Yatırımda Son Profil

Her ne kadar içinde bulunduğumuz dönem yatırım için uygun değilse de, girişimcilik ruhu devam ediyor... Türk girişimcisi, zor yıllarda da sanayi tesislerini, Anadolu’nun dört bir yanına kuruyor, fa...

1.04.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Her ne kadar içinde bulunduğumuz dönem yatırım için uygun değilse de, girişimcilik ruhu devam ediyor... Türk girişimcisi, zor yıllarda da sanayi tesislerini, Anadolu’nun dört bir yanına kuruyor, fabrika sevdasını terk etmiyor. Capital, önümüzdeki dönemde yeni yatırım planlayan girişimcilere, 22 farklı sektörü kapsayan özel bir araştırma hazırladı. Bu araştırma, sözü edilen sektörler için gerekli asgari yatırım tutarını gözler önüne seriyor, bir kişiye iş açmanın maliyetini ortaya koyuyor.

Reel kesimde uzun vadeli düşünen, günlük, haftalık, aylık dalgalanmalara değil, toplumun temel eğilim ve ihtiyaçlarına bakarak yatırımlarını yönlendiren işadamları da var. Geçtiğimiz yıl onlar yatırım planlarını durdurmadı, özellikle yılın son aylarında yükselen yatırımlar ile  verilen teşviklerin tutarı 1999’a göre yüzde 67 oranında artarak 8 katrilyon 761 trilyona ulaştı.

Belki siz de yeni bir fabrika kurmak isteyen bir girişimcisiniz... Hangi ürünü, nasıl üreteceğinize karar vermeye, düğmeye basmak için gerekli tüm altyapı projelerinin fizibilite çalışmalarını hazırlamaya uğraşıyorsunuz.  Aklınıza belki şu sorular geliyor: “Kaç kişi istidam edilmeli?, nasıl bir teknoloji kullanılmalı?, fabrika kurmak için ne kadar paraya ihtiyaç var? “

İşte Capital, olarak 2000 yılı yatırım teşviklerini esas alarak “Hangi sektöre ne kadar para gerektiğini ve bir kişilik istihdam yaratmak için oluşturulacak maliyetin tutarını” hesapladık.

2000 yılında 22 sektörde yapılan komple yeni yatırımların profilini ortaya koyan bu araştırma ile yeni yatırım yapacaklara ışık tutmaya çalıştık.

Araştırmada yer alan tüm sektörlerde, yapılan toplam yeni yatırım sayısı, değeri ve yaratılan istihdam yer alıyor. Bu çalışmanın önümüzdeki dönemde yatırım yapmak isteyen herkesin ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.

Hangi yatırıma ne kadar?

Hazine Müsteşarlığı’nın yatırım teşvik belgeleriyle ilgili istatistiklerinden edindiğimiz veriler, 2000 yılı itibariyle en düşük yatırım bedelinin, 500 milyar TL düzeyinde olduğunu gösteriyor. Bunun istisnaları olsa da, 2000 yılındaki yatırım gerçeği bu şekilde idi.

Yatırım teşvik belgeleri ile ilgili verileri esas alarak yaptığımız hesaplara göre, ortalama yatırım değerinin en düşük olduğu sektör 530 milyarla bitkisel üretim. Onu 550 milyar lira ile deri sanayii izliyor.

İrili-ufaklı çok çeşitli boyutlarda yatırımların bulunduğu dokuma-giyim sektöründe ise ortalama yatırım tutarı 2000 yılı fiyatlarıyla 730 milyar lira oldu. Demir-çelik, taşıt, çimento ve kağıt gibi, sektörlerde ise yatırım yapmak için en az 1 trilyon lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Tabii bu bilgileri ortalama değer olarak almakta yarar var. Kurulacak tesisin büyüklüğü ve girişimcinin tercihleri, rakamları yukarı çekebilir.

Yüzlerce trilyonluk yatırımlar

Sermaye yoğun sanayi dallarında ise yatırım bedelleri çok daha yüksek. Enerji, ulaştırma, kimya, seramik, cam ve lastik, ortalama yatırım tutarı en yüksek sanayi alanları olarak öne çıkıyor...

Enerji sektörü 2000 yılında yatırımcıların gözdesi oldu. Bu sektöre yapılan yatırım tutarı 800 trilyon TL’yi aştı. Enerji sektörüne geçen yıl içinde 24 adet komple yeni yatırım için belge verildi. Bir enerji yatırımı yapmak, girişimcilere yaklaşık 33 trilyon liraya mal oldu. Özellikle elektrik ve buhar enerjisi gibi, üretimi için ileri teknoloji gerektiren alanlar yükseldi.

Geçtiğimiz yıl enerji alanında verilen yatırım teşvik belgeleriyle kurulan tesisler, tamamlandıklarında toplam 2 bin 294 kişiye iş olanağı yaratacak. Dolayısıyla, 2000 yılında enerji yatırımlarında kişi başı yatırım miktarı 350 milyar lira civarında. Enerji sektörü önümüzdeki yıllarda da girişimcilerin ilgi odağı olmaya devam edecek.

İlaç, asetilen, oksijen, tarımsal ilaç ve haşere ilacı gibi çeşitli kimya yatırımlarında ise ortalama maliyet 1.7 trilyon liraya ulaştı. Ama elbette çok daha büyük ölçekte yatırımlarda söz konusu. 2000 yılının en büyük kimya yatırımını Ankara’da Kansaş Kan ve Sağlık Hizmetleri AŞ yaptı. Kansaş tarafından kurulacak olan “plazma işleme tesisi” için 25 trilyon liralık yatırım teşviği verildi. Düşük ölçekte fabrika kurmanın pek rantabl olmadığı cam sanayiinde ise ortalama 2 trilyon 800 liraya bir fabrika kurmak mümkün.

Geçtiğimiz yıl ileri teknolojiye sahip fırınlarla donatılmış bir seramik fabrikası kurmak isteyen girişimciler, 2.7 trilyondan fazla paraya ihtiyaç duydu. Plastik pencere üretiminden boru üretimine, pet şişeden plastik ev eşyasına kadar çok farklı alt segmenti temsil eden lastikte sektöründe ise  bir fabrika kurmak için yaklaşık 2 trilyon 550 milyar gerekli...30 kişiye istihdam yaratan bir PVC kapı-pencere atölyesi  475 milyara kurulabiliyor.

Turizm yeniden canlandı

Geçtiğimiz yıl yeni turizm yatırımları için 238 trilyon liralık teşvik belgesi verildi. Sektör 2000 yılında 69 komple-yeni yatırıma imza atmak için hamle yaptı. 1999’a göre 2000’i iyi geçiren turizm sektöründe toplam 238 trilyonluk yatırım yapma olanağı sağlandı. Bu yeni yatırımlar 6 bin 729 kişiye ise iş sağlayacak.

Turistik bir tesis kurmak isteyen girişimcilerin ortalama 5.5 trilyondan fazla harcama yapması gerekiyor. Güney sahillerinde 4 yıldızlı, tenis kortlu, yüzme havuzlu, konferans salonlu, lüks 500 yataklı bir tesis kurmak için 6.5 trilyon civarında yatırıma ihtiyaç var. Turizm yatırımların bedelini spor tesisleri, yüzme havuzları, toplantı salonları, sauna, alış-veriş birimleri gibi ek üniteler yükseltebiliyor.

Ulaştırma sektörü; kara-deniz ve hava taşımacılığı, boru hatları ve yol yapımı gibi kamu ve özel sektörden değişik alanları aynı şemsiye altında topluyor. Geçen yıl ulaştırma sektörüne yeni yatırımlar için 1 katrilyon 82 trilyon liralık teşvik belgesi verildi. Çok yüksek düzeyde yatırımın gerçekleştiği sektörde ortalama bir yatırım için 3.5 trilyon liraya ihtiyaç duyuldu. Toplam 16 bin 630 kişilik de istihdam yaratılmış olacak. Böylece ulaştırma, geçen yıl en çok iş imkanı yaratılan sektör oldu.

Tekstil atölyesi kurmak 730 milyar

Hazine Müsteşarlığı’nın verilerine göre, Türkiye’nin lokomotif sektörleri de çok sayıda yeni girişime kucak açtı. Dokuma-giyim alanında 100, gıda-içecek alanında ise 176 komple-yeni yatırıma teşvik belgesi verildi.

Geleneksel olarak emek yoğun bir sanayi kolu olarak bilinen tekstil-giyim ve konfeksiyon sektöründe kurulacak, verimli ölçekte bir tesisin maliyeti sanıldığı kadar küçük değil. Verimli çalışacak ve piyasanın rekabet koşullarına ayak uydurabilecek bir tekstil atölyesi için ortalama 730 milyar lira düzeyinde yatırıma ihtiyaç var. 2000 yılında yılda 22 milyon adet çorap üretebilme kapasitesine sahip bir tesis için verilen yatırım teşvik tutarı 3 trilyon 300 milyon lira.

Gıda, madeni eşya, makine ve madencilik gibi, istihdamın yoğun olduğu sektörlerde yatırım yapmak için 1 trilyon lira düzeyinde maliyet gerekli. En fazla istihdam yaratılan ikinci sektör gıdada ise, yeni tutarım tutarı 167 trilyon liradan fazla... Daha önce yaptığımız araştırmalar, “niş” alanların en fazla olduğu sektörlerden birinin gıda olduğunu ortaya koyuyordu.

Geçtiğimiz yıl gıdanın girişimciler tarafından keşfedilmesi bizi haklı çıkarttı. Zira, 2000 yılında ulaştırmanın ardından en çok teşvik belgesini gıda yatırımcıları aldı. Gıda yatırımcılarına bir kişilik istihdam yaratmak ise 23 milyar 600 milyona mal oluyor.

Toplam 43.6 trilyon liralık yatırımın yapılacağı madencilik sektöründe böylece bin 791 kişiye iş olanağı sağlanacak. Bu, aynı zamanda bir kişilik istihdam için, madencilik sektöründe 24 milyardan fazla yatırım yapılması gerektiği anlamına geliyor. Makine imalatında da durum değişmedi. Yaklaşık 24 milyar liralık yatırımla bir kişilik istihdam sağlanan sektörde toplam bin 268 kişi iş sahibi olacak.

Bir kişilik istihdamın bedeli

Türkiye’de birbiri ardına yaşanan krizlere rağmen temel sektörlerde yatırımlar devam ediyor. Ancak, enerji, cam, lastik ve kimya gibi sektörlerde bir kişilik istihdam yaratmak çok daha büyük bütçeler gerektiriyor. Fakat bu sektörlerde yaratılan istihdam rakamları ortalama birer rakam olduğundan sektörü tam anlamıyla reel olarak ifade etmiyor. Rakamların bu kadar fazla çıkmasının nedeni ise, yatırımlara karşılık yaratılan istihdamın az olması...

Örneğin bir enerji yatırımında bir kişilik istihdam yaratmak için, yaklaşık 350 milyara ihtiyaç var. Bir cam fabrikasında bir kişilik istihdam yaratmak içinse yaklaşık 98 milyarınızın olması gerekiyor. Son yıllarda yeni yatırımların yoğunlaştığı kimya sektöründe ise bir kişilik işçilik, yatırımcıya yaklaşık 74 milyara mal oluyor.

Hizmet sektörlerinden ulaştırma ve sağlık, kimyadan sonra 65 ve 41 milyar ile bir kişilik istihdam yaratmanın en maliyetli olduğu sektörlerden...Sağlık sektöründe 50 yataklı bir hastane kurmak için gereken para 1 trilyon 200 milyar civarında. Yılda 15 bin hastaya hizmet sunabilecek kapasitedeki bir diyaliz merkezi için gereken yatırım ise 250 milyar lira.

GIDA

Cengiz Solakoğlu/ Koç Holding Hızlı Tüketim Grubu Başk.

“GIDADA YENİ YATIRIMCILAR HEMEN KAR BEKLEMESİN”

Koç Holding Tüketim Grubu Başkanı Cengiz Solakoğlu’na göre 2000 yılına, sektörde kapasite artırıcı yatırımlardan ziyade, yabancı gıda firmalarının satın alma yoluyla pazara girme ve pazardaki hakimiyetlerini güçlendirme şeklindeki faaliyetleri damgasını vurdu. Solakoğlu, kısa dönemde büyük yatırımlar beklemiyor ve gerçekleştirilecek olanların geri dönüş için uzun süre beklemeleri gerektiğini söylüyor. Solakoğlu, “Bence, 2000 yılında yeni yatırım teşvik belgesi alan gıda yatırımcılarının pazarı tanıyana ve markayı oturtana dek birkaç yıl zararı göze alabilmesi gerekiyor” diyor.

Cengiz Solakoğlu’nun gıda sektörünün son durumuyla ilgili saptamaları ise şöyle:

24 BİNİN ÜZERİNDE FİRMA: Bugün Türk gıda sanayi ticaret siciline kayıtlı 24 bin 308 işletme bulunuyor. Bunların yüzde 55’i unlu mamuller, yüzde 19’u süt ve sütlü mamuller, yüzde 11’i sebze ve meyve işleme sanayinde faaliyet göstermektedir.

150 BİN KİŞİYE İŞ: Üretimin yüzde 23’ü  devlet, yüzde 77’si özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir. Sektörün 140-150 bin kişiye istihdam sağladığı tahmin edilmektedir.

55 MİLYAR HARCANDI: Türkiye’de özel tüketim harcamalarının yaklaşık yüzde 38’i zorunla tüketim mallarını oluşturan gıda ve içkiye gitmektedir. Buna göre 2000 yılında markalı ve markasız gıda ve içkiye harcanan para 54.7 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.  Gıda ve içkide üretim 1999’da yüzde 3.3 azaldı. 2000 yılında ise yüzde 6 büyüdü. Bir önceki yıl yaşanan ekonomik daralma nedeniyle büyüme yüksek görülmektedir. 

İHRACATIN PROFİLİ: Endüstrinin ihracatı 3.5 milyar dolar ve bu miktar toplam ihracatın yüzde 20’sine denk geliyor. Fakat işlenmiş gıda ürünlerinin toplam ihracat içindeki payı düşüktür; çoğunluğu işlenmemiş ürünlerden yapılmaktadır.

YENİ GIDA YATIRIMLARINDA İLERİ TEKNOLOJİ KULLANILMIYOR

Süleyman Tuğtekin/ Doğuş Grubu Gıda Grubu Başk.

Doğuş Grubu Gıda Grubu Başkanı Süleyman Tuğtekin ise, firmaların teknolojilerini geliştirmeleri sonucu otomasyona geçmesi olayının gıda sektöründe çok fazla yaşanmadığını vurguluyor. Süleyman Tuğtekin’e göre resmi kayıtlarda yer alan istihdama da kuşkuyla bakmak gerekiyor, çünkü kayıt dışı küçük ve orta ölçekli işletmelerin istihdamları önem teşkil ediyor. Tuğtekin değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:

“2000 yılında gerçekleştirilen yatırımların daha ziyade istihdama dönük, teknolojik olarak modern olmayan sektörlerde olduğunu vurgulamakta fayda vardır. Geçen yıl gıda sektöründe yaratılan toplam istihdama şüpheli bakmak lazımdır, çünkü yapılan yatırımların ne kadarının teknolojik açıdan gelişmiş, modern olduğu belirsizdir. Doğuş Grubu’nun 2000 yılındaki yaptığı yatırımlar yalnız daha fazla rasyonel, proaktif olmak içindir. Doğuş Grubu yeni bir sektörde yatırım yapmamıştır.”

DERİ

Lütfü Dağtaş/ Sepiciler Deri Genel Müdürü

“SEKTÖR YENİ YATIRIMA DOYMUŞ DURUMDA”

Sepiciler Deri Genel Müdürü Lütfü Dağtaş, Türkiye’de bugün deri sektörüne bakıldığında gerçek anlamda “iş yapan” çok az firma olduğunu söylüyor. Bu firmalar da yaklaşık yüzde 35’lik kapasitelerle çalışıyor. Lütfü Dağtaş, bu tablo içinde 2000 yılındaki deri yatırımları ile ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor:

“Zamanında verilen aşırı teşvikler nedeniyle İstanbul, Tekirdağ, Çorlu gibi bölgeler deri sanayi bölgeleri ilan edildi. Buralarda birçok yatırım gerçekleşti. Ancak, buralardaki yatırımların çoğu çeşitli nedenlerden dolayı işletilemedi. Bu da yeni üreticilerin cesaretlerini kırdı. Dolayısıyla geçtiğimiz yıl da, bir önceki kriz yılında olduğu gibi yeni yatırımlara sahne olamadı, istihdam sayısı düştü.

Geçtiğimiz yıl sektörde yaşanan yatırım azlığının bir diğer önemli nedeni de dünyada görülen deli dana hastalığıydı. Dünyada yaşanan bu sorun Türkiye’ye de yansıdı. Üretim düştü. İthalata devlet engeli geldi. Ancak, burada önemli bir konuya değinmekte fayda var; bu konuda Tarım Bakanlığı henüz yeterince bilgiye sahip değil ve uygulamalarda yetersiz kalıyor. Yani, birçok yönden dünyada test edilmiş ve sağlıklı olduğu onaylanmış deri üreten ülkeler ile de alışveriş nedensiz gerekçelerle engelleniyor. Şu an Tarım Bakanlığı’ndan Türkiye deri sanayine 20-25 ülkeden alım yasağı getirilmiş durumda...

Deri sektörü, dışa bağımlı bir sektör. Ülkeye girdi olmadığından şu anda hammadde sıkıntısı yaşanmaktadır. Ham deri şu an çok kıymetli bir maden ve bunu iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle ham deri üretiminin özendirilmesi ve yapılacak yeni yatırımların bu yönde olması ve belli bir kalite standardının korunması önümüzdeki vadede sektörü canlandıracaktır.

DEMİR-ÇELİK

2000 YILINDA SEKTÖR YERİNDE SAYDI

Demir Çelik Üreticileri Genel Sekreteri Veysel Yayan geçen yıl yapılan sac işleme, metal döküm, çelik profil gibi alanlardaki demir çelik yatırımlarını şöyle yorumladı:

“2000 yılının, yapılan yatırım rakamlarına bakıldığında, önceki yıllara nispeten durgun geçen bir yıl olduğun söylemek mümkün. 1999 yılına göre binde 1 oranında olan büyüyen sektörün yerinde saydığı görülmektedir.

Demir-çelik sektörü 1990-1997 yılları arasında her yıl yaklaşık yüzde 7.5 oranında artarken 1998, 1999 ve 2000 yıllarında ise aynı kaldı. Yatırımların yeterli olmaması sektöre olumsuz yansıdı. Demir-çelik, sermayesi yoğun, istihdamı ise düşük bir sektör. Yaşadığı krizlerde ve benzerlerinde sermaye yoğun yapısının vermiş olduğu rahatlıkla mevcut istihdamını koruyabiliyor. Böylece yeni istihdam yaratmaktansa mevcut istihdamı koruyarak ekonomik kriz şartlarında da istihdama katkısını sürdürüyor. Önümüzdeki yıllarda ise istihdamda daralmalar olabilir. Ancak, reel anlamda korunacağını düşünüyorum. 

1999 yılında tüm dünyada yaşanan ekonomik krizin etkileri 2000 yılında da etkilerini hissettirdi. İç piyasada 1999 ağustosundan sonra inşaat faaliyetleri düştüğünden hem iç hem de dış piyasalarda yatırım açısından 2000 yılı durgun bir yıl oldu. Özetle, beklentiler karşılanamadı.

Sektörün geleceği konusunda ise daha olumlu konuşmak mümkün. Şubat krizi üreticilerin yatırımların gözden geçirmelerine neden olacak. İç tüketim daralabilir ancak ihracatta büyük artışlar bekliyoruz.”

SERAMİK

Sungur Şansal/Söğüt Seramik

“KRİZE RAĞMEN YATIRIMLAR DEVAM ETTİ”

Geçtiğimiz yıl içinde önde gelen seramik üreticilerinin kapasite artırımına gittiğini de belirten Söğüt Seramik Genel Müdürü Sungur Şansal, sektördeki kayıt dışı üretime  ve yatırımlara da dikkat çekiyor:

“Türkiye, özellikle son yıllarda yaptığı büyük yatırımlar nedeniyle dünya pazarlarında söz sahibi ülke konumuna geldi. Geçtiğimiz yıl da sektörde bu trend korundu. 2000 yılında yaşanılan krizlere rağmen önemli adımlar atıldı, yatırımlar devam etti. Büyük ölçekli yatırımlarla birlikte üreticiler üretim kapasitelerini artırdılar.

Sektörde yaratılan istihdama bakıldığında ise, bunun çok da gerçekçi rakamlar olduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü, seramik sektöründe yüksek teknolojili yatırımlar gerçekleştiriliyor. Kayıt dışı yatırımların olduğunu da göz önüne alırsak, geçtiğimiz yıl yaratılan istihdamın 600 kişiden çok daha fazla olduğunu söylemek mantıklı olacaktır.

2000 yıl sonu 2001 başında ise LPG ve doğalgazın anormal pahalılaşması üretimin düşmesine neden oldu. İmalat sektöründe akaryakıt büyük bir sorundur. Seramik, cam gibi sektörlerde ise bu sorun daha da belirginleşir. Bu nedenle seramik üreten birçok firma kapasitesini düşürmek ya da fabrikalarını kapatmak zorunda kaldı. Bu nedenle 2001 yılını seramik sektörü açısından tehlikeli görüyorum. Yatırımların daha da azalması söz konusu olabilir.”
 


 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz