havadan bir anda çıktı.

Buna bir de Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in seçim tarihi ile ilgili açıklamaları ve Başbakan Bülent Ecevit’in rahatsızlanması eklenince, faiz, döviz ve borsa cephesinde hareketli günler yaşanmaya başladı. Bono faizleri yüzde 63’lere kadar yükselirken, dolar 1 milyon 450 bin lirayı aştı. Borsa ise 10.500’lere kadar düştü.

Ancak ardı ardına gelen olumlu açıklamalar piyasalara da olumlu yansıdı. Bunların başında da Uni Credito-Koçbank ortaklığı geldi. Siyasi belirsizliğin damgasını vurduğu mayıs ayından sonra, haziran ayı beklentileri ise şöyle:

Piyasalardaki ortak kanı haziran ayının, mayısa göre daha hareketli geçeceği yönünde.

IMF’nin ikinci gözden geçirme ile ilgili incelemeleri, bu yazı hazırlanırken devam ediyordu. Genel olarak incelemelerin iyi geçtiği düşünülüyor. Buna bağlı olarak da piyasalardaki gerginlik büyük ölçüde azaldı. Ancak, IMF’nin incelemelerden sonra yapacağı açıklama piyasaların yönü açısından son derece önemli olacak.

Haziran ayında gündeme damgasını vurması beklenen en önemli gelişme, BDDK’nın bankalarda yaptığı denetimin sona ermesi olacak. 2001 yılının en sorunlu sektörünün son durumunun net olarak ortaya çıkmasıyla bazı belirsizlikler de ortadan kalkmış olacak.

Ardından da sermaye yetersizliği olan bankalara kaynak aktarılması gündeme gelecek. İşte bu operasyonun nasıl gerçekleştirileceği, sorun yaşanıp yaşanmayacağı ve ne kadar kaynak aktarılacağı, şu sıralarda en çok tartışılan konuların başında geliyor. Bir aracı kurumun araştırma müdürü 1-2 milyar dolarlık kaynak aktarımının piyasaları rahatsız etmeyeceğini söylüyor. Bunu aşacak rakamlar ise iyimser havanın yeniden dağılmasına neden olabilir.

Bu arada mayıs ayı enflasyon rakamları da piyasalarda merakla beklenen diğer bir gelişme olacak. Genel beklenti, enflasyonun yüzde 1.5-2 arasında olacağı yönünde. Bu doğrultuda çıkacak enflasyon rakamları piyasaları çok fazla etkilemeyecektir. Ancak, “çekirdek enflasyon”da artış olması muhtemel görünüyor. Bu nedenle de piyasalar biraz tedirgin.

Haziran ayında da politik arenadaki gelişmeler yakından izlenecek. Başbakan Bülent Ecevit’in sağlık durumu ile ilgili ciddi bir sorun çıkmazsa, piyasadaki kaygıların ortadan kalkması muhtemel. Şu an için hiç kimse erken seçim ihtimalini göz önüne almasa da, yine de temkinli hareket ettikleri görülüyor.

Bu beklentiler ışığında haziran ayı strateji önerilerimiz ise şöyle:

Riskli strateji:  Portföyünüzdeki hisse oranını korumanızda yarar var. Olası düşüşleri, hisse senedi almak için değerlendirebilirsiniz. Bu arada yüzde 63’lere kadar yükselen faizlerde düşüş ihtimali kuvvetli. Bu nedenle uzun vadeli bonolar sizin için cazip olabilir.

Orta riskli: Portföyünüzün yüzde 40-50’lik bölümünü hisse senetlerinde değerlendirebilirsiniz. Kalan bölümün bir kısmıyla, faizdeki düşüş beklentisine paralel olarak uzun vadeli bono, diğer kısmıyla da B tipi değişken fon almanız sizin yararınıza olur.

Risksiz: Risk almayı sevmiyorsanız, B tipi likit ve değişken fonları elinizde tutmaya devam edin. Yabancı menkul kıymet fonlarının performansının da son derece iyi olduğunu gözden kaçırmamanızda yarar olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

BORSA

ENDEKSTE İLK DİRENÇ 11.000

Mayıs ayında borsaya “siyasi belirsizlik” damgasını vurdu. Bülent Ecevit’in hastalanmasının ardından, artan erken seçim söylentileri, aya 11 bin 441 puandan başlayan İMKB Endeksi’nin 10.500’lere kadar düşmesine neden oldu. Para girişinin sınırlı kalması nedeniyle ay boyunca 11 bin seviyesindeki güçlü direnç kırılamadı. 24 Mayıs 2002 itibariyle endeks 10.894 puandaydı. Borsadaki haziran ayı beklentileri ise şöyle:

- Başbakan Ecevit’in sağlık durumuna ilişkin endişeler devam ediyor. Buna bağlı olarak endeksin bir süre daha 10.500-11.00 yatay bandında hareket etmesi muhtemel görünüyor.

- Piyasaya yeni para girişi olmaması endeks üzerinde baskı yaratıyor. Bu nedenle 10.450 desteğinde tutunmaya çalışan endekste satışların devam etmesi halinde 10.000 seviyesine kadar düşüş beklenebilir. Bu desteğin kırılması da endeksin 9.600’deki güçlü desteğine kadar gerilemesine neden olabilir.

- Politik belirsizliğin ortadan kalkması, IMF’den gelecek olumlu açıklamalar ve banka denetimlerinden çıkacak olumlu sonuçların endeksi yukarı taşıma ihtimali oldukça kuvvetli.

- Yukarıda bahsettiğimiz olumlu gelişmelerin gerçekleşmesi ve piyasaya yeni para girişi olması halinde, endeksin ilk hedefi 11.000 seviyesi olacaktır. Buranın üstündeki direnç ise 11.200’de.

- Mayıs ayında banka hisselerinden çıkan yatırımcıların, denetim sonuçlarına göre özellikle büyük bankalarda alım yapabileceği söyleniyor. Söz konusu alımların kuvvetlenmesi halinde endeksin önce 11.500, sonrasında ise 12.000’deki güçlü dirençlerini deneyebileceği ifade ediliyor.  

BONO

Faizde yüzde 55 beklentisi

Piyasalardaki hareketlenme bono cephesinde de kendisini gösterdi. Hatta Merkez Bankası’nın faiz indirimini erteleyeceği endişesiyle faizlerin yükselişe geçmesi ve bono cephesini hareketlendirmesi, diğer piyasaları da ateşledi diyebiliriz. Mayıs ayına yüzde 51-52 seviyelerinden başlayan bono faizleri, olumsuz gelişmelerin etkisiyle yüzde 63’lere kadar yükseldi. Daha sonra politik endişelerin bir ölçüde ortadan kalkması ve IMF heyetinin izlenimlerinin olumlu olduğuna dair alınan işaretlerle faiz cephesi de sakinleşti.

Merkez Bankası’nın yaptığı beklenti anketinde enflasyon beklentilerinin nisan ayındaki olumsuzluklara rağmen, aynı seviyelerde kalması da piyasayı rahatlatan diğer nedenler arasında yer aldı. Artan olumlu havanın da etkisiyle 24 Mayıs itibariyle bono faizleri yüzde 60 seviyelerine geriledi. Tüm bu gelişmelerden sonra bono cephesindeki haziran ayı beklentilerine gelince:

- Mayıs ayı enflasyon beklentileri yüzde 1.5-2 arasında değişiyor. Bu paralelde çıkacak enflasyon rakamları, piyasada oluşmaya başlayan iyimser havayı destekleyecektir. Bunun da faizlere düşüş olarak yansıması kaçınılmaz.

- Haziran ayı boyunca gündemi bankacılık sektörünün doldurması bekleniyor. Bankaların durumunun net olarak ortaya çıkması ve aktarılacak kaynak miktarının belirlenmesi piyasalardaki bir belirsizliği daha ortadan kaldıracak. Aktarılacak kaynak miktarının beklenenden az olması da, bono faizlerini aşağı çekebilecek nedenler arasında gösteriliyor.

- Bu arada Koçbank-Uni Credito ortaklığı da piyasada morallerin yükselmesine neden olacak.

- Siyasi arenadaki belirsizliklerin de ortadan kalkması halinde, piyasadaki ortak beklenti bono faizlerinin düşeceği yönünde. Bankacılara göre, faizlerin ilk etapta yüzde 58, sonrasında ise yüzde 55’lere düşmesi haziran ayı için sürpriz olmayacak.

- Mayıs ayında bono faizlerinde yaşanan yükselişler, mevduat tarafında geçen aylarda başlayan faiz düşüşünü durdurdu. Ancak, çok ciddi yükselişler de yaşanmadı. Mevduattan vazgeçmeyen yatırımcılara, paralarını yine 3-6 ay vadeli mevduatta değerlendirmelerini öneriyoruz. Böylece artan iyimserlikle birlikte yaşanacak yeni faiz indirimlerinden kendilerini korumuş olacaklar.

DÖVİZ

DÖVİZ DART BANTTA HAREKET EDECEK

Döviz cephesinde nisan ayının son günlerinde başlayan hareketlenme mayısta da sürdü. Hazine, Merkez Bankası ve BDDK’dan açık pozisyona ilişkin gelen endişeli açıklamalar, döviz cephesinin hareketlenmesinde etkili rol oynadı. Buna bir de Başbakan Bülent Ecevit’in rahatsızlanması ve erken seçim konusunda çıkan tartışmalar eklenince, dolar 1 milyon 300 bin liradan 1 milyon 450 bin liraya kadar yükseldi. Merkez Bankası’nın beklenti anketinde, dolar tahminlerinin de çok değişmediğinin görülmesi, piyasada küçük çaplı da olsa satışların yaşanmasına neden oldu.Bu doğrultuda döviz cephesi için haziran ayına ilişkin tahminlerimiz ise şöyle:

- Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’in kur ve faiz seviyesindeki açıklamalarının etkisiyle doların haziran ayı boyunca dar bir bantta hareket etmesi bekleniyor.

- Bankacılara göre, ay boyunca bankalar dolar konusunda oldukça temkinli hareket edecek. Tahminlere göre, dolar 1 milyon 400 bin lira ile 1 milyon 450 bin lira arasında dalgalanacak.

- Döviz cephesinde de haziran ayının en önemli gündem maddesini bankacılık sektörü oluşturacak. BDDK raporunun açıklanması ve aktarılacak kaynak miktarının belli olması piyasanın yönünde etkili olacak bir diğer gelişme olarak gösteriliyor.

- Dış piyasalarda ise, ibre yine dolardan yana gözüküyor. ABD ekonomisindeki toparlanmanın Avrupa’ya göre daha hızlı olacağı tahminleri, doların gücünü korumasında etkili olacağa benziyor. Pozisyon alırken, bu faktörü gözden kaçırmamanızı öneririz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz