Türkiye’nin hızlı sektörlerinden lojistik de krizden olumsuz etkilendi. İş hacminin 2009’da yüzde 20-30 oranında daraldığı tahmin edilen sektörde, pek çok kritik değişiklik yaşandı. İş yapış şekill...
Türkiye’nin hızlı sektörlerinden lojistik de krizden olumsuz etkilendi. İş hacminin 2009’da yüzde 20-30 oranında daraldığı tahmin edilen sektörde, pek çok kritik değişiklik yaşandı. İş yapış şekilleri, çalışılan sektörler, gidilen pazarlar, iletişime bakış, kısacası her şey yeniden masaya yatırıldı. Capital, işte bu değişimin izini sürdü. Sektör yetkililerine ve uzmanlara danışarak krizle gelen değişimi 5 madde altında topladı. İşte lojistik sektöründe yaşanan değişim…
1-Sürümden Kazanç Modeli
Kriz, her sektör gibi lojistiğe de olumsuz yansıdı. Tahminler, sektörün yüzde 20-30 arasında küçüldüğü yönünde. Bu daralma sektörün iş yapış tarzını da etkiledi, çeşitli değişimleri de beraberinde getirdi. Fillo Genel Müdürü Serkan Akbudak, sektörde sürümden kazanç modelinin uygulandığını söylüyor ve ekliyor: “2009’da birçok firma, krizden en az hasarla etkileneceği yöntemlerle ya da krizi avantaja çevirecek önlemlerle yürümeye çalıştı. Ödeme vadesini uzattı, kadrolarını daralttı, her kalemde tasarruf sağlayacak önlemleri gündemine taşıdı. Dikkat ederseniz tüketim ürünlerinde fiyatlar artmadı, üretim çok daralmadı, ancak kârlılık çok ciddi düştü. Bu bakımdan 2010 virajı, dikkatli adımlarla geçilmesi gereken bir dönemeç olacaktır.”
Gefco Türkiye Genel Müdürü Fulvio Villa ise sektörde çalışma şeklinin kalite odağından maliyet odaklı yaklaşıma döndüğüne dikkat çekiyor. Villa, “Fakat bu demek değil ki artık kalite önemli bir kriter olmaktan çıktı. Örneğin bazı müşteriler, dağıtım sıklığını gözden geçirdi ve hava yolu yerine karayolunu seçmeye ya da demiryolu veya denizyolu taşımacılığı karayolu yerine tercih etmeye başladı.”
Ceva Lojistik Türkiye ve Balkanlar Genel Müdürü Aslan Uzun, iş hacimlerinin düşmesi ve ara kademelerde stok tutma bedelinin artması sonucu, bitmiş ürün parsiyel dağıtıma yönelim artığına dikkat çekiyor. Uzun, “Bu segmentte yükselen sipariş frekansları beraberinde yüksek dağıtım hızı ve tam zamanında teslimat performansı sağlayabilen firmaların avantajına oldu” diyor. Galata Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vittorio Zagaia ise gözlemlediği değişimi şöyle aktarıyor:
“Bazı üretim sektörlerinde stoksuz çalışma sistemi, vadelendirilerek hammaddenin herhangi bir döviz dalgalanmasından ötürü üretim maliyetlerine yansımaması adına tedarik edilmeye başlandı. Bazı sektörlerde ise tam tersi olan stoku da minimize ederek direkt siparişe endeksli bir yapılanmaya gidildi ve tabii ki bunun neticesinde bizim sektörümüze hem depolama alanında hem daha proaktif ürün sevkiyatı aşamasında daha dinamik, daha fazla alternatif tedarik zincirleri yaratmamıza ihtiyaç duyuldu.”
2-Ucuz Depolara Kayış Başladı
Aslında lojistik şirketleri, özellikle de büyük ölçekli olanlar, verimli çalışmanın önemini son yıllarda iyi kavradı. Ancak kriz, bu kavrayışın daha da pekişmesine neden oldu. Lojistik sektörüne yönelik danışmanlık veren Atilla Yıldıztekin, krizin bu konudaki çalışmalara olan etkisini şöyle anlatıyor:
“Verimlilik konusunda şirketler, ellerindeki fazla araçların satışı, işçi çıkarmaları, araçların işçilere satışı gibi tedbirler aldı. Verimsiz alçak tavanlı depolar terk edildi ve şehir dışında daha ucuz depolara geçişler söz konusu oldu. Tasarruf içinde maalesef işçi çıkarılması, ücretlerin dondurulması, hatta azaltılması gibi çalışmalar da söz konusu oldu.”
Sektörün önde gelen isimlerinden biri olan Horoz Lojistik. Şirketin yönetim kurulu ve icra başkanı Taner Horoz, “Kriz sanıyorum sektörümüzdeki herkese verimli çalışmanın anlamını, risk yönetiminin önemini ve kararlı olmayı öğretti” diyor. Horoz, 2007 yılı sonlarında başladıkları belirli tasarruf ve maliyet azaltıcı tedbirlerin paralelinde 2008 yılı içinde belirli avantajlar yakaladıklarına dikkat çekiyor. Horoz, “Bununla birlikte teknolojik yatırımlarımızda kısıtlamaya gitmedik, devam ettirdik ve halen de ettiriyoruz ki bunun da verimliliğin ayrılmaz bir parçası olduğunu görüyoruz” diyor.
3-��novatif Projeler Devrede
Lojistikte teknoloji önemli kalemlerden biri. Şirketler, son yıllarda teknolojiye çok ciddi yatırımlar yaptı. Fillo Genel Müdürü Serkan Akbudak, 10 yıl öncesine kadar sektöre hakim olan manuel süreçlerin, maliyetlerin artmasına ve zamanın etkin kullanılamamasına neden olduğuna dikkat çekiyor. Son on yılda yaşanan değişim ve krizin etkisi, teknolojiye yapılan yatırımın da önemini ortaya koydu. Borusan Lojistik Genel Müdürü Kaan Gürgenç, en ileri teknolojileri Borusan Lojistik’te hayata geçirmeye her zaman çok önem verdiklerini söylüyor. Gürgenç, kriz döneminde rekabetçi avantajlar kazandıracak teknolojik yatırımlara devam ettiklerine ve bu alanda kısıntıya gitmediklerine dikkat çekiyor.
Kaan Gürgenç, krizle birlikte inovasyon çalışmalarına da hız verdiklerine dikkat çekerek değerlendirmesine şöyle devam ediyor:
“İnovasyonu yeni bir süreç değil, tüm süreçlerimize yayılmış bir iş yapış şekli olarak konumlandırmayı hedefliyoruz. İnovasyonun, büyümenin, yüksek performansın ve şirket değerinin artışının temel tetikleyicisi haline geldiğine inanıyoruz. Müşterilerimize büyük fayda sağlayacak pek çok inovatif projeye imza atacağımıza inanıyoruz.”
Ceva Lojistik Türkiye ve Balkanlar Genel Müdürü Aslan Uzun ise “Böyle bir ortamda kârlı kalmak ve hedeflerimize uygun olarak büyümenin sadece konvansiyonel metotlarla sağlanamayacağını düşünüyoruz. Bu nedenle bir yandan konvansiyonel büyümemizi sürdürürken bir yandan da inovatif yollarla atılım yapmayı planlıyoruz” diye konuşuyor.
4-Çalışılan Sektörler Çeşitlendi
Kriz, lojistik şirketlerinin çalıştığı sektörleri de etkiledi. Bazı sektörler krizden ciddi darbe alınca lojistik talepleri de daraldı. Atilla Yıldıztekin, daralan sektörlerin başında tekstil, hammadde taşımacılığı, akaryakıt alanlarını sayıyor ve bu alanlara hizmet veren lojistikçilerin olumsuz etkilendiğine dikkat çekiyor. Yıldıztekin, “Yurtiçinde yeni ağır projeler yapılmadığı için proje taşımacıları da olumsuz etkilendi. Hizmet grubu olarak Avrupa’ya çalışan uluslararası kara taşımacıları, kısmen hava taşımacıları zor durumda kalırken Roro taşıması yapanlar, kargocular, şehir içi dağıtım yapanlar daha az etkilendi. Depo işletmecileri de olumsuzluğu yaşayan gruba girmekte” diye değerlendiriyor.
İşte bu nedenle lojistik şirketleri de sektörel çeşitlenmeye giderek krizin etkisini azaltmaya çalıştı. Omsan Lojistik de bunlardan biri. Şirketin genel müdürü Osman Küçükertan, son iki yıldır hizmet verdikleri sektörleri çeşitlendirerek perakende ve hızlı tüketim ürünleri sektörlerinde uzmanlaşma yönünde önemli adımlar attıklarını söylüyor. Küçükertan, “2009 yılında, toplam iş hacmimizin yüzde 50’sini oluşturan otomotiv sektöründe, özellikle uluslararası araç lojistiği hacminde yaşanan yaklaşık yüzde 15’lik düşüşü, perakende sektörüne yönelerek dengelemeye çalıştığımızı söyleyebilirim” diye anlatıyor.
5-Yeni Pazarlar Bulundu
Krizin yarattığı önemli değişimlerden biri de şirketlerin yeni pazar arayışıydı. Yönetim danışmanı Atilla Yıldıztekin, şirketlerin krizden az etkilenen ülkelere döndüklerine dikkat çekiyor. Ona göre şirketler, tıkanan AB ve Rusya pazarından sonra yönlerini Ortadoğu’ya, özellikle Irak, Suriye ve İran pazarına çevirdi. Yıldıztekin, “Bulgaristan, Romanya, vize uygulaması kalkan Suriye, savaşın etkisinin az yaşandığı Kuzey Irak, krizden az etkilenen İran, petrol ve doğalgaz gelirleri gündeme gelen CIS ülkelerine dönüş başladı. Başarılı sonuçlar alındı” diye anlatıyor. Balnak Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kosta Sandalcı da Yıldıztekin’i doğruluyor. Krizin ilk işaretinin geldiği 2008 yılından itibaren Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya yöneldiklerini anlatan Sandalcı, “Özellikle inşaat ve enerji sektörlerini takip ederek onlarla beraber bu yeni coğrafyalarda işler yaptık. Kuzey Afrika çok gelişiyor ama artık Orta Afrika’da hareketlenmeye başladı. Irak ve Suriye’de olumlu gelişmeler var” diye konuşuyor.
Gefco Türkiye Genel Müdürü Fulvio Villa, zaten yoğun olarak Suriye, Iran, Irak ve Ürdün ile çalıştıklarını söylüyor. Villa, 2010 hedeflerinin, Türkiye’nin Ortadoğu için transit bölge olma özelliğini de kullanarak bu hatları geliştirmek olduğuna dikkat çekiyor. Yurtiçi Kargo ise bu dönemde Rusya, Kazakistan, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna’daki ortaklıklarını hızla büyüttü. Ayrı şirket, Hong Kong, Almanya, İngiltere ve Dubai direkt hatlarıyla müşterilerine farklılık yaratacak çözümler geliştirdi.
5- İç İletişim Keşfedildi
Krizin lojistik şirketlerinde yarattığı en büyük değişim belki de iletişimde oldu. Pek çok şirket ve yönetici, iletişimin, özellikle de iç iletişimin önemini krizle birlikte daha iyi anladı. Galata Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vittorio Zagaia, krizle birlikte iç dinamikleri gözden geçirerek eğitimlere ve kendi aralarındaki komünikasyona daha ciddi ağırlık vermeye başladıklarına dikkat çekiyor. Zagaia, “Bu sayede şirket içi oryantasyonlarla çalışanlarımızdan daha fazla verimlilik almayı ön çıkaracak çalışmalar yaptık. Çalışan altyapımızı, kriz ortamında sonuna kadar destekledik. Çalışan sayımızı artırarak iç rekabet unsurunu da çalışma sistemimize ekledik” diyor.
Gefco Türkiye Genel Müdürü Fulvio Villa da yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya açık bir iletişimi yakaladıklarına dikkat çekiyor. “Böylece tüm çalışanlar, işyerlerinde ne olup bittiğinin farkında oldu” diyen Villa, çalışanların proaktif önerilerde bulunduğunu ve kendi alanlarında maliyeti kontrol etmeye başladıklarını anlatıyor.
Ceva Lojistik Türkiye ve Balkanlar Genel Müdürü Aslan Uzun da çalışanları kriz yönetimine ortak ettiklerini anlatıyor. Uzun, “Bu dönemde verimliliği, sinerjiyi artıracak yeni fikirler geliştirmelerini ve yaratıcılıklarını kullanarak sunduğumuz hizmetlerde fark yaratmaya katkı yapmalarını sağlamaya çalıştık” diyor.
Kaan Gürgenç/Borusan Lojistik Genel Müdürü
“Verimliliğimizi Sürekli Artırdık”
Hedefimizi Yakaladık
2009’da, 2008 yılının son çeyreğinde başlayan küresel krizin etkileri altında girdik. Borusan Lojistik olarak 2008’i yüzde 42’lik büyüme oranıyla geride bırakmıştık. 2009 yılında ekonomideki olumsuz gelişmelerin, dolar kurundaki artışın etkisi ve müşterilerimizin yaşadıkları hacimsel düşüşlerin sonucunda yılı, çok küçük bir küçülme ile hedeflerimize paralel tamamladık.
Yeni Müşteri Etkisi
2009’un ilk yarısında kazandığımız uzun vadeli yeni işlerimizin bize çok büyük katkısı oldu. Bu dönemde ciromuzun neredeyse yüzde 40’ını, yeni kazandığımız işlerle sağladık. Şubat ayı itibarıyla 2009 için belirlediğimiz yeni müşteri hedefimize ulaştık. Benzer bir yeni müşteri atağını, 2010’da da sergilemeyi hedefliyoruz.
Yatırıma Devam
2009’da, kriz koşullarına rağmen kesintisiz bir şekilde sürdürdüğümüz, zamanında ve bütçesinde tamamladığımız toplam 100 milyon dolarlık genişleme yatırımıyla limanımızın kapasitesini yüzde 80 seviyelerinde artırdık. 2010 yılında da “Lojistikte Sınırları Aşan Liderlik” vizyonu ile geliştirdiğimiz yönetim anlayışı ve aldığımız sonuçlarla örnek rolümüzü sürdüreceğiz.
6 Yılda 7 Kat Büyüme
2002 ve 2008 yılları arasında 7 kat büyürken müşteri memnuniyetini ve iç verimliliğimizi sürekli artırmayı başardık. Bu büyüme ve başarıya her alanda aynı hızla devam edeceğiz. 2010 yılı için yüzde 30’luk bir büyüme hedefimiz var; ciro hedefimiz ise 260 milyon dolar. İlk çeyrek sonuçları da hazırladığımız bütçelere paralel geldi. Öngörümüz bu ivmenin iyileşerek devam edeceği yönünde.
Mıchel Akavı/DHL Ekspress Türkiye Genel Müdürü
“Yeni Taşıma Rotaları Oluşuyor”
Yeni Müşteriler
Krizin en yoğun olarak hissedildiği 2009 yılında, sektörde daralma yaşandı. Fakat biz, DHL Express’in krizi başarıyla yönettiğini söyleyebiliriz. Bu dönemde, müşterilerimizi kaybetmedik, hatta yeni müşteriler kazandık. Hızlı hava taşımacılığında yüzde 52 olan payımızı 4 puan artırdık. 2009 yılında işlem hacmimiz 2008’in üzerinde seyretti ve yılı bir önceki yıla göre büyümeyle kapattık.
Başarıyla Yönettik
Komşu ülkelerle olan ilişkilerin iyileşmesi, işlerin gelişmesini de sağlıyor. Türkiye’nin, Afrika ve Ortadoğu’ya açılması, uluslararası hava taşımacılığına da olumlu yansıyor. Bize yeni taşıma rotaları çıkarıyor. Türkiye’nin ihracat rakamları düşerken DHL Express’in Türkiye çıkışlı gönderilerinde bir düşüşün olmaması krizin başarılı biçimde yönetildiğinin bir kanıtıdır.
Fırsatın Yolu
Kriz, yükselme eğilimindeki yeni pazarlara daha fazla önem verilmesi ve hangi bölgelerin pazar hacminin genişleyeceği konusundaki öngörülerin daha detaylı bir şekilde yapılmasına yol açtı. Kriz döneminde, Asya Pasifik bölgesi gibi pazar hacmi küçülmeyen bölgeler de oldu. Bu bölgelere ağırlık vermek krizi en az zararla atlatmanın, hatta onu fırsata çevirmenin yolu olarak görülüyor.
Kimler Ayakta Kalacak?
Barsan Global Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı A. Cengiz Çaptuğ, krizin şirket birleşmelerini hızlandıracağını düşünüyor. Çaptuğ, “Dünyada ve Avrupa’da örnekleri de yaşanmaktadır. Ülkemizde de rekabetin yoğun olduğu sektörde finansman yapıları güçlü, hızlı ve güvenilir, müşteri memnuniyetini ön planda tutan entegre lojistik hizmeti veren şirketler ayakta kalacak ve yaşanan birleşmeler veya satın almalar ile daha da güçlü hale gelecekler” diye konuşuyor. Krizin sinyallerini iyi değerlendirdiklerini söyleyen Çaptuğ, 2007’de De-Ka Gümrük Müşavirliği’ne, 2008’de Unimar Lojistik’e ve ardından Transemex KFT’ye yüzde 50 oranında olduklarına dikkat çekiyor.
Şirket Sayısı Azalmayacak
Mars Logistics Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Ali Tulgar, şirket satın almalarından ziyade 2010’da depo ve araç filo yenileme yatırımlarının devam edeceğini düşünüyor. Değerlendirmesi şöyle: “Son çeyrekten itibaren yabancıların tekrar lojistik sektörüne ilgi göstereceklerini düşünüyoruz. 2008 sonunda krizin ilk etkileriyle birçok firmanın faaliyetine son vereceği düşüncesi hakimken bazı orta ölçekli nakliye firmaları haricinde, özellikle büyük oyuncularda herhangi bir sektörden çekilme olmadı. Mevcut durum 2010’da da sürecek ve firma sayısında azalma olmayacaktır. Orta vadede özellikle daha önceden lojistik sektörüne yatırım yapan fonların çıkış planlarını hayata geçirmeleriyle borsaya açılmalarda artış görülecek.”
Atilla Yıldıztekin/Lojistik Danışmanı
“Büyümeyi Yönetmek Kolay Değil”
Yüzde 25 Daralma
2008’deki 89 milyar dolarlık lojistik potansiyeli, 2009’da 74 milyar dolara düştü. Yani potansiyel, yüzde 17 azaldı. İşlerin daralması sonucu bazı şirketler, lojistik hizmetlerini kendi içlerine geri aldı ve bu sektörde küçülmeye yol açtı. Bunun da yüzde 3 gibi bir etkisi oldu. Üretimin düşmesi, stokların değerlendirilmesine yol açmış ve depolama gelirlerinde düşüş oldu. Envanter maliyetleri azaldı. Bu da yüzde 5’lik bir etki yarattı. Toplam olarak 2009’da lojistik pazarı yüzde 25 küçüldü.
Neler Değişti?
Kriz, talebi ve dolayısıyla üretimi düşürdü. Üretimin düşmesi, mal hareketini azalttı ve nakliyede talep azalmasına neden oldu. Azalan talep de nakliye fiyatlarını düşürdü ve firma cirolarıyla kârlarında azalmaya neden oldu. Depolamada da düşmeler oldu. Zira üreticiler hammadde ve mamul stoklarını eritti. Küçük ölçekli nakliye ve depolama yapan şirketler lojistik şirketleriyle olan sözleşmelerini iptal etti ve kendi araçlarıyla, depolarıyla çalışmaya başladılar. Uzun dönemli sözleşmeler yerine spot pazardan araç bulma veya kısa süreli depolama talepleri arttı. Toplu malzeme sevki yerine ambar ve kargo taşımaları öne geçti. Bunlarda da büyük bir artış olmadı ama krizden daha az etkilendiler.
Kriz Ne Öğretti?
Krizin en büyük faydası, 2008 yılı öncesi hızla büyüyen şirketlere, büyümeyi yönetmenin kolay olmadığı mesajını vermiş olmasıdır. Kriz lojistik sektörüne, sağlıklı ve kendi öz kaynaklarını yaratarak büyümeleri gerektiğini göstermiştir. Krizin bir diğer öğretisi de herkesin yaptığını değil, farklı iş kollarında ve farklı şekilde iş yapma zorunluluğunun ortaya çıkmasıdır. İnovasyon veya fark yaratma konusunun önemini ortaya çıkarmıştır. İş yapma şekillerinde yenilikçiliğin gerekli olduğunu öğretmiştir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?