Bir dönemin gerçeğiydi… Yüksek enflasyon döneminde girdi ve işletme giderlerinden kaynaklanan artışlar şirketler tarafından fiyatlara rahatlıkla yansıtılıyordu. Ancak, Türkiye büyük bir dönüş...
Bir dönemin gerçeğiydi… Yüksek enflasyon döneminde girdi ve işletme giderlerinden kaynaklanan artışlar şirketler tarafından fiyatlara rahatlıkla yansıtılıyordu. Ancak, Türkiye büyük bir dönüşümden geçti, enflasyon düştü, rekabet arttı. İşte bu süreç “şirket enflasyonu” kavramını ve bununla mücadeleyi öne çıkardı. Artık şirketler kendi enflasyonlarını fiyatlara eskisi gibi rahat yansıtamıyor. Buna karşılık rekabetçi fiyat için maliyetleri düşürüyorlar, verimliği artırıyorlar ve kârdan fedakarlık ediyorlar. Capital’in özel araştırması Ford Otosan’dan Sütaş’a Desa Deri’den Doğtaş Mobilya’ya farklı sektörlerden önemli oyuncuların “şirket enflasyonlarını” ve bununla nasıl mücadele ettiklerini ortaya koyuyor.
“Her şirketin kendine özgün bir enflasyonu var. Bizim için en önemli girdiler enerji ve buğdaydır. Bunların fiyatlarındaki artışlar şirket enflasyonumuzu oluşturuyor.”
Ülker Bisküvi Çikolata Şekerleme Grubu Başkanı Ali Ülker, cirolarında oluşacak artışın bir nedeninin de fiyatlardan kaynaklanacağına dikkat çekerek yukarıdaki açıklamayı yapıyordu. Ali Ülker, her şirketin kendi enflasyonu olduğuna
dikkat çekiyor, cirodaki artışın fiyatlardaki yükselişten de kaynaklanabileceğini, bunun da şirket enflasyonu ile bağlantılı olduğunu söylüyordu.
Gerçekten de her şirketin kendi enflasyonu var. Bu enflasyonun bir ayağını hammadde girdi fiyatlarındaki artış, diğer ayağını ise işletme giderlerindeki artış oluşturuyor. Doğal olarak her şirketin girdi ve giderleri çeşitli olduğu için enflasyonu da farklı oluyor.
Capital’in yaptığı araştırma da bu gerçeği gözler önüne seriyor. Araştırmamız üretimde ithalat bağımlılığı yüksek sektörlerde özellikle döviz kurlarındaki hareketliliğin şirketlerin enflasyonunu olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor. Kozmetik, deri, mobilya, otomotiv, beyaz eşya bu sektörlerden birkaçı. Giyimde olduğu gibi ücretler de şirketlerin enflasyonunu tetikleyici etki yapıyor. Hammadde fiyatlarında yaşanan hareketlilik de şirket enflasyonlarına direkt yansıyor.
Ancak, şirketler enflasyonlarını fiyatlara aynı ölçüde yansıtamıyor. Artan rekabet ve tüketicilerin fiyat duyarlılığı buna engel oluyor. Şirketler, kendi enflasyonlarıyla maliyet kontrolü, verimli çalışma, kârdan fedakarlık gibi yöntemlerle mücadele etmeye çalışıyor.
Giyimde Enflasyon Ücretlerden
İşçilik ücretleri hazır giyim sektörünün en önemli girdisini oluşturuyor. Dolayısıyla işletme maliyetleri ve buna paralel olarak da şirket enflasyonu üzerinde belirleyici bir rol oynuyor. Orka Grubu Genel Koordinatörü Osman Arar, bu girdinin etkisini şöyle hesaplıyor:
“Bugün kabataslak bir hesap yaparsak 2001 krizinden sonra yaklaşık 250 dolar gibi olan ücret skalası 5 yıl içerisinde neredeyse 500 dolara oturdu. Bu demektir ki temel olarak kabul ettiğimiz girdinin yaklaşık 2 misli artışı söz konusu.”
Sektöre bakıldığında hazır giyim ürünleri fiyatların 5 yıl içinde nerdeyse artış göstermediğini söyleyen Arar, bunun tamamen sektörün özverisi ve kâr marjlarının düşüşü ile karşılandığına dikkat çekiyor. Arar, işçilik ve diğer girdileri de dikkate alarak hazır giyim sektöründe ortalama yüzde 15 civarında bir enflasyon olduğunu hesaplıyor.
Ayrıca, hazır giyim şirketleri satışlarını yüzde 8’lik KDV oranı üzerinden gerçekleştiriyor. Arar’a göre, girdi KDV’leri hesaba alındığı zaman yaklaşık 5-6 puanlık bir fazlalık da ek olarak firmaların maliyet hanesine yazılıyor. Bu da 2006 yılının ilk 7 ayı içerisinde sektörün enflasyonunun yüzde 20-25 aralığına oturtuyor. Ancak, Orka Grubu aldığı önlemlerle şirket enflasyonunu ortalama yüzde 10 seviyesinde tutuyor.
Ev Aletlerinde Dolar Darbesi
Beyaz eşya ve alt kategorilerinde enflasyon demir çelik gibi hammadde fiyatlarının dünya endekslerine bağlı olması nedeniyle kura bağımlı bir seyir izliyor.
Elektrikli küçük ev aletleri sektöründe hizmet veren Blue House’da, hammadde fiyatları, döviz hareketleri ve petrol fiyatları şirketin enflasyonunu oluşturuyor. Blue House Genel Müdür Yardımcısı Mete Murat Gedikoğlu, dünya çelik ve alüminyum maliyetlerinde ciddi anlamda bir yükseliş yaşandığını, bu artışı da üreticilerin direk maliyetlerine yansıttığını söylüyor. Gedikoğlu, sadece doların öngörülemeyen yükselişi ile temmuz ayı sonu itibariyle maliyetlerde yüzde 10 civarında bir artış oluştuğuna dikkat çekiyor. Bu artışa, enflasyonist etkili hammadde ve petrol fiyatları da eklendiğinde şirketin toplamda yüzde 17 civarında bir enflasyonu oluştu.
Gedikoğlu, bu orana maliyet girdilerine devletin ithalat ile ilgili koruma önlemlerinden kaynaklanan ekstra maliyet artışlarını ise hiç eklemediğine dikkat çekiyor. Şirket enflasyonunu düşük tutmak için izledikleri stratejiyi ise Gedikoğlu şöyle özetliyor:
“Fiyatlar ile oynayabiliyorsak fiyatlarla, oynayamıyorsak giderlerle, o da olmuyorsa kârlılıkla denge sağlamaya çalışıyoruz. Enflasyon ile mücadelede en önemli faktör cirodur. Eğer fiyatları değil de ciroyu artırabiliyorsanız sorunu da büyük ölçüde çözümlemiş oluyorsunuz.”
İnşaatta Enflasyonist Kalem Çok
İnşaat sektöründe maliyetleri oluşturan birçok kalem bulunuyor. Arsa üretimi, proje geliştirme ve inşaat alanlarında faaliyet gösteren Propa Proje İnşaat’ın en önemli girdilerini inşaat malzemeleri oluşturuyor. Kaba ve ince yapı malzemelerinin fiyatlarındaki artışlar şirket içi girdi maliyetlerini artıran öncelikli unsurlar arasında yer alıyor. Propa Proje İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Can Özçiçek, şirket enflasyonunu oluşturan ikinci grupta bakır, alüminyum, mazot gibi dolaylı kalemlerdeki fiyat artışlarını sayıyor.
İnşaat ekonomideki değişikliklere de duyarlı. Özellikle faiz oranlarındaki değişiklikler şirket içi enflasyonları doğrudan etkiliyor. Can Özçiçek, Propa Proje İnşaat’ın 2006’nın ilk 7 ayında enflasyonunun yaklaşık yüzde 35 olduğunu söylüyor. Şirketin enflasyonunun yüksek olmasına piyasalardaki dalgalanmalar ile hazır beton, demir, çimento, bakır ve petrol fiyatlarındaki artışlar etkili oldu.
Özçiçek, tüketicinin fiyat duyarlılık seviyesi oldukça yüksek olduğu için fiyat artışlarını birebir yansıtmanın mümkün olmadığını söylüyor. Şirket, girdi maliyetlerindeki artışlardan korunmak için toplu alımlar, sabit fiyatlı bağlantılar, verimlilik artırma çalışmaları ve maliyetlerin düşürülmesi gibi önlemler alıyor. Ayrıca, bütçelerin doğru ve geleceği görerek yapılması, doğru fiyatlandırma ile pazara çıkmak gibi noktalara da dikkat ediliyor.
Kozmektikçiler Kuru İzliyor
Kozmetik sektörünün önemli oyuncularından Flormar’ın şirket enflasyonunu hammadde ve insan kaynakları oluşturuyor. Flormar Mali İşler ve Finans Direktörü Bekir Artar, hammaddelerin yüzde 90’ının ithal olduğunu, dolayısıyla ekonomide yaşanan dalgalanmalar ile kur fiyatlarının kendilerini çok etkilediğine dikkat çekiyor.
2006 için Flormar yıl sonu şirket enflasyonunu yüzde 10,61 olarak hesaplıyor. Şirketin yıllık döviz enflasyonu beklentisi ise yüzde 12,32. Dolayısıyla, şirket yılı da öngördüğü bu değerlerle kapatmayı hedefliyor.
Belirledikleri enflasyon ve kur verilerini, şirketi dalgalanmalara karşı korumak için değerlendirdiklerini söyleyen Bekir Artar, “Satış gelirlerini ayrı bir kur üzerinden, hammadde maliyetlerini ayrı bir kur üzerinden bütçelendiriyoruz. Bu bize beklenmedik durumlarda önemli bir direnç gücü sağlıyor” diye ekliyor.
Geçtiğimiz aylarda dövizde yaşanan hareketlilikte Flormar, fiyatlarda değişikliğe gitmedi. İşte bu strateji şirketin rekabetçiliğini korumasını sağladı. Bekir Artar, “Elbette biz de fiyat artırımına gidiyoruz. Ancak bunu, programlı olarak stratejilerimiz doğrultusunda yapıyoruz. Rekabet ve tüketicilerin duyarlılığı dikkate alındığında bu yaklaşımımızın itibar kazandırdığını ve uzun vadede temkinliliğin büyük getirileri olduğunu görüyoruz” diyor.
Beyaz Ette Yem Etkiliyor
Beyaz et sektöründe faaliyet gösteren Şeker Piliç için yem hammaddeleri en önemli girdiyi oluşturuyor. Buna bağlı olarak tahıllardaki, bunların küspe ve unlarındaki fiyat artışı da şirket için önemli. Özelikle ana grup olan tahılların dövize endeksli olması nedeniyle kurlardaki artışlar da şirketin enflasyonunu etkiliyor. Tahıllar dışında enerji, işçilik, nakliye ve bakım maliyetleri ise diğer girdileri oluşturuyor. Bu kalemlerdeki artışa göre şirketin enflasyonu
2006’nın ilk 7 ayında yüzde 5,31 oldu. Şeker Piliç Genel Müdür Yardımcısı Emre Bor, “Yılın ilk çeyreğinde ana girdilerimiz olan hububat grubu geçen yıldan da düşük fiyat seviyesindeydi. İkinci ve üçüncü çeyreğinde ise hububat grubunda yeni yıl üretimine bağlı fiyat düşüşü beklerken artışlarla karşılaştık” diye anlatıyor.
Şirket yıl sonuna kadar da bu artışın devam edeceğini ve buna bağlı olarak da enflasyonun yüzde 9-10 arasına oturacağını hesaplıyor. Beyaz et sektörünün maliyet artı kâr politikasıyla çalışamadığını söyleyen Emre Bor, satış fiyatlarının arz-talep dengesine göre oluştuğuna dikkat çekiyor. Önlemler arasında fiyat artışının olmadığını söyleyen Emre Bor, “Verimliliği artırarak maliyetleri azaltma, kalite ile öne çıkarak piyasadaki payı artırıp birim başına sabit giderleri azaltma gibi yöntemler ile enflasyonla mücadele ediyoruz” diye anlatıyor.
Deride İthalat Belirleyici
Desa Deri üretici ve perakendeci kimliği ile öne çıkan bir şirket. Dolayısıyla, şirket enflasyonunu etkileyen kalemler de farklılık gösteriyor. Perakende ayağında en önemli girdiyi mağaza kiraları oluşturuyor. Mağaza kiralarının yüzde 85’i ise dövize endeksli. Bu nedenle kiralardaki artışlar kura göre oluşuyor. Mağazalarda satılan ürünlerin yüzde 60’ının ithal olması da kuru belirleyici yapıyor. Üretim tarafında ise kullanılan ham derilerin yüzde 85’i, kimyasalların ise yüzde 100’ü ithal. Dolayısıyla, bu ayakta da kur etkili.
Desa Deri Pazarlama ve Toptan Satış Direktörü Emre Bilge, yılın ilk 7 aylık döneminde maliyetlerdeki artışı fiyatlara yansıtamadıklarını söylüyor. Emre Bilge, “Bugün satmış olduğumuz ürünlerin maliyeti ortalama yüzde 15-20 oranında artmış olmasına rağmen, kategori bazında ortalama fiyatımız geçen yılın sadece yüzde 5-10 üzerinde” diyor.
Şirket, hammadde girdi maliyetlerindeki artışın yüzde 15’in biraz daha üzerinde olacağını hesaplıyor. Emre Bilge, “Bunu Düzce’deki iş gücü açısından maliyet avantajına sahip yeni tesisimizde sağladığımız kapasite artışı ile karşılamaya çalışıyoruz. Şirket enflasyonumuz yüzde 11 ile 15 arasında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz” diyor. Şirket, etkin satın alma ve üretim verimliliği metotlarını da enflasyon ile mücadelede kullanıyor.
Üç Şirkette Durum Ne?
Doğtaş Mobilya’nın enflasyon rakamını hammadde ve işçilik giderleri belirliyor. Geçtiğimiz aylarda dövizde yaşanan artış özellikle yonga levha, sünger, yay telleri, metal profiller, kumaş, cam ve ayna gibi ana hammaddeleri etkiledi. Doğtaş Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan’ın verdiği bilgiye göre, şirketin girdi fiyatları yılın ilk 7 ayında yüzde 7–8 oranında değişti. Dövizde beklenenin dışında ani bir artış olmaması durumunda şirket, yıl sonu enflasyonunu yüzde 10 olarak tahmin ediyor. Davut Doğan, “Tedarikçi firmalarla birlikte az kârlarla daha fazla üretim yapıyoruz. Onları, aynı kârlara daha verimli çalışarak, daha fazla üretim yaparak ulaşabileceğimize ikna ederek aşmaya çalışıyoruz” diyor.
Dünyanın birçok yerinden ithalat yapan Twigy Terlik’in şirket enflasyonunda döviz artışı, gümrük vergisi ve fonlardaki artış ile ücretler etkili oluyor. Şirketin yönetim kurulu başkanı Sinan Öncel, ilk 7 ayda ortalama yüzde 16 enflasyonla çalıştıklarını söylüyor. Öncel, bu oranın ağustos ayından itibaren gümrük fonlarındaki artışla yıl toplamının ortalama yüzde 30’lara çıkacağını öngörüyor.
Hammadde, yakıt, elektrik ve klinker’ın ana girdileri oluşturduğu Set Group’ta yılın ilk 7 ayında çimento üretim maliyetleri bir önceki yıla göre yüzde 23 arttı. Şirketin murahhas azası Adnan İğnebekçili, bu artışta klinkerin etkili olduğuna dikkat çekiyor.
Turgay Durak/Ford Otosan Genel Müdürü
Ford’un Enflasyonu Yüzde 14
Hammadde Çeşitliliği Yüksek Otomotiv sanayindeki ana üretici firmaların maliyet yapısı akla gelebilecek bütün hammaddeleri ve sanayi üretim maliyetlerini, işçilik ve teknik eleman maliyetlerini içerdiği gibi on binlerce çalışanının mutfak maliyetlerini bile kapsar. Hammadde olarak sac, döküm, çelik, her türlü plastik, her türlü kumaş ve diğer tekstil ürünleri önemli kalemleri oluşturur. Bunun dışında cam, macun ve sızdırmazlık maddelerinden boyaya kadar her türlü kimyevi madde, elektrik, yakıt, doğalgaz ve tüm enerji cinsleri üretimde kullanılan diğer kalemlerdir.
Yıl Sonu Artışı Yüzde 16 Olacak Bu geniş yelpaze nedeni ile üretim maliyetini aynı zamanda Türkiye'deki iç enflasyon, bu kalemlerdeki dünya fiyat hareketleri, TL'nin ve dövizin iç ve dış piyasa değerleri gibi ekonomik faktörler de direkt olarak etkiliyor. Üründen ürüne değişmekle beraber maliyetlerimizde ilk 7 ayda yüzde 14 oranında artış oldu. Yıl sonuna kadar bu artışın yüzde 16 mertebesinde olmasını bekliyoruz. Biz yerli olarak ürettiğimiz araçlarımızda bu maliyet artışının yüzde 6'sını fiyatlara yansıtırken kalan yüzde 8'ini kompanse etmek için şirketimiz genelinde ve yan sanayicilerimizde verimliliği artırıcı ve maliyetleri azaltıcı çalışmalara ağırlık veriyoruz.
İlyas Keskin/Sütaş Genel Müdürü
“2006 Sonunda Enflasyonumuz Yüzde 9,5 Olacak”
Çiğ Süt Ve Ambalaj Önemli Sütaş için şirket enflasyonunu oluşturan en önemli unsurlar çiğ süt ve ambalaj malzemelerindeki fiyat artışıdır. İlk 7 ayda, söz konusu girdileri dikkate alarak baktığımızda şirket enflasyonumuzu yüzde 6,5 olarak hesaplıyoruz. Diğer girdilerdeki artışla birlikte bu oran yüzde 7,8 seviyelerine çıkıyor. Son 5 aylık dönemde meydana gelebilecek makro ve sektörel gelişmelere ilişkin beklentilerimiz ile döviz fiyatındaki tahminlerimizin ışığı altında bu oranın yüzde 9,5 olacağını düşünüyoruz.
Üreticilerine Eğitim Veriyoruz Tüketicilerimize ürünlerimizi en uygun fiyatla ulaştırmak için mevcut tedarikçilerimizle birlikte çalışarak maliyetleri kontrol altında tutmaya yönelik çözümler arıyoruz. Ayrıca, alternatif tedarik kanalları geliştirme çalışmaları da yapıyoruz. Girdi ve maliyetlerimizi etkileyen en önemli unsur kuşkusuz hammaddemiz olan süttür. Bu nedenle yıllardır çiğ süt üreticilerimize hammaddenin kalitesini artırmanın yanı sıra verimliliği yükseltme ve maliyetlerini düşürme konularında da eğitimler veriyoruz. Ayrıca üreticilerin maruz kaldıkları enflasyonu hammaddemiz olan süte yansıtmamaları için destekler de sağlıyoruz.
Prof.Dr. Erol Taymaz/Odtü
“Maliyet Baskısından Kurtulmak Üretkenlikle Mümkün”
Yenilikçi Olmak Önemli Firmalar maliyetlerin baskısından kurtulmak ve rekabetçi olabilmek için üretkenliklerini artırmalı. Ürün yenilikleri yoluyla kendi pazarını oluşturmak da bu kapsamda düşünülebilecek bir yoldur. Üretkenliği artırmanın yolu yenilikçi olmak, eğitimli ve kalifiye işçiler istihdam etmekten geçer. Bunun dışındaki girdi maliyetlerini suni şekilde düşürmeye yönelik tedbirler sadece kısa donemde etkili olabilir. Firmaların sürekli bir şekilde üretkenliklerini artırabilmeleri için teknolojik faaliyetlere kaynak ayırmaları gerekir.
Farklılaşan Kazanıyor Rekabetçi fiyatlandırma konusu da önemli. Farklı firmaların ürettiği ürünler birbirine benzediği ölçüde, fiyatları da birbirine yakın olur. Aynı ürünü, aynı fiyattan satan iki firma, büyük bir olasılıkla girdi piyasalarında da aynı girdileri aynı fiyattan alır. Bu durumda bir firmanın daha kârlı olabilmesinin tek koşulu daha üretken olmaktır. Firma ürünlerini diğerlerinin ürünlerinden farklılaştırmalı, yani bir ölçüde kendi piyasasını oluşturmalıdır. Ürünlerini farklılaştırabilen veya yeni ürünler geliştirebilen bir firma, piyasa gücü kazanacağı için ürünlerini maliyetin üzerinde bir fiyat ile satabilir, böylece kârını artırabilir.
Ebru Fırat
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?